TLETSERUK Nahit Serbes
03.08.2010
Dünya artık gerçekten küçük bir köy gibi oldu. Dünyayı bu denli küçük bir köy haline getiren ise internetin kendisinden başka bir şey değil.
New York’ta, 2006 yılında evlilik hazırlıkları yaparken, bir yerden diğerine koşan İvanna, bir takside cep telefonunu unuttu. Telefonun içinde düğünüyle ilgili bütün notları ve bilgileri vardı. Önce bir internet sitesinde, telefonu bulana ödül vereceğini duyurdu ama hiç bir sonuç alamadı. Sonra kendisine yeni bir telefon aldı. Bu arada İvanna’nın takside unuttuğu telefonu kullanan kişi, telefonundaki İvanna’nın fotoğraflarını sağa sola e postayla yollamaya başlamıştı. Bu
e-postalar İvanna’ya da ulaştı. İvanna, bu kişiye e-posta göndererek, cep telefonunu kendisine iade etmesini istedi. Cep telefonunu alan kişi iade etmek bir yana, İvanna’ya hakaret etti. İvanna emniyete başvurdu; fakat emniyet konuyu bir hırsızlık olayı değil, bir kayıp vakası olarak değerlendirdi. Duruma çok içerleyen İvanna basit bir blog hazırladı ve başına gelenleri anlatmaya başladı.
Bu olay New York’ta birden patladı ve İvanna, kendisine yardım etmek isteyen insanların e-posta bombardımana tutuldu. Telefonu bulan kişi, herkesin öfkesini üzerine çekti. Olay, birbirini hiç tanımayan ama internet ağıyla birbirine bağlanan insanların, “adalet” arayışına dönüştü. Artık İvanna’nın hakkını binlerce kişi sahiplenmişti. Bu olayı duyanlar, sonucun ne olacağını öğrenmek için olayı takip etmeye başladı. Artık bu konu sadece İvanna’nın değil, milyonlarca insanın konusu olmuştu. Olayın gazete ve televizyonlara yansımasıyla blogun ziyaretçileri de katlanarak arttı. En sonunda New York emniyeti tavrını değiştirmek zorunda kaldı ve konuyu bir hırsızlık vakası olarak ele aldı. Telefona el koyan kişi tutuklandı ve telefon İvanna’ya geri verildi.
Bir telefonun takside unutulmasıyla başlayan bu süreç, bir yanlışın düzeltilmesini anlatan bir hikâyeden çok sanal ağların ne kadar güçlü olduğunun bir kanıtıdır. İnsanlar internet üzerinde kurdukları ağ sayesinde İvanna olayından haberdar olmuşlar, kendi çevrelerinde duyurmuşlar, tüm gelişmeleri an be an takip etmişler ve hikâyenin gidişatını değiştirerek adaletin yerini bulmasını sağlamışlardır.
“İnternet medyası” insanların bilgiye ulaşmasında ve iletişiminde daha önce hiç olmadığı kadar yeni bir çağ yaratmıştır. Bir bilgisayara ve internet bağlantısına sahip olan herkesin “bilgi toplumuna” katkı sağlayabildiği bir dönemi yaşıyoruz.
Bugün sosyal ağlara “anlık ileti ile giren ne yaptığını veya ne düşündüğünü anında dünyayla paylaşan milyarlarca insan var.” Artık dünyanın hangi ülkesinde ve neresinde olunursa olunsun, bir Çerkes’in de diğer bir Çerkes ile kolayca iletişim kurabilmesinin mümkün olduğu bir zamanda yaşıyoruz. Yeni dünya düzeninde, Çerkeslerin sosyal ağlar aracılığıyla buluşabilmeleri, onların birbirlerinden kopuk asimilasyona terk edilmiş diaspora anlayışının da sonu oldu.
Günümüzde sosyal paylaşım siteleri gibi platformları kullanarak yeni dostluklar kuran, öğrenen, proje üretip ticaret yapan, boş vakitlerinin çoğunluğunu sanal ortamda geçiren büyük bir “Internet Çerkes Grubu” oluştu. Bu sosyal ağlar bundan sonra da hayatımızın ayrılmaz parçası olacak ve toplumsal işkillerimizin işleyişini değiştirecektir. Ancak bu yeni oluşumu daha iyi anlamamız ve nasıl kullanacağımızı da daha iyi bilmemiz gerekmektedir. Bu durum, gelip geçici bir moda değildir. Bundan sonra çocuklarımıza, ana dillerinin yanında mutlaka İngilizce ve Rusça dillerini öğretmeliyiz. İngilizce ve Rusça öğrenen Çerkes gençlerinin kimliklerini korumak, kültürlerini yaşatmak ve ticaret yapmak konularında, başta Kafkasya olmak üzere, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar yeni Çerkes arkadaşlarıyla iletişim kurmalarını kolaylaştıracaktır. Bu diller de, bizim çocuklarımıza bırakacağımız en büyük mirasımız olacaktır.
Bu nedenle, gençlerimizin sosyal ağ iletişimine zaman ayırmaları, büyük önem arz etmektedir. Zaten Çerkeslerin eğitimli olmaları, internet kullanım alışkanlıkları, arkadaşlık ve çevre edinme becerileri, ülkemizdeki Facebook kullanıcıları arasında birinci sırayı kimseye kaptırmamalarından da belli olmaktadır.