XABZE ve DOĞUM

XABZE ve DOĞUM

Çerkes Ali
Karaçay-Çerkes-Xabez köyü, Adige psalhe gazetesi – Eylül 2006
Çeviri:Ergün YILDIZ

Yeni doğan bebek için Adigelerin uyguladıkları kuralların ve yaklaşımın bir benzeri başka hiç bir millette yoktur dersek bu pek de abartı ve yanılgı olmaz.

Bir kaç aşamadan oluşan bu konunun en önemli ayağı, çocuğun hastalıklardan ve olumsuzluklardan muhafaza edilerek doğumuna kadar geçen süre idi.

Buna yönelik olarak dualar ve dilekler yanısıra sağlık konusunda neredeyse uzmanlık isteyen uygulamalar da yapılırdı.

Her şey ilk olarak anne olmaya hazırlanan gelin ile başlardı. Anne olacağı belli olduktan sonra ona hiçbir şekilde ağır iş yaptırılmaz, fakat hareket edebilmesi için sürekli hafif ve kolay işler ona havale edilirdi. Gelin; onu üzecek moralini bozacak kötü haberler ve olumsuz dialoglardan uzak tutulur, kendisi de kalabalıklardan kaçınırdı.

İlk kez çocuk sahibi olacak geline daha çok kaynanası dikkat eder göz altında tutardı. Çocuk haberini alan aile bireyleri sevinirlerdi fakat bunu hiç bir zaman aşırıya kaçan gösterişli hareketlerle yansıtmazlar alenen bebek alışverişi vs. yapmazlardı.

Bunun nedeni o dönemlerde yüksek sayıda bebek ölümleri olması olarak görülüyor, çok istediğiniz ve sevinç gösterileri ile duyurduğunuz bir şeyi daha sonra kaybetme ihtimali nedeni ile çok fazla aşırıya gidilmezdi bu konuda. Ayrıca da aşırı sevincin Tanrı’nın gücüne gideceği gibi bir inanç da vardı.

Yazılı dilleri olmaksızın uzun yıllar yaşayagelen Adigelerin, bir sonraya devrederek bu zamana getirdikleri gelenekleri arasında, bir çok sağlık ve tedavi yöntemleri çocuk sağlığı ve yetiştirme yöntemleri vardır.

Adigeler çocuğun yarık dudaklı olacağı düşüncesi ile hamile gelinlerin tavşan görmesini istemezlerdi.

Çocuğun patlak (pörtlek) gözlü olacağı düşüncesi ile balığa baktırmazlardı.

Oysa bu tür sakınmaların arkasındaki asıl neden bu tür canlılardan gelinin ürkmesi ve çocuğunu düşürmesi ihtimali idi, fakat bu açıklıkla söylenmezdi.

Kaynana, gelinini bu konuda bilgili ve tecrübeli olduğu düşünülen köyün yaşlı ebelerine defalarca gösterir muayene ettirir, gelinin şikayetlerini dinletirdi.

Hamile gelinin yiyip içecekleri, oturup kalma biçimi, yatma uyuma  biçimi, gezip dolaşması dahi hep bu kadınların tavsiye ettikleri şekilde olurdu.

Geline yapabileceği hafif işler yapması, sürekli dolaşması söylenirdi. iki karış yüksekliğinde bir eşikten veya yükseltiden gelinin atlatılması, gelinin yalın ayak dolaştırılması (toprağa temas için)  gibi bir adet vardı. Elleri yukarıda olmasını gerektiren işler yapmasından özellikle sakınırlardı gelini, bunun düşük nedeni olduğu düşünülürdü.

Hamile gelin mümkün olduğunca üzücü ve sıkıcı konulardan uzak tutulur, onu ürkütecek şok yaratacak şeylerden bahsedilmezdi. Cenaze ve başsağlığına hamile gelinler götürülmezdi. Akşam karanlığından sonra hamile gelin tek başına odasında bırakılmazdı, suya oduna gönderilmezdi, kazan ve benzer şeyler kaldırmasına izin verilmezdi.

Geline rahat oturması, hiçbir şey için telaş etmemesi özellikle tembih edilir, onun yemek istediği şeyler temin edilmeye çalışılırdı, aksi halde doğacak çocuğun salyaları akan olur olmaza imrenen pis boğaz bir şey olacağına inanılırdı. Bu nedenle aileden her kim çarşıya pazara ormana veya bahçeye gitse geline farklı ve canı çekebilecek yiyeceklerden getirirdi.

Çocuk doğduktan sonra ebe onun göbeğini keser, kestiği göbek bağını bebeğin yüzüne sürerdi,böyle yapıldığında bebeğin güzel yüzlü olacağına inanılırdı.

Bunu böyle yapanlar o dönemde niçin yaptıklarını bilmiyor olsalar da sonraları yapılan incelemelerde göbek bağının mikrop kırıcı yani antiseptik özelliği olduğu tespit edilmiştir.

Çocuk doğduğu anda mutlaka ağlatılırdı, bu da bebeğin ciğerlerinin açılması için yapılırdı.

Doğan çocuk için ilk defa anne ile bebeği ayıran kişi, yani göbek bağını kesen ebe iyi dilekte bulunurdu. Bu ”Xoh”ların kız için ayrı, erkek için ayrı olan bir çok farklı formu vardır. Bu tür ”Xoh”u daha içten daha samimi ve duygusal dileklerle yapılır iyilik, güzllik, sadakat, kahramanlık, şans, dürüstlük, yiğitlik, adalet vb. bir çok iyi temennide bulunulurdu.

Bebek doğduğu anda gözlerini açarsa ve hapşırarak ağlarsa veya ses çıkartırsa bunun iyiye işaret olduğu kabul edilirdi, akıllı ve çalışkan olacağına yorulurdu.

Komşu kadınlar lohusa geline süt ile pişirilmiş çorba getirirler ve bunun bebek için süt olacağına inanırlardı.