GÖKSUN’DA NELER OLUYOR?

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Bir buçuk asırdır kültürüyle nefes alan, gelenekleriyle hayat bulan, ana dilini konuşan, onlarca köyü ile adeta küçük bir Anavatan Göksun.
Buram buram kültür kokan bu şirin bölge Glaksteney, daha yarası kabuk bağlamadan başka acıları da yaşamaya mahkûm edildi.
Bu kadar acının üzerine yaşanan talihsiz olay, dedikodular, tartışmalar, toplumsal ayrışmalar
Ya duyarsızlık?
Ya acı olayları pamuklara sararak anlatmalar, ya acıyı daha da acıtarak izah etmeler?
Evet, hayatta acılar ve tatlılar iç içedir, tamam ama Göksun’a çok ağır geldi bu deprem ve sonrası yaşanan hesaplaşmaya dayalı tartışmalar ve nefesimizi kesen malum olay.
Dünya kadar derdiyle dertlenen Göksun, dayanılmaz acısını bağrına basmışken kabuk bağlamamış yarayı kaşımaya kimsenin hakkı yok!

GÖKSUN HUZUR İSTİYOR
Çığlık çığlığa ikiz depremleri yaşayan, aylardır sıtmaya tutulmuş gibi titreyen Göksun, huzur istiyor.
İyi ki yardımsever, duyarlı güzel insanlar var, iyi ki sabır ve tahammül var, değilse bu büyük acıya dayanmak imkansızdı.
Göksun Glaksteney Adige köylerinin durumu öyle böyle değil, kelimenin tam anlamıyla içler acısı.
Büyük felaketin kış ayına rastlaması, kışın köylerimizde yaşayanların sayısının az olması, köylerde yaşanan can kaybını sınırlı tuttu.
Bu durum nispeten hepimizin tesellisi.
Ama ne yazık ki kültürümüzün abidesi, anılarımızın, tüm yaşanmışlıklarımızın mekânı evlerimiz yok oldu.
Bu kara günde yuvaları dahil her şeyini kaybeden bu çaresizlere uzanan yardım eli, özellikle KAFFED’in etkili çalışması, başta Kayseri derneği olmak üzere dernek ve vakıflarımızın büyük gayreti asla unutulmayacak!

KONTEYNERDE HAYAT
Konteynerler, depremzedelere geçici de olsa başını sokacağı yuva oldu.
Küçücük konteynerinde, kararmış hayatlarını, zorlaşmış dünyalarını, tükenmekte olan umutlarını yeşerten depremzedelerin kaygıları bitmiş değil.
Kış ayları onları kara kara düşündürüyor.
Varını yoğunu yitirip bir odaya hayatını sığdıran, burada hayata yeniden başlayan, yeni mutluluklara kapı aralayan, yürekli insanlar, bize ilham kaynağı olmalı!

GÖKSUN HUZUR ARIYOR
Göksun, dedikoduların, suçlamaların, hesaplaşmaların mekânı olmamalı!
Göksun’da aklı selimin biraz daha mesai yapması, karabulutların Göksun’umuzu terk etmesi için şart!
Güzel haberler de yok değil.
Depremin yaralarını sarma, sorunları çözme gayretini sürdüren fedakâr insanları hâlâ alanda çalışıyor görmek umutları yeşertiyor.
Mesela bölgedeki konteynerleri kış şartlarına göre düzenleme çalışması mutluluk veriyor.
Devlet depremzedeyi unutmuş olabilir ama derneklerimiz unutmadı.
Bu onur size yeter fedakâr insanlar, iyi ki varsınız!
İyi ki derneklerimizin ne denli önemli olduğunun ihtiyaç sahiplerine el uzatarak, alanda gönüllere girerek güçsüzlere güç katarak ispatlıyorsunuz, hakkınız ödenmez sizin

ATEŞ DÜŞTÜĞÜ YERİ YAKIYOR
Gelin, kışın dondurucu soğuğuna, yazın yakıcı sıcağına rağmen köy köy, kapı kapı dolaşan isimsiz kahramanların yaptığı anlamlı çalışmanın benzerini, Göksun’daki diğer sıkıntılı olayın çözümü için de yapalım.
Çözümün parçası olmak için çırpınanların birlikteliği, yangına körükle gidenlerin çabasını boşa çıkarsın!
Hakem heyeti konumunda olması gerekenler, derlenip toparlansın.
Halk, malum sıkıntıyla ilgili birinci ağızdan bilgilendirilsin.
Hakem heyeti, taraflar ve halkın temsilcileri ile buluşsun, ortak aklın gereği yapılsın.
Göksun’a daha fazla acı çektirmeye kimsenin hakkı yok!
Değil mi ki en kötü kara kararsızlıktan iyidir, değil mi ki tedbir, tedaviden ucuzdur

GÖKSUN RAHAT NEFES ALSIN
Gram kültürel duyarlılığı olan herkesin, Göksun’da olup biteni akıl süzgecinden geçirerek doğruyu bulma, doğrudan yana olma mecburiyeti var.
Bile bile olayları çarpıtanlar, herkesi kör, alemi sersem sananlar köşelerine çekilmeye mecbur edilmeli.
Bölen karşısında birleştirene, kavga yerine barışa; korku ve tehdit yerine huzur ve güvene; öfke ve nefret yerine sevgi ve şefkate çok ihtiyacımız var.

Haydi o zaman!