GÖKSUN FAYINDA BİRİKEN STRES

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Göksun Gilahsteney Bölgesinde yaşanan acılar, türlü yardım ve desteğe rağmen dinmiyor.
Bu bölge nasıl normale dönecek, mevcut kaygı, stres, ümitsizlik ne zaman sona erecek, konusu gündemimizden düşmemeli.
Aslında halkımız alışkın yıkımlara, alışkın sürgünlere, zor günlere, ölümlere!
Temennimiz bu çilekeş insanların morallerini yitirmemesi, dayanışmalarını güçlendirmesi.
Yeter ki yardımlaşma ve dayanışma devam etsin, fitneye yol verilmesin, göreceksiniz biraz gecikse de kararan ufkumuz, kara talihimiz güzel günlere aydınlık yarınlara evrilecektir.
Yine neşeyle tütecek ocaklar, yine şenlenecek balkonlar, avlular, sokaklar.

KARDEŞLİK BUDUR İŞTE!
Büyük felaket sonrası yurt içi, yurt dışı ve dünyanı dört bir yanından kardeşlerinin imdadına yetişen fedakâr insanlar, örnek bir dayanışma sergiledi.
Türkiye’deki Çerkes STK’larının, zor durumda kalan kardeşlerinin yardımına oldukça hızlı ve organizeli bir şekilde ulaşmasıyla oluşan bu tarihi güzellik unutulacak gibi değil.
Anavatan ve diğer ülkelerde yaşayan Çerkeslerin dernekler, vakıflar ve diğer STK’lar aracılığıyla düzenledikleri yardım kampanyaları, bölge halkına ilettikleri sıcacık mesajlar “İşte kardeşlik budur!” Dedirtti.
Bu büyük acının içinde büyük mutluluklar da yaşandı.
Yani felâkette acılar kadar güzel duygular da tarifsizdi.
Halkımıza bu birliktelik ve dayanışma ruhu, bu incelik, bu kardeşlik duygusu ne kadar çok yakıştı!

BÖLGEDE ÇÖZÜLMESİ GEREKEN FARKLI SORUNLAR DA VAR
Bölgedeki fay hattında yeni fay hatları oluştu, oluşuyor, yeni stresler birikti, birikiyor.
Daha bir araya gelip konuşulması, tartışılması, çözülmesi gereken köklü sorunlar var.
Bölge dernek başkanlarının, yöneticilerin, yetkililerin, sorumluluk sahibi büyüklerin, coşkulu gençlerin gayretiyle düğümlerin kolaylıkla çözülmesi temennimdir.

YOK OLAN KÜLTÜR DEĞERLERİ CANLANDIRILMALI
Ah şu maddi, manevi varlığımızı yok eden büyük yıkım!
Ruhlarımızın aldığı yaralar, köylerimizde viraneye dönen ata yadigarı evler, yitip giden hatıralar.
Enkaza dönen bölgede ne yazık ki kültür kokulu anılar, yaşanmışlıklarla dolu yapılar da yok olup gitti.
Geriye, viraneler, yitip giden aileler, tükenmiş hayaller kaldı.
Köylerimizde mimarisiyle bu kültürün dili olan, bu kültürü haykıran kerpiç-ahşap evler, renkli hatıralar, unutulmaz anılar yerle bir oldu.
Bir kez daha hayatını kaybedenlere rahmet, hayatta kalanlara sabırlar diliyorum.
Büyük zorluklarla yaralarını sarmaya, hayata tutunmaya, kültürünü yaşatmaya çalışan halkımız bu çaresizliğin de üstesinden gelecektir.
Dileyelim, Maraş depremiyle yaşanan büyük acılar halkımızın son acısı olsun.
Dileyelim, büyük yara alan kültür oluşumları yeniden yeşersin!
Bölge insanı, dünden daha fazla kaynaşsın, kırgınlıklara fırsat vermeden kültürüyle huzur içinde yaşasın.
Duyarlı, zarif halkımızın kültürel değerlerinden aldığı güçle sabırla direnmesi, doğayla barışık, huzur içinde yaşaması temennisiyle…

HAYDİ O ZAMAN!
Bu zorlu süreci doğru yönetebilmek için daha fazla hayal etmeliyiz, daha çok inanmalıyız, yeni başarı hikayeleri yazmalıyız, yarınlarımız için daha çok üretmeli, daha fazla dayanışma içinde olmalı, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma özelliğimizi titizlikle korumalı, toplumumuzun huzurunu her şeyin üstünde tutmalıyız.
Haydi o zaman!