UÇURUM

YEMUZ Nevzat Tarakçı
10.09.2016

Uçurumun kenarında bir toplum.

Akordeon çalıyor, kâfe oynuyor, eğleniyor.

Uçurumun kenarında bir toplum.

Bireysel düşünüyor, birbiriyle didişiyor.

Uçurumun kenarında bir toplum.

35 yaşın altındaki nesil dilini bilmiyor.

Uçurumun kenarında bir toplum.

Gençlik hızla kültüründen uzaklaşıyor, başkalaşıyor.

Ümitsizlik artıyor.

Düğünler davullu zurnalı, orkestralı.

Toplumun çoğunluğu uçurumdan habersiz, ilgisiz, umursamaz.

Çözüm derdinde olan çok az.

Çoğu kurum, cılız girişimlerle gönül eğlendiriyor.

Halk, uçurumun kenarında şen, şakrak gülüyor, eğleniyor.

 

DERNEKLERİMİZ

Ne diyorsun sen, derneklerimiz ve diğer kurumlarımız var bizim, çalışan, üreten.

Yönetimler var, gece gündüz evine gidemeyen, dernekte sabahlayan.

Daha ne yapsınlar bunlar!

İnsaf!

Ne uçurumu, bak toplum halinden memnun.

Yaşayıp gidiyor işte.

Nereden çıkarıyorsunuz bu acılı sahneleri?

Vaziyet kötü değil, iyi!

 

KURUMLARIMIZ TOPLUMU KUCAKLAYABİLİYOR MU?

Peki, derneklerimiz var, üst kurumlarımız var, anladım!

Çok gayretli yöneticiler de var, ona da tamam!

Söyle bakalım, toplumun yüzde kaçı derneklerle bağlantılı?

Gençler nerede?

Ya kadınlar?

Hani çocuklar?

Derneklerimiz toplumumuzu kucaklayabiliyor mu?

Haydi, rakamlarla konuşalım!

Somut örnekler verelim!

Var mısın, ne dersin?

 

GENÇLER VE BÜYÜKLERİN ARASINDA BÜYÜK UÇURUM

Gençlerin dünyası farklı, büyüklerinki çok daha farklı.

Neden ortak noktalarda buluşulmaz?

Neden sağlıklı iletişim kurulmaz?

Neden model olunmaz?

Bir baksana, yetişkinler ve gençler arasında adeta görev taksimi yapılmış:

Adeta lisan-ı haliyle büyükler diyor ki:

“Cenazeler bizim, düğünler sizin.”

“Eskileri anlatmak bizden, anlıyor gibi yapmak sizden.”

“Nerede o eski günler söylemi bizden, anlıyor gibi baş sallamak sizden!”

“Yazı yazmak, gazete, dergi, kitap… bizden, okuyormuş gibi yapmak sizden!”

“Ana dili, yarım yamalak da olsa konuşmak bizden, garip garip yüzümüzü bakmak, bazen de gülüp geçmek sizden!”

Peki, şiir okumak, tekerleme, mani söylemek, hikâye, masal, destan, efsane, mitoloji anlatmak kimden?

Onu bilmem işte!

Ne sizden ne bizden!

Unuttuk ya onları!

Bu paylaşıma(!) bu umursamazlığa, vurdumduymazlığa, bu bencilliğe… kim kültürel iletişim diyebilir?

Kim bu uçurumun iki kenarında birbirini anlıyor gibi yapan kutuplara, iletişim noktasında geçer not verebilir?

Bu uçurum neyin nesi, hadi sen söyle!

 

PEKİ, NE YAPALIM?

Uçurumdan atlayacak halimiz yok elbette!

Bir bakalım sağımıza solumuza.

Uçurumu iyi görelim, derin hissedelim.

Didişmeye ara verelim.

Bir soluklanalım.

Ve hemen işe koyulalım.

Büyük düşünelim.

Köklü geçmişten, aydınlık geleceğe geçiş hesapları yapalım.

Yeni nesle kültürel eğitim nasıl verilir, ona kafa yoralım.

Derneklere yeni misyonlar yükleyip kurumlarımızı hantallıktan kurtaralım.

Gençlerle yetişkinler arasında kültür iletişimini sağlayalım.

Uçurumu kapatalım.

Eğitim kurumlarına ihtiyacımız var, onu da bilelim.

Dil eğitimi, devlet desteği olmazsa olmaz, ona eğilelim.

Güçlü bir örgütlenmeye gidelim.

 

YOĞUN ÇALIŞMA – PROJE

Kurumlarımız yoğun çalışma içine girsin.

Projeler üretilsin.

Radyosuz, TV’ siz olmaz, bilinsin!

Ve samimiyetle, cesaretle gereği yapılsın.

Uçurumdan uzaklaşılsın.

Köklü geçmişten aydınlık geleceğe ulaşsın!

Bu toplum, bu kültürle huzur içinde yaşasın!

NOT: Bayram, barış ve mutluluk getirsin. Çerkes dünyasının ufkunu aydınlatsın. Yöneticisi, yazarı ve takipçisiyle CC camiasının bayramını tebrik ediyor, selam ve sevgilerimi sunuyorum.