Kuban Paul Seauhmann
09.07.2005
Sokağınızdaki bakkala, fırına, pastaneye gittiğinizde belki de önemsemediğiniz bir davranışla karşılaşırsınız.
500 gram peynir istersiniz. Bakkal güler yüzüyle sizi selamlar; elini diline götürür, parmaklarını ıslatır, yağlı kağıdı çengelinden koparır, terazinin üzerine koyar. Sonra peyniri camekanlı bölmeden alır, istediğiniz gramajda keser kağıda sarar. Yine parmağını diliyle ıslatarak naylon poşeti açar, paketi içine koyar size verir.
Abartısız, yüz esnaftan 99’u böyle servis yapar.
Buraya kadar yazdıklarımızı okuduğunuzda ”Eee, ne var bunda?” diyebilirsiniz. Çok şey var. Alışveriş yaptığınız esnaf, ağzındaki tükürüğü sofranıza kadar servis yapmış oluyor. Çoluk çocuğunuz ciddi biçimde riske giriyor. Çünkü her esnafın güncellenmiş sağlık sertifikaları dükkanlarında asılı değil. Nereden biliyorsunuz bulaşıcı bir hastalığa yakalanmadığını?
Bu konuya ilişkin yapılan araştırmalar sonucunda; her 100 kişiden 20’si hastalık kapıyor. Hem de çok ciddi hastalıklar. Bizim önerimiz parmağını yalayarak poşet açan, kağıt tutan esnaftan alışveriş yapmayın. Eğer çok sevdiğiniz ve vazgeçemeyeceğiniz bir insansa; o zaman uyarın.
Çağdaş toplumlarda açıkta satılan hiçbir ürünü -buna ekmek de dahil- çıplak elle tutarak satamazlar. Yöntem olarak; ya hazır poşet içinde ya da satıcını elinde eldiven olarak satış yapılabilir.
Çerkes kültürünün ne denli çağdaş olduğu, çağın önünde gittiğinin güzel kanıtları.
Çerkeslerde parmak yalamak haynapedir. Hangi nedenle olursa olsun el ağıza götürülmez. Bu nedenle bir çok toplum elle yemek yerken Çerkesler gümüş çatal, kaşık kullanıyordu. Dün değil, ondan önceki gün değil. İki yüz, üç yüzyıl önce.
Bu davranış biçimi sosyolojik olarak değerlendirildiğinde bal tuttuktan sonra parmağını yalayan Çerkes göremezsiniz.
Kültürel etkilenmeler oluyor, olacakta. Hele hele günümüzde bu kaçınılmaz. Kültürünü yaşamak isteyen insanımızın, bu etkilenmelerden zararlı çıkmaması için geleneklerimizin temelini algılaması yeterlidir. Bunu yaparsa etki altında kaldığı kültürlerdeki tortuları otomatik olarak eler.
Elle yemek yemenin kolaylığı varken, atalarımız; zaman ve emek harcayarak üstelik gümüşten çatal, kaşık neden yaptılar acaba? Bu sorunun yanıtını bulduğunuzda, ne denli çağdaş insanlara sahip olduğumuzu daha iyi anlamış olacaksınız.
Maykop Müzesi’nde görmüştük. Mutfak ve mutfak araç gereçleri koruma altına alınmış. Yüzyıllar öncesi kullanılan bu malzemeleri günümüzde birçok evde görme olanağınız yok.
Bal tutup parmağını yalayan bir toplum olmadıkları için mi dünyanın en uzun yaşayan insanları Çerkeslerdi acaba?
SonSöz
Çerkes, her hareketinin çocuğuna örnek olduğunun farkında olandır. (Kuban)