Notlar: 1) Terimlerin çeşitli dillerde
yazılışları / işareti ile ayrılmıştır
Adige/Adghe vs. gibi 2) Sözcüklerin
yazılışında Latin ve Kiril harfleri kullanılmış ve .-
işareti ile ayrılmıştır. Adige-Адыгэ 3)
Yabancı kaynaklı sözcüklerin Türkçe okunuşları
parantez içinde yazılmıştır; Schapsugh (Şapsuğ)
4) Kesme işaretinin alfabetik sıralamada önem
verilmemiştir.
Machelo, Kolchislilerin Güneybatı'sı ile
Kuzeybatı'sında yaşamış olan bir halkın adı.
Machsıme bkz. bachsıme
Madtschar, bkz. Ingusch
Mayıs Böceği, yakalanan Mayıs Böceği avuca
alınarak üstü sıvazlanarak; "dev, dev uç! Uçta bana
kundura ve dikiş makinesi getir!" denir ve uçurulur.
Yugoslavya'daki Adige gençleri ise;
"Qeşçenım/Psetlıchom nerede bana göster!" derken,
diğer yörelerde de ;" Bana ebeveynlerini göster!
Ebeveynlerin vefat etti. O zaman bana küçük kardeşinin
donunu göster!" tekerlemelerinin dendiği de oluyordu.
Maikop-Kurgan (Maykop-Kurgan), Rus bilim adamı
Nikolay Ivanoviç Vselovskiy 1897 yılında Maykop
kentindeki bir kurganı kazarak MÖ.2 bin senesinden
kalma altından yapılma yürüyen pozisyonlarda, gümüşten
boğa heykelleri ile kap kacaklar bulmuştur. Vselovskiy
erken bronz devrine ait heykeller bulmuştur: Hanımı ve
metresleriyle birlikte gömülen bir kabile reisinin
mezarıdır. Kurgan (Yunanistan'daki kurganlar hariç
tutulursa) Avrupa kıtasında eşine rastlanmayan bir
zenginlikteydi. Bu buluntulara bakınca Kuzey
Kafkasya'nın 3 bin sene önceki yaşam ve kültür
düzeylerinin ne kadar yüksek olduğunu açıkça
görebiliyoruz. Taman yarımadasından Dağıstan'a kadar
uzanan bu kültürün adı, bu nedenle Maikop Kültürü
denmektedir.
Sovyetler döneminde yaptığı kazılarda daha da
zengin ve şaheser denilecek kadar sanat harikalarını
içeren mezarları açan A. Leskov şöyle demektedir; ''Bu
buluntulardan sonra Güney Rusya'nın (yani Kuzey
Kafkasya'nın) insanlık tarihine etkilerini iyi
anlayabiliyoruz. Bu yüksek kültür tüm Güney Rusya'yı
ve aynı zaman tüm Avrupa-Rusya'sını çok etkilemiştir".
(Kaynak; Leskof Alexander Grabschätze der Adygen.
München, 1990, Markowin, W. I./Muntschajew. R. M.
Kunst und Kultur im Nordkaukasus. Leipzig 1988)
Maiot, MÖ. 7 yy.'da bazı Maiot
kabileleri İskitlerin egemenlikleri altında oldukları
ve bu saptama Xnephon'da "Avrupa'da İskitler egemendir
ve Maiotlar da egemenlikleri altındadır" diye
yazmaktadır. Bizler için Kuzeybatı Kafkasya halkları
hakkında çok değerli bilgiler aktaran Hekataios
ve Milet ise bu yörelerde "hiçbir İskit kabilesi"
yoktur diye yazmaktadırlar. Heredot'ta MÖ. 5 yy için,
"Kuban yöresi ve Azak denizi kıyılarında sadece M.
yaşamaktadırlar," diye yazmaktadır. Bıjışkyan Miotis
şeklinde kullanırken Miotis-Meotis Denizi adını
bu halktan aldığını yazmaktadır. Ona göre bu halkın
kralının adı 'Mej (Mey)'dir ve adını ondan almaktadır.
Matlıcho-Малъыхъо, enişte
Malka, Terç nehrinim yan kolunun adıdır.
Mamchığ-Мамхыгъ, daha önceleri kalabalık bir
Adige kabilesidir. Sayıları azalarak günümüzde sadece
büyük aile adı olarak kullanılmaktadır.
Mamışç-Мамыщ, Nart Efsanelerinde kürek
kemiğinden geleceği söyleyebilen falcının adıdır.
Mamırse-Мамырсэ, mısır fırında kavrulur. Daha
sonra ince un halinde öğütülür. Bu mısır unu kaynayan
suya tuz ilavesiyle kaynatılır ve çok kalın bir hale
gelinceye kadar belağ bkz. ile yoğrulur ve sıcak
olarak ekmek yerine yenilir. Abhazlar tuzsuz
pişirirler ve adına Abısta, Gürcüler ise Mamalık
derler.
Manca (Manka), rus generali Vlassov'a
Adigelerin taktıkları addır.
Mantsur-Манцур, Th. Lapinski'nin kullandığı bir
isim. Bu yazara göre diğer Adige kabileleri arasında
eriyerek yok olan bir Adige kabilesi.
Maria, Temirnukova, bkz. Goşenay
Marlinski, asıl adı Besucheff (Bezucheff) olan
bu yazar, Allgemeine Leipziger Zeitung 1837, 129 no da
yazdıklarına göre Çerkes kökenlidir. Uzun zaman
Lezgilere esir düşerek tutsak kalmıştır.
Maschuk (Maşuk),
Adigece ateş dağı anlamına gelmektedir. Bu dağın
tepesinde Adigeler nöbetçiler bulundururlar ve
ileriden olası düşman orduları yaklaşmaya başlayınca
hemen ateş yakarak, düşmanın yaklaştığının haberini
verirlerdi. Prof. Dr. J. Knobloch" MaşIo= ateş,
ku=merkez, yer, araba, MaşIoku= ateş yakılan yer
anlamına gelir", diyerek açıklamaktadır.
Literaturda Maschuka(Maşuka) ya da Metschuka(Meçuka)
adlarıyla da geçmiş olan bu dağın etrafında kükürtlü
sular çıkmaktadır. Bu dağla ilgili bir efsane de
vardır. '' Bir zamanlar Adige ülkesinde Beştau ve
Albrus adlı iki cengaver varmış. Her ikisi de
Maschuk adlı genç bir kıza aşık olurlar ve genç kız
için mücadele ederler. Beştau Elbrus'un kafasına
kılıcıyla vurarak ikiye böler- onun içinde Elbrus dağı
ikiye bölünmüştür. Son kuvvetini toplayan Elbrus ise
Beştau'u yere yıkarak beş parçaya ayırır. Her iki
hayranını kayıp eden Maschuk ise üzüntüsünden ağlamaya
başlar ve gözyaşları Oşchıt1chu (Pjatigorsk) kentinin
sıcak su kaynaklarını oluşturur.'' (Prof.
Dr. J. Knobloch Homerische Helden und christliche
Heilige in dr kaukasischen Nartenepik. Heidelberg,
1991)
Massud İbni,
948 yılında yayınladığı eserinde Kafkasya’dan söz
etmektedir.
Mazai (Mazay)
Urartu tanrılarından birisidir. Adige tanrısı Mezıth
ile karşılaştırınız.
Mdsim-Tha,
Ardil'de Karadeniz'e dökülen bir nehir.
Mecheps-Мэхъэпс,
Hıristiyanlarda vaftiz suyu
Meevtria,
günümüzdeki Azak Denizi'nin eski Yunanca adıdır.
Balıkların anası, balıkların kaynağı anlamına
gelmektedir.
Mel şçIepşç-мэл щ1эпщ,
koyunları hastalıklardan korumak için çobanlarca
alınan bir önlem. Bunun için bir tünel yapılır ve ateş
yakılarak duman tünele verilir. Koyunlar dumanlı
tünelden geçirilir. Böylece koyunların hastalıklardan
korunacağına inanılırdı.
Meleçıpchu ye AzaneçIe Kure, Nart efsanelerinde
adından çok söz edilen aynı zamanda bütün Adige
kabilelerince tanınan, sevilen ve sayılan kadın
kahraman.
MequIate, daha önce biçilerek kurutulan
otların, kış aylarında hayvanlara yedirmek için,
ağıllara yakın bir yerde piramit şeklinde üst üste
yığılmış haline denilir.
Mequğeşığe, biçilmiş yaş otların kış için
döndürülerek burulması . Burma.
Meotis bkz. Maiot
Merem mequave- Мэрэм мэкъуауэ, Cumartesi
günleri, kimsesiz, hasta ve özürlü kimselerin otları
imece yapılarak biçerek evlerine taşınması olayına
denilir.
Merissa/Merjem (Meryem), Melissa/ Meriem
Adigelerde arıların koruyucu meleğidir ve iki kez
günün döndüğü ayda ve sonbaharda (Eylül)
Merissa için eğlenceler düzenlenirdi. Bu
eğlencelerde sadece baldan yapılma içecekler ve
yemekler yenirdi. Adige inançlarına göre bir zamanlar
ortaya çıkan bir afette tüm arılar yok olurken
Merissa elbise koluna saklanan tek bir arı
vasıtasıyla arılar tekrar çoğalmışlardır. Bu nedenle
kendisine minnettarlık duyuyorlardı. Adigelerin çok
eski çağlardan beri ihraç mallarından birisi de bal ve
balmumu olduğu literatürde yazılmaktadır. Bu koruyucu
meleğin İsa Mesih'in annesi olan Meryem ile aynı
olduğunu iddia edenler de vardır.
Meşçbeş1e İshaq- Мэщбэш1э Исхьакъ, ünlü şair ve
edebiyatçımız 28 Mayıs1931'de Şhaşçefıj köyünde
doğması.
Metez, küçük yarım ay şeklinde hazırlanan
hamurların içine kaynatılarak ezilen ve baharatlanan
patates ya da taze Çerkes peyniri konarak
yapıştırılarak kapanır. Daha sonra tuzlu suya
konularak kaynatılır. Metez üstüne tereyağlı
biber sosu ya da yoğurt dökülerek yenilir.
Metrachier, bkz. Zychier
MeIu- мэ1у, savaş zamanında kullanılan kalkan.
Mechetchıl-мэхъэтхилъ,
dıvha. Kuran'dan ayetlerin yazılarak üçgen şeklinde
boyuna takılarak taşınan
Mey,
Bıyışkyan'a göre çok eski devirlerde Maiot kralının
adıdır.
Mezguaşç-Мэзгуащ,
ormanların koruyucu meleği.
MezçIeğıbze-Мэзк1эгъыбзэ,
Adigelerin gizli şifreli dilidir. Avcı dili de
denilir. Bu dil için şifreli kelimeler geliştirilerek
kullanıldığı gibi ‘’kelimelerin arasında başka
seslerde konularak yeni kelimeler türetilerek
konuşulurdu’’ diyenler de vardır. Avcı dili
kelimelerinden örnekler: Tıghuj/тыгъужъ 'kurt'
=mezıh/мэзыхь ' Orman köpeği ', qo/къо 'domuz'
=peşab/пэшъаб ' yumuşak burun',thak1umç1h/
тхьак1умк1ыхь ' tavşan' =yerıq/ерыкъ, ble/блэ 'yılan'=
ç1ıhaj/к1ыхьэжь 'çok uzun' denilirdi. Ayrıca Essad
bey’de (1930;16) aşağıdaki kelimeleri tesbit
etmiştir:’шапука/şapuka= at’, ‘ амафа/amafa=kan’,
‘ами/ami=su’, ‘асаз/asaz=tüfek’,
‘ашаршка/aşapşka=korkak’ Etnologlara göre burada
örtmece (=euphemismus) inancı yatmaktadır. Çünkü bu
yaratıkların asıl adları söylenince, onların
uyandırılacağı ya da dikkatini çekileceğine ve
avlamakta zorluk çekileceğine inanılırdı. Bu nedenle
adları değiştirilirdi.
Mezdegu,
günümüzde Kuzey Osetya sınırları içinde bulunan halkı
Adige ve Hıristiyan dinli olan kentin adıdır.
Kabardey beyi Korina- Kançokin Rusların tarafına
geçince bu sık karanlık ormanlar içinde 1763
yılında yerleşerek kenti kurmuştur.
Mezıth- Мэзытхь, Adigelerin ormanlar
tanrısıdır. Adige anlatımlarına göre Mezıth
altından kılları olan erkek yaban domuzunu binek
hayvanı olarak kullanır. Mezıth bir emriyle
ormanlarda yaşayan hayvanlar toplanırlar ve Mezıth
kızı onları sağar. Mezıth ormanlarda yaşayan
hayvanların da koruyucusudur. Avcılar ava çıkmadan
önce onun duasını almaları gerekmektedir. Avlanan
hayvanın kemikleri toplanarak bir arada toprağa
gömülür. Bu hayvanın tekrar canlanacağına inanırlardı.
Mıyekuape kültüründe bulunan MÖ. yy'dan kalma domuz
bunun bir delili olarak alabiliriz.
Chancerij'in yazdıklarına göre Altından tüyleri olan
çok iri erkek domuza binip gezerdi. Onun emriyle
geyikler, dağ keçileri vs. toplanırlar ve çok güzel
kızlarda onları sağarlardı.
Bu
anlatımın haricinde bugünkü Taganrog kentine yakın bir
yerde bulunan ve üstünde yunanca Mecytheos-Mezıtheos
yazısı bulunan kaya parçasında ise bir keçinin ve
insanın ayakları görülmektedir. Bu Adigelerin yunan
efsanesinin Pan'ından etkilendiklerini
görebiliyoruz.
MezıtlIı- Мэзыл1ы, orman insanı, vahşi olarak
ormanda yaşayan insan. Bu insan yarı çıplak tüm bedeni
kıllarla örtülüdür. (bkz. Şıpkişe) Diğer bir anlatıma
göre MezıtlIı tepegözlüdür ve göğsünün
ortasında kama gibi keskin ve sivri bir kemiği olduğu
şeklindedir.
Mıçezın, Adigey'de yetişen, sonbaharda
olgunlaşan, kar yağsa da dalında hiç bozulmadan
kalabilen bir elma cinsi.
Mıgu, Şaxe nehrinde bir ejderha yaşıyor ve her
seferinde genç bir kız istiyordu. Hiç kimse onu
öldüremiyordu. Kuban yöresinde yaşayan Adigelerden
Mıgu adlı bir yiğit olayı duyunca atına atlayarak
gelir. Bir ağaca koca bir boğayı uzun bir iple
bağlıyarak ejderhanın gelmesini bekler. Ejderhayı
gören boğa kaçmak istese de kaçamaz ve ağacın
etrafında dolaşır. Ejderhada onu takip edeceğim derken
ağaca kendini dolar. İşte bu anı bekleyen Mıgu
şimşek gibi devin yanına atını sürer, kılıcıyla
vurarak parçalara ayırır ve öldürür ve Şaxe nehri
kıyısında oturan insanları bu devden kurtarır. Onun
anısına Şexe ç’ey'de şelalelerin yanında küçükte
olsa bir ejderha anıtı vardır.
Mıjö Şan, Nart efsanelerinde
kahramanların cesaret ve kuvvetlerini ölçtükleri bıçak
gibi keskin yuvarlak bir taş. Nart Sawsırıqo'nun
cesaretini ölçmek için, tepelerden aşağıya yuvarlanan
Mıjö Şan'ı kafasıyla, göğsüyle dizleriyle karşılaması
gerekiyordu. Dizlerindeki zayıflığı bilen
düşmanlarının bu isteklerini yerine getiren Sawsırıqo
atının uyarılarına uymadan diziyle vurunca Mıjö
Şan dizini parçalayarak ölümüne neden olmuştur.
Mıjö zepedz, Adigelerin boş zamanlarında
amatörce yaptıkları geleneksel spor dalından
birisidir. Anlamı taş atma sporu yada yarışmasıdır. Bu
iş için önceden bir taş belirlenir ve belirli
bir atış noktasından şu disiplinlerle atılır;
1)
Ayaklar arasında sallanarak (bir elle ya da iki elle)
ileriye atılır.
2)
Ayaklar arasından sallanarak( bir el ya da iki elle)
kafanın üstünden geriye atmak.
3)
Ayaklar arasında sallanarak (bir el ya da iki elle)
geriye atmak.
4)
El ayasına konulan taşı (gülle) omuzdan ileriye
atmak
5)
Yuvarlak ve yassıca taş alınarak disk atar gibi
atmak.
(bkz.. Bell, J. S., cilt ı. s.108)
Mıjö yıvıt- Мыжъо иут. Önce ileride bir
çizgi çizilir. Oraya her oyuncu elindeki yassı taşını
atar. Çizgiye en yakın atanlardan başlayarak oyun
sırası belirlenir. Çizgiye en uzakta taşı kalan ebe
olur. Daha sonra yassı taşlar üst üste yığılır.
Diğerleri sıraya geçerler ve elindeki taşla yığını
dağıtmaya çalışır. Dağılır dağılmaz ebe taşları üst
üste çok çabuk yığar ve oyun taşlarını atıp almaya
gidenlerden birini yakalamaya çalışır. Yakalanan
ebe olur. Yakalayıncaya kadar ebeliği devam eder.
Mışe- мышэ. Ayı insanlardan türemiştir. Kadının
biri hamurlu elleriyle tuvalete gidince tanrı onu
cezalandırarak ayı yapmıştır.
Mıve yebj- Мывэ ебжь, cenaze mezara konulduktan
sonra iki adet taş alınarak kurandan sureler okunarak
üflenir ve biri başına diğeri de ayak ucuna konulur.
Bu yolla Cebrail gelerek sorguya çektiğinde vefat
edenin yanıltılmasının önleneceğine inanılmaktaydı.
MıyekuaIpe- Мыекъу1апэ, Rusça Maykop adıyla
tanınan bu kentin Adigece anlamı 'yabani elma’
yöresidir. Önceleri küçücük bir köycükdü. Rusların
fethinden sonra buraya 1857'de küçük bir kale kurarak
diğer operasyonlarını organize etmişlerdir.
Halihazırda Adigey Cumhuriyeti'nin başkentidir.
Kent Maykop kültürü ile meşhur olmuştur. Maekop’un
hareketli bir tarihi vardır: Burada 1891'de Maksim
Gorki tutuklanmış, Denikin Beyaz ordusuyla harabeye
çevirmiş, Budnoy 1. Süvari Ordusu'yla geçmiş,
Faşistler katliama girişmişler, Gürcü Generali
Groçkeri işgal etmiş ve büyük Gürcistan
topraklarına ilhak etmiştir. Yine Adigelerin Ekim
İhtilali'ne nasıl ve ne biçimde katılacaklarının
planları yapılmış, 1942'de Alman ordularınca işgal
edilmiş ve Adige müzesi soyularak içindekiler
Almanya'ya götürülmüştür.
Michail,
büyük Bey, 14 Nisan 1864 de Soça da, yenik Adige
thamatelerini kabul eden rus generali. Adige
thamateleri onunla barış antlaşmalarını görüşerek
anlaşmışlardır.
Michail Temryuk, Çariçe Goşenay'ın erkek
kardeşi. Çarın muhafız alayında görevli Opriçinki’dir.
Michail Temryuk diğer Opriçinkilerle birlikte
1571 yılında öldürülmüştür.
Midawi, Modaweh, Laba nehrinin çok
yukarılarında oturan bir Abassa kabilesi.
Mikschag (mikşag), Svanların Adigelere verdiği
addır.
Millet Meclisi, Adigelerin Şaçe' de (= Soçi)
kurdukları parlamentoları iki yıl görev yaptıktan
sonra denizden Ruslarca 19 Haziran 1862'de top
atışlarıyla yıkılıp, yakılmıştır.
Miloşova, Sırbistan'ın Kosova eyaletinin
Pristina ile Mitroviça kentlerini bağlayan yol
üzerinde Adigelerin de (20 hane kadar) yaşadığı bir
köy. Bu Adigeler 1999 Nato - Kosova savaşından sonra
Anavatanlarına RF Parlamentosu'nun oy birliği
kararıyla geri götürülmüşler ve Maykop yakınında
Mafehabl köyü kurulmuştur.
Mirlam Bey, bkz. Stücker
Misafir ve misafir hakkı, gerek misafir gerekse
ev sahibinin birbirleriyle ilgili olarak karşılıklı
bazı hakları vardır. Her Adige kendisine gelen
misafiri tanrı misafiri kabul eder ve onu en iyi
şekilde ağırladığı gibi her türlü tehlikeye karşı
da korumak zorundaydı. A. Dirr (1925; 30) ''misafir ev
sahibinin kölesi gibidir'' diye yazmaktadır.
Misafir, çok önemli bir neden olmadan asla ev sahibini
değiştirmezdi. Bu geleneklere karşı gelmekti. Bu
durumda misafir göstermelik olarak, genelde yemeli
içmeli bir ziyafet şeklinde cezalandırılır ve bu
cezayı da yeni ev sahibinin çekmesi gerekmektedir.
Eğer eski bısımı bu değişime neden olduysa, misafiri
rencide ederek geleneklere karşı geldiğinden, Adige
xhabzeye göre cezalandırılırdı.
Misdschegier (Mizceg), Gürcüce; Kist, Tatarca;
Mizschegi (Mizşegi) kendi kendilerine ise Lamur diyen
ve literatürde İnguş olarak bilinen halk.
Mochoschowzi (Mochoşovtzi) /Mochosch/Muchosch,
Laba nehri ile Fars nehirleri arasında yaşamış olan ve
1800'li yıllarda Klaprotha göre 670 aileden oluşan bir
Adige kabilesidir.
Molla, İslam dini ruhanilerine verilen addır.
Moschi, Reineggs göre Güneybatı Kafkasya
dağlarına verilen addır. Henniochi ya da Coraxe diye
de bilinir.
Mosdok bkz. Mezdegu
Msite, Meste, Adige koruyucu meleklerine
verilen addır.
Muhacir Kabardeyler, büyük ve küçük Zelençık
(Selentschik) arasına gelerek yerleşen Adigelere
denilir.
Muhammed Emin, Dağıstan'dan 1845 yılında
Abzehler arasına yerleşerek sözde Şamil'e bağlı ancak
gelenek ve göreneklere göre idare edilen bir idare
tarzını kurarak 1848-1858 yılları arasında Kuzey
Abzehleri arasında egemen olmuş Naiptir. Muhammed
Emin İslam dinini yaymış aynı zamanda askeri
komutanlık da yapmıştır. Kökeni hakkında çeşitli
varyantlar vardır. Stücker'e göre Arap asıllıdır ve
Arapça'dan başka dil bilmemektedir. Gerek Şapsığlarla,
gerek Güney Abzehleri ve Zanıko Sefer beyle hiç
anlaşamamış ve düşmanca ilişkiler içinde bulunarak
kardeş kanı dökmüşlerdir. Halbuki Muhammed Emin
gelinceye kadar anlaşmazlıklar olsa bile kardeş
kanı dökülmemiştir. Şamilin teslim olmasından sonra
Bursa'nın Armutluk köyüne yerleşerek orada
1317'de hayata gözlerini yummuştur. (bkz..KK dergisi
2. cilt son sayı sayfa 33)
Mussa bey, Ruslara esir iken on bir arkadaşıyla
Prusya'ya kaçmıştır. Prusya askerleri bunların
silahlarını almak isteyince aralarında kavga başlar ve
sonuçta 7'si ölür ve Prusyalılar tarafında da 32
yaralı verirler. Berlin'de harp divanında yargılanarak
dört yıl ceza alarak Danzig'e götürülür. Cezası
bitince Berlin'e döner. Kendi ifadesine göre Prusya
Kıralı Friedrich Wilhelm ile görüşmüş ve kral onu "Gel
bakalım sevgili dostum Çerkes" diyerek karşılamış.
Kraldan silahlarını geri verilmesi için ricada
bulunmuşsa da kabul etmemiştir. Kendine Kraliyet
atlarına bakması için iş verilmiştir. Adigey'de
Prusyalı bir subayı olan C. Stücker'in görev aldığını
duyunca derhal vatana geri dönmüş ve beraber
çalışmıştır. 20 Ocak 1851 de Bromberg’de
yargılanan Çerkeslerden birisi olup olmadığını
bilemiyoruz. Mahkeme tutanağında hem Mirza hem
de Musa/Muza olarak geçmekte ve olayın
gelişme tarzı değişik anlatılmaktadır. Bkz. Polonya
(Kaynak: C. Stücker, Prozeß in Bromberg.
Polonya’da yargılanan Çerkesler.)
Musa Kunduk
bkz. Beş Kafkasyalı.
|