Kuban Paul Seauhmann
21.02.2006
Her yüz kişiden 99’u çektirdiği vesikalık fotografı beğenmez.
Fotografçılık yapan insanların en çok duydukları söz de şu olur: Çirkin çıkmışım.
Aslında fotografta çıkan kendisidir.
İki nedenle çirkin çıktığını düşünür. Birincisi, kendinin daha güzel olduğu sanısına kapılmıştır. İkincisi, sürekli ayna karşısındadır.
Kendini güzel bulma güdüsü doğaldır. Her insanda da vardır. Kimi bunu açık açık söyler, kimisi vesikalık fotografının üzerinden. Yani; aslında ben güzelim ama fotografım çirkin çıkmış.
Aynaya çok sık bakmak bu nedenle risklidir. Çünkü ayna salt teninizi size geri yansıtır. Aynanın karşısında kendinizi en güzel görecek biçimde kendinizi konumlandırırsınız. Oysa fotografçıya gittiğinizde sizin konumunuzu o belirler. Bu nedenle insanların çoğu vesikalıkta kendini beğenmez.
Düşüncelerinizde de aynı sorun vardır aslında.
Kendi yazdıklarınızı çok beğenirsiniz. Çünkü aynada kendinizi nasıl görmek istiyorsanız, aynen yazınızda da düşüncelerinizi görürsünüz. Bir başkası, yazınızı farklı açıdan değerlendirdiğinde duyduğunuz rahatsızlık bu içgüdüden kaynaklanır.
Tartışmaların sertleşmesinin, eleştiriye tahammül edilememesinin neden de budur. Çünkü sizin aynada gördüğünüzle, vesikalık fotografta gördüğünüz aynı değildir.
Aynalara çok alışmış birinin başkasını beğeni olasılığı azdır. Kendine bakma süresi ile başkasını beğenmeme tavrı doğru orantılıdır. ‘’Hep ben’’ psikolojisi yoğunlaşmaya başlar ve sonu yalnız kalmaya dek devam eder.
Bu nedenle, özellikle düşünce alışverişlerinde; olanaklarınız elverdiğince bırakın başkaları sizi tanımlasın. Bundan hiç rahatsızlık duymayın. Eğer kasıtlı olarak sizi çirkin gösteriyorsa, yine korkmayın. Çünkü o da aynada kendine sık bakıp vesikalığından hoşlanmayanlardandır.
Siz her şeye karşın, aynayı kendinize bakmak için değil, çevrenizi incelemek için kullanın.
Bir de belleğinizin bir köşesine yazmanız gereken bir konu var.
Başkasına ilişkin güzellik değerlendirmesi görecelidir. Yani size çok güzel gelen biri, bir başkasına çirkin gelebilir. Çevrenizde sıklıkla duymuşsunuzdur. ‘’Aaa… Ne çirkin adam, eşi nasıl da evlenmeye razı olmuş? Oysa karısı ay parçası gibi.’’
Bazan da tam aksini duyarsınız, ‘’Aaa… Ne çirkin kadın, kocası artis gibi. Bu kadının neresini beğenmiş de evlenmiş?’’
Hemen yanınızdakinden karşı görüş gelir. ‘’Yoo… Aslında kadın çok güzel, kocası ona yakışmamış.’’
Bu diyalogların temelinde yatan, güzelliğin göreceli olmasıdır. Gelin görün ki, bu durum karşıt görüşlülerin birbirlerini zevksizlikleriyle suçlamalarına neden olur.
Aynaya çok sık bakmanın bir sakıncası daha var. Bir gün size ‘’güzel değilsin’’ diyebilir. Beklemediğiniz bir anda ‘’senden daha güzeli var’’ diyebilir.
İşte o anda aynayı paramparça etseniz de kurtuluş yok. Vesikalık fotografınızla baş başa kalırsınız.