KÜLTÜR BAKANLIĞININ GÖRMEDİĞİ KÜLTÜR

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Bu ülkede, özgün dansları, nostaljik müzikleri, otantik kıyafetleri, leziz yemekleri, düzeni, disipliniyle görenleri kendisine hayran bırakan düğün ve cenaze törenleriyle rengarenk bir kültür yaşıyor.
Tarihin derinliklerinden gelen bu köklü kültürü yaşatmak, bilinç ve duyarlılığın yanında büyük emek istiyor.
Oysa bu ülkede Kültür ve Turizm Bakanlığı, kültürel mirasın korunmasından sorumlu ana kurumdur.
Türkiye’de yaşayan her somut ve somut olmayan kültür değerleri gibi Çerkes halkının kültüründen de sorumlu olan Kültür ve Turizm Bakanlığıdır.
Acaba Kültür Bakanlığı Çerkes kültüründen ne kadar haberdar, bu kültür, bu bakanlığın ne kadar umurunda?
Ya da biz, olmazsa olmazımız, övünç kaynağımız, gururumuz olan bu kültürü Bakanlığa ne kadar tanıtabildik?
Bu soylu kültürün temsilcileri, bu kültürü yaşatabilmek için devletten, Bakanlıktan neler talep etti, taleplerin gerçekleşmesi için ne kadar ısrarcı oldu?
Ne kadar çözüm ortağı arayışında bulunuldu?
Bu konular tartışılabilir.
Tartışılmayacak kadar net olan konu ise bu kadar renkli ve bu kadar köklü bir kültürün, ülkenin Kültür Bakanlığının umurunda olmadığı için dünyanın gözü önünde yok olma tehlikesi yaşaması!
Sahi bizim, bu kültürün içinde yetişen Çerkesliği ile gurur duyduğunu söyleyen iktidar partilerinden milletvekillerimiz de vardı değil mi?

MUHTEŞEM KÜLTÜR ŞÖLENLERİ
Bu kültürü bilmeyenlerin bu kültürü yakından tanıması için uzaklara gitmeye, Kafkasya’ya kadar uzanmaya, tarihin derinliklerine inmeye gerek yok!
Şu son iki hafta içinde sadece başkent Ankara, İstanbul ve Kayseri’de yaşanan eşsiz sahne performansları, salonları, alanları dolduran binlerce insanın coşkusunu görmek, “Ben bugüne kadar böylesi bir kültürü neden yakından tanımadım?” demeye, hayretler içinde şaşırıp kalmaya yeter de artar bile.

YA FESTİVALLERİN BÜYÜSÜ
Binlerce insanın buluştuğu bu kültür, sanat etkinlikleri yetmezse on binleri bir araya getiren kültür festivallerine bakabilirler.
Kültür ve sanat festivalleri… Kültür atmosferinde buluşmanın ana dille şarkı dinlemenin, tiyatro izlemenin büyük hazzının yaşandığı otantik dansların, nostaljik şarkıların büyüsüyle yaşanan büyük festivaller, büyük mutluluklar.
Binler, on binleri bir araya getiren, kimsenin kimsenin ayağına basmadığı, yere çöp atmadığı, coşku ve neşe içinde kucaklaştığı büyülü ortamlar…

SANATI SEVGİYLE, KÜLTÜRÜ DOSTLUKLA BULUŞTURAN FESTİVALLER
Sosyal, sanatsal ve kültürel etkinlikler sayesinde tanışan, kaynaşan, hasretle kucaklaşan yürekler.
Şarkılarda duygulanan, oyunlarla coşan, kardeş olduklarını bütün dünyaya haykırırcasına birlikteliği yaşayan; etkinlikleriyle “Bu kültür yok olmayacak, bu kültürü birlikte yaşatacağız!” mesajını dünyaya haykıran kültür sevdalılarının tarihe not düşülmesi gereken huzur ve coşkuları.
Sevgi, dostluk ve kardeşlik atmosferinde samimiyetle el sıkışan, hasretle kucaklaşan, yiyeceğini, içeceğini, zamanını, daha doğrusu yüreğini paylaşan gönül dostlarıyla dolup taşan kültür şenlikleri…
Dile gelen, can olup canlarla buluşan kültür değerlerinin hayat bulduğu festivaller.
Yalnızlaşan, bencilleşen dünyamızın bugünlerde ziyadesiyle eksikliğini hissettiği sevgi, barış ve huzur ortamları.

BAKANLIK GÖREVİNİ YAPMALI
Bakanlık, 160 yıldır yanı başında yaşayan bu zengin kültürü görmeli.
Sayın Kültür Bakanım, bu eşsiz, bu zengin kültüre ne zamana kadar gözünüzü ve kulağınızı kapatacaksınız?
Ülkenin kültüründen sorumlu bir bakan, ülkenin en köklü, en renkli kültür değerlerinden birini görmüyor, bilmiyor, tanımıyor olabilir mi?
Sayın Bakanım, keşke bu halkın, her yıl olduğu gibi bu yıl da büyük katılımlarla yaşadığı kültür etkinliklerini siz de görebilseydiniz!
Bu kültür sahibi milyonların, kültürlerine olan sevgisini, saygısını hissedebilseydiniz.
Değil Türkiye’nin, dünyanın üzerinde titremesi gereken bir kültür hazinesinden, olağanüstü değerlere sahip bir kültürel mirasından bahsediyorum.
Bu zenginlik sizce de yaşamalı, yaşatılmalı değil mi?
Kültür etkinlikleriyle yer yerinden oynuyor, bakanlık görmüyor, duymuyor, adeta üç maymunları oynuyor!
Peki Sayın Bakanım siz, sonsuza kadar gözünüz ve kulağınızı kapatarak bu büyük mirasa ilgisiz mi kalacaksınız?
Bu zengin kültür yok olursa vicdanınız sızlamayacak mı?

BU KÜLTÜR DÜNYA UYGARLIĞINA KATKI SAĞLAR
Bu zengin kültür mirasını ayağa kaldırmak, daha etkin, daha verimli, daha güçlü hale getirerek dünya uygarlığına sunmak için merkezi hükümet, yerel yönetimler, akademik kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri iş birliği, güç birliği içinde olmalı.
Her kültür saygı görmeye, yaşatılmaya değer!
Bu somut olmayan kültür değerlerinin yeniden derlenmesi, belgelenmesi, sergilenmesi için, akademik kuruluşlar öncülüğünde “halk bilimi araştırmaları” devreye girmeli.
Bu kültürel mirasın sadece sınırları içerisinde bulunduğu ülkelerin değil, tüm insanlığın evrensel mirası olduğu kabul edilmeli.
Peki neyi bekliyoruz?