GELİP GEÇTİ ÖMRÜM BENİM -2

KITIJ Cemil Biçer

Ben ilkokulu birleştirilmiş sınıflı köy okulunda okudum.
Anıların sisli bulvarından 60 yıl geriye doğru baktığımda; sarı saçlı, mavi gözlü, çilli çocukluğumun yaşamaya doymadığım anlarını görüyorum…
Derse başlamadan önce yaşadığımız köy ve çevresine vukû bulan günlük olaylardan haberleri anlatırdık.
Öğrencilerin yaşadıkları sosyal çevreye bî-gane kalmamalarını amaçlayan bir uygulamaydı bu sabah haberleri saati.

Kuş uçmaz, kervan geçmez köy yerinde ne haberi olacaksa, öğretmenimiz herkesin bir şekilde bu uygulamaya katılmasını isterdi, ısrarcı olurdu.
Çocuğun duygu ve düşüncelerini özgürce ifade etme terbiyesi sosyal çevresindeki olayları öğrenmesi ve bu olayların hüznünü ve sevincini paylaşma disiplini kazanması açısından önemli bir eğitim tekniği idi.

Keşke ilk ve orta okullarımızda bu eğitim uygulaması devam ediyor olsa.
Köy yeri bu, ne gazete var, ne radyo! Haber dediğin en yakını 3 saat mesafedeki komşu köylerdeki ölüm, düğün, davet gibi etkinliklerden ibaret.

Babamın öğretmen olması şansımdı. Abone olduğu 6 (altı) numaralı Cumhuriyet gazetesi 10 günlük gecikmeyle de olsa okuyup (Malkoçoğlu, Prof Nimbus, Tiffani Joness) çizgi roman köşelerini merakla takip etme imkanım vardı…

Annemin abone olduğu aylık “Hayat Mecmuası” benim abone olduğum “Doğan Kardeş” dergisi, haber kaynaklarımdı…

Ama benim bu dergi ve gazetelerden derlediğim haberler sınıftaki arkadaşlarımın hiçte ilgisini çekmiyordu.

Uzak köylerden gelen arkadaşlarımda daha ilgi çeken ve güldüren haberler oluyordu.

  • Davşan sapağında öküz arabası devrildi sap yığılı olan arabanın altında kalan Hasan emmi ve oğlu yaralandı.

  • Camgözün Sinan’ın oğlunun düğününde atılan tabancalardan bir çocuk yaralandı..

  • Bıyıksızın Yaşar’ın oğlu dün akşam yavuklusu Emine tarafından kaçırıldı…

– Efide nenenin pinine giren hırsızlar 13 tavuk ve üç ördeği çaldılar…
– Muhtarın sap yığınları kimliği belirsiz kişi veya kişilerce yakıldı…

Bu tür haberleri vermek için arkadaşlarım birbirlerini ezerlerdi.
Benim haberlerim daha memleketsel olmasına rağmen hiç ilgi çekmezdi. Akadaşlarım bu haberlere ilgi göstermez nezaketen bön bön dinleyerek bakarlardı.
Benim haber başlıklarım:

  • Milli Eğitim Bakanı Ali Nâili Erdem bu yıl köy okullarının 23 Nisan’dan sonra tatile gireceğini açıkladı…

  • Başbakan Süleyman Demirel, ‘’bu memleketin önündeki en büyük tehlike gomonizim”dir dedi…

  • Erzincanda meydana gelen depremde 1500 den fazla ev yıkıldı 5000.den fazla ölü var, ölü ve yaralı sayısının artmasından endişe ediliyor…

  • “Kısmetim” adlı yelkenli teknesi ile dünya turuna çıkan Sadun-Odo Bora çifti Karaip adalarında…

Bu tür verdiğim haberlere ilgi olmayınca üzürdüm.
Babam bu üzüntümü görür, saçlarımı okşayarak daha, “İlgi görmek istiyorsan daha yerel haberler vermelisin” derdi…
Aradan 60 yıl geçmiş, geldiğimiz noktada okullarda böyle “haber saatleri”nin gerekliliği tartışılır oldu.
Radyolar artık tarihe karıştı, en yoksulun evinde bile yüzlerce kanallı HD plazma televizyon var! Cep telefonları insanların altıncı parmağı oldu, bir tuşla internete bağlanıp en ûcra dünya köşelerinden habere ulaşmak mümkün…
Magazin dersen..!!
Bin bir türlü pespâyelik ortalık yerde kimin kimi öptüğü meçhûl.
‘’Buraya nereden geldin?’’ diyorsanız, söyleyeyim.
A haber TV sabah haberlerini izliyordum,
Hassittiiirrr..!
“Hoca bizimle eğleniir..’’ demekte haklısınız.
Ben yandaş, yalaka Tv. kanallarını izleyip 180 derece tersini düşünerek doğruya ulaşma yöntemini uyguluyorum, biraz zor oluyor ama…
Sonuçlar mükemmel!
Tavsiye ederim.