KÜLTÜR ERİYOR DİL UNUTULUYORSA SUÇLU KİM?

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Evet, suçlu arıyorum.
Dün, bu ülke için can verirken Türkçe bilmeyen, bugün ana dilini unutan bir toplum…
Dün, Türkçe bilmeyen Çerkes annenin, bugün Çerkesçe bilmeyen çocuk yetiştirmesi… çok garip değil mi?
Sizce de bu yaman çelişkinin bir suçlusu yok mu?
Suçlu, ama sen, ama ben, ama devlet!
Olmalı bir suçlu, bulunmalı o suçlu!
Toplumun canı, damarındaki kanı sayılan kültürü yok olurken bu durumu umursamayan, savsaklayan kim?
Kültürel değerler bir bir erirken irade kullanamayan kimler?
Sen mi, ben mi, kurumlarımız mı, devlet mi, dış güçler mi?
Peki, kim sahip çıkacak, kim koruyacak kültürleri?
Kim yaşatacak ana dilleri, öz kimlikleri?
Kültürün sahibi olan halklar mı?
Devletler mi?
Her ikisi mi?

EŞİT VE EŞDEĞER VATANDAŞ
Aynı vatanda dil, din ve kültür farklılıkları olan insanların, eşit ve eşdeğer vatandaş olarak birlikte uyum içinde yaşaması çok da zor olmamalı.
Mesela, bir buçuk asırdır bu topraklarda yaşayan milyonlarca Çerkesin temel hak ve özgürlükler noktasında sıkıntısı var mı?
Çerkesler, dillerini, kültürlerini yaşatma konusunda gereği kadar özgür mü?
Özgürse bu özgürlüğü kullanacak kadar duyarlı mı?
Özgür değilse özgürlüğü talep edecek kadar kararlı mı?
Devlet, bu kültürün yaşatılması için gerekli desteği veriyor mu?
Rejim, Çerkeslerin ve Çerkesçenin karşı karşıya olduğu büyük tehlikenin farkında mı?
Sorular, sorular… Cevabı zor sorular! 

DEVLET DESTEĞİ ŞART
Devletlerin, farklı kültürel değerlere sahip olan halklarının kültürel değerlerini korumak, yaşatmak gibi bir görevi olmalı.
Günümüzde kültürü korumak, onu yaşatmak sadece o kültürün temsilcilerinin işi olmamalı.
Bir halkın kültürü yok oluyorsa bu yok oluşta devletin de sorumluluğu olmalı.

FARKLILIKLAR ZENGİNLİKTİR
Devletler, rejimler farklılıklardan korkmamalı.
Rejim hiçbir halk için “Eyvah bunlar eşitlik ve özgürlük istiyor, bu işin sonu ayrı devlet kurmaya gider!”  Düşüncesiyle telaşa kapılmamalı.
Talep sahiplerini zor kullanarak bastırayım, düşüncesiyle düşmanca tavır takınmamalı.
Rejim, halkların dil ve kültür taleplerini samimi bulmalı, farklılıklara inanmalı.
Devlet, hiçbir dile, ırka, etnik kökene, cinsiyete, dine, siyasal düşünceye, inanca yönelik ayrımcılık yapmadan tüm kimliklerin güvence altına alması ve bu kimliklerin korunup barış içinde yaşatılması konusunda irade kullanmalı.
Kültürü, kültürün taşıyıcısı ana dili yok olma tehlikesi yaşayan halklar da kültürlerini yaşatmak ve kimliklerini korumak için haklı taleplerini devletten istemeli bu konuda samimi, kararlı ve ısrarcı olmalı.

BULDUK MU SUÇLUYU?
Suçluyu yeteri kadar aradık mı?
Peki bulduk mu?
Bulamadık mı?
Peki, aynaya baktık mı?