YEMUZ Nevzat Tarakçı
Elbette toplumlar, kültürüyle yaşar.
Kültürünü yaşayan, yaşatan toplum olmak, ancak örgütlü toplum olmakla mümkün.
Derneklerimiz, vakıflarımız ve çatı kurumlarımız örgütlü toplum olma yolundaki ilk adımlarımız.
Yani bu kurumlar, olmazsa olmazlarımız.
Sanırım buraya kadar sıkıntı yok.
O halde şimdi kurumlarımıza ve halkla olan ilişkilerine bakalım.
Bakalım toplum kurumlarımızı tanıyor, kurumsal yapıya ilgi duyuyor mu?
Bakalım kurumlarımızın toplumda karşılığı ne kadar?
DERNEKLERİMİZ, VAKIFLARIMIZ ve ÇATI KURUMLARIMIZ
Gün geçtikçe biraz daha aşınan kültürümüzü toplumla buluşturma çabası içinde olan STK’ larımız.
Derneklerimiz, vakıflarımız ve çatı kurumlarımız…
Şüphesiz kurumlarımız ve toplumumuz arasındaki bağ ne kadar güçlüyse toplumumuzun kültürüyle yaşama şansı da o kadar fazla olacaktır.
İdeal olan; canlı, dinamik toplum, etkili, güçlü kurumlar ve sıkı iş birliği.
HALKIMIZ ve KURUMLARIMIZ
Şimdi sıra zor soruda.
Halkımız kurumlarımızı özellikle çatı kurumlarımızı ne kadar tanıyor, halkımızın kurumlarımıza bakışı nasıl?
Toplumumuz, kültürünü yitirme kaygısı taşıyor mu, taşıyorsa halkımız bu kaygıda STK’larımızı çözüm ortağı görüyor mu, iş birliği hangi boyutta?
Diğer taraftan STK’larımız hangi ölçüde halka kendisini anlatabilmiş, halkı ne kadar harekete geçirebilmiş?
Ne yazık ki bu sorular, çoğumuzun cevabını bildiği ama yutkunup geçtiği sorular.
Peki, daha da öze inelim, mesela en eski en güçlü çatı kurumumuz olan KAFFED’i halkımız ne kadar tanıyor?
MİNİK ANKET
Bir hafta önce Twitter’de KAFFED-DÇB ilişkileri konulu mini bir anket yapmıştım.
Soru şuydu:
KAFFED’in son açıklamasına göre, uzun yıllar süren ve “meşru olmayan” KAFFED-DÇB birlikteliğinin, bu platonik aşkın sonu ne olur?
Bu mantık örgüsünden uzak davada toplum hakem olur mu?
Peki, karşılıklı suçlamalarla KAFFED, DÇB den ayrılırsa nasıl bir sonuç çıkar?
Seçenekler:
– Toplum bu ayrışmaya büyük tepki verir.
– Halkımız bu yeni durumu hiç de önemsemez.
– Bu durum Anavatanla bağlarımızı koparır.
– Hiçbir şey olmaz hatta daha iyi olur.
Anket nasıl sonuçlandı derseniz “Halkımız bu durumu hiç de önemsemez.” seçeneği yüzde 55 oy aldı. “Hiçbir şey olmaz hatta daha iyi olur!” Seçeneği ise yüzde 30 takdir gördü.
Bir takipçim de anketin altına şu ifadeleri yazmış:
“Çerkes toplumunun veya tabanının böyle bir gündemi yok. Bu sadece bazı dernek yöneticilerinin ve Facebook Çerkes gruplarının gündemi. Toplumda bir karşılığı yok.”
Üzüldüm hem de çok üzüldüm.
En büyük çatı kurumumuzun toplumda karşılığının olmaması düşüncesi ne kadar korkunç.
Bu yaklaşımın doğru olduğunu düşünürsek toplum olarak tartıştığımız çok şey “Sil baştan!” olur, denge değişir, ezberler bozulur…
SAHİ HALK STK’ LARIMIZ İÇİN NE DÜŞÜNÜYOR?
Gücü halk olan bir kurumun halkın kendisine nasıl baktığı, kendisini ne kadar tanıdığı, kendisine ne kadar inandığı çok önemli değil mi?
Peki STK’ larımız bu sorunun cevabını merak ediyor mu?
Yoksa bir platonik aşktır sürüp gidiyor mu?Unutmayalım “Yerelde güçlü olmadan merkezde güçlü olunmaz!”
HALK BU TARTIŞMALARIN NERESİNDE?
Yoksa halkımız şöyle mi diyor: Siz bir avuç yetkili, yönetici ve meraklı, kıyasıya kurumlarımızı, kurumlarımızın iş birliğini konuşuyor, tartışıyorsunuz, oysa bu ve benzeri, konular bizim çok da ilgi alanımız girmiyor. Siz tartışa durun, bizim gündemimiz farklı…
Son günlerde yaşanan KAFFED- DÇB sorunsalı bağlamında bakıldığında, halk, tartışadurduğumuz kurumlarımızı tanımıyor, bu kurumları hiç de önemsemiyorsa bu neyin kavgası?
Halk ve kurumlarımız arasındaki bu pamuk ipliği ilişkiler var oldukça yetkililer arasındaki bu kutuplaşma sürdükçe biz bu sorunları asla çözemeyiz.
Anlaşılan bu iletişim tarzıyla bu sorun daha da kökleşecek.
NOT: Son Dakika Gelişme…
Bu yazı yayına gönderilmek üzereyken kaffed.org’da, KAFFED’in DÇB üyeliği hakkında yaptığı bilgilendirme yazısı sonrası federasyon eski başkanları Sn. Cihan Candemir, Sn. Vacit Kadıoğlu ve Sn. Yıldız Şekerci’nin imzasıyla “Türkiye ülke olarak DÇB kurucusudur. Her yabancı ülkeden tek bir kuruluşun üye olması ilkesi doğrultusunda KAFFED Türkiye adına kurucu üyeliğin tek temsilcisi ve varisidir. Yönetim Kurulunun açıklaması, ‘kendi siyasi tercihlerini’, ‘hukuki bir tespitmiş gibi’ muvazaalı bir şeklinde sunulmasından ibarettir. Yönetiminizin elindeki eksik bilgi belge ve yanlı yorumlarla bir Mahkeme gibi hüküm vermesi, Bizleri böyle bir açıklama yapmaya mecbur bırakmıştır.” ifadelerinin kullanıldığı oldukça sert bir yazı yayınlanmıştır.
Diyalogun ve sağduyunun hâkim olması temennisiyle…