NART’IN ÇIĞLIĞINI DUYAN YOK MU?

YEMUZ Nevzat Tarakçı
11.09.2011

Nart, çok istediği fakülteyi kazanmıştır. Ne yazık ki buruk bir sevinç yaşamaktadır.

Zor şartlarda okula kaydını yaptırır.

Kayıtla bitmez ki… Okul harcamaları, beslenme, barınma masrafları… Bunları düşündükçe uykuları kaçar delikanlının.

Nart örnek öğrencidir: duyarlılığı, ağırbaşlı tavırları, hoşgörüsü, altın kalbi, alkışlanacak başarıları… Oysa bu güzellikler bu yeni ortamda kâr etmeyecek gibidir.

O kocaman şehirde tek başınadır Nart.

En küçük harcama dahi korkutmaktadır onu. Adeta para her şeydir bu şehirde.

Maddi imkânları oldukça sınırlı anne babanın evlat sevgisi de harcamalar konusunda tek başına kar etmemektedir.

Nart, tanımadığı bilmediği bu diyarda yapayalnızdır, ürkektir, şaşkındır.

Buralarda her şey korkutuyor onu. Çünkü bu diyarda parasız bir bardak su içmek bile mümkün değil.

Para yok, dost yok, yardım elini uzatan yok!

Korku içindedir Nart. Zira bu yokluk, bu çaresizlik, bu sahipsizlik, kültürel duyarlılıkla yetişmiş bu sağlam karakterli genci, dönüşü olmayan yollara itecek, belki onu kurtuluşu olmayan tuzaklara düşürecektir.

Büyük şehrin tuzaklarının da büyük olduğunu duymuş, dinlemiştir küçüklüğünde.

Şehirde yaşamak marifet ister. Şehirde parayı yetirmek tecrübe ister. İster de ister.

Birçok Nart vardır bu koca şehirlerde.

Kiminin babası sorumsuzca, duygusuzca çekip gitmiştir, babasızdır o.

Kimi köyden göç etmiş fakir bir ailenin ne yapacağını bilemeyen perişan bir evladıdır o.

Kimi yetim, kimi öksüzdür.

Bir baba için çaresizlik zordur. Çocuğuna yetememek. Ona “Yok!” diyebilmek çok zordur.

Can paresi yavrusunun üzerine titreyerek: “Canım evladım sana ne yazık ki istediğin parayı gönderemiyorum, ne yapayım çaresizim!” derken sırtından ter boşanır, babanın sesi titrer, yutkunur, yutkunur…

Babanın boğazı düğümlenmiştir, kursağına takılmıştır adeta bir demir lokma.

Oysa Nart, ne hayallerle gelmiştir bu diyarlara. O, okuyacak, ideal insan olacaktır. O, toplumu, kültürü için çalışacaktır. O, sevgisi, başarısı ve hoşgörüsüyle aşacaktır bütün zorlukları.

Ne yazık ki gün geçtikçe uykular kaçmakta, umutlar tükenmektedir.

Artık Nart çaresizdir, çözümsüzdür. O, alışmamıştır dilenmeye.

O, her şeye rağmen dedesi ve babası gibi dik durmaya çalışır.

“Bu diyarda neden her şey paradır?” onun anlayamadığı tek şey budur.

Nart şaşkındır, perişandır, pişmandır…

Çaresizlik kısa sürede bitirmiştir delikanlının bütün idealini.

Kararını vermiştir o. Dönecektir köyüne, şu kısacık ayrılıkta ölesiye özlemiştir ailesini, özlemiştir köyünü, evini…

O, artık hasta babasına yardım edecek, yaşlı annesinin yanında olacaktır.

Artık kazmayı, küreği eline alacak, köyde onuruyla çalışacak, ailesine katkı sağlayacaktır.

Sabırsızlıkla beklenen film, en başında kopmuş, hayaller yıkılmış, kelimeler tükenmiştir.

Bu kederi tek başına taşıyamaz olmuştur bu yaralı yürek.

“Nart”lar yalnızlığın ve yokluğun pençesinde tükenirken ne yapar duyarlı(!) büyükler?

Ne yapar imkân ve vicdan(!) sahipleri?

Siz söyleyin ne yapar?

Bu çığlığı nasıl duymaz bir insan?

Duymaz kimse bu çığlığı çünkü sıcacık evinde, şehrinde, işinde gücündedir herkes.

Çığlıklar duyulmaz, zira sofraların başında şen kahkahalar yükselmektedir.

Kocaman şehir kendi dünyasında akmaktadır. Kalabalıklar hiç farkında değildir yanı başında yok olup giden kocaman yüreklerden.

Hayatın hay huyundan duyulmaz ki bu acı çığlıklar.

Bu anlamsız koşuşturmada bir kez olsun gözlere ilişmez ki baharında solup giden fidanlar.

Bihaberdir toplum geleceği olan genç evlatlara kurulan tuzaklardan ve bu tuzaklarda can çekişen evlatlardan.

Belki biraz sonra telefonumuz çalacak, belki yarın birileri işyerimize gelerek mutlu bir gençlik, parlak bir gelecek için bizim de büyük sorumluluklarımızın olduğunu hatırlatacak.

Biz, ya burs için başvuran bu taze fidanın teklifini geri çevireceğiz, ya da BİR BURS DA BENDEN diyen müşfik destekçilere katılıp sevgili “Nart”ların yüzünü güldürüceğiz.

Hadi öyleyse