ORHAN ALPARSLAN

Erhan Hapae

Tutunamayanlardandı.

Danun-Paris hattında dolaştı durdu.
Uzun bir dönem İstanbul’da bulundu.
Kendisini, başkalarına ifade edebildiğini hiç sanmıyorum.
Buna Prof. Dumezil’de dahil.
Levent’te kaldığı sobalı, tek katlı evinde,
yayına hazırladığı kitabını bizlere ilk gösterdiğin de,
Biraz, kimle muhatap olduğumuzu anlar gibi olmuştuk.
Aydınger sayfalarına,çini mürekkebi ile çizilmiş dev bir çizgi romandı.
Romanın kahramanları üç küçük çocuk.
Nikson-MAO-Brejnev
O zamanlar dünyanın lideri bu üç aykırı tipin,
çocukluk arkadaşı olduğu bir  dönemi anlatıyordu.
Hikayenin ne bitmez tükenmez espriler üreteceğini hayal etmeye       çalışmıştık sadece.
Fransızca çizilmişti roman.

Muhteşem bir gevezeydi.
Bağlarbaşı otobüs durağında saat gece onda başlayıp,
otobüsten indiğimiz Yıldız’dan;
ben onu, o beni yolcu ede ede,
Levent yıldız arasını 6 defa yürüyüp,
saat sabahın üçüne ulaşmıştık.
Bu beş saatlik yürüyüp, ayakta durma faslında bana düşen,
sadece birkaç ama ile birkaç fakattı
Sonunda, Darphane’nin önünde yakasına yapışıp,
kesinlikle evime  gideceğimi haykırmış.
Canımı kurtarmıştım.

Afeşij Emin’in vo hayra şarkısını kaset yapmayı önerdi.
Biz genci ihtiyarı, büyük davalara baktığımız o yıllar,
biraz küçümsedik durumu.
Bu köylü Adige şarkısından ne olacaktı.
HİT OLDU
Beş konferansı bastırdı, hala başvuru kitabı.

Çok şeyler öğrendiği kesindi.
Yinede, bu öğrenip durduğu şeylerden, entelektüel bir duruş çıkaramadığı, söylenegelmiştir.
Enver Hoca ile Dörtlü Çete’yi konuştuğumuz yıllardı o yıllar.
Abhazya’da kaç inek olduğuyla ilgilenemezdik.

Paris’te tutunamamış, İstanbul’da becerememiş,
bütün demokratik mevzilerini terk edip,
Çok daha Doğu’ya, köyüne çekilmişti.

Dümezil’le papyonlu resimler çektirip,
ömrü reklam yazarlığı ve çizerliği de dahil,
zihinsel boğuşmalarla geçmiş bu yaratıcı geveze,
Sığınmak zorunda kaldığı o küçük Besleney köyünde,
hangi hüzünlerle bitirmiştir ömrünü,

Kim bilir.

Toprağı bol olsun…