HANİ ÇAĞ ATLAMIŞTIK

YEMUZ Nevzat Tarakçı

“Külden ağaçlar, uçmayan kuşlar, ağıtlar…”
Yanmaktan yorulduk,
Ağacımız, çiçeğimiz, kuşumuz, böceğimiz…
Beraberce, çaresizce yandık, kavrulduk.
Cayır cayır yandı canlar.
Yöre halkı, yanan canları kurtarmak için tırnağıyla kazıdı toprağı.
Ya devlet?
Meğer bu anlamda sahipsiz bir ülkeymiş ülkemiz.
Hani çağ atlamıştık, hani uzaya gidecektik?
Gittik gerilere… “Kova, hortum, tulumba çağına…”

BUNALDI TOPLUM
İyiden iyiye bunaldı toplum.
Pandemi, yangınlar, sel, deprem, ekonomik sıkıntılar, mülteciler daha da önemlisi kutuplaşma, çaresizlik, umutsuzluk…

YANGINLAR UYANDIRDI ÇOK KİŞİYİ
Yangınlar, uyandırdı uyuyan çok kişiyi.
Meğer çağın çok gerisinde kalmışız, sefil, perişan çaresiz…
Sahi ne oldu bu “Bizi kıskanıyorlar!” işi.

YAPMAYIN, BU MİLLETLE DALGA GEÇMEYİN
Acıyla yanıp kavrulan, çaresiz, çözümsüz insanlara çare olamıyorsanız bari bu insanların onuru, gururu, şerefi, haysiyetiyle oynamayın!
Acı çok büyük!
Bu acılı, sancılı milletle dalga geçmeyin! 

YANGINA DEĞİL İSTİSMARCILARIN ÇARKINA SU TAŞIYANLAR
Sayın Fehim Taştekin ne güzel ifade etmiş:
“Siyasilerin açıklamaları beynimizi yaktı!”
“Canımızı yakan bir şey daha var: Elindeki kovayla yangına değil bu rezil, istismarcı, talancı, umursamaz ve beceriksiz rejimin çarkına su taşıyan gayretkeşler.”

“DİYELİM Kİ BİZ ÖLDÜK SİZ KALDINIZ”
(Yazarının ismini bulamadığım şu güncel, güzel ifadelerle baş başa bırakıyorum sizi.)
Diyelim ki,
Biz öldük, siz kaldınız.
Diyelim ki,
Kurudu ormanlar, nehirler, yuvalarında kuşlar.
Diyelim ki,
Ateş olup küller üfürdünüz memlekete.
Baktınız,
Kalmamış yakacak tek bir ağaç,
Sönmeyen ocak,
Akacak tek damla gözyaşı.
Sonra?
Geçip ortasına ölümün düğün mü kuracaksınız?
Diyelim ki kurdunuz,
Külden ağaçlar,
Uçmayan kuşlar,
Ağıtlar,
Bu ziftli yaslar sarmışken toprağı mutlu mu olacaksınız?
Bize nasip bunca kalp ağrısından size tatlı huzurlar kalır mı dersiniz?
Yazık!
Davaya ibadet diye diye, toprağına ihanet edensiniz.
Lakin unutmaz toprak!
Bakın göreceksiniz.
Yakan,
Yıkan,
Bozan,
Ölüm saçan ellerinizden ayırmayın gözünüzü.
Onlar boğacak sizi.
Yavaş ve acı içinde kesilecek nefesiniz, henüz gelmeden eceliniz.