”DÜNYA KURMAK BİLGİ İŞİDİR”

BABUG Ergun Yıldız
07.01.2006

(Duney  uhuenır ş|enığe ıuehuşş)

Büyük ozanımız Paş|e Beçmırze 1900’lerin başında söylemiş bu sözü.

Sanırım o günden bu güne yaşamımızda değişen pek bir şey olmamış.

Yüz küsur yıl geçmiş aradan, fakat biz hala kendi çapımızda dünya kurma, dünyayı kavrama, dünyayı değiştirme kavgasının içindeyiz.

Üstelik geçen zaman içerisinde birlikte yaşadığımız halkların dogmalardan ve korkudan beslenen anlayışı da tavırlarımızda belirginleşmeye, ruhumuza sinmeye başladı.

Ozan ”dünya kurmak bilgi işidir” diyor.

Gelin görün ki, bizim bir  elimiz silahta…

Diğer elimiz ?

O havada.

Ya öfke ile sıkılmış bir yumruk sallıyoruz veya  parmağımızla fikrimizin sembolü işaretler yaparak slogan atıyoruz.

İyi ama yumruk atarak, slogan atarak ne değişebilir ki?

Bir şeyleri değiştirmek için çalışmak gerek, kafa yormak ter dökmek gerek, sorgulamak, bilgi sahibi olmak ve emek vermek gerek.

Yoksa yanlış mı büyük ozanın söylediği?

Tabii ki değil.

Bütün bunlar, hepimiz tarafından bilinen çok net hakikatler aslında.

Fakat bu hakikati kabul etmek; bilgiye teslim olmak, bilgi sahibi olmayı istemek demek.

Bilgi sahibi olmak ise çalışmayı, araştırmayı, kafa yormayı, soruşturup öğrenmeyi gerektiriyor.

Sizin anlayacağınız zor zenaat.

Hal böyle olunca, çoğumuzun tercihi; daha kolay, daha havalı bir başka tavır olan ikinci seçenekten yana oluyor.

Hem bu bizim komşularımızdan görmeye alıştığımız tarza da uygun; çalışmak, yorulmak, araştırmak, öğrenmek yok içinde.

Elimizi yumruk yapıp havada sallayarak öfkeyle haykırıyoruz, böylece vatanımıza ve halkımıza karşı üzerimize düşen görevi ifa etmiş oluyoruz, meğer ne kadar da  kolaymış.

Dünya kurmak daaaaa, dünyaya hükmetmek deeeeee…

Güç işidir… Güüüüüüç!

Bu tespitin içi boş bir slogan haline dönüştürüldüğü yerde, bu mealdeki cümlelerin sık kurulduğu yerde bilgiye, adalete ve eşitliğe olan inanç cemiyeti terk ediyor demektir.

O nedenle bu yanlış rüzgara, bu toplumsal histeriye kapılmadan kendi yolumuzu akıl ile çizebilmemiz gerekiyor.

Doğrudur. Dünyayı kurmak da dünyayı değiştirmek de güç işidir.

Fakat bu güç bilginin gücüdür; şiddetin, kaba kuvvetin, içi boş sloganların, korkudan beslenen sürü psikolojisinin saldırgan gücü değil.

Yaşamlarını bilimin bilginin üzerine bina eden halklar, yaşamlarını inancın dogmaların üzerine bina eden halkları yönetiyorlar, sömürüyorlar, kullanıyorlar.

Ya biz kendimiz bu hakikati bir an önce kabulleneceğiz veya kafamızı çarpa çarpa hayat bize kabul ettirecek.

Böylesi maliyetli bir yönteme gerek kalmadan, bilginin güç olduğunu, gücün hakimiyet getirdiğini, hakimiyetin adalet ile pekiştiğini keşfederek, tüm bunların değerler bütünü olarak bir araya geldiğinde “insan olmak” tarifi ile tanımlandığını kavradığımızda;

Adigağer ts|ıhuğes – Adige olmak insan olmaktır” diyen atalarımızın ne demeye çalıştığını bir kez daha düşüneceğimizden eminim.