YEMUZ Nevzat Tarakçı
15.05.2015
21 Mayıs, çile ve ıstırabın, acının, ölümün yıldönümü.
Aradan bir buçuk asır geçmiş, dile kolay.
Ölüm kokan uzun, trajik bir hikâye.
Biz bu uzun süreçte ne yapmışız?
Yok oluşa ne kadar direnebilmişiz?
Ya da ne kadar eriyip kaybolmuşuz?
An itibariyle dilimiz, kimliğimiz, gençliğimiz ne durumda?
Ya tarih bilincimiz, ya kültürel duyarlılığımız?
Ya uyumumuz?
Anavatanla bağlantımız?
Duyarlılığımız?
Geleceğimiz?
Gençliğimiz?
BU KÜLTÜRÜ KİM YAŞATACAK?
Türkiye bağlamında Çerkes kültürünü yaşatacak yegâne kurum, beğensek de beğenmesek de kültür derneklerimiz.
Peki, şu durumda derneklerimiz, olması gereken yerde mi?
Gidişat nereye?
Derneklerimizden zihinlere yansıyan görüntüler insanımıza güven ve huzur veriyor mu?
Yoksa dağıldık, döküldük, savrulduk mu?
BU DERNEKÇİLİKLE BU KÜLTÜR YAŞAR MI?
Sahi, derneklerimiz fetret dönemini mi yaşıyor yoksa?
Yani duraklama devri.
Zordur bu konuyu konuşmak, bu noktayı tartışmak.
Bu alanda çok ciddi öz eleştiri gerekiyor.
Bir de samimiyet ve kocaman yürek!
PANAROMA
Bireyleri, aileleri harekete geçirecek, topluma ışık tutacak yegâne kurumlarımız, derneklerimiz.
Derneklerimizle ilgili 150 yıllık geçmişimizde akla ilk gelen şu sorulara, samimi cevaplar verelim.
Toplumla kaç programda kaç kez bir araya gelmişiz?
Topluma hangi kültürel eğitimi vermişiz?
Yeni nesle ne katmışız?
Yönetim kurulları olarak derneklerde kaç kez sabahlamışız?
Ailelere ne kazandırmışız?
Ne kadar eğitim bursu vermişiz?
Başka şehirlerden gelen öğrencilere kaç ev açabilmişiz?
Derneklerimiz sayesinde kültürel duyarlılığa kavuşan gençlerin sayısı ne kadar?
Gençliğin eğitimi nasıl gidiyor?
Ya ana dili konusunda yapılanlar?
Çocuklarımızın ve gençlerin derneğe, kültüre ilgisini arttırmak için kaç cazip proje hayata geçirebildik?
Kaç gazete, kaç dergi, kaç kitap yayınlamışız?
Kaç konser, kaç spor turnuvası düzenlemişiz?
Kaç gençlik buluşması programında, gençlerin moralini, motivasyonunu yükseltmişiz?
Haydi, açık yüreklilikle söyleyelim, 150 yıldır bu saydıklarımızın ne kadarını yapabildik?
BİRBİRİMİZLE DİDİŞİP DURDUK MU YOKSA?
Gençler kimlik ve kültür bunalımı yaşarken bizler neyle uğraştık?
Bol bol birbirimizle didişip durduk galiba.
Sözde kurtuluş reçeteleri de hazırladık.
Hep konuştuk, hep didiştik.
BU MANTIKLA NEREYE KADAR?
Bir bakın geldiğimiz noktaya, derneklerimiz ve dernekçiliğimiz, samimiyetimiz tel tel dökülüyor!
Benlik ve gurur içinde birbirimizin gözünün içine baka baka yok oluyoruz!
Üzgünüm ama derneklerimizi heyecanını yitirmiş yöneticiler yönetiyorsa,
Bu yöneticilerimizin hatırı sayılır kısmı, konuşması, duruşuyla ideali hançerliyorsa.
Derneklerimizin eğitim, bilgilendirme, araştırma, derleme… gibi hiçbir derdi yoksa nasıl küllerinden doğacak bu toplum?
Bu tabloda 21 Mayıs hamaseti kaç para eder?
TARİH HESAP SORACAK
Eğer biz, bu plansız, programsız, bu ümitsiz, bitkin halinizle ezberimizi tekrarlayıp duruyorsak,
Eğer biz, unutulan dilimizin acısı, yok olan kültürümüzün sancısıyla sabahlayamıyorsak,
Eğer biz, maddi imkânsızlıklar içinde okul masraflarıyla boğuşan gençleri yalnız bırakıyorsak,
Eğer biz, kültür ve sanat programlarından uzaksak.
Eğer biz, dernek, kültür, gençlik… konularını sadece konuşup geçiştiriyorsak,
Unutmayalım, bu ihmalin vebali çok ağır olacak, er geç bu toplum bizi sorgulayacak, tarih bizden hesap soracak!
Unutmayalım, bir ülke, bir halk, bir toplum, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” diyorsa, o zaman “yok oluşun geri sayımı” başlamış demektir.
21 Mayıs’ların, birlikteliğimize, kültürel bilinçlenmemize ışık tutması temennisiyle.