ADİGECE KONUŞMASINI ÖĞRENMEK O KADAR KOLAY Kİ!

Dr. YEDİC Batıray Özbek
08.10.2005

Her şeyden önce istemek, gerçekten istemek gerekli. Gerçekten istiyorsak, Türkçe’yi ve Avrupa dillerini nasıl öğrendiysek,  Adigece’yi de aynı şekilde öğrenebiliriz.

Her dilde günlük konuşma ve anlaşma  için en fazla 500  sözcük  yeterli oluyor.

Böyle olunca;

Her gün bir sözcük öğrenirsek,  bir yılda 360 sözcük öğrenebiliriz.

Normal zekalı bir kişi  günde 10-15 sözcük öğrenebilir.  Biz onda kalalım ve altmış günde , yani iki ayda 600  kelime  öğrenebiliriz.

Bunun yanı sıra, cümlecikler, şiir ve küçük masallar öğrenilince  anadil öğrenilir.

Yeter ki isteyelim.

İstemek gerçekten istemek, gerekli.

Eğer istiyorsak bir yaz tatilini köyünüzde ya da bir Adige köyünde geçirin. Oturun Adigece bilen birisinin yanına ve gece gündüz konuşun onunla Adigece.

Benimle sadece Adigece konuşun, diye ricada bulunun ve bunda ısrar edin. Göreceksiniz ki iki ay sonra konuşur olusunuz.

Almanya’da iş sahibi olan Suriyeli bir hemşerimiz, Suriye’den her üç ayda değiştirerek bir akrabasını getirip iş yerinde çalıştırıyordu. Her uğrayışımda bu hemşerilerimizin, ilerlemiş yaşlarına rağmen  hiçbirinin anadilini konuşamadıklarını üzüntüyle görüyordum.

Yine bir gidişimde genç bir Adige ile tanıştırır ve bende geçmişte tanıştırdıklarını anımsayarak;
– Adige mi, Adigabze yışerep, (Adigese de Adigece bilmiyordur) dedim.

Genç Adige gülümseyerek;
– Adigabze değow seş_e, (iyi Adigece biliyorum) dedi ve beni utandırdı.

Bende, geçmişte ondan daha çok yaşça büyüklerin bilmediklerinden hareketle bu sözcüğü kullandığımı  söyleyerek kendisinden özür diledim.

Delikanlı;
– Haklısın, diyerek sözlerine devam etti. Bende kardeşlerimde Adigece’yi unutmuştuk. Günlerden bir gün babam elinde bir defter eve gelir. Bizleri toplar ve deftere adlarımızı yazar ve şöyle dedi; ”Kim Adigece bir sözcük öğrenirse her bir sözcük için bir lira vereceğim.” Verdiği sözü tutarak, öğrendiğimiz sözcükleri toplar ve tutarını hepimize bir bir dağıttı.

Verdiği para çoktu. Hepimizin bu iş hoşuna gitmişti. Arkasından; ”Her atasözüne iki lira, ödeyeceğim, daha sonra her hikayeye beş lira ödeyeceğim” dedi. Hepimiz büyük bir arzu ve istekle öğreniyor ve ay sonunda da paralarımızı alıyorduk. Bir kaç ay sonra  hepimiz anadilimizde konuşmaya başladık.

Babamız daha sonra defteri dürdü ve;
– Bundan sonra bu evde Arapça tek kelime duymayacağım, dedi.

Almanya’da çocuklarına Adigece öğreten azimli inançlı kişiler var. Onlardan bildiklerimin  adlarını vermek istiyorum. Çünkü onlar çocuğuma şehirde kentte anadilini öğretme zor oluyor diyenlere bir örnektir: Hamburg’da vefat eden İzzet Hasani  üç çocuğuna,  Bochum’da Huaj Dedağ, Münster’de Necati Hatam, Kelch de,  H. Aktaç vs. vs…

Bir çoklarımız Hıristiyan dini misyonerliği üstlenmiş Adige olmayan kişilerin nasıl Adigece öğrenip konuştuklarını okumuşsunuzdur.  Onların azmini ve yolunu tutarsanız  çok çabuk öğrenebilirsiniz.

İsteyince dağlar devrilir.