Prof. Dr. Ufuk Tavkul
Kafkasya’nın Orta Kafkaslar adı verilen, yüksek dağlarla kaplı bir bölgesinde, Kafkas dağlarının buzullarından doğan ırmakların açtığı derin vadilerde hayatlarını sürdürmekte olan Karaçay-Malkar halkının hayat tarzlarını, toplumsal yapılarını, ekonomilerini ve kültürlerini bu dağların oluşturduğu tabiat şartları belirlemiş ve binlerce yıllık hayat tecrübesinden süzülüp gelen âdetler, gelenekler Karaçay-Malkar kültürüne damgasını vurmuştur.
Kafkas Dağları’nın oluşturduğu hava şartları, yıllık kar ve yağmur yağış sistemi, karların eriyip yaylaya çıkma zamanının belirlenmesi, yayladan köylere iniş zamanının tespiti ve Kafkaslarda ağır geçen kış şartlarına hazırlık gibi Karaçay-Malkarlıların günlük hayatlarını yakından ilgilendiren iklim olayları, Karaçay-Malkar halkının hayat düzeninin belirlenmesinde önemli rol oynamıştır. İklim şartlarının toplumsal yapı üzerindeki bu önemli tesiri sebebiyle, Karaçay-Malkarlılar Kafkas Dağları’nın hava olayları üzerindeki etkisini yüzlerce yıllık gözlemler sonucunda sistemli bir halk takvimi haline getirmeyi başarmışlar ve hayat düzenlerini buna göre oluşturmuşlardır.
Dombay / Karaçay KAFKASLAR
Yeni yılın başlangıcını 21-22 Mart olarak kabul eden Karaçay-Malkarlılar, halk takvimlerinde yılın bölümlerini, mevsimleri ve ayları çok ayrıntılı bir biçimde birbirinden ayırmışlardır.
Karaçay-Malkar halk takvimine göre Mart ayı yeni yılın başlangıcıdır. 21 Mart’a gelene kadar hava olaylarının seyri ile ilgili önemli günleri şöyle belirlemişlerdir:
1) 17-25 Aralık- Toklu Toymaz Toguz Künle
Bu günler arasındaki 9 gün en kısa günler olarak sayılır. Bu günlere “toklu toymaz toguz künle” (kuzu doymaz dokuz gün) adı verilir. Bununla ilgili bir halk deyişi şöyledir:
Toklu toymaz toguz kün Toklu catmaz toguz kün Buz kaynathan toguz kün Buz katdırgan toguz kün Tang atdırmaz toguz kün Kün carıtmaz toguz kün |
Kuzu doymaz dokuz gün Kuzu yatmaz dokuz gün Buz kaynatan dokuz gün Buz donduran dokuz gün Şafak söktürmez dokuz gün Güneş aydınlatmaz dokuz gün |
(Malkonduyev 1996: 110).
Günlerin uzamaya başladığı 22 Aralık günü de bu günlere rastlar. Karaçay-Malkarlılar gün dönümüne “korgazin” adını verirler. Halk inancına göre “korgazin” döneminde hava nasıl olursa 22 Martta yani Nevruz gününde de öyle olur.
2) 17 Ocak-28 Şubat- Kış Çille
22 Aralıktan 25 gün sonra, 17 Ocakta kışın en soğuk dönemi başlar. 40 gün süren bu döneme Karaçay-Malkarlılar “kış çille” adını verirler. “Çille” adı Farsça’da “kırk” anlamına gelen “çil” (ﭼﻝ) sözünden gelmektedir.
Çille Ayları adını verdikleri Ocak-Şubat aylarının çabuk geçmesi için Karaçay-Malkarlılar şu duayı ederlerdi:
Kış Çillele ogur bla keligiz, Köb turmayın, ozub, ozub ketigiz, Adamlanı, mallanı abçıtmagız. |
Kış Çilleleri kutlulukla gelin, Çok durmayıp, geçip, geçip gidin, İnsanları, hayvanları bezdirmeyin. |
(Malkonduyev 1990: 92).
Karaçay-Malkarlıların “Ullu Çille” (Büyük Çille) adını da verdikleri kışın bu en soğuk günleri için atasözlerinde şu ifadelere rastlanır:
Çilleni cartısı ketdi, cıl kartaydı.
(Çille’nin yarısı gitti, yıl yaşlandı.) (Şamanov 1989: 19)
Çille üç aynı başın köredi.
(Çille üç ayın başını görür.) (Şamanov 1989: 19)
Çille’den sonra gelen üç günün adına “sarı tamız” denir. Onun arkasından gelen üç günün adı yoktur. O sebeple bu günlere “atsız künle” (adsız günler) denir. Onun arkasından gelen dokuz güne Baldıracüz adı verilir (Şamanov 1989: 19). Bu ad Arapça “kocakarı soğuğu” anlamına gelen berd-ül-acûz (ﺒﺮﺪﺍﻠﻤﺠﻮﺰ) isminden gelir.
Baldıracüz günleri çok soğuk geçtiğinden, bir Karaçay-Malkar atasözünde şöyle bir ifade yer alır:
Anda bol da mında bol, Baldıracüzde üyde bol.
(İster orada ol, ister burada ol, Baldıracüz’de evde ol.) (Aliyev 1963: 129)
Mart ayı Karaçay-Malkar kültüründe özel bir yer işgal etmektedir. Karaçay-Malkarlılar Mart ayına değişik adlar verirlerdi. Bunlardan biri “Totur ay” idi. Totur, Karaçay-Malkar kültüründe avcıların, çobanların ve kurtların tanrısıydı. Soğuk geçen Totur ayına güvenilmeyeceğini Karaçay-Malkarlılar şu sözle ifade ederlerdi:
Totur ayına bazınma. “Totur (Mart) ayına güvenme.” (Malkonduyev 1990: 96).
Karaçay-Malkarlılar “Totur ay” dedikleri Mart ayının 22’sinde “Teyrini eşikleri açıldı” (Gök Tanrı’nın kapıları açıldı) diyerek bayram yaparlar, baharın gelişini kutlarlardı. Gollu bayramı dedikleri bu şölen sırasında Totur’un taşı denilen yerde kurbanlar kesip, Totur’un şerefine dans edip, şarkılar söylerlerdi. Daha sonra da “tukum tamada” denilen “soy başkanı” taşa dönüp şöyle dilek dilerdi:
Başıbızda-Kök Teyrisi Tübübüzde-Cer Teyrisi, Ala bizge boluşa Amanlık etsek-ala bizge uruşa Tilek tiley kelgenbiz Kabıl etseng süyebiz Baş urabız Toturga Totur boluş halkınga |
Üzerimizde -Gök Tanrı’sı, Altımızda-Yer Tanrı’sı, Onlar bize yardım eder, Kötülük yapsak-onlar bizi azarlar Dilek dilemeye geldik Kabul etmeni istiyoruz Baş eğiyoruz Totur’a Totur yardım et halkına |
(Haciyeva 1988: 12)
Karaçay-Malkarlılar Süyünç ay (Sevinç ayı) adını da verdikleri Mart ayını üç bölüme ayırırlardı. 1-9 Mart arasındaki günlere “cabalak”, 10-20 Mart arasındaki günlere “cankoz”, 21-31 Mart arasındaki günlere “avuz” adını verirlerdi.
Baldıracüz’den sonra gelen günlere ise şu adlar verilirdi:
Gurt: Böceklerin uyandığı zaman.
Cut: Yeni otların çıktığı zaman.
Kut: Otların büyüyüp yeşerdiği zaman. (Şamanov 1989: 20)
Cut adı verilen günler yılın son günleridir. Cut günlerinde Karaçay-Malkarlılar evlerini temizler, elbiselerinin tozlarını silkelerlerdi. Cut günlerinin bu eski şeyleri de beraberinde alıp götüreceğine inanılırdı. Yılın son gününe “cıl avuşhan kün” (yılın değiştiği gün) adı verilirdi. 22 Mart ile birlikte “kut” günleri ve yeni yıl başlardı. Bu, Gollu Toy adı verilen Nevruz bayramının da başlangıcıydı.
Temel geçim kaynakları hayvancılığa ve küçük ölçülerde tarıma dayanan Karaçay-Malkarlılar baharı büyük bir özlemle beklemişlerdir. Kafkas dağlarının en yüksek ve sarp kısımlarında hayatlarını sürdürmek zorunda olan Karaçay-Malkarlılar için baharın başlangıcı, önlerindeki zorlu ve uzun geçecek olan kış aylarına hazırlık çalışmalarının da başlangıcıydı. Bu sebeple, baharın gelişini ve yeni yılın başlamasını özel törenlerle kutlarlardı. Ancak baharın gelişini kutlayan bu törenlere kendi dillerinde Gollu, Teyri Toy, Saban Toy, Hardar, Erirey gibi değişik adlar verirlerdi. Nevruz adı onların dillerinde ve kültürlerinde yoktu.
Dombay Ölgen Dağı / Karaçay KAFKASLAR
“Gollu” adlı bereket tanrısının şerefine Karaçay-Malkarlılar 22 Mart’ta yaşlı, genç, kadın, erkek ve çocuklar toplanıp, tarlaların bereketli olması dileği ile tarlaların kenarında şölen (toy) düzenlerlerdi. Bu şölende bereket tanrısı Gollu’ya dua ederlerdi. Büyük kazanlarda kurbanların etlerini pişirirler, boza, sıra gibi içkiler içerlerdi. Bütün halk toplandığında içlerinden bir lider seçerler ve ona “töreçi” adını verirlerdi. Töreçi kaval (sıbızgı) çalmada usta bir kişi olurdu. Töreçi kavalıyla melodiler çalmaya başladığında bütün halk kolkola girerek bir daire oluşturur ve dans ederlerdi. Yoruluncaya kadar dans ettikten sonra pişen kurbanlıkların etlerini yerlerdi. Bu şölen sırasında güreş, at yarışı, taş atma gibi yarışmalar da düzenlenirdi.
Gollu Toy adı verilen Nevruz şöleninde Karaçay-Malkarlılar şöyle bir dua ederlerdi:
Golluga katışhanla Aruvlukga tartışhanla Kişilikde sınaşhanla Entda bir ogurlu cıl keldi Kartha caşha da hurmet berdi Mamırlıknı künün kördü Golluga ullu seyirsindi Gollubuz keldi soluy-soluy Oyunubuz boldu tolu-tolu Caşıbız, kızıbız onglu boldu Cürekleri kuvançdan toldu Aman kılıknı keri koydu İgilikni beri burdu Karaçıgız tögerekge Kurt, kumursha da uyangandı Golluga bek kuvangandı Bizni bla oyunubuzda cubangandı Sözü bla söleşmese da Közü bla körgendi Aruvlukga akıl bergendi Endi beri kelgenle Mında halnı körgenle Meni sözümü eşitgenle Aytırıgım ma budu: Kişilikge es buruguz Elde oyun-külkü kuruguz Bilmesegiz, bilgenden soruguz Duniyanı ne sunasız? Ol közüvdü har kimge Caşav ülüşün berüvdü Birbirin teng etib körüvdü Colovçunu colda Onovçunu onovda tanıtadı Har ne aşhılıknı Amanlıknı da közüv-közüv sınatadı Cılathan, kuvandırgan da etedi Caratadı, öltüredi Sabiylikge kartlık keledi Duniya ma alay keledi Har zatnı davlaşsız etedi Ma körügüz Gollunu- Sav ming adam kelgendi Oyunga kuvat bergendi Biz Golluga cıyılsak Kün da tohtab karaydı |
Gollu’ya katılanlar Güzellikte yarışanlar Yiğitlikte çekişenler Yine bir kutlu yıl geldi Yaşlıya gence de hürmet etti Rahatlığın gününü gördü Gollu’ya çok hayran kaldı Gollumuz geldi dinlene-dinlene Oyunumuz oldu dolu-dolu Delikanlımız, kızımız kudretli oldu Kalpleri sevinçle doldu Kötü huyları geri bıraktı İyiliği bu tarafa çevirdi Baksanıza etrafa Böcekler, karıncalar da uyanmış Gollu’ya çok sevinmiş Bizimle birlikte oyunumuzda eğlenmiş Sözüyle konuşmasa da Gözüyle görmüş Güzelliğe akıl vermiş Şimdi buraya gelenler Burada vaziyeti görenler Benim sözümü duyanlar Söyleyeceğim işte budur: İnsanlığa önem verin Halkın içinde oyun-eğlence düzenleyin Bilmiyorsanız, bilenden sorun Dünyayı ne zannediyorsunuz? O sırayladır herkese Hayat payını vermektir Birbirini eşit görmektir Yolcuyu yolda Yöneticiyi verdiği kararda tanıtır Bütün iyilikleri Kötülükleri de sırayla tecrübe ettirir Ağlatır da güldürür de Yaratır, öldürür Çocuğa da yaşlılık gelir Dünya işte böyle gelir Her şeyi münakaşasız yapar İşte görün Gollu’yu- Tam bin kişi gelmiş Oyuna sevimlilik vermiş Biz Gollu şöleninde toplansak Güneş de durup seyrediyor |
(Haciyeva 1988: 185-186)
Gollu Toy
Yeni yılın yani Nevruzun ilk gününde “cıl avuşdu ögüzge iş tüşdü” (yıl değişti öküze iş düştü) diyerek, o yıl tarlalarını sürecekleri öküzleri işe hazırlayıp, özel bir itina ile beslerlerdi.
Nevruz günlerinde her evde yumurta pişirilirdi. Bu, toprağın zenginliğini sembolize ederdi. Ayrıca ateşle ilgili pek çok inanç ve gelenek de Nevruz günlerinde ortaya çıkardı. Düzenlenen şölenler sırasında büyük ateşler yakılır ve delikanlılar ile genç kızlar ateşin üzerinden atlardı. Eski ocakların ateşlerini yeni ocaklara dağıtarak komşuluk geleneğini sağlamlaştırırlardı.
Gollu Toy adı verilen Nevruz şölenleri sırasında, gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Mart gece yarısı halk toplanır ve kışın sona erip, baharın başlamasını şu sözlerle beklerlerdi:
Bu kün keldi ese Teyri erkin etdi deyse Cuvuk teng da keldi, süyse Oy kelgenbiz, kelgenbiz Boza, sıra etgenbiz Aruv cılga cetgenbiz Köb algışla etgenbiz Kölge kuvat bergenbiz Kurmanlıkga ak Tavukla kesgenbiz Buzlab turgan tirmenleni Tegeylerin eşebiz Aruv kızlarıbızga Cigit caşlarıbızga Kart ammalarıbızga Aksakal kartlarıbızga Ullu Teyriden aşhılıkla tileybiz |
Bu gün geldiyse Gök tanrı izin verdi diyorsun Akraba, eş-dost da geldi, isterse Oy, geldik, geldik Boza, içki hazırladık Güzel yıla ulaştık Çok hayır duaları ettik Gönüllere rahatlık verdik Kurban olarak beyaz Tavuklar kestik Donmuş olan değirmenlerin Parmaklıklarını örüyoruz Güzel kızlarımıza Yiğit delikanlılarımıza Yaşlı ninelerimize Aksakallı ihtiyarlarımıza Yüce Tanrı’dan iyilikler diliyoruz |
(Tavmurzalanı D.-Bayramkullanı H. 1998: 168)
Nevruz gününün sabahında, şafak söktüğünde her evde tavuklar kesilip, halk daire şeklinde toplanıp, bir erkek bir kız olmak üzere kol kola girip dans etmeye başlarlardı. Bu dans sırasında erkekler kırmızı gömlekler giyip beyaz başlıklarını başlarına takarlarken, ellerinde tavuk kanatlarını tutarlardı. Kızlar ise yeşil veya mavi elbiseler giyip, beyaz başörtüler takarlardı, alınlarına tavuk kanı sürerlerdi (Tavmurzalanı D.-Bayramkullanı H. 1998: 168).
Kış boyunca çalman adı verilen çitlerle çevrili yerlerde beslenen koyunlar Nevruz günlerinde çitlerin dışına çıkarılarak, yakılan ateşlerin dumanlarının arasından geçirilirdi.
Karaçay-Malkarlılar bahar başında ilk gök gürlediğinde çeşitli şölenler düzenler, bereket tanrılarından dilekler dilerlerdi. Kurban etleri kazanlarda kaynarken, halk kazanların etrafında dönerek bereket tanrısı Çoppa ve yıldırım-şimşek tanrıları Eliya ile Şıbıla’nın şerefine şarkılar söylerlerdi. Onların inançlarına göre bereket de, bolluk da o tanrıların elindeydi.
Baharda gökyüzü kararıp ilk defa gök gürleyip şimşekler çaktığında köydeki kadınlar toplanıp yeni gelinleri ziyaret ederlerdi. Yeni yeşeren otları bir kabın içindeki suya atarlar ve bu suyu gelinlerin üzerine serperlerdi. Gelin de, çocukları da bu yeni yetişen otlar gibi gelişsinler diye dilek dilerlerdi. Gelinler de kadınlara çeşitli hediyeler verirlerdi. Kadınlar bu hediyeleri bir uzun sopaya takıp, iki ucundan iki kadın tutarak diğer evleri dolaşırlardı.
İlk şimşek çakıp yağmur yağdığında evlerin avlularında büyük ateşler yakıp çocukları üzerinden atlatırlardı. İlkbaharda gökyüzünde ilk gök kuşağı belirdiğinde “Teyribiz bersin aş tatuv. Adam da mal da bolmasın bizge açuv” (Gök Tanrımız versin aş-lezzet-insan da, hayvan da bize acı vermesin) derlerdi.
Erirey eski inanışlara göre Karaçay-Malkarlılar’ın tahıl ve tarlada yetişen mahsüllerin tanrısıydı. Bereketi temsil eden Erirey ile birlikte, yer tanrısı “Davle” şerefine Karaçay-Malkarlılar bahar başlangıcında, Gollu Toy adını verdikleri Nevruz kutlamalarının hemen ardından, Çoppa’nın Taşı denilen kutsal taşın yanında “Saban Toy” dedikleri bir şölen düzenlerlerdi. Tarla işlerine başlamadan önce Erirey ve Davle adlı tanrılara kurbanlar keser, dualar eder, tarla ve mahsüllerine bereket vermelerini dilerlerdi. “Saban toy” adlı şölen sırasında Çoppa’nın kutsal taşının etrafında dönerek danseder, şarkılar söylerlerdi. Karaçay-Malkarlıların “Saban Toy”da söyledikleri dualardan (algış) biri şöyleydi:
Cazıbız cavumlu bolsun Küzübüz künlü bolsun Kışıbız karlı bolsun Acalıbız sabır bolsun Istavatla mallı bolsunla Batmanla ballı bolsunla Egiz-egiz tölü tuvsun Segiz-segiz nasıb cavsun Teyribiz bersin aşhılık Körmeyik barıbız açlık |
Baharımız yağmurlu olsun Güzümüz güneşli olsun Kışımız karlı olsun Ecelimiz sabırlı olsun Çiftlikler mallı olsunlar Kovanlar ballı olsunlar İkiz-ikiz nesil doğsun Sekiz-sekiz kısmet yağsın Gök Tanrı’mız versin iyilik Görmeyelim hiçbirimiz açlık |
(Haciyeva 1988: 184)
Mart ayının sonunda, Nisan ayının başında karlar, buzlar eriyip otlar toprakta yeşermeye başladığında, Karaçay-Malkarlılar Saban Toy için hazırlık yapıp toplanırlardı. Kazanlarda etler pişirilir, fıçılarda bozalar hazırlanır, şölen yerinde bütün halk bir araya gelirdi. Gençler güreş tutarlarken, atlılar atlarını yarıştırırlar, avcılar konulan hedefe ateş ederek atıcılık maharetlerini gösterirler, halk ozanları destanlar söylerlerdi. Saban Toy’da Karaçay-Malkarlılar dans yarışması, at yarışı ve güreş müsabakaları düzenleyerek, birinci gelenlere mükâfatlar verirlerdi.
Karaçay-Malkar kültüründeki bahar kutlamalarının önemli bir unsuru olan Saban Toy adlı şölenin İdil-Ural bölgesindeki Kazan Tatarlarında da aynı adla bulunması, Karaçay-Malkarlılar ile Kazan Tatarlarının etnogenezlerindeki ortak ataları olan Bulgarlara ve onların ziraat kültürlerine uzanan bir ipucunu teşkil etmektedir. Kazan Tatarlarının Saban Tuyı (Сабан Туе) olarak adlandırdıkları bu bayramı kutlamaları, onların öteden beri ziraat ile uğraşan medenî bir toplum olduklarını da göstermektedir (Taymas 1988: 27).
Kazan Tatarlarının halk edebiyatlarında da Saban Toy kutlamalarının izleri saklanmaktadır. Buna şu örneği getirebiliriz:
Agıydélnéñ buyında, Agıydil Irmağı’nın boyunda,
Balık uynıy duyında; Balık oynar yosunda;
Séz bulırsız, min bulmamın Siz olursunuz, ben olmam
Yazgı Saban tuyında. Bahardaki Saban şöleninde.
(Şahin 1999: 205)
Kafkas dağlarının sarp ve yüksek kesimlerinde yüzyıllar boyunca dış dünyadan tecrit edilmiş bir biçimde yaşamış olan Karaçay-Malkarlılarda Nevruz adına rastlanmasa da yeni yılın ve baharın gelişi ile ilgili bütün geleneklerin son derece canlı bir biçimde yaşıyor olması, Karaçay-Malkar kültüründeki Nevruz motiflerinin kökeninin yüzlerce yıl önceye dayandığını belgelemektedir. Çin kaynakları iki bin yıl önce Hun Türklerinin 21 Martta baharın gelişini törenlerle kutladıklarını kaydetmektedir. Karaçay-Malkar’da ziraatçılığın tanrısı olan ve Nevruz törenlerinde önemli bir yeri olan Çoppa adlı tanrının kökeni de M.S. 6. yüzyılda Kafkasya’da hâkimiyet kuran Hun Türklerinin Çopay adlı tanrılarına dayanıyordu (Golden 2002: 87).
Kaynakça
ALİYEV S. (1963) Karaçay Nart Sözle.- Çerkessk: Stavropol Kitab Basmanı Karaçay-Çerkes Bölümü.
GOLDEN P.B. (2002) Türk Halkları Tarihine Giriş. (Çev: Osman Karatay).-Ankara: KaraM Yayınları.
HACİYEVA T.M. (1988) Malkarlılanı bla Karaçaylılanı Halk Poeziya Çıgarmaçılıkları.-Nalçik: Elbrus.
MALKONDUYEV H.H. (1990) Drevnaya Pesennaya Kultura Balkartsev i Karaçayevtsev.-Nalçik: Elbrus.
MALKONDUYEV H.H. (1996) Obryadovo-Mifologiçeskaya Poeziya Balkartsev i Karaçayevtsev.-Nalçik: El-Fa.
ŞAHİN E. (1999) Yurt Konulu Tatar Cırları (Giriş-Metin-Aktarma-Dizin).-Ankara: Türk Dil Kurumu.
ŞAMANOV İ.M. (1989) Kalendar i Kalendarnaya Obryadnost Karaçayevtsev i Balkartsev. Kalendar iKalendarnaya Obryadnost Narodov Karaçayevo-Çerkesii.-Çerkessk : 5-48.
TAVMURZALANI D. – BAYRAMKULLANI H. (1998) Karaçay-Malkar Halk Oyunla.-Nalçik: Elbrus.
TAYMAS A.B. (1988) Kazan Türkleri.-Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü.