KAFFED ve DÇB EKSENİNDE YAŞANAN KABUL EDİLEMEZ OLAYLAR

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Dün, Çerkes halkı olarak, bize yakışmayan tuhaf gelişmelere tanıklık ettik.
Yazışmaları okuyan herkes, şaşırmış, üzülmüş, kahrolmuştur
Umarım yaşananları gençler duymamıştır, duymayacaktır.
KAFFED eski Genel Başkanı Sayın Yıldız Şekerci, DÇB Genel Başkan sıfatıyla sosyal medyada yaptığı paylaşımda şu ifadelere yer verdi:

Biz, KAFFED DÇB delegeleri olarak heyet halinde Ana vatan yolundayız. DÇB’nin yönetim kurulu toplantısına katılmak üzere Nalçik’e gidiyoruz.

10 Eylül’de Nalçik’te Kabardey Cumhuriyetinin 100. yıl kutlamalarına katılacağız.

2.dönem Adiğey başkanlığına başlayacak olan Kumpıl Murat’ın 11 Eylül’de yapılacak yemin törenine katılmak üzere Adigey’e geçeceğiz.

Biz, KAFFED Genel Kurulunda seçilmiş DÇB delegeleriyiz. KAFFED Genel Kurulunda bize verilen yetki ile DÇB Genel Kuruluna katılıp DÇB bileşenleri tarafından açık oylama ve oy birliği ile seçilmiş Başkan yardımcısı ve üyeleriyiz.

Malum KAFFED, DÇB’nin kurucu üyesidir. Türkiye, her şartta delege sayısı ve yönetim kurulu üye sayısı ile en çok söz sahibi bileşeni olarak DÇB içinde yerini almıştır.

Biz, DÇB içinde her tür mücadeleye devam edeceğiz.

Hatalı ve kasıtlı durumların ortaya çıkması durumunda hatalı veya suçlu olan kurumlar değil yönetimlerdir. Yönetimler geçici, kurumlar ise kalıcıdır.
Olaylara kurumsal işleyişi zedelemeden çözüm odaklı yaklaşmalı ve kurumlarımıza sahip çıkmalıyız…

Yıldız ŞEKERCİ
DÇB Genel Başkan Yardımcısı

(Sayın Yıldız Şekerci’nin uzun ve detaylı paylaşımının özeti böyle.)

Bu yazı paylaşılır paylaşılmaz KAFFED Genel Başkan Yardımcısı Sayın Murat Özden imzasıyla bir karşı yazı paylaşıldı.

Yazı kısaca şöyle:

KAFFED eski Genel Başkanı Sayın Yıldız Şekerci’nin Dünya Çerkes Birliği Yönetim Kurulu toplantısına katılmak amacıyla Kabardey Balkar Cumhuriyetine giderken; “Dünya Çerkes Birliği- DÇB- Türkiye Haber iletişim Grubu sayfası” nda “KURUMLARIMIZ TOPLUMUMUZUN GÜCÜDÜR” başlığıyla kaleme alınan yazıyla ilgili cevap ve değerlendirmeler, aşağıda yer almaktadır.

İlk olarak sizler 2019 yılında gerçekleştirilen 9. Kaffed Olağan Genel Kurulunda seçilen DÇB delegeleri olup, 2021 yılında gerçekleştirilen ve mevcut yönetim kurulumuzun seçildiği son genel kurulda yeni DÇB delegeleri seçildiğinden herhangi bir KAFFED delegasyonu göreviniz ve KAFFED temsiliyeti yetkiniz bulunmamaktadır. Zira sizin de yazdığınız gibi kimse genel kurulun üzerinde değildir.

DÇB Yönetim Kurulu üyeleri olduğunuz doğru olsa da bu durumun Federasyonumuz açısından hiçbir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Nitekim, KAFFED DÇB ÜYESİ DEĞİLDİR ve bu da bir düşünce ya da temenni değil; somut bir olgudur.

Eğer KAFFED’e 100. Yıl kutlamaları için yapılan davet yerine getirilmiyorsa bu yönetimimizin tasarrufu değil, anavatandaki bazı odakların “başarısı” (!) olabilir ancak. Biz de KAFFED’i anavatana aldırmayıp, KAFFED anavatana gelmiyor, kutlamalara katılmıyor diye yaygara yapılmasını ve geçmişte KAFFED başkanlarını deport ettiren zihniyetin yaptığı bu yaygaraya destek verilmesinin arkasındaki motivasyonu kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.

Murat Özden
KAFFED Genel Başkan Yardımcısı

KAMERA ŞAKASI GİBİ
Haydi buyurun şimdi, çıkın nasıl çıkacaksanız bu işin içinden!
Anlaşılan zirvedeki soğuk rüzgâr, şiddetli fırtına hepimizi iyiden iyiye üşütecek gibi.
Yaşananlar adeta kamera şakası.
Yıllarca DÇB kongrelerine ve yönetim kurulu toplantılarına katılan KAFFED, DÇB üyesi değil mi?
KAFFED, üye değilken nasıl olur da yıllarca bu çalışmaları yürütebildi?
Eski Genel Başkan Sayın Yıldız Şekerci, DÇB yönetim kuruluna KAFFED’i temsilen katıldıklarını söylüyor ama KAFFED yönetimi “Sen delege değilsin, hem zaten KAFFED, DÇB üyesi de değil ki!” diyor.
Böylesini de görmemiş, duymamıştık.
Ne olacak şimdi?
Kim üye, kim üye değil?
Kimin yetkisi var, kim yetkisiz?
Kim 100. Yıl etkinliklerine gitti, kim niye gitmedi?
Kim haklı, kim haksız?
Dağ gibi sorunlar acil çözüm beklerken, pek çok işimiz pamuk ipliğinde yürürken, yol daha çok uzunken nedir bu kargaşa, bu anlamsız kavga?

İŞTE BİZ ENERJİMİZİ BÖYLE HARCARIZ
Biz sınırlı enerjimizi hep birbirimizle didişerek mi harcayacağız?
Hep mi birbirimizi tüketeceğiz?
Halkımız, bu olup bitenlerden sonra kurumlarımıza, yöneticilerimize nasıl güvenecek?
Bu gidişe kim dur diyecek?