YEMUZ Nevzat Tarakçı
Eşimiz, dostumuz ve çevremize dikkatlice baktığımızda aynı tarihi, aynı kültürü paylaşan insanların dahi ne kadar farklı görüşlere, farklı kişiliklere sahip olduğunu görüyor, çoğu zaman da şaşırıyoruz
Aynı yolun yolcusu, aynı davanın savunucusu olduğunu sandığımız kişilerin aslında ne kadar farklı görüşlere sahip olduğunu, çok farklı kişiliklerden oluştuğunu görmek, bu gerçekle yüzleşmek katkı sağlamalı insana.
Elbette herkes herkese benzemek, aynı düşünceleri paylaşmak zorunda değil ancak aynı davanın yolcularının ortak noktaları, asgari müşterekleri olmalı değil mi
ÇEŞİT ÇEŞİT ÇERKES
Çevremize, şöyle bir bakalım ya da sosyal medya gözüyle eşimizi dostumuzu çevremizi mercek altına alalım.
Bakalım neler göreceğiz?
Kıyamet koparken kılı kıpırdamayanlar,
Bir kaşık suda fırtına koparanlar, kültürünü oyun, dans; tarihini masal sananlar,
Sosyal medyada kılıç sallamayı marifet sanan isimsiz kahramanlar,
Her yazılana, her konuşulana nefret diliyle saldıranlar,
Ne olursa olsun asla etliye, sütlüye karışmayanlar,
Susanlar, susmayı marifet sananlar,
Bilmediğini bilmediği halde dili pabuç kadar olanlar,
Bildiğini bildiği halde susanlar,
Susturulmaktan korkanlar,
Bilenler, bildiğini bilenler ancak linç edilmekten korktuğu için susanlar,
Ölü taklidi yapanlar,
Korkusundan, cesaretsizliğinden ya da duyarsızlığından bildiklerini paylaşamayanlar,
Tarihine, toplumuna, kültür ve kimliğine gerekli duyarlılığı göstermeyenler, bu değerlerin önemini kavramayanlar, bunları bir aksesuar gibi kullananlar, samimiyet ve ciddiyetten uzak çok uzak olanlar,
Yüreği kültür ve toplum sevdasıyla yanıp tutuşanlar, bu değerler olmadan asla yaşayamayacağına inananlar,
Dava adamı, kültür insanı, toplum sevdalısı bilinen ama derunu darmadağınık olanlar…
Unutulmasın burada hedef kitle “Ben duyarlı bir Çerkesim, bu davada varım ben, bu kültürü ancak birlikteliğimiz, duyarlılığımız, dayanışmamız yaşatır!” diyen kesimdir.
“Ben bu işte yokum, benim kültür, toplum diye bir derdim yok!” diyen kesim kapsam dışıdır.
DOĞRU OLAN HANGİSİ
Acaba bir halkın, toplumuna, kültürüne, kimliğine sahip çıkması bu dağınıklıkla, bu çeşitlilikle mümkün mü?
ESAS SORU BU
Sahi toplumumuz genel anlamda kültürünü yaşatma gayretinde mi?
Cevap evetse halkımız bu konuda samimi mi?
Yoksa bir belirsizlik bir samimiyetsizlik, bir umutsuzluk mu hâkim ortama?
Yoksa vitrinimize yansıyanlar makyajlı cılız girişimler mi?
NOT: Türkiye, 6 yaşındaki “çocuk gelin” olayını konuşuyor.
İnsanlığın tükendiği bir yerdeyiz.
Bu zihniyeti lanetliyorum.
Çerkes halkının en hassas olduğu konulardan biridir “çocuk gelin” konusu.
Ülkede yaşana bu insanlık dışı uygulama, sanırım en büyük tepkiyi halkımızdan alacaktır.