İLKEL ve MODERN TOPLUM

Dr. YEDİC Batıray Özbek
24.12.2005

Günlük yaşamımızda devamı olarak  bu iki sözcüğü duyar ve okuruz.

Bu iki sözcüğün kullanılmadığı yer, spordan devlet idaresine kadar yoktur.

İlkel ve modern toplum anlayışını bir birinden ayıran en önemli özellik görev paylaşımıdır.

İlkel toplumlarda herkes her işi yapar.

İlkel toplumlarda herkes her şeyden anlar.

İlkel toplumlarda herkes; doktordur, din adamıdır, sosyologdur,
politikacıdır, mühendistir, generaldir vs. ..

İlkel toplumlarda ”ben bu konuda bilgi sahibi değilim, bir bilene soralım” düşüncesi yoktur.

İlkel toplumlarda uzlaşmacılık yoktur.

İlkel toplumlarda kendi düşüncesinde olmayanlara tolerans tanınmaz, yaşama hakkı verilmez.

İlkel toplumlarda kendilerine güven olmadığından özgürlükler kısıtlanır.

İlkel toplumlarda habbecik kubbecik yapılır, dönme dolap örneği hep aynı eksen etrafında dönüp durulur,  aynı kokuşmuş sakız durmadan çiğnenir.

Her görevi üstlenen sil baştan yeniden başlar ve bu ‘yenilikler!’ hep
tekrarlanır.

İlkeller de ‘ben bilmiyorum, bir bilenine soralım’ cümlesinin yeri yoktur.

Kısaca ilkel kişiler her şeyi herkesten çok daha iyi bilirler. Herkes her şeyi başkasından çok çok daha iyi bildiğinden, bir sonuca
bağlanamadığından hiç bir iş yapılmaz. Atılan küçücük
Adımlara sevinip” biz bu kadarını yapabildik, daha iyi yapan varsa
buyursun’ tekerlemesi ile sorumluluktan kaçınır.

”Bir Kafkaslıya ‘sen bilmiyorsun’ demeyeceksin. Dediğin an senin en büyük düşmanın olur” diye yazıyor Essad  Bey.(*)

Yazıma Suriye de anlatılan ”Adige dini” adlı fıkrayla son vermek
istiyorum: ”Suriye’nin bir Adige köyünden birisinin Şam’a bürokratik bir iş için gitmek zorunda kalır. Tesadüf bu ya işini bitirecek memur bir Adige’dir. Tüm thamadeler selamlarını iletmelerini söylerler.
Vatandaş memurun karısına çıkar ve geliş nedenini anlatır.
– Olmaz, der memur.

Vatandaş önce bu cevabı bir Adige’den beklemediğinden şaşırır.
– Falanca thamadenin de selamı var, der
– Olmaz. Boşuna uğraşma,  işin selamla kelamla bitmez.

Vatandaş  yerinden kalkar ve tam kapıdan çıkacağı zaman:
– Dur !
– Bir şartla bitiririm işini. Adige dinine girersen! der.

Köylü vatandaş önce şaşırır kalır:
– Adige dini de mi var? Yaşamım boyu duymadım.
– Var var. Girecek misin, girmeyecek misin?
– Başka yolu yoksa gireceğiz tabii. Hele anlat şu Adige dininin ne olduğunu.
– Çok kolay. Bir toplantı yapılır, kararlar alınır. Herkes kabul der ve tam karara bağlanacağı sırada el kaldırıp, xuştep=olmaz diyeceksin. Adige dini işte budur, der.

* Essad Bey Zwölf Geheimnisse im Kaukasus- (Kafkasların oniki gizi) Berlin, 1930