Dr. YEDİC Batıray Özbek
19.10.2005
Dönüş, dönüşe “evet” ve “hayır” diyenlerce tartışılmaktadır.
Çerkes halkının çoğunluğunun ne düşündüğü kimse araştırmadan, elimizde bilimsel kanıtlanmış veriler olmadan, ”dönüş mü, kalış mı” tartışmalarını yapmak ne derece sağlıklı acaba? Her şeyden önce çok geniş katılımlı bir araştırma yapılması gerekmektedir:
Dönüşü istiyor muyuz? İstemiyor muyuz?
Neden istenmiyor? Kimler istemiyor?
Dönüşü engelleyen nedenler nedir?
Araştırmalardan kazanılacak bilimsel verilere ve gerçeklerin ışığı altında ileriye dönük hazırlanacak bir programla dönüş insanlara benimsetilmelidir. Çünkü halkımızın büyük çoğunluğu dönüşün bilincinde değildir.
Kitlesel dönüş kendiliğinden, güzel sözlerle, duygulara hitap ederek gerçekleşecek bir eylem değildir. Dönüş bir birine sıkı sıkı bağlı olan politik ve ekonomik ayakları olmadığı sürece hep bireysel kalacaktır. Kitlesel bir dönüş için ikili görüşmelerle gerek Rusya Federasyonu gerekse diasporada yaşadığımız ülke devletlerinin anlaşmaları gerekmektedir.
Anavatandan ayrılırken de Çarlık Rusya’sı ile Osmanlı devleti ve İngiltere krallığı resmi olarak anlaşmışlardı.
Dönüş için ekonomik ayak da çok önemlidir. Para olmadan bir adım ileriye gidemeyiz. ‘’Zimi’em yate fehaç’ejırep (Fakir olan babasını bile ağırlayamaz)’’ atasözümüz boşuna söylenmemiştir.
Çağımızın en zengin devletlerinden biri olan Almanya Doğu bloğu ülkelerinden Alman kökenli milyonlarca insanı Almanya’ya taşımış halen de taşımaktadır. Almanya devleti dönüş politikasını benimsediğinden kitlesel göç mümkün olmaktadır.
Göç, Adige devletleri ve Rusya Federasyonu’nun resmi politikası olmalıdır.
Almanya devleti insanlarının dönmeleri için milyarlarca Mark bütçeden ayırarak dönüşe özendirmiştir. Dönenlerin mallarını sattıkları zaman servetlerini rahatlıkla geri getirmeleri ikili antlaşmalarla güvenç altına alınmıştır. Dönenlerin vize işlemleri kolaylaştırılmıştır.
İlk başlarda dönenlere çok ucuz faizle banka kredisi verdiği gibi karşılıksız yüklü para vermiştir. (Şu anda nakit para vermeyi kesmiştir.) Dönenler için uyumun ilk adımı olarak uyum kampları kurmuştur. Dönenler hava alanlarından alınarak bu kamplara götürülüyorlar ve orada kaldıkları sürece iaşeleri sağlanıyor, Almanya’ya uyum sağlayabilmeleri için gerekli bilgiler verilmekte eğitilmektedirler. Bu görevi devletin yanı sıra kiliseler ve çeşitli umuma yararlı dernekler maddi ve manevi yönden desteklemekte ve bizzat çalışmaktadırlar.
Bir kaç ay süren bu uyum döneminden sonra hangi kente, nereye yerleşmek istedikleri sorulmakta, daha önce dedelerinin ayrıldığı yerlere ve eğer geri dönen akrabaları varsa onların bulunduğu eyaletlerdeki uyum kamplarına dağıtılırlar.
Bu kamplarda yine teorinin yanı sıra pratikte devlet kapısından, bakkala kadar nasıl davranacakları, anlatılır ve öğretilir. Bu çalışmaları yine devlet, kilise hayır kurumları ve gönüllü insanlar üstlenirler.
Kamplarda kaldıkları sürece tüm masraflar devletçe karşılanmaktadır. Dil bilmeyenlere dil öğretilir. Göçmenler için iş aranır. İş bulan kimselere sosyal evler verilir, sosyal dairler bulunamazsa serbest piyasada ev aramada yardımcı olunur. Ve bu aşamadan sonra kendi ayakları üstünde durmaları gerekmektedir.
Geldikleri ülkelerde emekli olmuş olanlara, çalıştıkları yıl kadar Almanya’da çalışmış gibi kabul edilerek emekli maaşları bağlanır. Öyle ki, yıllarca Almanya’da çalışarak pirim ödeyenlerden daha çok emekli maaşı alanlar bile oluyor. Buda sosyal huzursuzluklara neden olmaktadır.
Dönüş yukarıda yazdığım şekile az çok uyan ve profesyonelce organize edilmediği sürece kısır kalmağa mahkumdur.