DÖNÜŞÇÜLERİN GÜNÜ

Dr. YEDİC Batıray Özbek
30.07.2005

1 Ağustos günü Adigey Cumhuriyeti Parlamentosu’nun aldığı kararla repatriantların (anavatana dönüş yapanlar) günü olarak resmen kabul edilmiş ve her yıl kutlanmaktadır.

Anavatanlarına dönüş yapan Adigeler için bu günün önemi çok büyüktür. 1 Ağustos 2005 yılına kadar anavatanlarına dönenlerin sayısı üzüntüyle söylemek gerekir ki çok az.

1864’den ve daha sonraki göçlerden sonra Kuzeybatı Kafkasya’da sadece 30 bin Adige kalmıştı. 1. Dünya Savaşı, Ekim Devrimi, Stalin’in hışmından arta kalabilen ve 2. dünya savaşlarını da yaşayan bu küçücük halk kendini yok ettirmeden günümüze kadar ayakta kalabildiği gibi, tarihte ilk demokratik Adige Cumhuriyeti’ni barış içinde sayıları milyonlarla gösterilen biz diaspora Adigelerine hediye etmişlerdir. Bununla yetinmeyerek birde dönüşçüler için bir gün armağan etmişlerdir. Ettiler de bunun değerini biliyor muyuz acaba?

Günümüzde nüfusu 100 bin, ortalama 20 bin aile, yani çocukları, yaşlıları çıkarınca geriye kalan üretken 30-40 bin arasındaki Adige boylarından büyük başarı sağlamışlardır. Düşünün otuz ile kırk bin kişinin ne demek olduğunu!

Anadolu’da küçük bir kasaba diyebiliriz. Bu yürekli, çağdaş kültürlü Adigeler; Adige bayrağını dalgalandırırlarken, Adige sanatını, Adige bilimini çağdaş seviyeye getirmişlerdir.

Ya sayımızı milyonlarla gösteren diaspora Adigeleri ne yaptık acaba?

Dedelerimizin armağanı dilimize bile sahip çıkamadık. Atalarımızın binlerce senelik sözlü anlatımlarını dahi kurtaramadık, dedelerimizle beraber yüreğimiz sızlamadan mezarlara gömdük.

Barış içinde yaşayan anavatanımıza, nedeni ne olursa olsun dönemedik.

Anavatanda sayın büyüğümüz Hakkı Kurmel’in çuval dikme fabrikasından başka hiç kimse herhangi bir yatırım yapmadı.

Anavatanda sürgün anıtının projesi On beş yıldır hazır olmasına rağmen, parasızlıktan yaptırılamıyor da diasporadaki milyonlarca Adige’nin ve Adige milyarderlerinden kimsenin kılı kıpırdamıyor.

Maykop’ta Adige kültürünün araştıran bilim araştırma enstitüsünün kütüphanesi parasızlıktan yenilenemediğinden, belgeler yerlerde geziyor da kimsenin umurunda bile değil.

Dini, camiyi bahane edenler 15 yılda bir cami dahi yaptıramadılar Adigey’de. (Maykop’taki camiyi de Emiratlardan bir şeyh yaptırmasaydı başkentimizde bir cami dahi olmayacaktı.)

Hıristiyan misyonerleri kaç kilise yaptırdılar acaba Adigey’de?

Hıristiyan misyonerler özel parasız kaç meslek okulu açtılar acaba Adigey’de?

Ya bizler? Konuşunca ‘mangalda kül bırakmayan’ bizler ne yaptık?

Ne mi yaptık? Benim söylememe yazmama gerek yok. Hepimiz çok iyi biliyoruz ne yaptığımızı? Neye kabiliyetli olduğumuzu?