UNİTED KİNGDOM ve TOYOTA

Kuban Paul Seauhmann
07.03.2008

United Kingdom, Türkçesi’yle Birleşik Krallık, diğer adıyla İngiltere. Dünyanın en zengin ülkelerinden biri. Adigey Cumhuriyeti, Türkçesi’yle Çerkes Muhtariyet Bölgesi, diğer adıyla Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti. Dünyanın -göreceli olarak- en fakir ülkelerinden biri.

Toyota. Bir Japon firması. Yukarıdaki fotografa bakınız. Bir atlet. Forması İngiltere bayrağından yapılmış.Yarışmayı kazanmış. Gelenek olduğu için seyirciler bayrak vermişler o da sırtına sarmış başarı turları atıyor.

Atletin göğsünde ne var?

281 numara ve TOYOTA…

Dünyanın en zengin ülkesinin atletinin göğsünde bir Japon firmasının adı yazılı.

İşte geleneklerini asla bırakmayan, -filmlerde biraz da alay edilircesine- eğilerek selam vermeyi adet edinmiş bir toplumun, bir değeri, İngiliz atletin göğsünün üzerine gelebiliyor.

Bir Adige ile bir Japon’un arasındaki fark bu işte.

Bizde de gelenek dediğimizde akan sular durur. Ancak biz işin hamaset yönüne önem veririz. Yani geleneği yaşamımızı geliştirmek için değil, kusurlarımızı, ayıplarımızı kapatmak için kullanırız.

Şark kafası; ekonomik gelişmenin, nüfusun çoğalmasıyla mümkün olacağını düşünür. O nedenle Adigelerin nüfusu kaç ki Japonya’yla İngiltere’yle kıyaslıyorsun, diyenlere bir kaç not verelim.

Japonya’nın nüfusu:  123 milyon
İngiltere’nin nüfusu: 58 milyon (Birleşik Krallık olarak)

Dünyadaki Adige nüfusu kaç?

Kimine göre: 10 milyon
Kimine göre: 15 milyon

Türkiye ‘de yaşayan Adige sayısı kaç peki?

Kimine göre: 7 milyon
Kimine göre: 5 milyon

Bak gördün mü, demeyin daha bitmedi.

Avusturya: 8 milyon
Norveç:  5 milyon
İsviçre: 1 milyon (yazı ile bir milyon)

Bu üç ülke de dünyanın en zengin ülkeleri arasında. Demek ki, sadece Türkiye’deki Çerkes nüfusunun 7 kat eksiği bir toplum bile dünya zenginleri arasında olabiliyor.

Bu kadar nüfus bilgisi Şark kafası için yeterlidir sanırım. Şimdi dönelim Toyota’ya.

Japonlar geleneklerinden ödün vermeden İngiliz atletin göğsüne kendi firmasını koyabilirken, anlı-şanlı dünya Adigelerine ilişkin tek bir simge bulabilir misiniz? İlle ticari olması da koşul değil. Kültürel bir simge var mı?

Yok.

Olamaz da.

Neden?

Çünkü, bizim geleneklerimizle yaşam biçimimiz arasında iğne ucu kadar benzerlik yok. Geleneklerimiz folklorik kaldı.

Teşhisi doğru koyarsak, tedavi de yanılmayız.

Ne kadar kızarsak kızalım, tek kelimeyle tembel bir toplum olduk. Daha da kötüsü tembelliğimiz gün geçtikçe miskinliğe dönüştü. Mızıka çaldığında hızlanan yürek çarpıntımız, çalışma konusunda yavaşlamıyor, resmen duruyor.

Vazgeçtim İngiliz atletin göğsüne reklamımızı koyacağımız dev firmalarımızın olmasını, üç beş insan bir araya gelsin de bir televizyon kursun.

Nerde?

İş hamasete geldiğinde, taaa buralardan tüm Kuzey Kafkasya’yı kurtaracak yiğitler var. Hadi bir araya gelelim de anavatanımızda bir marketler zinciri kuralım desek, ne yanıtlar gelir sizce?

Duvardan ses gelir, duvarı dinleyin. Vatan kurtaranlardan ses gelmez.

Tembel bir toplumuz, aynı zamanda eğitimsiziz. Bir de fukaralığı ekleyin. İşte Adige toplumu.

Geçenlerde bir derneğimizin gecesi vardı. Dört yüze (rakamla 400) yakın konuk vardı. Bir kamayı yardım amaçlı açık arttırmaya çıkardılar. Toplanan para bin YTL’yi bile bulmadı.

Bu kadar fakir bir toplumuz. Tek kelimeyle fakir.

İşin kötü yanı; fakirlik, yalnız ekonomi de değil; siyasette, kültürde, eğitimde, sanatta her alanda diz boyu.

Tek gelişmiş yanımız var. O da bol bol konuşmak. Wunafe de üzerimize yok.

Vatan için bir şey yapacaksınız, şu andan itibaren üretime katılın. Vatanı kurtarmadan önce kendinizi birey olarak kurtarın. Cebinizi yokladığınızda en az bin YTL para olsun.

Konuşan yeteri kadar var, bu toplumun üreten adam gereksinimi karşılamak gerek.

Gerçeğini yapamadık bari hayalini kuralım. O İngiliz atletin göğsünde
Nart Co. yazıyor.

Ne güzel…

İlk kez dünyaca bilinen bir markamız
oldu artık.

Hayal de olsa güzel…

Son Söz
Çerkes; tutamayacağı sözü vermeyendir. (Kuban)