POLİTİKA DERSİ

KITIJ Cemil Biçer

“Bir ülkenin dış politikası o ülkenin kuruluş felsefesinin türevidir.

Seçimle iş başına gelen hükümetler, dış politikalarını kendi programlarına göre oluşturur ve uygularken bu kuruluş felsefesinin temel parametrelerinin dışına kolay kolay çıkamazlar. Çünkü dış politika, bir süreçtir ve her süreç gibi “süreklilik” taşır. 90 yıllık Türk dış politikasının da bir müktesebatı vardır. Yapılan hamleler, alınan önlemler, bu müktesebat üzerine inşa edilir.”

Bu tespit uluslararası geçerliliği ve doğruluğu siyaseten test edilmiş bir stratejidir.

Türkiye’nin son 20 yıllık dış politikası kuruluş felsefesini tamamen by pas etmiş “köylü kurnazlığına” dayalı oryantalist bir eksene doğru kaymıştır.

Geldiğimiz noktada bu politikanın uluslararası arenada hiç bir geçerliğinin ve gerçekliğinin olmadığını görmekteyiz.

BOP Eş Başkanlığı ile başlayıp İslâm halifeliğine doğru savrulan günlük ve palyatif atraksiyonlarla geçiştirilmiştir.

15 Temmuz nesebi gayri sahîh “kalkışması” (süreç hala devam ettiği için ucu açık yazıyorum) belki de derin kış uykusunda uyuyan milli ruhu uyandırdı.

Kafdağı’nın ünlü bilgesi ulu dedem soylu Şapsığ Şpaşigo KITIJ Smayll ;”Osmanlı’da binbir çeşit hile vardır” derdi.

Altılı Masa İttifakı bende “oryantalist” bir gövde gösterisinden öte etki yapmadı.

Ama siz bakmayın benim hezeyanlarıma, yorgun bir sosyalist olarak Kemalizm limanında sütre gerisinde demirlemiş olmanın özgüveni de olabilir yazdıklarım.

Dış politikada ki pespayeliğe ne benim aklım eriyor, ne de ulu dedemin…