Prof. Dr. Erol Taymaz
Ankara derneği 29 Eylül Perşembe akşamı Kaffed olağanüstü genel kuruluna ilişkin bir istişare toplantısı düzenledi. Toplantıya Ankara dışında olduğum için katılamadım, bu nedenle görüşlerimi burada paylaşmak istiyorum.
Öncelikle Ankara derneğinin genel kurul öncesi üyelerle istişare toplantısı yapmasının önemli olduğunu düşünüyor ve toplantıyı düzenleyenlere teşekkür ediyorum. Toplantı öncesi tüzük değişikliğine ilişkin öneriler paylaşılmadığı için burada sadece DÇB konusuna değineceğim.
DÇB konusunda iki konu çoğu kez iç içe tartışılıyor, bu iki konuya ayrı ayrı değineceğim.
1. Kaffed DÇB’ye üye mi?
Kaffed’in DÇB’ye üyelik konusu bazen hukuki/biçimsel bir çerçeveye hapsedilmek isteniyor, fakat kanımca önemli olan üyeliğe ilişkin (siyasi) tavır ve irade.
1989’da Ankara’da düzenlenen 125. yıl anma etkinliklerinden sonra Türkiye ve uluslararası düzeyde örgütlenme çalışmaları ivme kazandı ve birlik çalışmalarının yürütülmesi amacıyla Türkiye’de dernekler tarafından bir koordinasyon kurulu (Kafkur) kuruldu. O yıllarda Türkiye’de federasyon kurulması fiilen mümkün olmadığı için merkez-şube şeklindeki bir hukuki biçim benimsendi ve 1993’de Kafder kuruldu, birliğe katılan dernekler Kafder’in şubeleri oldu. 2000’lerde gerçekleşen yasal değişiklikler sonucu 2003’de Kafder Kaffed’e, Kafder’in şubeleri de üye derneklere dönüştü.
Kafkur çalışmalarına devam ederken 1991’de Dünya Çerkes Birliği (DÇB) kuruldu. DÇB’nin kuruluşuna bir tüzel kişiliği olmamasına karşın Türkiye’den Kafkur katıldı. Daha sonra Kafkur’un devamı olan Kafder ve Kafder’in devamı olan Kaffed DÇB üyesi oldular. Bu dönemde yine yasal zorunluluk nedeniyle DÇB çok sayıda isim, yer ve tüzük değişikliklerine gitti, fakat hep aynı üyeler ile aynı şekilde faaliyetlerini sürdürdü. Tüm bu 30 yıllık dönemde Kafkur-Kafder-Kaffed dernekler arası toplantılarda ve genel kurullarında üyelik konusundaki iradesini teyit etti, DÇB delegelerini seçti, DÇB’nin genel kurullarına katıldı ve DÇB yönetim kurulunda yer aldı.
Dernek gibi gönüllü örgütlerde üyelik, üye olan ile üye olunan arasındaki bir ilişkidir. Kaffed yetkili organlarında DÇB üyeliğine karar alınmış ve üyelik başvurusu yapılmış, bu başvurusu DÇB ve diğer üye dernekler tarafından kabul edilmiş ve Kaffed DÇB’nin tüm yönetim organlarında yer almıştır. Yani üyelik konusunda Kaffed ve DÇB açısından bir sorun yoktur. DÇB Rusya Federasyonu yasalarına göre kurulduğu için, bu yasalara göre Kaffed’in DÇB’ye üyelik sürecinde bir eksiklik varsa, buna itiraz etmesi gereken Rusya Federasyonu’nun ilgili birimleridir. Bu itiraz sonucu bir eksiklik tespit edilirse bu eksikliği gidermekle yükümlü olan da DÇB yönetim kuruludur. Varsa bir itirazı, bırakalım Rusya Federasyonu Kaffed’in üyeliğine itiraz etsin.
Özetlersek, tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği için bu aşamada Kaffed’in yapması gereken bir şey yoktur.
2. Kaffed DÇB’de üye kalmalı mı?
Herkesin bildiği gibi bir diasporanın varlığını sürdürebilmesinin en önemli koşulu anavatan ile ilişkisidir. Anavatanla bağı kopan bir diaspora yok olmaya mahkumdur. İşte bu nedenle 1950 ve 1960’ların soğuk savaş döneminde Türkiye diasporasının anavatan ile ilişkileri sürekli engellendi, anavatanla ilişki kurmaya çalışanlara söylenmeyen ve yapılmayan kalmadı. Öyle ki anavatandaki akrabalarla mektuplaşmak bile adeta bir suç olarak görüldü. Bu dönemde yaşananlara ilişkin olarak değerli Çerkes aydını İzzet Aydemir’in çıkardığı Kafkasya Kültürel Dergi’nin bir iki sayısına bakmak bile yeteridir.
1991’de DÇB’nin kuruluşu anavatan-diaspora ilişkileri açısından önemli bir dönüm noktası oldu. DÇB’yi kuranlar 100 yıldan fazla bir süredir farklı ülkelerde yaşayan Çerkeslerin kültürel-siyasal olarak farklılaştığını, içinde yaşanan ülkelerin çok farklı siyasi-ekonomik koşullara sahip olduğunu, karşıt politikalar izleyen devletlerle ilişki kurmak zorunda kalacaklarını biliyorlardı. Tüm bu farklılıklara ve zorluklara karşın anavatan-diaspora ilişkilerinin önemi nedeniyle ortak bir yapılanmaya gidildi ve DÇB özellikle 1990’lı yıllarda çok önemli çalışmalar yaptı.
Kaffed’in DÇB üyeliğini değerlendirmek için üyeliğin getirdiği olumlu ve olumsuz etkilere bakmak gerekli.
Önce olumsuz etkilerden başlayalım. DÇB üyesi olmanın Kaffed açısından olumsuz bir etkisi var mı? Kanımca yok, çünkü Kaffed’in DÇB üyesi olduğu için yapmadığı, yapamadığı bir şey yok. DÇB üyesi olmak Kaffed’in herhangi bir faaliyete engel değil. Şimdiye kadar çok kez görüldüğü gibi üyelik Kaffed’in kendi doğrularını savunmasına ve DÇB yönetiminin hatalarını eleştirmesine de engel oluşturmuyor.
Peki üyeliğin olumlu etkisi var mı? Mevcut koşullarda gençlik yaz kampları, dil kursları gibi bazı olumlu yanları var. Fakat bunlardan da önemlisi Kabardey Balkar ve Adıgey cumhuriyetlerinin diaspora ile ilişkilerini DÇB üzerinden sürdürmek istediği anlaşılıyor. DÇB anavatandaki cumhuriyetler ile resmi/yarı-resmi ilişki kurmanın en basit ve doğrudan yolu. Ayrıca DÇB’ye üyelik Kaffed’in anavatandaki diğer resmi ya da sivil kurumlar ile ilişkileri engellemiyor.
Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle soğuk savaş yıllarını aratacak düzeyde olumsuz bir döneme giriyoruz. Yaşanan gelişmelerden açıkça görüldüğü gibi önümüzdeki yıllarda anavatan-diaspora ilişkileri her açıdan ve her yönden baskı altına alınacak. Buna karşı eldeki tüm iletişim kanallarının açık tutulması, anavatanla ilişkilerin amasız ve fakatsız sürdürülmesi diaspora açısından hayati öneme sahip. DÇB üyeliği bu süreçte daha da önemli bir iletişim kanalı oluyor.
Kısacası olumlu ve olumsuz etkiler değerlendirildiğinde Kaffed’in DÇB üyesi olarak kalması diaspora açısından daha doğru olacaktır.