GÖNÜLSÜZ GÖNÜLLÜLER

ELBEG Murat Duman
27.05.2006

Elimde bir kitap var; “Sivil Toplumdan Proje Öyküleri”. Geçtiğimiz haftalarda katıldığım Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (STGM) tarafından verilen Proje Döngüsü Yönetimi eğitiminde dağıtmışlardı bu kitabı.

Türkiye ve dünyada ki sivil toplum kuruluşlarının uyguladıkları projelerde karşılaştıkları iyi örnekleri ve hataları içeren bir kitap.

Bu eğitime katılmadan ve bu kitabı incelemeden önce diğer STK ların bizim yaşadığımız sorunları yaşamadığını düşünürdüm. Kitabı incelediğimde gördüm ki Kafkas Dernekleri, Kafkas insanı olarak diğer STK’lardan ve oralarda çalışan insanlardan hiçte farklı değiliz. Hatta içlerinden bizden kötü olanlarda var. İçinde yaşadığımız toplumun temel sorunu olan ilgisizlik sadece bize mahsus bir şey değil.

Kitap da birçok proje ve bu projeler sonucunda alınan dersler yer alıyor. Bunlardan bir tanesi var ki bize oldukça yakın adeta bizi anlatıyor.

“Engelsiz dünyaya açılan gökkuşağı renklerinde bir kamp: “Alternatif Kamp” ” adını taşıyan engellilere yönelik bu projenin “Alınan Dersler” bölümünde yazılanlara bakarsak bana hak vereceksiniz.

Sorunlarımızın oluştuğu bu olgular toplumumuza egemen olan alt kültürle yoğrulmuş dokularımızdan kaynaklanıyor olabilir. Zamanı kötü kullanıyoruz. İş üretmeye değil zamanı tüketmeye önem veriyoruz. Sonuç ve çözüm üretmeye dönük bilgi alışverişleri yerine dedikodu yaparak pozitif enerjiyi tereddütlü ve güvensiz bir ortama çeviriyoruz. Hedefe giden yoldan vizyon ve inanç eksikliği nedeniyle çabuk vazgeçiyoruz. Yazılı sözleşmeler ve standartlar yerine sözlü olarak vaatlerde bulunuyor ve kendi çıkarlarımızı bahane ederek sözlerimizde durmuyoruz. Yola çıktığımız kişileri yarı yolda bırakıyoruz. Sosyal bilinç, kurumsal yurttaşlık ve toplumsal sorumluluk bireysel vicdan rahatlatmalar, yardım duyguları ve boş zaman hobileri ile yer değiştirmiş olduğundan başkaları için bir şey yaptığımızda bile “karşılık” bekliyoruz. Kişisel pohpohlama yeterli değilse kısa sürede eski bireysel çıkar dünyamıza geri dönüyoruz…”

 

Kalpağımızı önümüze koyup biraz düşünelim isterseniz. “Sosyal bilinç, kurumsal yurttaşlık ve toplumsal sorumluluk bireysel vicdan rahatlatmalar, yardım duyguları ve boş zaman hobileri ile yer değiştirmiş olduğundan…” sanırım bizim sorunumuzun temeli bu cümlede gizli. İçinde yaşadığımız toplumun fertleri gibi bizlerde STK ları boş zamanlarımızı değerlendireceğimiz, vicdanımızı rahatlattığımız kurumlar olarak görüyoruz. Yeterince önemsemediğimiz, özümsemediğimiz için de yapılan çalışmaların bir çoğu sonuca ulaşmadan yitip gitmekte.

STK lar denince ilk akla gelen “Gönüllülük” kavramı da gittikçe anlamını yitirmekte.

Yine aynı kitaptan bir alıntıyla devam edelim isterseniz.

Gönüllülük ülkemiz gençliği ve aslında geneli için bilinmeyen bir olgu. Kısa bir an için bir kişiye “yardım” etmek seviyelerinde algıladığı için olsa gerek Camp projemizde yabancı gönüllülerin hangi ülkeden gelirlerse gelsinler tümünden eksiksiz ve tam bir performans alırken ülkemizden gelen katılımcılardan pek de kıyaslanmayacak kadar az performans almak bizi hep üzdü, üzüyor. Kaytaran, disiplinsizlik örgütleyen, kuralları çiğnemeyi bireysel özgürlüğü zanneden, az çalışan, çabuk yorulan ve sıkılan bir gönülsüz gönüllü profili… Daha uzun süreler bütün STKlar ve sosyal projeler için sorun olmaya devam edecek gibi…”

Yıllarca yere göğe sığdıramadığımız kültürümüzün yok olduğundan yakınır dururuz. Ancak iş bu yok oluşu durdurmaya geldiğinde her nedense hiç sesimiz çıkmaz. Daha doğrusu ağzımız çok çalışır da elimiz ve beynimiz yerinde sayar.

Derneklerde bir şeyler yapılmıyor deriz, ama biz bir şey yapmayız.

Dilimizi unutuyoruz deriz, ama ne öğreniriz ne de öğretiriz.

Kültürümüz için herkesten fazla gönüllüyüzdür ancak gönüllü olmak için gönülsüz davranırız.

Her şeyi, tüm yaşananları bir kenara bırakarak “Kefken Anıt Mezarlık Projesi”ne bir bakalım isterseniz.

İşte size Kafkas Kültürü’nün geldiği son nokta. İçler acısı bir manzara. Değil Kafkas kültürüne hiçbir kültüre yakışmayan bir manzara. 142 yıllık bir utanç tablosu bu bence. Çerkes gönüllülüğünün geldiği nokta.

Bizler atalarımızın bizlere bıraktığı bir çok değerimize gereği gibi sahip çıkmadık, çıkamadık. Bu kültüre layık olamadık.

Gelin Kefken ilk adım olsun. Kefken gönülsüz yüreklerimize aydınlık olsun.

Kefken gönüllülüğümüzün başlangıcı olsun…