Notlar: 1) Terimlerin çeşitli dillerde
yazılışları / işareti ile ayrılmıştır
Adige/Adghe vs. gibi 2) Sözcüklerin
yazılışında Latin ve Kiril harfleri kullanılmış ve .-
işareti ile ayrılmıştır. Adige-Адыгэ 3)
Yabancı kaynaklı sözcüklerin Türkçe okunuşları
parantez içinde yazılmıştır; Schapsugh (Şapsuğ)
4) Kesme işaretinin alfabetik sıralamada önem
verilmemiştir.
Ubin,
Kuban nehrinin yan kollarından birisidir.
Ubuch/Ubıh/Vıbuh/Peku,
Karadeniz Soça bölgesinde yaşamış olan bir Çerkes
halktır. Sayıları çok az ve dillerinin 82 sesi vardır
ve bunlardan sadece ikisi sessiz diğerleri seslidir.
Abedsechlerle akrabadırlar ve Ubuh asilleri Abdsechçe
konuşurlar (A. Berge 1860;174) demektedir nitekim bir
halk kongresi ile, sayıları az olduğundan (Özbek 1982;
9) Ubuhça yerine Adigece'yi öğrenmeye karar
vermişlerdir. Ubuhlar şu kabilelere ayrılırlardı;
Medovay, Vordan/Varden, Chisa ve Ssaşe.
Ubuhlar Abedsechlerden sonra silahı bırakanlardır. Bir
çoğu Moskova'nın Kuzeydoğu'sunda Kostroma iline
yerleştirilmiştir ve akıbetleri hakkında hiç bir
bilgimiz yoktur. Günümüzde en çok Ubuh Türkiye'de
yaşamaktadır. Ancak Tefik Esenç’in vefatından sonra
Ubuhça'yı doğru dürüst bilen hiç bir kimse
kalmamıştır. Bkz. Tubi
Uğo ş1eğevın- 1угъо щ1эгъэун,
Adige inançlarına göre dumanın hastaları
iyileştirdiğine ve hastalıkları önlediğine
inanırlardı. Bunun için günlük çok kullanılırdı.
Örnek olarak; birisini bir köpek ısırınca, ısıran
köpeğin tüyleri kırpılır ve yakılarak dumanı içe
çekilir. Bu sayede iyileşileceğine inanılırdı.
Ukruch,
Constantin'in Kuban/Psıj nehrine verdiği addır.
(Neumann, Fr. 1847; 18)
Urquhart, David
İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Palmerston tarafından
1833 yılında Osmanlı imparatorluğu'na gönderilmiştir.
Urquhart
İngiltere kral IV. Williams'ın özel sekreteri Sir
Herbert Taylor ve Palmerston'a doğrudan doğruya bağlı
idi. 1834 yılında Kafkasya'ya casus olarak
gönderilmiştir.
Urquhart'in
en yakın adamı olarak da 1830 yılında Rusya'ya karşı
Polonya'yı başarısız bir ayaklandırma hareketini
yürüttükten sonra İngiltere'ye sığınan Adam
Czartoryski yanına verilmiştir.
Urquhart
tüccar kılığında 1834'de Anapa kalesine gelerek 15
Çerkes beyi ve 200 thamate ile toplantı yapar. Onlara
tuz, barut, kurşun dağıtır ve Rusya'ya karşı savaşı
yürütürlerse İngiltere krallığının tam destek vereceği
vaadinde bulunur.
Urquhart
verdiği sözü tutarak gerekli yardımları da gönderir.
1835 de Portofolio adlı doğunun problemleriyle
ilgilenen bir gazete yayınlar. İlk sayısında Rusların
sözde gizli isteklerini, ikinci yarısında da
Çerkeslerin bağımsızlık deklarasyonunu yayınlar.
1836'da İngiliz büyükelçiliği sekreteri olarak
Türkiye'ye geri gelir. 1836 Ekim'inde Vixen gemisini
özel olarak ticarete başlatır, Rusya'nın ticaret
ablukasını kırmak için. 1837 başlarında gemi Rusya
tarafından ele geçirilir. Büyükelçilik harp
gemilerini göndermesini ister, ancak Palmerston
İngiltere'nin çıkarlarını düşünerek herhangi bir
krize girmek istemediğinden yanıtsız kalır. Vixen
olayından sonra
Urquhart
resmi olarak İngiliz devletinden koparak, Osmanlı
devletine danışman olarak görev alır.
Urup,
bkz. Varp
Uruch,
Kabardey topraklarında Terç/Terek nehrinin yan kolunun
adıdır.
Uzden,
Tatarca'dan alınarak, yabancılarca Adige soyluları
için kullanılan sözcüktür. Tatarca en yaşlılar
anlamına gelmektedir.
Uzunyayla,
Anadolu'da Kayseri ilinin Kuzey kısmına denilir. Bu
yörede 82 Adige köyü vardır ve bunların 15'e yakını
Hatukuay, ikisi Abedzech ve bir kaçı da Abazin olmak
üzere gerisi Kabardey Adigeleridir. Yöreye 1864'den
itibaren Adigeler yerleştirilmiştir. Bu yıllarda
Avşarlar Osmanlı'ya isyan ediyorlardı. Padişah asi
Avşarları ıslah etmek gayesiyle bilinçli olarak
Çerkesleri yerleştirir. Osmanlı devletinin Avşarlara
ya kışlıklarda ya da yazlıklarda kalma teklifini,
yazlıkları tercih edilince dağlarda kalırlar. Ünlü
halk ozanı Dadaloğlu yazdığı şiirinde ''hakkımızda
devlet etmiş fermanı, Ferman padişahın, dağlar
bizimdir''. Halen bu nedenle iki halk arasında yer yer
anlaşmazlıklar çıkmaktadır. Avşarların Çerkeslere
karşı duydukları kinlerini şu halk dörtlülerinde dile
getirmektedirler:
''Giydikleri
deri, ''Kıllı Çerkes
tükenir mi
yedikleri darı,
Birer birer ölmekle
Gök gözlü bir halk geliyor
Beşer onar ölmeyince.
Bizi mahv edecek.'' Ne
deyimde ağlayım
Ölü
benim olmayınca.''
|