Notlar: 1) Terimlerin çeşitli dillerde
yazılışları / işareti ile ayrılmıştır
Adige/Adghe vs. gibi 2) Sözcüklerin
yazılışında Latin ve Kiril harfleri kullanılmış ve .-
işareti ile ayrılmıştır. Adige-Адыгэ 3)
Yabancı kaynaklı sözcüklerin Türkçe okunuşları
parantez içinde yazılmıştır; Schapsugh (Şapsuğ)
4) Kesme işaretinin alfabetik sıralamada önem
verilmemiştir.
Nalkupi, Madshawi,
bir Abassa kabilesidir.
Namık İsmail Zeyf,
(1890-1935) İstanbul da zengin bir Ubuh ailenin çocuğu
olarak dünyaya gelmiştir. Ailesinin zenginliğine
paralel olarak zamanın en iyi okullarına gitmiştir.
Paris'te ve Almanya'da resim dersleri almıştır.
İstanbul'da açılan Çerkes Örnek okulunda da
öğretmenlik yapmıştır.
Naochatatsch (Naochataç)/Naokatasch(Naokataç),
kutsal ağaçların Adigece adıdır.
Nart, Adige Kahramanlık destanlarının adıdır. İsa!dan
önce 3000 senesinde oluşmaya başlayan bu destanlar
İsa!dan sonra 300 yılına kadar gelişmesini devam
ettirmiştir. Bu efsaneler 30'a yakın efsane
birliğinden oluşmuştur. Tanrılar, Mitik yaratıklar ve
Devlerden oluşan destanların merkez eksenini Nartlar
teşkil etmekte ve devamlı olarak birbirleriyle dostane
ya da düşmanca ilişkiler içindedirler. Destanların
temelini kahramanlık, insanlara faydalı olmak,
insanların düşmanı olan ve yaşama olanaklarını yok
etmek isteyen tanrı, dev ve ejderhalarla mücadele
teşkil etmektedir. Mücadele yapılırken vahşi ve
barbarca kan akıtan kahramanlara değil, akıl ve
mantığıyla düşmanlarını ekarte eden Nart
kahramanlarını görebiliyoruz. Nartlar en fazla dokuz
ya da on altı kişilik birliklerden oluşmaktadır.
Nart Efsaneleri bütün Kafkas halklarınca az çok
bilinmesine rağmen toponomik merkezini Kuzey Batı
Kafkasya teşkil etmektedir. Doğuya gittikçe ve güneye
indikçe hem tekstler ve varyantlar azalmakta hem de
masallaşmaktadır. Çerkeslerde nazım ve nesir
şekilleriyle bize aktarılırken, diğer Kafkas
kabilelerinde çoğunlukla nesir yazıyla
anlatılmaktadır.
Nart efsanelerinin kökeni hakkında bilim adamları
anlaşamamaktadırlar. Georg Dumezil İndo Europen
kökenli görürken, Adige Nartologları bunu kabul
etmemektedirler'' Hem nesir hem de nazım şeklindeki
tekstler yalnız olarak Adigelerde yaşarken,
Asetinlerde genelde nesir halinde aktarılmıştır. Bu da
Adige kökenli olmanın diğer bir bilimsel kanıtıdır.
Çünkü destanlar oğunlula nazım türüdür.''
demektedirler.
Tarihte Adigelerden diğer Kafkas halklarına doğru bir
kültür etkisi ve akımı olduğu gerek son zamanlardaki
Arkeolojik kazılar gerekse 18 ve 19. yy gezginlerinin
yazılarında izleyebiliyoruz. Gürcü krallarından Kırım
hanlarına kadar hepsi prenslerini Adigelerin yanında
Adige xabze ile eğitmeleri için gönderirlerdi. İşte bu
eğitim de Nart Destanları'nı da öğreniyorlar ve
ülkelerine götürüyorlardı. Tersine işleyen
herhangi bir kültür akımından ise söz
edilmemektedir. İşte bu nedenler, sözünü ettiğimiz
kültür etkisi ile Nart efsanelerinin Adigelerden diğer
uluslara geçtiği şekli daha doğru bir yaklaşımdır.
(Sarkisyanz, Essad Bej)
Nart Eşatolojisi,
Nart efsanelerine göre, insanlar yeryüzünde belirmeye
başlayınca kendi zamanlarının sonunun geldiğine
inanarak birer birer yok olmuşlardır. En son Nart
olarak Nart Taetaerşav'dan söz edilmektedir. Bu Nart
kahramanı Nartlarla insanoğlu arasındaki, geçiş
döneminin köprüsünü teşkil etmektedir. Teterşav de bir
tepede toplanmış küçücük yaratıkların, insan denen
yaratıklar olduğunu öğrenince şöyle demektedir" Kim
Nart Taetaerşave'yi gördüyse Nart görmedim demesin."
Nart Teterşav’dan sonra Nartlarda yeryüzünden yok
olurlar.
Nart-Sane, Kislovod kentinin Adigece adıdır.
Sıcak su kaplıcaları ile ünlüdür.
Nartıf, Nartıchu, mısır. Etimolojik anlamı ''
Nartların darısı ''. Mısırın Amerika kıtasından Avrupa
ve Çerkesya'ya gelmesi ile birlikte darıya benzerliği
ve iriliği nedeniyle verilen addır.
Nasren JaçIe, Nart efsanelerinde Tanrı
Pako tarafından çalınan ateşi geri getirmek için yola
çıkar. Ancak bunu başaramaz ve yakalanarak Oşha
Mafe'ye ceza olarak Elbrus dağında prangaya vurulur.
Adigelerin Prometheus’u.
Natchu Kaitsch/Netchuasha, Rusça;
Natuchschi/Natkuadsh/Natuchaiz, Nod-kuadsch, Taman
yarımadasından Kuban'a arasında Güney'de Şapsığ
Adigelerine komşu olan bir Adige kabilesidir.
Naurus (Navruz), Polonyalı subay Th.
Lapinski'ye göre diğer Adige kabileleri arasında
eriyip kayıp olan bir Adige kabilesi.
Nebğırey bkz. Qancıqo Şeway
NeğuçIıtz- Нэгъуч1ыц, Adige efsanelerinde geçen
bir cadı kadın motifi. NeğuçIıtz geleceği
bilebilen, omuzlarından arkaya attığı göğüsleri
beline kadar gelen ve çok iri dişleri olan bir
cadıdır. Dudaklarıyla göğsüne dokunabilenleri
adopsiyon yapmaktadır. Horozu binek hayvanı olarak
kullanmaktadır.
Nemırıfo- Нэмырыфо, sadece Şapsığ tekstlerinde
bize aktarılan bir Nart'ın adı.
Nepch- Нэпх, göz bağlamak. Adigelerin
inançlarına göre halktan bazı kişilerin tabiat üstü
kuvvetlerinin olduğuna inanılırdı. Bu kişiler
karşılarındaki her türlü yaratığın gözünü bağlayarak
kendisini görünmez yapabildiği inancındadırlar. Bu
güce sahip olanları ne hayvanlar nede insanlar
görebilirdi. N. Özelliğine sahip olmak için bir
yarasa yakalanır. Hiç bir sesin olmadığı bir yerde
kesilir, kaynatılır, etleri ve kemikleri yarılır ve
suyu atılır. Suyu atınca kemiklerini yakalayabilirsen
sende de nepch olur.
Netı- Нэты, düğün ve eğlencelerde kurban edilen
bir hayvanın pöstekisi ters çevrilir ve içine çeşitli
kırılmayacak eşyalar konularak, dikiş yeri belli
olmayacak şekilde dikilir. Daha sonra düğün esnasında
yapılan yarışmalarda N. süvarilere ya da yayaların
arasına atılır. Netı kim damadın evine
getirebilirse içindeki eşyalarla birlikte kendisine
verilir.
Nıchase- Ныхасэ, Adige kadın halk meclislerine
verilen addır. Nart efsanelerinde de bu kuruluş
vardır. Adı ve fonksiyonuyla birlikte Asetin
efsanelerine de geçmiştir. Ünlü Kafkasolog J.Knobloch
( Heidelberg, 1991 S. 39) şu açıklamayı getirmektedir;
' 1. Sözcük, Konuşma; 2. Sohbet; 3. dağ köylerinde
halk meclislerinde günlük problemler hakkında yapılan
konuşmalar. Ya İndoiran dilindeki ''ni-kasa'' ya da
''kas-'' görünmek, göstermek - ya da Çerkesce
menşelidir. Kaynağı ise ''ne'' ( istikamet gösteren
fiil) ve ''xa- se'', ' beraber oturmak, meclis'dir.
Nıp- Нып, bayrak, günümüzde Adigece ismi
unutularak, onun yerine Türkçe'den ödünç
alınarak Çerkesleştirilmiş hali ile 'bırakh' olarak
kullanılmaktadır.
Nıse, gelin. Adige geleneklerine göre N. olmak
çok ağır ve külfetlidir. Geleneklere göre kayın peder
ve anneyle konuşamaz, hatta onlara sesini duyurmaz,
anlaşma el kol hareketleriyle olur. Gelin ev halkına
ve yakın akrabalarından herkese ayrı bir ad bulmak
zorundadır ve onlara ancak bu adla seslenebilir.
Eşiyle birlikte başkalarının görmesi ayıptır ve böyle
bir şeye meydan vermez. Evde herkesin karnı doyduktan
sonra artan olursa onu yiyebilirdi. Kendisi için özel
yemek hazırlayarak yemesi çok ayıp sayılırdı. Bu ve
buna benzer sıkı gelenekler yıllarca kadınları kendi
toplumuna karşı olmaya yöneltmiştir.
Nısetepşç- Нысэтэпщ, Gelin eve getirililiğinde
attan indirilir indirilmez avlu kapısında yapılan
övgü ve iyi dileklerle dolu konuşmaya denilir.
(Hatıkoy) Bazı yörelerde ise itaatkar olsun
diye, ince dalları gelinin başının üstünde
birbirlerine çarpılır hatta başına vuranların olduğu
da anlatılmaktadır.
Nısetın- Нысэтын, eve getirilen gelinin yeni
ailesine, akrabalarına, düğün esnasında yardım
edenlere ve yararları olanlara verilmek üzere
getirilen hediyelere denilir.
Nıseyışç ğogu- Нысэищ гъогу, 'gelin götürme
ya da alma yolu.' Çok eski çağlardan beri Karadeniz
Adige limanlarından çıkarak, tarihi Çerkesya
topraklarından geçerek Orta Asya, Hindistan ve Çin'e
giden yolun - İpek yolunun- Adigece adıdır.
Nışç- Ныщ, kurbanlık hayvanlara verilen ad.
Nıvejleps- Ныожълэпс, bazı Adige kabilelerinde
düğün eğlenceleri ve her türlü merasimler bittikten
sonra, bizzat gelinin, düğün süresince emeği
geçen kadınlara et kaynatarak 'lepsi' onlara
ikram ederek, ağırlamasına denilir.
Niedertscherkessisch, bkz. Kjahisch/Kyahça,
batı Adige lehçelerine denilir.
Nogumo Şore Beçmız, * 1794 22 Haziran
1844. Günümüzde kuruyup yok olan Dzutze nehri
kenarındaki Nogumo Abezech köyünde dünyaya gelmiş ve
ailesi Kabardey bölgesine yerleşmiştir. Ebeveynleri
Dağıstan'da bir medreseye din hocası olması için
gönderirler. Orada Arapça, Persçe ve Türkçe öğrenir.
Yirmi beş yaşına kadar vatanında din hocalığı yapar.
Ancak "halkıma faydası olmayan bir ilmin bana da
faydası yok" diyerek hocalıktan ayrılır ve Rusya'nın
devlet hizmetine girer. Rusça'yı öğrenir ve
1828'de Nalçık'ta Rusça öğretmenliği yapmaya başlar.
1830- 35 yılları arasında Petersburg'da Çar hizmetinde
bulunurken kütüphanelerde de halkına faydalı olabilmek
için araştırma yapar. Rus Polonya savaşına da
katıldıktan sonra Anavatanına dönerek 1835-1843
yılları arasında Kabardey mahkemelerinde başkanlık
yapar. 1837'de Kabardey Adigece'sinin gramerini
hazırlar ve 1843'de de 'Adige Halkının Tarihi' adlı
eserini yayınlanacak şekilde hazırlar. Ancak Rus
Akademisi'nce baskı için değerli görülmez ve
yayınlanmaz. Kendisi 10 Temmuz bazılarına göre 22
Temmuz'da genç yaşta halkına daha çok eserler
bırakacağı çağda geçirdiği kalp kriziyle hayata
gözlerini yumar. Yaptığı hizmetleriyle halkının
kalbine ebediyen ölmemecesine yerleşir. Yapıtları
vefatından sonra yayınlanır.
Nüfus,
Tarihi Çerkesya’da kaç kişinin yaşadığı tamamen
tahminlere dayanmaktadır. Bu nedenle herhangi bir sayı
vermek istemiyorum. Sürgün ve göçle vatanlarını
terk edenlerin sayısı da tam olarak bilinememektedir.
Resmi kayıtlara göre bir milyon Çerkes'in tek
etiği bilinmektedir. Bunun 600 bin Avrupa kıtasına,
400 bin'de Asya bölgesine yerleştirilmişlerdir.
Waldemar Stöhr 1856-1864 yılları arasında 600 bin
Çerkes'in bunlardan 130 bin Abchaz’ın Türkiye'ye göç
ettiğini yazmaktadır.
Kabardeyler
Diğer Çerkesler
1897
98,561
46,286
1926 139,925
65,270
1939 164,106
87,973
(Geiger,Bernhard
1959)
Batı Adigelerinin ilk resmi nüfus sayımları 28 Ocak
1897'de yapılmıştır. Bu sayıma göre günümüzdeki
Maykop ve Krasnodar çevresinde 41 bin 869 Adige
yaşıyor bunlardan % 8,5 i okuma yazma bilirken, % 7,5
i de Arapça okuyup yazıyordu.
T.C. sınırları içinde 1927 yılında 13.648.270 kişi
yaşıyordu. Bunlardan aynı istatistiklere göre 60 bin
kadar Çerkes yaşıyordu. 1965 yılında ise 31 milyon
391 bin 207 kişi. Nüfus artma oranı % 24,9.
Çerkeslerin sayısı ise ne hikmetse
azalmıştır. Nüfus artma oranının Çerkeslere de 60
binden hareketle uygulayacak olursak 150 bin Çerkes'in
yaşaması gerekmekteydi.
(Ubuccini et Pavet de Courteille 1876;Waldemar Stöhr
Westemanns Lexikon 1965 ; Tanoğlu Ali Ord. Prof.
Beşeri coğrafya İstanbul 1969)
|