ÇERKESYA KRONOLOJİSİ

Dr. YEDİC Batıray Özbek

Toprağın hiçte ekşi değil,
Yoluma da sığamıyor değilim
Kızım da uğurlu
Berrak bir gün gibi…

Oğlumsa uysal ve de eğitimli
Çerkeş yurduna kalbimi süreyim,
Hepimiz, hepimiz aranıyoruz
Kimi arıyoruz sanıyorsun sen?

Aradığımızı Ben söylerim,
Ben söylerim ama kim dinler?
Kimse bizi aramıyor,
Kendi kendimizi arıyoruz…
Kimse bizi aramayacak

Boşu Boşuna aranarak
Gezinme bu dünyada…

Sen kendi kendini ara
Kendini bul?
Ben neredeyim?
Kendimi nereden taşıyıp
Geleceğim?  Diyerek
Kendi kendine bir sor

Anavatanımız Çerkesya‘nın bağımsızlığı uğruna kahramanca savaşan, yaşamlarını bu yolda çekinmeden feda eden, Çerkeş Özgürlük Destanı’nı yazdıran HALKIMIZA ve onların önderliğini yapan, aşağıda adları yazılı olan, ya da adlarını bulamadığım diğer önder ve thamadelerimize, bu yapıtımı ithaf ederek huzurlarınızda saygı ile eğiliyorum. Bu gerçek vatan evlatları, Nart Soyu’nun son çocukları, gönüllerimizde yaşamakta ve sonsuzluğa dek yaşayacaklardır. Ulu kahramanlar, toprağınızda rahat uyuyun, uğrunda öldüğünüz o topraklarda, torunlarınız tekrar kök salarak, on binlerce yıllık şanlı ulusumuzu yok olmaktan kurtarmışlar ve barış içerisinde, ulusal kültürümüzü daha bir yükseltmişlerdir. Biz Anavatan dışında yaşayan Çerkesler, barış ve dostluk yollarıyla vatanımıza döneceğimize, tüm gücümüzle vatanımızı daha ileri düzeylere ulaştıracağımıza huzurunuzda söz veriyoruz.

Havdeko Mensur, Kehrıko Şamuz, Şiptlagoko Rassu, Pşat yöresinden Yındarıko Hacı Chuj Beg, Dzepş Şıhan Jeri,  Pşemaf Ali bi Vizeroko, Kalevibetako Hatıkuay, Hattıv, Pşaduje, Naştıv, Hatıkuayko Jambolet, Tığuıj Ali Ahmet, Mehmet Efendi, Kissa Yöresinden Hacı Datchumuko, Bjeduğ pşısı Pşık’uy, Şemıt Urutzıko Yislam, Yerikoko Yislam, Berzek Alchazıko Beyislam, Havdıko, Abedzech eyaletinden ünlü politikacı  Seraskeriko,  Kertzij ve Haşmatzo, Hatlaşe’den Hamed, Apsığ’dan Yefenıko,  Mehmet Ali, Abun’dan  Hatuz  Geteğaş,  Şapsığ  Pak, Chuşt Hafeş, Hatık’u uzokk, Chuşt Bardam Hurayko Hafıj,  Şapsığ yöresinden Hantechu ve Pşık’uy Borok, Chodz Zabl, Abat Besni, Çoratıko Hamutz, Yukarı Abın’dan Anchur, Dagumuko Berzek, Melgoş, Arslan Jeri, Tutza, Nekepsicho’dan Vana kabilesinden Y. Touisoko, Jajı Ali, Jajı Mehmet, Sapte Tza’ko, İsmail Brakok, Koblı Arslam, Paris’ten gelerek Çerkeslerle omuz omuza savaşan Kürt Beyi Pharis Bey, M. Çuroko, Pşık’uy Borok, Haktoş, Hacı Bram, İbrahim Netcho, Arslam Beg, Hako, Tu. Adler’den Bayslam, Bjedugh Pşısı Acaigagako, Ubıkh verklerinden Geranduk Brakok İsmail ve diğerleri.

Ayrıca sayıları yüzleri bulan Polonyalı askerlere, onların subaylarını, özellikle halkımızın Tevfik Bey adını verdiği Tephil Lapinskiy ve Dağıstan’dan gelerek Abedsechleri organize eden Mehmet Emin’i de saygı ile anıyor ve huzurlarında minnetle eğiliyorum.

“Siz, bütün Müslüman ve Hıristiyanlar, tek bir tanrıdan söz eden sizleri anlamak hem çok zor, hem de siz bu iddialarınızla yanılmaktasınız. Gözlerimizin gördüğü hiçbir şey yeryüzünde tek değildir, aksine pek çoktur, çeşitlidir. Nasıl olur da bu kadar çok çeşitlinin içinden birisi, tek ve en kudretli olduğunu iddia edebiliyor, kendini bu çokluklardan ayırabiliyor? Bizim çok tanrılarımız varken, her şey daha iyi ve düzenli idi; çünkü her tanrının görevi ayrı ve belli idi. Su, ateş, ormanlar, dağlar, insanların ve hayvanların tanrıları… Hepsi ayrı ayrı idi… Tek bir tanrı nasıl oluyor da dünyamızda sayılamayacak kadar çok sorunların üstesinden gelebiliyor? Bu tek tanrı adına daha önceleri Türkler gelerek bizi boyundurukları altına almaya kalktılar, daha sonra yine bu tek tanrı adına; Ruslar gelerek bizi köleleştirmek istediler. Osmanlılar bizi tek bir tanrı adına, yine aynı tek tanrı adına köleleştirmek isteyen Ruslara karşı savaşa çağırıyorlar. Yine Ruslar bu tek tanrı adına Müslümanları, Müslümanlar da Hıristiyanları öldürüyorlar.

Nerede bu olaylardaki gerçek?

Söyler misiniz? Sizler de aynı tek bir tanrı adına, ama daha değişik bir tanrı, Türklerinkinden ve Ruslarınkinden de daha başka tek bir tanrı adına (Sizlerin de bizlerden ne istediğinizi zamanı gelince görecek ve anlayacağız) bizlerle birlikte tek bir tanrıya karşı savaşmak istiyorsunuz.

Ne tuhaf değil mi?”

(Taupse Mart 1856, Kobli Arslamkeri)

ÖNSÖZ

Bu yapıtta; Çerkeslerin, bilinen en eski çağlardan günümüze kadar olan tarihi ele alınmakta ve kronolojik olarak sunulmaktadır.

Çerkeslerin milattan önce ve milattan sonraki tarihleri, özellikle bağımsızlık savaşı yılları bu güne dek yeterince incelenmemiş ve gün ışığına çıkartılmamıştır. Bu konu düşündürücü, aynı zamanda acı dolu bir trajedidir. Kitap okundukça anlaşılacağı üzere, kronoloji özellikle bağımsızlık ve özgürlük savaşları yıllarında yoğunluk kazanmaktadır. Bu açıdan da kronoloji, bildiğim kadarıyla bu konuda şimdiye dek yazılmış en kapsamlı tarih kitabı olmaktadır.

Bugüne dek kullandığımız tarihi bilgilerimiz çoğunlukla tek yönlü, yanlış ya da özellikle yanıltılmış kaynaklara dayanmaktadır. Bilinçli bir yöntemle amacından saptırılmış bilgilerle doludur. İşte bu yapıt yanılgıların ve yanlışlıkların düzeltilmesine yardımcı olabileceği gibi birçok kişi ve konu hakkında tartışma olanakları hazırlayacaktır.

Yukarıda sözünü ettiğimiz yanlış bilgiler nedeniyle, Çerkes aydınları ve Çerkes Ulusal Sorunu terim kargaşalarına ve de çeşitli konularda tarihi çıkmazlara sürüklenmiştir. Bunun doğal sonucu olarak; Kuzey Kafkasya halkları bütünleşememişler, aksine daha çok bölünmüşlerdir. Bu bölünüşte zamanla moral çöküntülerine ve çözülmelere neden olmuştur. Bu arada muhaceretteki Kuzey Kafkasyalıların müşterek bir dille anlaşma olanakları olmadığından, toplantılarda, demeklerde kullanabildikleri dil, yaşadıkları ülkenin hakim dili olmuştur. Böylece Kuzey Kafkasya halkları farkına varma­dan birbirlerini de asimile etmişlerdir. Bu karşılıklı dilsel erime is­tenilen amacın tam tersine sonuçlar getirmiştir.

Bu yapıt hazırlanırken, ekte sunulan kaynakçalardan da anlaşılacağı gibi; başta Alman, İngiliz ve Fransız kaynakları olmak üzere bir değerlendirmeye gidilmiş, bu arada bazı Türkçe kaynaklardan da yararlanılmıştır. Benim ulaşamadığım, inceleyemediğim kaynakların da olacağı göz önünde bulundurularak, kitabın bu açıdan okunmasını, incelenmesi hususunu siz sayın okuyuculardan özellikle dilemekteyim.

Ben tarihçi değil, etnologum. Bu nedenle de yapıt Ethno-historik bir özelliğe sahiptir. Yapıtın bu yaklaşımla incelenmesi­nin daha uygun olacağını ifade etmek isterim. Bu kitap aynı zamanda bir denemedir. Eksik kalan kaynakların, örneğin İtalya’daki Vatikan Devlet Külliyatı’nın, İstanbul Bizans Kilisesi, Çarlık Rusya’sı, Osmanlı, Sovyetler Birliği arşivlerinin taranmasından elde edilebilecek belgelerin de değerlendirilerek kitaba eklenmesi gerekir.

Kaynakçalarda belirtilen yapıtlar incelenirken kimi gerçeklerin de ortaya konması gerekmektedir. Bağımsızlık Savaşı zamanını ya da öncesi dönemde Kafkasya’ya giden gezginler, Çerkesya’yı ziyaret eden kişiler, günümüze tarafsız bilgi aktaramamışlardır. Örneğin; Teophil Lapinski Çerkes halkının yanında yer alırken, Fransız gezginci Dubois Montpereux ve Theodor Horschelt Çar, Haşim Efendi ise Osmanlı yanlısı bir üslup kullanmışlardır. Aktardıkları bilgiler, hizmet ettikleri devletlerin politik çıkarları doğrultusunda oluşmuştur.

Bu kitapta aktarılan bilgilere kızacak olan ya da “biz böyle mi idik? Neden bunları yazdı? Yazmasa idi daha iyi olurdu…” diyecek olan okuyucular da çıkacaktır. Bu tür sübjektif ve duygusal görüşlü tepkiler doğaldır. Ancak gerçekçi ve sağlıklı bir düşünce ve davranış tarzı değildir. Yanlış ve doğrularını, günah ve sevaplarını açıkça yazmayan, söylemeyen ya da öğrenmeyenler yanlışlarını yinelemek durumundan kurtulamazlar. Sürekli yanılgılara düşerek umarsız girdaplara kapılırlar. Eleştiriye açık kişi ve toplumlar her zaman ilerlemişlerdir. Kimi gerçekleri ne kadar acı olsa da kabullenmemiz gerekmektedir. Böylece hatalarımızı düzeltme yollarını bulalım. İşte bu yapıt bu anlamda yol gösterici adeta Çerkeslerin aynası olma işlevini yüklenmektedir. Okudukça kendimizi göreceğimize, en az 200 yıl önceki Çerkes toplumu ile bugünkü Çerkesler arasında bu anlamda hiçbir fark bulunmadığını anlayacağımıza inanıyorum. O çağlardaki kabilecilik, sınıfçılık, menfaatçilik, Çar yanlısı, Osmanlı yanlısı, dincilik ve benzeri hastalıklarımızın bugün bile sürdüğünü, yüzyıllardan günümüze yansıdığını göreceğiz.

Çerkes tanımının kapsamı çok geniş alınabildiği gibi, dar anlamda da kullanılabilmektedir. Hazar’dan Karadeniz’e kadar, bütün Kuzey Kafkasya halklarını içine alan geniş kapsamı yanında Adigece, Abazaca ve ölü dil haline gelen Wubıhça dillerini konuşan halkları kapsar biçimde dar anlamda da kullanılabilmektedir. Ben bu kitapta, özellikle ikinci anlamda kullanarak araştırmalarımı yürüttüm. Yabancı kökenli bir sözcük olan “Çerkes” teriminin yerine Kuzey Kafkasya halklarının kendi kendilerine vermiş oldukları öz adlarını kullanmanın en doğru yöntem olduğunu düşünmekteyim. Bu adlar, Abaza, Adige, Çeçen, Asetin, Lezgi ve benzerleridir. Diğer Kuzey Kafkasya halklarının da aynı çalışmalarla bu tür yapıtlar vermeleri en büyük sevinç kaynağımız olacaktır.

Bu kitapta sürgünden sonraki Çerkeslerin, 1864’den sonra Çarlık Rusya’sı sınırları içerisinde kalanların Ekim İhtilalinden sonraki tarihleri yelerince incelenerek ortaya çıkarılması için özverili çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu gereksinme nedeni ile:

Geçmişin hatalarından ders alarak, kişisel ve politik çıkarlar, makam ve mevki kaybetme kuşku ve korkuları bir yana bırakılarak, binlerce yıldır yok edilemeyen halkımızın, dili ile, tarihi ile, kültürü ile bir bütün olarak, son yıllarda karşılaştığı tehlikeli dönemeçten kurtarılması çalışmalarına her Adige’yi, Abaza’yı, Çeçen’i vb. çağırıyoruz. Bu görev hiçbir kişinin ya da kuruluşun tek başına yükleneceği, ya da sahipleneceği bir görev değildir. Herkesin ortak sorunudur. Herkesin katılması gerekmektedir.

Çerkeslerin Çarlık Rusya’sına karşı yürüttükleri bağımsızlık ve özgürlük savaşı, bilindiği gibi yüz elli yıldan fazla sürmüştür. Sonunda, Çerkesler kendilerinden asker, gerekse silah açısından çok daha güçlü Çar yönetimine boyun eğmek zorunda kalmışlardır. Çarlık Rusya’sı tarihi yakından incelenecek olursa, İmparatorluğun yürüttüğü kolonileştirme savaşlarında hiçbir halk bu kadar uzun süre özgürlüğü ve bağımsızlığı için, ne Avrupa’da ne de Asya’da Çarlara karşı direnebilmişlerdir.

Kuzey Kafkasyalıların kolonisi Çarlara karşı yürüttükleri müdafaa sa­vaşları, pek çok araştırmacı ve tarihçilerce yanlış yorumlanarak, daha sonraki yıllarda Çerkes halkına yanlış aktarılmış, yanlışlıklar tarihi gerçek imiş gibi halka öğretilmeye çalışılmıştır. Bu aktarış biçimleri bir ölçüde bilgisizliğe dayanmaktadır. Ancak, büyük ölçüde de Çerkes halkının daha çabuk eritilerek yok edilmesi amacıyla kasıtlı olarak yapılmıştır.

Kuzey Kafkasya halklarının yürüttüğü savaşlar, tarafsız bilim adamlarınca ikiye ayrılarak incelenmektedir.

Dar anlamda aldığımız Çerkes kavramı içerisine giren Adige, Abaza ve Wubıhların yürüttüğü özgürlük ve bağımsızlık savaşları, Çeçen ve Dağıstan halklarının din ağırlıklı olarak yürüttükleri savaşlar.

Kökenleri farklı olan bu iki savaş, çoğu kez birlikte incelenmektedir ki bu yöntem olarak yanlıştır. Bu tür birlikte inceleme yöntemi ayrıca bilimsel de değildir. Zira bu yıllarda Çerkeslerin büyük çoğunluğu daha İslam dinine geçmiş değillerdi. Kısmen Hıristiyan ve kısmen de daha önceki dinsel inançları yaşamakta idiler. Bu durumu o devrin birçok Avrupalı gezgini tarafından açıkça ortaya konulmaktadır. Hatta 1980’li yıllarda Yugoslavya’da yaptığım araştırmalar sırasında Velika Ryeka köyünde oturan seksen yaşını aşkın Hacı İshak’a dedesinin dininin ne olduğunu sorduğumda, gülümseyerek “Birçok tanrılara inanıyordu” yanıtını almıştım. Nitekim Osmanlı Paşası Ferah Ali Paşa’nın 1780’den sonra Çerkesya’ya İslam dinini yaymaya kalkışması da bu savımızı doğrulamaktadır. Şeyh Şamil’in Çerkesleri kendine bağlayarak dini bir savaşa sokabilmek amacıyla Adigelere gönderdiği Hacı Mehmet, 1842’de diğer müritlerinden Hacı Süleyman 1944’de, Adigeler tarafından zehirlenerek öldürülmüşlerdir. Öldürülme nedenleri ise, binlerce yıllık Adige geleneklerini kaldırarak, dogmatik şeriat kanunlarını uygulamaya kalkışmalarıdır. Bu naiblerin bilmedikleri gerçek; içlerine girdikleri halkın çoğunluğunun Hıristiyan olması ya da Hıristiyanlık öncesi tanrılara halen tapmaları idi. Hatta Wubıhlar İslamiyet’ten söz açılmasını bile istemiyorlardı. Şamil’in en son gönderdiği Nabi M. Emin ise Abedzechlerin arasına yerleşerek, hiçbir çıkış yapmadan, birkaç yıl Abedzechleri inceler. Onları tanır, halkın karakterini ve hassas oldukları konuları öğrenir, daha sonra naipliğini ilan eder.

  1. Emin sözde Şamil’e bağlı, gerçekte ise tamamen gelenek­lere göre yönetilen bir yönetim biçimi kurarak, şeriattan hiç söz etmeden kendisini kabul ettirmiş, böylece başarı sağlayabilmiştir. Teophil Lapinski’den aldığımız bilgilere göre, Şamil savaşı kaybedeceğini anlayınca, M. Emin’e mektup yazarak Abedzech bölgesine gelmek istediğini bildirir. M. Emin ise ona şu yanıtı yazar: “Sakın buraya gelmeye kalkışma, Abedzechler şeriat düşmanıdır. Senin katı dini kurallarını kabul etmezler. Buraya gelirsen yaşamını güvence altına alamam”. Şamil de Abedzech bölgesine gelmekten vazgeçer. Bu olaylar Şamil’in Çerkesler indinde bir kahraman olmadığını, Çerkeslerle yakın bir ilişki içerisine giremediğini, açıkça ortaya koymaktadır. Unutulmaması gereken, Şamil’in Çarlık Rusya’sına karşı yıllarca kahramanca savaşan bir Dağıstan dini lideri olmasıdır.

Bu kitapta, birinci grubun, yani Çerkeslerin kronolojisi ortaya konmuştur. Bu nedenle de, dar anlamda Çerkesler (Adige, Abaza, Wubıh) incelenmektedir.

Çerkeslerin bağımsızlık savaşını neden kaybettikleri sorusu her zaman belleğimizi meşgul edegelmiştir. Bunun nedenleri pek çoktur. Ben şurada bir kaçını yazmakla yetineceğim. Bu yazdıklarımın günümüzde bile geçerli olduğunu büyük bir üzüntü ile belirtmek isterim:

1)  Çerkes halkları ve boyları arasında birlik sağlayamıyorlardı.
2) Çerkesler, toplumda mevcut sınıfsal yapı nedeni ile anlaşamıyorlardı.
3)
Birlik sağlanmak için kurultaylar toplanıyor, ancak kararlar alınamıyor, karar alınmış olsa bile, kan davası geleneği nedeni ile yerine getirilemiyordu.
4)
Bir lider seçilerek onun emir ve komutası altına girilemiyordu.
5)
Osmanlı ve İngiliz ajanları amaçları doğrultusunda kabile başkanlarını aldatabiliyorlardı.
6)
Belirli bir devlet örgütlenmesi ve idari yapı bulunmadığından, o anda yapılan savaş için toplanan ‘asker’, savaş bittikten sonra hemen dağılıyorlar ve bir sonraki savaş için yeniden toplanıyorlardı. Oysa karşılarında devamlı ve eğitimli, örgütlü düzenli bir ordu vardı.
7)
Çarların silah sıkıntıları olmadığı bir yana, cephane fabrikaları vardı.
8)
Çerkesler ise Osmanlı ve İngilizlerin boş vaatlerine bel bağlayıp ümit içerisinde silah bekleyip duruyorlardı.

Savaşın devam etmesinin en büyük nedeni, kendi çıkarlarını çok iyi planlayan İngiliz ve Osmanlı politikaları olmuştur. İngilizler, Hindistan ve Ortadoğu’daki ulusal çıkarları doğrultusunda, Çerkesleri devamlı savaşmak için teşvik ediyorlardı. David Urquhart İngiltere’de verdiği bir konferansta “Çerkesler, İngiltere’nin Hindistan bekçileridir” sözleri ile İngiliz politika ve entrikasını net olarak gözler önüne sermeye çalışmıştır.

Osmanlı Devleti için Çerkesya her an ileri sürülebilecek, satranç piyon taşlarından biri idi. İmparatorluğun doğu sınırları Çerkesya savaşları sayesinde korunuyordu. Nitekim Kuzey Kafkasya’ da 500.000 kişilik bir ordu bulunduran Çar yönetimi, Osmanlıların doğu sınırında yalnızca 10.000 kişilik bir ordu bulunduruyordu. Görüldüğü gibi sembolik bir sayıda olan Rus ordusunu Osmanlılar doğuda her zaman bertaraf edebilir ve Kuzey Kafkasya’da sürdürülen savaşa katılabilirlerdi. Ancak Osmanlı cephesinde ne böyle bir hareket yapılmıştır, ne de Kuzey Kafkasyalılarca istenilen silahlar gönderilmiştir. Gönderilen çok az miktardaki silahlar ise ya çok eski ya da çürümüş baruttan öteye geçmemiştir. Bu denli güçlü ve kalabalık Çar ordularının Kuzey Kafkasya’da oyalanması, Balkanlar’da Osmanlı egemenliğini uzatabilmiştir. Osmanlı devletinin izlediği politikaya ve isteğine bu durum uygun düşmekte idi. Nitekim Çerkesya düştükten sonra Osmanlı devleti 13 yıl gibi kısa bir süre Balkanlar’da direnebilmiştir. Daha sonra Osmanlılar Balkanlar’da toprak kaybına başlamışlardır. Hatta 1876-1877 Savaşları’nda Çar orduları Çorlu’ya, Yeşilköy’e kadar gelebilmişlerdir.

Osmanlı Devleti Çerkeslere ne yardım etmiş, ne de İslam dininin Kafkasya’da yayılması için özel bir çaba göstermiştir. Aslında Osmanlı yönetimi hiçbir zaman cihad için, dini yaymak için savaş yapmamıştır. Cihad kavramı gayeye ulaşabilmek için araç olarak kullanılmıştır. Gerçekten cihad amaçlanarak Balkanlar ele geçirilmiş olsa idi, bugün Balkan halklarının hepsinin İslam dininde olmaları gerekirdi.

Osmanlı yönetimi Çerkesya’ya aşağıda belirtilen nedenlerle ilgi göstermiştir:

1) Askeri ve stratejik çıkarlar,
2)
Ekonomik çıkarlar,
3)
Politik çıkarlar,
4)
Saraya ve paşa konaklarına köle ve cariye bulma pazarlarının sürekliliğini sağlamak.

Bu belirttiğim hususların gerçekliğini kanıtlayan yeterince bilgi  kitapta bulunmaktadır.

Çerkesler yalnızca Kolonist Çarlara karşı değil, aynı zamanda Prusya’ya (Almanya) karşı da savaşmıştır. Çar’ın emrine girerek Çerkeslere karşı savaşan generallerin büyük bir çoğunluğu Alman kökenli Prusyalı subaylardı. Alman askerlerinin Kafkas cephesinde Çerkeslere karşı savaştıklarını belgelerden öğrenmekteyiz. Bu ger­çek bugüne dek bilinmiyordu, ya da gizli kalmıştı.

Çarlık yönetimi ele geçirdiği toprakların halklarından oluşturduğu askerleri de Çerkeslere karşı kullanmak istemiştir. Örneğin, Güney Batı Kafkas halklarından Abhaz ve Mingreller Çar yönetimine asker vermelerine karşın, bu birlikler cepheye gönderilince Batı Adigelerine karşı kurşun atmamışlar ve tüfeklerini havaya boşaltmışlardır. Yine Adigey’de yaşanan kuraklık yıllarında ilk yardım elini uzatan kardeş Abhaz halkı olmuştur. Abhazlar karşılıksız olarak binlerce ton yiyecek maddesini Adigelere getirmişlerdir. Bu insancıl ve içten davranışlarından dolayı Adigeler, bu kardeş halklara şükran duymuşlardır.

Çağdaş devlet kavramı ile örgütlenmemiş, askeri, stratejik ve politik bilgilerden uzak, okuma yazması ve kurmay okulları bulunmayan Çerkeslerin yenilmesi kaçınılmaz bir sonuç idi. Bu denli üstün bir güce karşı Çerkes halkının yok olmak noktasına dek savaş vererek, tarihini onurla yazdırması belki övünç ve gurur vericidir. Ancak, halkının yok olması, anavatanının elden gitmesi gibi felaketlerle dolu bir sonuca ulaşan bu tür kahramanlıkların övünç ve gurur kavramlarından da ayırt edilmesi gerekmektedir. Gerçekten Osmanlı ve İngiliz ajanlarının etkisi olmasa idi Çerkes halkı karşısındaki yenilmez gücü görecek ve büyük bir olasılıkla şerefli bir barış yolunu seçecekti. Bugün olduğu gibi dünyanın dört bir köşesine dağılmayacaktı. Ayrıca anavatanında büyükçe bir cumhuriyet olabilecekti, kültürünün bugünkü ulaştığı düzey çok daha ilerilere gidebilecekti. İşte bu trajik savaşın sonuçlarını daha önce sezebilen liderlerden birisi Kale Vibetako’dur. Ancak bu liderin ileri görüşlülüğü, bir silah ya da bir tabanca ile satın alınabilen diğer liderlerce göz ardı edilmiş, bu tür ileri görüşlü liderlere olanak tanınmamış, hatta bu tür liderlerin bazıları İngiliz ve Osmanlı ajanlarının baskıları ile “hain” ilan ettirilmişlerdir.

Toplumun sınıfsal yapısı, sınıflar arası çekişmeler, kabile anlaşmazlıkları, iç savaşlar birliğin oluşmasını engelleyen önemli etkenlerdir. Kurulan birlikler ise aynı nedenlerle uzun ömürlü olamamışlardır. Söz konusu bütün bu nedenler Çerkes halkının yenilgisini kolaylaştırmıştır. Aynı etkenler yenilgiden sonra imzalanması gereken anlaşmalarda Çerkeslerin aleyhine sonuçların yer alması olgusunu da getirmiştir.

Bu sınıfsal çelişkiler, bugün bile az da olsa Çerkes halkının sorunlarının çözümünü olumsuz yönde etkilemektedir.

Çerkes halkının tarihinin en karanlık ve en trajik yönü, anavatanlarından ayrılıp yabancı topraklara gitmeye zorlanması ve yabancı topraklara dağılarak yerleşme zorunda kalmalarıdır. Kimine göre “Göç”, kimine göre “Sürgün” olan bu olay, adı ne olursa olsun, binlerce yıllık geçmişi olan Çerkeslerin yok olmasına ya da yok edilmesine yönelik sürecin başlangıç noktası olmuştur. Bu olaya gerçek adını verebilmek için şu anda elde bulunan yapıtların içerdiği bilgiler yetersiz kalır. Herkes kendi politik düşüncesi doğrultusunda, ideolojisini destekler anlamda olayı yapıtlarına aktarmışlardır. Hiç kimse olayı bilimsel açıdan inceleme yoluna gitmemiş, onun bunun yazdıklarını demagojik metotla ya uzatmış ya da çürütmeye çalışmıştır. Sonuçta ortada mozaiğin taşları kalmıştır.

Çerkesler gerçekten anavatanlarından sürüldüler mi? Yoksa istekleri ile mi ayrıldılar ya da kandırılarak mı yabancı topraklara götürüldüler? İşte bu kitapta bu sorulara belgelerle yanıt verilmeye çalışılacaktır.

Çerkes halkının vatanlarından ayrılışının ilk sorumluları elbette bugün yabancı topraklarda yaşayan Çerkeslerin dedeleridir. Ancak bu ayrılışta halkın sosyal, kültürel ve politik yapısının, büyük etkisi vardır. Bilgisizlik, ulusal bilincin ve devlet olma bi­lincinin henüz oluşmaması gibi etkenler vatandan ayrılış olayını daha da hızlandıran gerçek etkenlerdir. Bu etkenlere dönemin İngiliz politikasını, Osmanlı devletinin yaklaşımı ile, Rus Çarlarının baskılarını ekleyebiliriz.

Çağımızda İngiliz devleti ayaktadır. Osmanlı yönetiminin resmi mirasçısı da T.C. devletidir. Bir zamanlar Çerkes halkının uğradığı bu trajik olayın açtığı yaraları geç de olsa sarılmasında bu iki devlete büyük görev düşmektedir. Bu yara, büyük çoğunluğu Türkiye’de bulunan ve dünyanın dört bir tarafına dağıtılmış olan ve yok olma noktasındaki Çerkeslerin vatanlarına dönmeleri ile sarılabilecektir. İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ne imza koymuş olan bu devletlerin, mirasçısı oldukları dönemin kanattığı yarayı sarmaları en azından politik ahlakın gerektirdiği bir ödev olmaktadır.

Bu iki devletin sevabına sahip çıktıkları dönemin günahını da kabul ederek bu bölünmüş halkın vatanında bütünleşmesine yardım etmeleri en azından uluslararası ahlak kuralının gereğidir.

Bu kronoloji ortaya konulurken bizim bilmediklerimizi ve kimi problemleri de birlikte getirmiştir:

1) 1834 yılının Sefer Bey’i ile 1856 yılının Sefer Bey’i (Zanoğlu Sefes Bey) aynı kişi midir? 1834 yılının Sefer Bey’inden İngilizler söz ederlerken onun Tatar olup olmadığı konusunda bir-şey belirtmemektedirler. 1856 yılının Sefer Bey’inin Tatar kökenli olduğu iddiasını Theophil Lapinski’den öğrenmekteyiz.

2) Gerek Osmanlı döneminde ve gerekse Cumhuriyet döne­minde Türk topraklarında barınan Çerkeslerin, devletin coğrafi ve siyasi bütünlüğü üzerine hiçbir olumsuz talep ve davranışları olmamıştır. Devlet Çerkeslerden her zaman yararlanmıştır. Hatta devletin bütünlüğünün korunmasına büyük katkıları varken, Çerkes halkının tarihinin ve kültürünün araştırılarak ortaya çıkarılması ve öğretilmesine neden resmi makamlarca engeller çıkartıldığı anlaşılır bir tutum değildir.

3) Osmanlı arşivlerinin Çerkes aydınları ve araştırmacılarına hala kapalı olması, bu arşivlerin araştırmacılara açılmasından neden çekinildiği de anlaşılamamaktadır.

4) Çerkesya’dan dışarıya yapılan göçlerden sonra, Anavatana zaman zaman dönüş teşebbüslerinin olduğunu görüyoruz. Balıkesir yöresinden Adigey’e dönmek üzere yola çıkan Çerkeslerin sonu ne olmuştur? Bunlar anavatana ulaşabilmişler midir? Ulaşamamışlar ise akıbetleri ne olmuştur? Nerelere götürülmüşlerdir?

5) Günümüzde olduğu gibi geçmişte de Çerkes yurtseverleri vatanlarına dönüş için hemen ekim ihtilalinin sonunda, Sovyet Dışişleri Bakanlığı ile görüşmeler yapmışlardır. Bu dönüş hareketi o zaman ileri mevkilerde bulunan Çerkes asıllı bürokratlar ta­rafından önlenmiştir: Alman kaynaklarına göre Türk Ajans genel müdürü Hüseyin Tosun ile General  Bu. Musa Kunduk en önde gelen kişilerdir. Diğer dönüşü engelleyenlerin ve dönmek isteyenlerin kimler olduğunu tarihin karanlığından aydınlığa çıkartılması ve bugün tekerrür eden aynı olaylarla karşılaştırılması ve ibretle değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yapıtta Çerkesce sözcüklerin yazılmasında Latin harfleri kullanılmıştır. Çerkesce sözcükleri ve isimleri tam anlamı ile yazmaya yeterli olmamaktadır. Aynı zamanda kaynakçada belirtilen yapıtlardan alınan Çerkesce kökenli sözcüklerde yine yazarları tarafından Latince harflerle yazılmışlardır. Bu nedenle yanlış anlaşılan ya da okunamayan, anlaşılamayan sözcükler ortaya çıkmaktadır. Her gezgin kendi anadilinden yararlanarak sesleri duyabildiği, anlayabildiği ve okuyucusunun okuyabileceği şekilde yazmıştır. Ben de aynı yöntemi kullanarak, okuyucuların okuyabilecekleri bir şekilde, Latin harfli Türkçe alfabe uygun bir yazı şekli kullanmaya çalıştım. Altmışın üstünde bir ses yapısı olan Çerkes dilinin 29 harfli bir alfabe ile yazılamayacağı, hele hele 19 harfli Arap alfabesi ile hiç yazılamayacağı hususunu herkesin çok iyi bildiğini sanıyorum.

Bu yapıtın yazılmasında, Bilgisayarla bana yardımda bulunan Adige kızı, S. Kambir’e, yazın kuralları düzeltmelerinde yardımcı olan Meltem Tamzok ve Halil Hatko’ya teşekkürlerimi sunarım.

Batıray  Özbek Yedic

  Çerkesya Kronolojisi

20-19. yy.
Kırımda topraktan mamul ilk eşyaların yapılması

 

16-13. yy.
Kuban ve Çerek (Terek) kültürü.

 

10-12. yy.
Bachsan Nehri kıyılarında Mezololit devrin yaşanması.

 

6000
Dicle ile Fırat nehirleri arasında yaşamış olan Mittanilerin dili ile yazılmış belgelerin Abhazya’da (Apsnı) da var olduğu dönem.

 

5000-2000
Çeşitli el sanatları ürünlerinin ve maden çağına ait Kokazik eserlerin Abhazya’da (Apsnı) yapılması.

 

4000-3000
Kafkasya’da Anaerkil toplum düzeninin etkili olduğu dönem.

 

3000
Kafkasya’da tarımın başlaması. Kuzey Kafkasya’da bu tarihlerden kalma Abhazca yazılı bir kitabe bulunmaktadır.
Bu çağlara rastlayan Miyekuape (Maykop) kurganlarında bulunan yapıtların Dicle ile Fırat arasındaki kültürle yakın ilişki içinde olduğu görülmektedir.

 

3000-1900
Miyekuape (Maykop) uygarlığı dönemi.

 

3000
Kimmerlerin (Çerkeslerin ilk ataları) tarih sahnesinde görünmeleri.

 

2000-1000
Kimmer İmparatorluğu dönemi.

 

1800
Kafkasya’da Bronz Devri. Karadeniz’in Kuzey steplerinde ve Kuzey Kafkasya’da koyun ve atların evcilleştirilerek hayvancılığa geçiş. Hayvan yetiştiricilerinin zenginleşmesi ile ilk sınıfsal yapılaşmaların başlaması.

 

1200-1000
Kuban Bronz Kültürü.

 

1000
Kuban kültürünün sürmesi. Demir Devri’nin başlaması. Çerkeslerin yerleşik kültüre geçmeleri.

 

IX-VIII yy.
İlk tarım araçlarının demirden yapılmaya başlanması.

 

VII. yy.
Klasik eski çağda adı Pagry olan bugünkü Gagra kentinin (Abhazya’da) Grekler tarafından kurulması.

 

  1. yy.
    Yunanların Karadeniz kıyılarında koloniler kurmaları.

 

  1. yy.
    Adigelerin ataları olan Sindlerin Gorgippa (bugünkü Anapa) kenti başkent olmak üzere Site Devleti kurmaları. Krallarının adına para bastırmaları. Çiftçilik, hayvancılık çok iyi topraktan eşyalar yapıyorlar ve demiri işliyorlar. Devlet organizasyonları olan Sindler, krallarını kendi aralarından seçiyorlar, kanunlar çıkarıyorlar ve güzel sanata da önem veriyorlardı. Kral Hek’otey 433-388 yılları arasında yaşamıştır.

Yunan gezgini Heredotos’un “SUCHA” yani Adigelerden söz etmesi.

Abhazya’nın Coelhis Krallığı’nın egemenliği altına girmesi, Dioscurias ve Pythion’da Yunan kolonilerinin kurulması.

 

V-IV. yy
Sindlerin toprağı sabanla sürmeye başlamaları.

 

480
Bosfor İmparatorluğu’nun kurulması. Bu imparatorluğun “Spartakidler” dünastisi büyük bir olasılıkla Adigelerde idi.

 

  1. yy.
    Bu yüzyılın ilk yarısında Sind Devleti’nin Bosfor İmparatorluğu’nca yıkılması.

 

III. yy.
Sarmatların Kafkas dağlarına sığınmaları.

 

  1. yy.
    Abhazya’nın Pontus Kralı 6. Mithiritades Eputor’a haraç ödemesi.

Korinth’li gezgin Skylax’un “KERKET” tanımını kullanması ve Kerketlerden söz etmesi.

MİLAD

I. yy.
Yunan gezgini Strabon’un “Cercetae” adı altında Çerkeslerden söz etmesi.
Kuzey Kafkasya’da ilk alan köylerinin kurulması ZIX’lerin (Adige) kutsal asa taşıyan thamadeler tarafından yönetilmeleri. Bu asalarda kutsal sayılan çeşitli hayvan rölyefleri bulunuyordu. Çağımızda Adigey bölgesinde yapılan kazılarda bu asalar ortaya çıkarılmıştır. Asa kullanma geleneği günümüze dek yaşayagelmiştir. Ancak, asa günümüzde kullanış amacı değişik bir şekilde, Çerkes düğünlerinde Hatiyako (Cegu) tarafından taşınmaktadır. Sembolik olarak kullanılmaktadır.
Gürcü kronolojilerinde Çerkeslerden “KAVKAZI” diye bahsedilmeye başlanması. Bu çağlarda Adigeler kendilerine “ZİCHİ” demekte idiler.
Abhazların kabilelere bölünerek feodal yapıya geçmeleri.
Yunanların Romalılar tarafından Karadeniz kıyılarından kovulmaları, Abhazların Roma yönetimi altına girmeleri.

 

  1. yy.
    Romalı Adrian’ın 2. yy.ın ilk yarısında Kafkasya’yı gezmesi ve aşağıda belirtilen halklardan sözetmesi.

SAMGHER-ABASKER-ASPİ-ZYGİER

 

  1. yy.
    Kuban (Psıj) nehrinin sol kıyılarının Adigelerce yerleşme alanı haline getirilmesi.

 

IV-VI. yy.
Abhazya’da soyluların ve özgür çiftçilerin birlikte askeri-demokratik kabileler birliğini kurmaları.

 

IV-XIV. yy.
Adigelerde feodalizmin tedricen oluşma süreci.

 

  1. yy.
    Hıristiyan dininin Kafkasya’da yayılmaya başlaması.

 

374
Çerkeslerin Barbar Hun saldırılarına uğramaları. Kuzey Kafkasya’nın Hunlarca yakılıp yıkılması.

 

IV-V. yy
Abhazların (Abasgin) Laz Krallığı’nın yönetimi altına girmeleri.

 

  1. yy.
    “Adige” adının ilk kez ortaya çıkması ve kullanılmaya başlanması.

 

455
Gürcü Kralı Wahtang Gurgasların Mingrelya ve Abhazya’yı Patschangi (bugünkü Abata)’ya kadar ele geçirmesi.

 

  1. yy.
    Abhazya’nın Bizans’a bağlanması. Bu dönemde Adige Beyi Lawristan’ın, Avar yönetimi altına girmeyi kabul etmemesi üzerine, Avar Hanı Baykan büyük bir ordu ile Bachsan ırmağına kadar olan yerleri yakıp yıkar. Adigeler bu vahşi saldırıdan sonra kendilerini zor toparlarlar.

Abhazların Bizans yönetimine girmeleri ve Hıristiyan dinini benimsemeleri.

Hıristiyan dininin Kafkasya’da yayılmaya başlaması ve Nalçik’te ilk Hıristiyan Başpiskoposluğu’nun kurulması.
Pers Şahı Anuşirva (531-579) ile birlikle Abhazların Bizans’a karşı savaşmaları.
Yunan tarihçisi Procopius’un ABASG-ZECCHEN ve SAGİPlerden söz etmesi. Bizans İmparatoru I.Justinian’ın Pitzunda’da (Abhazya’da) Ayasofya kilisesinin benzeri ilk kiliseyi yaptırtması.
Adigelerin Hazarların egemenliği altına girmeleri.
Nikopsis’te Yunan Ortodoks kilisesi rahipliğinin kurulması.
“KOSOG” adının Adigeler için ilk kez kullanılması.

 

VIII.  yy.
Abhaz Krallığı’nın kurulması ve sınırlarını Mingrel ve Karthveli topraklarına kadar genişletmesi. Leon’ un (Eristav) kral olması

 

746
II. Ansabadze Lewan’in Abhaz-Gürcü Krallığı’nı kurması.

 

772
Abhazya Kralı Thewdos ile Ermeni Kralı Aşot’un dostluk ve saldırmazlık paktı imzalamaları.

 

780
Abhaz Lideri II. Tatas’ın Bizans’tan ayrılarak Abhaz Krallığını yeniden kurması.

IX. yy.
Abhazya Krallığı’nın Laz Krallığı’nı da içine alacak şekilde genişlemesi. Bu dönemde Abhazya Krallığı’nın başkenti KUTAİSİ kentidir. Bu dönem Abhazların uluslaşma bilinci’nin oluştuğu dönemdir.

X. yy.
Tek dil konuşan Adige halkının oluşması.
Arap gezgini İbni Masudi’nin Kafkasya’yı gezmesi, Karadeniz kıyılarında yaşayanlar için “Keşak” adını kullanması.
Bizans İmparatoru Constantin Porphirogennetos’un İmparatorluk yönetimi altında bulunan halklar hakkında bilgi verirken, bu dönemde Kafkasya’nın yerli halkları olarak ABASG ve ZİCH’lerden sözetmesi.

921
Ermenistan’ın iç beylik savaşlarına Abhazların da katılması. Kral Aşot’un ermeni tahtına geçmesine yardım edilmesi.

 

930
“AYİ” adlı Abhaz Kralının Ermenistan’a girmesi ve Ermeni Kilisesi’ni Bizans Kilisesi’ne bağlamak istemesi. Kral bu amacında başarılı olamaz, boz­guna uğrar. Tutuklanarak gözleri oyulur.
Gürcistan Kraliçesi Tamara’nın iktidarı ile birlikte Hıristiyanlığın Kafkasya’da hızla benimsenmeye başlaması. Bu yayılma Güneyden gelen Müslüman Selçuklulara karşı Kafkasya’yı korumaya yöneliktir.
Kiev Prensi Svyatoslav’ın (964-972) Hazarlara bağlı olan Çerkesleri yenmesi.

1022
Adige Pşi (Prensi) Redade ile Kiev Prensi Vladimir’ in oğlu Mistislav arasında yapılan ikili mücadeleyi Mistislav’ın kazanması. Prens Mistislav’ın Tmurtokan’a yerleşmesi.

1030
6000 kişiden oluşan Adige ve Osetin savaşçılarının Tmurtokan Kalesi’ni kuşatması, kaleyi ele geçirerek yakıp yıkmaları, Redade’nin öcünün alınması.

XI. yy.
Çerkeslerin Rusları yenilgiye uğratmaları.

1237
Kırım’ın Çerkeslerin Kabardey Boyu tarafından ele geçirilmesi.

 

1238
Kuban ovalarında oturan Adigelerin Moğollara yenilmesi.

1245
Roma Kilisesinin Adigeler arasında kök salmaya başlaması.

Papalık Misyoner Külliyatı’nda Zichelerden söz edilmeye  başlanması.

XII-XIII. yy.
Kabardeylerin Kırım Hanlarının baskılarına dayanamayarak Azak Denizi’nin doğu kıyılarından ayrılmaları, yavaş yavaş Orta Kafkasya’ya doğru yayılarak yerleşmeleri…

XIII-XV yy.
Katolik mezhebinin Kafkasya’da yayılması.

1333
Adige kralı Fersache’nin Roma Katolik mezhebini Matrega kentinde yapılan bir merasimle kabul etmesi. Ancak, bu kabul Bizans Kilisesinin egemenliğini sarsamamıştır. Ferzache tüm resmi  seremonilerde hanımı da yanında katıldığını Dominik rahipleri yazmaktadır. Feryache Avrupa krallıklarını ve Papalığı Doğu’dan gelecek olan Moğol ve Tamelan tehlikesine karşı uyarsa da kimse inanmaz.

8 Eylül 1380
Moğolların Ruslara karşı savaşlarında Adigelerin Moğollara yardım etmeleri.

25 Mart 1382
Mısır’da Çerkes Kölemen Devleti’nin kurulması.

1390
Mingrel Kralı Daoban Wamek Cristav’ın Kral VI. Bagrat adına Çerkesya’ya akın düzenlemesi, Mingrel kralı akında başarılı olur. Çerkesya’da ki kiliseleri ve putperest tapınakları yıkar, bu yıkıntılardan mermerleri taşıtarak KOPİ’deki piskoposluk kilisesini yaptırır.

15 Nisan 1395
Adige Pşi’si Tochtamış’ın Terç (Terek) ırmağı kıyısında Timur’a karşı savaşması. Tatarların yardıma gelmesi.

 

1396
Timur’un Kafkasya’yı tamamen yakıp yıkması (Timur ordusunun barbarlığı o denli yıkıma neden olmuş ki, Çerkesler ancak 100 yıl içerisinde ancak toparlanabilmişlerdir. Timur ordusunun geçtiği yerlerde yüzyıl tahıl ve ot yetişmemiş. Eski Adige Gıbzelerinda (Ağıt) Timur’un barbarlığını anlatan pasajlar günümüze dek ulaşmıştır.

 

XIV. yy.
Kırım Hanlarının askeri baskıları sonucu Çerkes köylerinin arasına Tatar köylerinin yerleştiril­mesi. Dağ Adigeleri bu tür baskı ve egemenliklerden uzak kalmışlardır.

 

  1. yy.
    Kabardey Prenslerinin İslam dinini kabul etmeleri. Halka ise bu dini yasaklamaları.
    Bizanslı yazar Chaleocondyles ‘Tzarcassen’ sözcüğünü kullanması.

 

1474
Gezgin Barbaro Josafat tarafından ADİGE teriminin kullanılması.

8 Haziran 1438
Çerkes Kölemenleri Sultanı Barasbi’nin ölümü.

21 Eylül 1491
Çerkes Kölemen Sultanı Kayıtbi’nin ölümü.

 

1497 ve 1592
Cenevizlilerce yapılan Kafkasya haritasında, bu tarihlerde Adigelerin sınırının bugünkü Taganrog kentine kadar uzandığı görülebilmektedir.

 

XVI. yy.
Asetinlerin bir bölümünün Kabardey yönetimi altına girmeleri.

Abhazya’nın Osmanlı yönetimini tanıması.
İslam dininin Abhazlara zorla ve kanlı bir şekilde kabul ettirilmeye çalışılması.
Psıj (Kuban) nehrinin özgür Adigeler ile Kırım egemenliği altındaki Adigeler arasında sınır olarak kabul edilmesi.
Kabardey’in küçük ve büyük Kabardey adı altında ikiye bölünmesi.

 

1502
Bu yıllara rastlayan Ceneviz kaynaklarında Azak Denizi’nin doğu yakası ve Don Nehri’nin doğu yakasına kadarki yerlerde Adigelerin oturdukları yazılmaktadır.

1509
Çerkes Prensi Yinal’den, Gürcü kroniklerinde, dehşet verici ve korkunç bir hükümdar olarak söz etmesi. Yinal Çerkesya’ya saldıran Gürcü ve Mingrel ordularını durdurur. Bu savaşta Gürcü Prensi Dadian yaşamını yitirir. Diğer Gürcü Prensleri ve komutanlarının çoğu Çerkeslere tutsak düşer. Bu tutsakları Abhazya Patriği Malakia Gürcüler adına satın alarak özgürlüklerine kavuşturur.

24 Ağus. 1516
Osmanlı orduları, Çerkes Kölemenlere ihanet eden Arap birliklerinin yardımı ile Mercidabık savaşını kazanırlar. Çerkes Komutanı Gavguru’ nün ölümü.

22 Ocak 1517
Mısır’ın Osmanlılarca zaptı ve Çerkes Kölemen Devleti’nin sonu.

1545
Kırım Han’ı Sahip Girey’in Kabardey’e akını.

1551
Cenevizli gezgin İnteriano Giorgio’nun Adige ülkesi üzerine gezi notlarını yazması. Bu notlarda Adigelerin sınırının Kuzeyde Don Nehri kıyıla­rından Abhazya’ya kadar uzandığını ve 500 İtalyan mili uzunluğunda ve içeriye doğru da en az beş günlük yaya yürüyüşü genişliğinde olduğunu yazmıştır.

1532
Psıfabe (Pyatigorsk) yöresinde oturan Kabardey Çerkeslerinin varlıklarını Tatarların baskı ve vahşetinden koruyabilmek için gönüllü olarak Rus Çar’ı İvan Vasilieviç ile birleşmeleri ve Çar ordusuna gönüllü asker olarak katılmaları.

1553 (?)
Kabardey Pşi’si (Prensi) Yinal’ın torunları Kabardı ve Kaytuko’nun Adigeleri ikiye bölmeleri.
Kabardi, Bachsan Irmağı kıyılarında kalır. Kaytuko Terek ırmağı kıyısına yerleşir. Böylece Büyük ve Küçük Kabardey bölünmesi ortaya çıkar.

1557
Kabardey Prensi Temriyuko’nun Şamhal Beylerine karşı korunabilmek için Çar IV. İvan’ın himayesi altına girmesi.

1558
Kabardey Çerkeslerinin Ruslarla birlikte Livon savaşında İsveç’e karşı savaşmaları.

 

1560

İslam dinini kabul etmiş olan Kabardey soylularının, İslam ülkelerinin askeri ve politik baskılarına karşı Ruslardan yardım istemeleri. Hıristiyan dininin Kabardey halkı arasında yeniden canlanması için Moskova’dan Kabardey’e papazların gönderilmesinin istenmesi.

 

31 Ağustos 1561

Kabardey Prensi Temriyuko’nun kızı Goşenay’ın Çar IV. İvan ile politik bir evlilik yapması. Daha sonra Maria Temriyukovna adıyla vaftiz edilen Goşenay, Moskova’da Çariçe olur. Çok görkemli bir törenle Rus Çariçesi tacını giyer. Kabardeyler Çar ve Çariçe’yi korumak için Çerkeslerden olu­şan koruma birlikleri gönderirler. Bu tarihten başlayarak Çerkes erkek giysisi Çarlarca da benimsenir. Koruma birlikleri Çerkes elbisesi giymeye başlarlar. Yeni Muhafız Alaylarının üniforması Çerkes giysisi olur. Daha sonra, çoğunlukla Ka­zaklardan oluşan bu koruma birlikleri, Çerkes elbisesi (Adigece Tziye, Kabardeyce Tsey, Abazaca ”K’umjı”ni yani Çerkeska’yı benimserler ve ulusal giysi olarak alırlar.

 

1566/1567

Prens Temriyuko’nun isteği ile Terek’te ilk Rus kalesinin kurulması

 

6 Eylül 1569

Kabardey Prensesi ve Rus Çariçesi Goşenay’ın Rus boyarlarınca çocuğu ile birlikte zehirlenerek öldürülmesi. Rus boyarları IV. Ivan’ın Goşenay ile evlenmesine karşı idiler. Çar, Goşenay’ın zehirlenerek öldürülmesinden sonra tüm Rusya’da yas ilan ettirir. Herkesi siyah elbise giymeye zorlar. Altın takılmasını, mücevher taşınmasını yasaklar.

 

1569

Kırım Valisi’nin Osmanlılar ile birlikte Astrahan’a sefer açması, Yedi Adige Bey’i de bu sefere askerleri ile katılmaları için çağırılır. Beyler bu çağrıyı kabul etmezler.

 

1570

Pyatigorsk (Psihuabe) yöresinde oturan Kabardeylerin Nogaylarla yaptıkları savaşlardan güçsüz düşmeleri Kırım Hanlarının baskılarına karşı, onlarla anlaşma yoluna gitmeleri, Tatarlara her yıl 6000 köle ve at vermeyi kabul etmeleri… Tatarlar bu anlaşmaya karşın, Adigelerin güçsüz düşmelerinden yararlanarak, ülkede zulüm yapmaya başlarlar. Bu zulüm Adigelerin isyanına neden olur, ödedikleri vergiyi de keserler.

 

Haziran 1571

Prenses Goşenay (Maria)’nın kardeşi Michail Temiyruk’un Çar İvan’ın emri ile diğer Opriçinkilerle birlikte öldürülmesi.

Kazaklarca işgal edilmiş olan Terek ırmağı kıyısındaki iki Adige köyünün Kırım Tatarlarının baskısı sonucu boşaltılması.

 

4 Eylül 1571

Tatar Elçilerinin Çar Korkunç İvan’a giderek Antlaşma teklif etmeleri. Elçiler Çar’a şunu söylerler: “Biz dostluk için geldik, bizim servete, paraya ihtiyacımız yok. Olursa o zaman Çerkesya’ ya ya da Litvanya’ya akın düzenleyip yağmalarız…”

 

29 Ekim 1585

Çerkes kökenli Osmanlı Paşası Wezdemirıko’nun şark cephesinde hastalanarak ölmesi.

 

1590

Terç Nehri ile Sunje Irmağı’nın birleştiği yerde Ruslarca Sunje kalesinin kurulması.

 

XVII. yy.

Çerkes-Rus ilişkilerinin yeniden başlaması.

Abhazların bir bölümünün Kafkas Dağlarının Kuzeyine 15. yy.dan itibaren göç ederek Kabardey Çerkeslerinin arasına yerleşmeleri. Bunlara yabancılar Abazin demektedir. Kendi kendilerine taktıkları adları ise kabilesine göre Aşıwua ya da Aşkarıwua’dır.

 

1604

Psıj (Kuban) Çerkeslerine karşı yürüyüşe geçen bir Rus ordusunun Şetkale (Stavropol)’de durdurulması.

 

1613

Şetkale’nin Ruslarca Fethi. Takviye edilerek Rus askeri idare merkezi haline getirilmesi.

 

1615

Pşi Şenceley’in Ruslarca Kabardey Bölgesi Prens’i olarak tanınması.

Kalmuk ve Kazaklardan oluşan bir ordunun Ka­bardey’i yakıp yıkarak yağmalamaları.

 

1645

Bazı Kabardey Pşileri ile birlikte Nogay ve Avar Beylerinin Rusya’ya bağlılık yemini etmeleri.

 

1658

Sunjeske kalesinin Kabardey Çerkeslerince fethe­dilerek yıkılması.

 

1661

Çar Alexej’in Kabardey Pşi’si Kanbulat Mirza’ya tüm Çerkeslerin Bey’i unvanını vermesi.

 

1667

Çar’in Osmanlılarla yaptığı anlaşmaya dayanarak Kabardey ülkesinin kendisine ait olduğunu ilan etmesi.

 

1672

Kırım Han’ının Kabardey’i işgal etmek için büyük bir ordu göndermesi.

 

1684

Ünlü Çerkes düşünürü, sosyologu ve filozofu Kazanıko Jabağı’nın Janchotoko köyünde doğması.

 

1695 Aralık

Çar hzetinde çalışan Alecıko Çerkasske Mihail’in gnrl rütbesi alması.

 

1696

Karadeniz Kıyısındaki Tsemez’de kıyı Adigeleri tarafından Suyuk kalesinin kurulması.

 

XVIII.yy.

Abhazya’nın üçe bölünmesi. Abhazya beylerinin birbirlerine düşmeleri sonucu iç savaşın başlaması.
Kabardey Pşilerinden kaçan kölelerin Ruslara sığınmaları, Kabardey Prenslerinin iade talebinin Çar tarafından reddedilmesi.
Rus dostu Prens Kurgokin Muhammed ile şeriat karşıtı Kazaniko Jabağı’nın birleşerek, Kırım Hanının dostu ve taraftarı olan Roslan Bek Kaitoko’ya karşı savaşmaları. Birbirlerine düşerek iç savaşı başlatmaları.

 

1705

Rus-İsveç savaşını fırsat bilen Kırım Hanı Kaplan Girey’in Osmanlı sultanının da onayını alarak 100 bin kişilik bir ordu ile Kabardey yurduna saldırması. Ancak bu savaşta Kabardeyler Tatar­ları bozguna uğratırlar. Çerkesler Bachsan ormanlarına çekilirler. Bütün geçitleri taştan duvarlarla örerek savunmaya çekilirler. Tatarlar konakladık­ları yerden çevreyi talan etmeye başlarlar. Sonun­da yorulup Çerkeslere elçiler gönderirler. Onlara eski anlaşmayı kabul ettiklerini, anlaşmanın hala yürürlükte olduğunu bildirirler. Antlaşmaya göre Kabardeyler Tatarlara erkek ve kız çocuklarından oluşan köleler vermek zorundadırlar. Erkeklerin 10, kızların ise 20 gün içerisinde verilmesi zorunludur. Kabardeyler on gün sonra erkek çocuk­larından oluşan ilk köle grubunu Tatarlara gönderirler. Onlarla birlikte çokça yiyecek ve içecekte gönderirler. Tatar ordusunun tamamı sarhoş olur. Yüksek bir tepede kurulan Tatar Hanı Kaplan Girey’in çadırına Çerkesler yukarılardan kayalar yu­varlarlar. Diğer Kabardey savaşçıları da gizlice Tatar çadırlarına sokulup sarhoş Tatar askerlerini ay ışığından da yararlanarak tek tek kılıçtan geçirirler. Çok az Tatar canını kurtarabilir.

 

1708

Tatar Hanının Çerkeslerden kendisine itaat etme­lerini isteyerek yeniden Çerkesya’ya saldırması. Tatar Hanı her yıl haraç verilmesini ister. Çerkesler bu isteği reddedince Tatar Hanı büyük bir ordu ile yeniden Kafkasya’ya gelir. Çerkesler barış is­temek zorunda kalırlar ve 30 seçkin savaşçıyı Hana armağan olarak gönderirler. Han bu armağanlara çok sevinir. Bu Çerkes savaşçıları uygun bir gecede Tatar subaylarını bir bir öldürürler, ertesi gün Çerkesler ani bir baskınla Tatar ordusu­nu bozguna uğratırlar.
Çar I. Peter (Petro)’e isyan eden Kazak Ataman’ı Bulavin’in Adigelere sığınması. Çar’ın geri iste­diği Kazak Bey’ini Adigeler geri vermezler.

 

1711

Çar I. Peter’in (Petro) Çerkes kökenli generali Alexander Bekoviç’in Çerkeslerin de Türk-Rus Savaşına katılmalarını istemesi.

 

1712

Adige elçilerinin Çar I. Peter’e gitmeleri ve dostluk istemlerini bildirmeleri.

 

1717

Kırım Hanı Devlet Girey ve Gazi Girey’in yeni­den Kabardey’e gitmeleri. Kırım Hanının Çerkesleri yeniden islam dinine girmesi için zorlaması. Kabul etmeyenlerin kılıçtan geçirilmesi. Papazların ve Hıristiyan Adigelerin kiliselere doldurularak canlı canlı yakılmaları. Bu vahşette papazların yazdığı ilk Çerkes tarihi yazarı olan papaz ile birlikte yanmıştır.

 

1720

Kırım Hanı Saadet Girey’in Kabardey’e gelmesi. Rus Çarı Büyük Peter’in Astarakan Valisi Graf Valinski’yi büyük bir ordu ile Çerkeslerin yardı­mına göndermesi.

 

1722

Karadeniz kıyısında Tzigoz’iku (Suncuk) kalesinin kurulması.

 

1723

Rusların Mezdegu ile Kafkas dağları arasında kale kurmaları.

 

1725

Kabardey Prensi Ruslan Bek Kaitoko’nun Kırım Hanı Bahtiyar Girey’in Kabardey’e saldırmasını desteklemesi.

 

1725-1728

Abhazların Osmanlı egemenliğine karşı ayaklan­maları.

 

1732

Tatar ve Kalmuklarca kuşatılan bir Rus birliğinin Kabardey kuvvetlerince kurtarılması.
Kabardey Pşilarının hemen hepsinin İslam dinine geçmesine karşın, Kabardey halkının büyük ço­ğunluğunun halen Hıristiyan olarak kaldıkları hususunun Kabardey elçilerince Moskova’da Çar’a söylenmesi.

 

1733

Abhaz Çerkeslerinin Osmanlı egemenliğinden kurtulmak için ikinci kez ayaklanmaları.

 

1735

Kırım Hanının Kabardey’de egemenlik kurması. Kabardey Çerkeslerinin de Rusların yanında katıldıkları Rus-Türk Savaşının başlaması.

 

1736

Kızlar Kalesi’nin yapımının bitmesi.

 

1739

Rusların Osmanlıları yenilgiye uğratması, Tatarların Kabardey’deki egemenliklerinin yıkılması. Belgrat antlaşması ile Kabardey’in bağımsız ve tarafsız bir ülke olduğu hususunun Rus ve Os­manlı hükümetlerince kabul edilmesi.

 

1742

Adige elçilerinin Çariçe Elizabeth-Petrovna’ya gitmeleri

 

1744

Rus coğrafyacısı Stephan Çiçekov’un Büyük ve Küçük Kabardey bölgelerinin haritalarını yapması.

 

1745

Hıristiyanlıktan eski çok tanrılı dinlerine dönen Asetinleri tekrar Hıristiyan dinine döndürmek için kampanya başlatılması. Hıristiyan vaftizi yaptıran her Asetin’e bir gümüş haç ile bir gömlek armağan verilir. Asetinlerin tamamına yakın bir çoğunluğu kendini vaftiz ettirir. Bu Rus politikasına karşı Derviş Mansur Muhammed (Şeyh Mansur) İslam dinini yaymaya çalışır.
Çalışmalarında yalnızca Lezgi ve Çeçenler arasında başarı sağlayabilir.

 

1747

Ünlü Adige düşünürü, sosyolog ve filozofu Kazanıko Jebağı’nın Kosgo (şimdiki Kenje) köyünde hayata gözlerini yumması.
Naaşı 19. yy’da Nalçik’e getirilerek müzenin bahçesine gömülür. Adigeler 20. yüzyılın ortalarına kadar onun mezarına el koyarak yemin ederlerdi. 1957 yılında mezarı onarılırken eşi de onun yanına defnedilmiştir.

 

1752

Kabardey Prensi II. Teymurza’nm Gürcü Krallığının yeniden kurulmasında Gürcü Kralına yardımda bulunması.

 

1753

Kabardey Prenslerinin kardeş kanı dökülmesine ve iç savaşa son vermek için antlaşmalar.

 

1754

Dameley önderliğindeki Adige köylülerinin Pşilara karşı ayaklanmaları.

 

1758

Bazı Kabardey Pşılarının Rusların yanında Çeçenistan seferine katılmaları.

 

1759

Terek’te Rus kalesinin kurulması.

 

1760(?)-1812

Kabardey Prensi Haetochşokue İsmail’in yaşadığı dönem.

 

1760

Germencik Köyü çiftçilerinin Pşi Dolet Ceri’ye karşı ayaklanmaları.

 

1762

Küçük Kabardey bölgesi Prensi Kuncoko Konocoko’nun Petersburg’da törenle Hıristiyan dinine girmesi.

 

1762-1769

Rusya’da rehin olarak bulunan Çerkes Prenslerinin Ruslaştırılması.

 

1763

Terek’te ikinci Rus kalesinin kurulması.

 

Kasım 1764

Mezdegu bölgesinde Adigelere ve Kumuklara, vergi ödemeksizin toprağı işletme ve toprak sahibi olma izninin verilmesi.

 

1765

Kızlar Kalesi’nin Çerkeslerce kuşatılması.

 

1767

Her iki Kabardey’in birleşerek Psıj (Kuban) Tatarlarını da yanlarına alarak Çarlık Rusyası’na karşı savaş ilan etmeleri.
Kabardey de çiftçi ve köylülerin yer yer Pşılara karşı ayaklanmaları bazı prenslerin köylülerini de götürerek Kuma ırmağı kıyılarına yerleşmeleri.

 

1768

Osmanlı-Rus savaşında, Rus ordularının Kabar­dey topraklarını istila etmeleri.

 

1769

Çariçe II. Katerine’nin Terek kıyısına 517 Volga Kazağı ve 100 Don Kazak ailesini yerleştirmesi.

  1. Katerina’nın general Medeni’yi Rus birliklerinin müfettişi olarak ataması, Gmelin ile Gildenstein adlı iki bilim adamının Kafkasya’ya keşif amacı ile gönderilmesi.

 

17 Ağustos 1771

  1. Katerina’nın Kabardey Prenslerine soyluluklarını belirleyen belgeler dağıtması.

 

1771

Abhazların Osmanlılara karşı başarılı bir ayaklanma yapmaları ve bağımsızlıklarına kavuşmaları. Osmanlıların Abhazya’dan çekilmeleri. Daha sonra kardeş Abhaz Prensleri Servas ve Surasa arasında iç savaşın çıkması. Servas’ın yılda 20 torba altın karşılığında Sochum-Kale’yi (Akua, Sogumi, Dordup) Yeniçerilere teslim ederek halkına ihanet etmesi, üç yıl sonra Osmanlılar kaleyi bırakınca Abhaz halkının hıncından korkarak Anakba’ya kaçması.
Kabardeylerin Rus’larla birleşmeyi kabul etmeleri.

 

1770

Abedzech Çerkeslerinin hür çiftçi ve kölelerinin Pşi ve Vork’lere karşı (Prens ve Soylulara karşı) ayaklanmaları, Pşi ve Vorklerin diğer Çerkes soylularından ve Ruslardan yardım istemeleri, gelen yardımlarla bu isyanların bastırılması.

 

1774

Küçük Kaynarca Antlaşması. Osmanlılar bu antlaşma ile Kabardey topraklarının Rus Çarlığı’na ait olduğunu kabul eder. II. Katerina, Kabardeylere kendi kültür ve geleneklerine göre idare edilmelerini içeren özerklik verir. Prens Kessay, Ruslarla barış içerisinde olmanın halka daha çok yarar sağlayacağını diğer pşilere karşı savunur. Diğer pşilerde bu öneriyi kabul ederek Ruslarla barışırlar.

 

1776

Kabardey Çerkeslerinin tüm komşu Kafkas halklarından vergi ve haraç aldıkları dönem. Diğer halklar Kabardeylere, mallarının ve çocuklarının 1/20’sini vermek zorunda idiler.

 

1776-1778

Rusların Azak Denizi’nden Mezdegu’e kadar bir askeri kordon kurmaları.

1776 Çar’ın General Potemkin’i İmparatorluğun temsilcisi olarak Kafkasya’ya göndermesi.

 

1777-1779

Kabardeylerin Kazak garnizonlarına karşı ayaklanmaları. Bu ayaklanmanın general Fabrizian tarafından bastırılması.
Çerkeslerin yenilgiye uğramalarına karşın Pşi Kessay’ın Çerkes halkının lehine olan avantajlı bir antlaşma imzalaması.

 

1778

Osmanlı imparatorluğunun kıyı Adigelerine ilgi duymaya başlaması. Canikli Hacı Ali Paşa’nın Çerkesler hakkında bilgi toplamak görevi ile Soğucak’a gönderilmesi.

 

1779

Rus Çarlığı’nın çıkarttığı bir kanunla Çerkes Beylerinin Rusya’ya karşı yapacakları her türlü askeri harekata katılmama hakkının halka tanındığının belirtilmesi.
Pşi Janchot Patarchan’a Kabardeylerin en büyük valisi unvanının verilerek îdari ve Hukuki açıdan en yüksek mülki amir olarak atanması.

 

1780

Kabardey Prensi Kessay’ın ölümü.
Kessay’ın yerine Pşi Misost’ın seçilmesi.
Osmanlıların doğu sınırlarında endişe duymaya başlamaları. Konu ile ilgili olarak Bab-ı Ali’de görüşmelerin yapılması. Kuzey Batı Kafkasya halkının Osmanlı yönetimine bağlanmasının planlanması, Dağlık Kuzey Batı Kafkasya’da askeri harekatın zorluğu dikkate alınarak uygulamada her türlü askeri harekattan kaçınılmasına ilişkin kararın çıkması.

 

1781

Kabardey’deki Digor köylerinin ayaklanması.
Pşi M.G. San ile Muhammed G. Jan’ın Anapa’da bir Osmanlı ordusu kurulmasına müsaade etmeleri.
Kabardey Pşılarının Gürcistan’a ya da Osmanlı ülkesine göç etme isteklerinin Çar tarafından reddedilmesi.

 

1782

Gürcü kökenli Osmanlı Paşası Ferah Ali’nin Çerkesleri Müslümanlaştırmak, Osmanlı tabiiyetine sokmak, imparatorluğun doğu sınırlarını bu yolla güvence altına almak amacı ile Soğucak Kalesine gelmesi.
Ferah Ali Paşa’nın politik ilişkileri ve oyunları ile Hacılar 2.000, Hatukuay’a 10.000 ve Anapa Kalesi civarına da 10.000 Tatarın yerleştirilmesi.

Ferah Ali Paşa bu tarihte Kuzey Adigelerinin bazı beyleri ile bir antlaşma imzalayarak herhangi bir savaş anında Osmanlı Devleti’nin yanında yer almaları hususunu karar altına almıştır.

 

1783

Ferah Ali Paşa ve Kethüda’sının Anapa’yı bırakarak diğer Çerkes Prensleri ile antlaşma imzalamak üzere Habeli’ye gitmesi. Çar’ın emri ile kazakların Psıj (Kuban) bölgesini işgal etmeleri ve Rus topraklarına katmaları.

Rusların Kırım, Taman ve Kuban kıyılarına asker yığmaları.
Osmanlı Devleti’nin Ruslara Kafkasya sınırı olarak Kuban ırmağını göstermesi.
Ferah Ali Paşa’nın kendisine bağlandığını sandığı kabile reislerinden vergi ödemelerini istemesi, Çerkeslerin vergi ödemeyi reddetmeleri.

 

1784

Kırım Hanı Şahin Girey’in Ruslardan tamamen ayrıldığını Osmanlı’ya hizmet etmek islediğini açıklaması. Adigeler Kırım Hanı Şahin Girey’in bu açıklamasına inanmayıp onun askerlerini yok etmek için harekete geçerler. Ancak Ferah Ali Paşa bu harekete mani olur.
Kırım ve Taman’ın Ruslar tarafından zapt edilmesinden sonra Çerkeslerin Jane ve Hatukuay kolları Antahir ovasında toplanarak bundan böyle Rus saldırılarına karşı birlikte hareket etmek için antlaşma imzalarlar. Bu antlaşmaya Ferah Ali Paşa da katılır. Antlaşmayı imzalar, ancak antlaşmanın önemli maddelerinden biri olan silah yardımı vaadini yerine getiremez.
Ferah Ali Paşa ve Haşim Efendi’nin hatıralarına göre, Shapsugh bölgesinde camiler ve okullar açtır­dıklarını açıklamaktadır. 1858 yılında, yani bu hatıraların kaleme alındığı tarihten 78 yıl sonra Adigelere yardıma gelen Polonyalı subay ise bu hatıratın tam tersini yazmaktadır: “Bu yıllarda Shapsughların büyük bir kısmının hıristiyan ve animist karışımı bir dini inançları olduğunu, aynı zamanda ne naib M. Emin’i ne de Tatar kökenli Zanoğlu Sefer Bey’i lider olarak kabul ettiklerini…”

 

1785-1787

Uşurme komutasındaki Kuzey Kafkasya köylülerinin ayaklanması.
16.11.1785

Bican oğlu Ali Paşa’nın Soğucak ve Anapa muhafızlığına atanması.

 

1785

İmam Mansur Uşurme’nin Adige, Abaza ve Nogay’lara mektup göndererek, Osmanlılarla her türlü ilişkilerini keserek kendisine katılmalarını istemesi. Bu durumdan tedirgin olan Osmanlı yönetimi, Adige ve Abhazlar arasında güçlü bir propaganda kampanyası başlatırlar. Mansur’un başarılı çıkışlarını engelleyemeyen Kethüda Hasan Efendi suçlu bulunarak idam edilir.

 

1785-1791

Mansur Uşurme’nin Adigeleri İslam dinine döndürmeye çalışması.

 

1786

Divriğili Köse Mustafa’nın Soğucak ve çevresi Başbuğu’su olarak atanması. Bu şahıs söz konusu görevden önce, bulunduğu yörede halka zulüm ve işkence yaptığından, zimmetine para geçirdiğinden cezalandırılarak Soğucak’a sürgüne gönderilmiştir.
Zanoğlu Mehmet Girey (Tatar kökenli)’in yanına bazı Adige kabile başkalarını da alarak İstanbul’a gelmesi. İstanbul’a giden bu heyete büyük ilgi gösterilir. Kabilelere dağıtılmak üzere Süleyman Ağa’ya 70.000 kuruş para verilerek Kafkasya’ya gönderilir.

 

1787

Rusların Anapa’ya inmek, bu yöreden Osmanlıları uzaklaştırmak isteklerini gerçekleştirmek için üç taarruz kolu hazırlamaları. Bu kollardan ikisi Varp ve Laba’dan yürümek isterler. Osmanlılar Anapa’ya 10 000 asker yığar. Ruslar Kuban’ı geçerek yürüyüşü başlatırlar. Adigelerle savaşa tutuşurlar. Kimi zaman küçük galibiyetler alırlar. Kimi zaman da mağlup olurlar. Bu çatışma kırk gün sürer. Ancak Ruslar Anapa’ya ulaşamazlar.
Aynı tarihte Çerkeslerin Besleney Kolu’nun Anapa’dan istediği top ve asker yardımı ise gönderilmez.

 

1788

Kabardey Çerkeslerinin Kuban’ın Güneyindeki Adigelere karşı savaşa zorlanmaları.
Rusların Anapa kalesini kuşatmaları, başarısızlığa uğrayarak geri çekilmeleri.
Kutais’li Mehmet Bey’in 25 000 kuruş ve başka hediyeleri Kabardey Pşılarına göndermesi.

 

9 Ağustos1789

Battal Paşa’nın 31 kıta asker, top ve mühimmat ile Kabardey’e hareket etmesi. Battal Paşa’nın Psıj’a 12 günde ulaşması gerekirken yolculuk 63 gün sürer. Sonunda 13 Ekim 1789’da General Herrman tarafından yenilgiye uğratılır ve tutsak düşer.

 

14.Temmuz 1791

Anapa’nın Rusların eline geçmesi. General Godoviç arka arkaya üç saldırı düzenler. Adigeler kale­nin düşeceğini anlayınca bütün surları havaya uçururlar.
Abadzech özgür çiftçileri ve kölelerinin Pşi (Prens) ve verk (küçük aristokrat, soylu) karşı ayaklanmaları. Bu ayaklanmada kimse Pşı ve verklere yardım etmez, ele geçirilen prensler öldürülür. Kaçabilenler diğer Çerkes boylarına ve Ruslara sığınırlar. Verklerin elindeki bütün ayrıcalıklara son verilir. Bundan böyle Verkler “Abedzech bölgesinde yağmacılık yapamayacaklar, başka yerlerden yağmaladıkları malları Abedzech topraklarından geçirmeyecekler, bu topraklara sokmayacaklar, onlar da halkın diğer kesimi gibi çalışacaklar. Bu kurallara uymayan verkler ya Abedzech topraklarını terk edecekler ya da Pşı’lar gibi kılıçtan geçirileceklerdi.” Verkler bütün bu şartları kabul ederler, Rus araştırmacı Ladyzenski bu olayı şöyle aktarmaktadır: Abedzech İhtilali Fransız ihtilali ile aynı zamana rastlamaktadır. Birçok Fransız soylusu Rusya’ya sığınırken, Çerkes soylularının bir bölümü de aynı yolu seçmiş ve Rusya’ya sığınmışlardır.” Heidelberg Üniversitesi, Güney Asya Enstitüsü Politika Kürsüsü Profesörü E.M. Sarkisyan da bu olayı şöyle anlatmaktadır: “Fransız ihtilali, eğitim görmüş, entelektüellerce hazırlanarak yürütül­müştür. Üniversiteleri, kitapları, gazeteleri olmayan bu halk acaba bu düşünceye nasıl gelmiş ve bu ihtilali gerçekleştirebilmiştir…”

İlk ihtilal denemesini 1770 yılında yapan Abedzechler böylece ilk halk ihtilalini yapan halk olarak tarihe geçmişlerdir.

 

1792

300 Kazak ailesinin Terç (Terek) nehri boyunda kurulan 12 Kazak Stanitzasına yerleştirilmesi.
Çariçe Katerina’nın Zaporoje Kazaklarını Psıj nehrinin sağ kıyısına yerleştirmeye başlaması. Adigeler bu yeni yerleşenleri devamlı akımlarla rahatsız ederler.

 

1793

Rus Mahkeme usullerinin ve Ceza Kanunlarının Kabardey’e getirilmesi.

 

1794

Bu değişiklikleri istemeyen Kabardeylerin bir bölümünün ayaklanması.

Ekaterinador (Krasnodar)’in Çariçe Katerina’ya armağan olarak kurulması.

 

18 Aralık 1794

Mustafa Paşa’nın Anapa civarındaki Adigelerle yeni ilişkilere girmesi. Mustafa Paşa bu yöredeki Adigeleri bu arada Natuhuace, Shapsugh ve Abedzech beylerini toplayarak ağırlar. Onlardan Osmanlı Devletine sadık kalacaklarına dair söz alır.

 

1796

Abedzechlerin ihtilal düşüncesini Shapsugh ve Bjedugh Çerkeslerine taşımaları. Shapsugh ve Bjedugh Soyluları Ruslardan yardım isterler. Bu yardıma rağmen yenilen soylular bölgeden ayrılırlar, böylece devrim bu bölgelerde de gerçekleşir.

 

13 Eylül 1796

Osman Paşa’nın Anapa Muhafızlığı’na tayin edilmesi.

 

1800

Batı Adigelerinin hemen hepsinin halk meclisle­rince yönetilmeye başlaması (Xase Psucho-Xase-Kuace Xace).

 

1801-1844

Ünlü Çerkes Tarihçisi sora Neguma Beçmırza’nın yaşadığı dönem.

İlk Adige dilbilgisi ve ilk Çerkes tarihini yazan, Neguma Psıfabe (Pyatigorsk) yakınlarındaki Negume köyünde doğmuştur. Kabardey’e yerleşmiş bir Abedzech aileden gelmiştir. Babası onu Dağıstan’a din eğitimi için gönderir. Ancak “Halkıma ve Vatanıma yararı olmayacak bir ilmi öğrenmek istemiyorum” diyerek medreseden kaçar, Rus okulunu başarı ile bitirir. Rus memuru olarak çalışırken, Rusya kitaplıklarında araştırmalar yapar. Yukarıda yazdığı belirtilen kitaplarını halkına armağan eder.

 

1801

Ali Paşa’nın Anapa Muhafızlığı’na tayin edilmesi.

Daha sonra onun yerine Hasan Paşa’nın getirilmesi.

 

1802

Kabardey’de sivil idarenin, ordunun elinden alınarak dış işlerine bağlanması.

 

1804

Ruslan Bek Missost’un Ruslara karşı ayaklanması.
Gürcü askeri yolunun Gürcü Kralı Zizanov tarafından yaptırılması.
Edirne Bostancıbaşısı Hüseyin Ağa’nın Anapa Muhafızlığı’na tayin edilmesi.

 

1805

Kabardey isyanını bastıran General Glasenapp’ın seksen Adige köyünü yakıp yıkması.

 

1806

Abhazların Çar’a karşı ayaklanması.

 

1807

Kabardey’de dini mahkemelerin yeniden kurulması. Anapa’nın Ruslarca ele geçirilmesi.

 

1808

Gürcistan’ın ilhakından sonra Abhazya’nın da Rusya’ya ilhak edilmesi. Abhazya’nın bağımsızlığını yitirmesi.

 

1809

Kabardeylerin Çar’a karşı yeniden ayaklanması.

 

1810

General Bulgakov’un Kabardey ayaklanmasını bastırması ve suçlu bulduklarını cezalandırması.

 

1811

Kabardey Prenslerinin Çar’a gönderdikleri dilekçelerinin yanıtsız kalması.

 

Eylül 1811

Mareşal Dük Richelieu’nun birçok deneme ve zorlamalardan sonra Sucuk Kalesine ulaşması ve kaleyi yeniden inşa ettirmesi. Bu kale bir yıl kadar Rusların elinde kalmıştır. Kalenin Adigelerce kuşatılması sonucu, Rusların bir yıl kadar kalede tutsak kalması. Sonunda Ruslar kaleden uzaklaşırken Adigeler kaleyi temelinden yıkarlar.

 

1813-1814

Anapa Kalesi’nin Osmanlılarca yeniden onarılması.

 

1813

Güney Rusya Valisi General Bucholz ve Dük Richelieu, Çar Alexander’e bir öneride bulunurlar. Buna göre tüm Çerkesya denizden abluka edilecek ve Çerkeslerin Türklerle ticareti önlenecek, bu yollarla Ruslarla ticari ilişkiye geçmeleri sağlanacak ve savaş yapılmadan Çar yönetimine bağlanmış olacaklardı. Görevli Rus memurlarının yeteneksizlikleri yüzünden bu plan gerçekleştirilemez. İlk dostça ilişki Pşad’da oturan Natukhace lideri Mehmed Senderiko ile kurulur. Senderiko’nun kızı General Bucholz’un bir akrabası ile evlendirilir. Ruslara Pşad ve Jelenz’ık kale muhafızlıkları kurmaları için gerekli müsaade verilir. Beş yelkenliden oluşan bir ticaret filosu kurulur. Cenevizli Scaffi’nin başarısızlığı nedeniyle planlar uygulamaya konulamaz. Bu iş için gönderilen paralar yok olur. Scaffi Avusturyalı Tausch’u Adigey’e casus olarak gönderir.

 

1818

Muhammed Emin’in Dağıstan’da dünyaya gelmesi.

 

1820

Stavropol’un Ruslarca ele geçirilmesi. Böylece ovalara yerleştirilen Kazak köylüleri’nin Adigelerin baskınlarından korunmaları sağlanmış oluyordu.

 

1822

General Manca Vlassov’un Adigelere ani bir baskın düzenlemesi. Bu baskın sonucu General Vlassov çok miktarda ganimet ele geçirir. Adige liderlerinden Kalabatiko’nun kızını da tutsak eder. Adigeler, Ruslarla aralarında saldırmazlık paktı bulunduğundan böyle bir saldırı beklemiyorlardı. Adige liderlerinden Mansur bu saldırının nedenini Ruslara sorar, General “Adigelerden nefret ettiğini, onları yok etmek istediğini” söyler. Mansur kılıcını çekerek Generalin üzerine yürür. General bir şaka havası yaratarak ortalığı yatıştırmaya çalışır. Adige savaş esirlerini geri verir. Ölü ve yaralılar için tazminat öder, gasp ettiği malları da iade eder.

 

1822

Dağlarda yaşayan Kabardeylerin zorla ovalara yerleştirilmesi. Pşılar bu zorunlu iskana karşı çıkarlar. Ruslar ise kölelere bağımsızlık verirler.

General Yermelov ayrıca diğer Çerkes boylarından çocuk alıp (P’ur) büyütme geleneğini yasaklar.

 

1823

Çarlık yönetimince Terek Yöresinin istilasının tamamlanması. Bu bölgenin bir bölümü Nalçık, diğer bölümü Vladikafkas (Ordjonikidze) idare merkezlerine bağlanır. Böylece Kabardey Çerkesleri ikiye bölünerek iki ayrı yerden yönetilmeye başlanılır.

 

1824

Yermelov’un ilk kez Karadeniz kıyısındaki GU-DA dağına dev bir haç diktirmesi. Buranın adı bundan böyle Haçlı Dağ olarak anılacaktır.

Adige kabile başkanlarının bir çoğunun Sultan’a siyasi yönden bağlılıklarım bildirmeleri.

 

1825

Anapa muhafızı Hacı Hasan Paşa’nın Adige Ka­bile başkanlarına dağıtılmak üzere İstanbul’dan 130 kürk, (o tüfek istemesi) Bu paşa ayrıca savaş tehlikesine karşı Adige halkının derhal silahlan­dırılmasını raporla bildirir. Bütün istekleri sultan tarafından reddedilir. 1825-1829 yılları arasında Bab-ı Ali’nin bu tutumu değişmeyecektir.

 

1825

Kabardey’den geçecek olan yeni askeri yolun ya­pılmasını istemeyen Çerkeslerin ayaklanması.
Şore Negume’nin ilk Adige Alfabesi’ni hazırlaması.

 

1827

Kabardey Pşıleri (Prens) Çar I. Nikola’ya dilekçe ile başvurarak aşağıda açıklanan isteklerini bildir­meleri:

  1. Asetinlerin yeniden kendi yönetimlerine verilmesi
  2. Çar IV İvan ile daha önce yapılan antlaşma çerçevesinde Rus aristokratlarına tanınan hakların kendilerine de tanınması, Çar bu isteklerini reddeder.

General Mençikof’un 1700 Adige savaşçısını Psıj (Kuban) bataklıklarında boğdurması.

 

30 Ekim 1828

Elbruz Geçidi’nin General Emanuel tarafından ele geçirilmesi.

 

1829

Osmanlıların Batı Kafkasya’nın kendilerine ait olduğunu iddia etmeleri.

Bu tarihte General Menşikof Anapa kalesini kuşatmıştır. Scaffi ise Adigelerin barışçı yollarla kendiliklerinden Rusların tarafına geçeceklerini,
bu nedenle her türlü zorlamanın hatalı olacağını savunur. Menşikof ise 5.000 Adige’nin Osmanlılar ile birlikte çalıştığını iddia ederek kale kuşatmasını sürdürür. Ve kaleyi zapt eder. Scaffi daha sonra 3.000 Adige’yi imha ettiği, 1.700 Adige’yi ise Psıj’a sürerek boğdurttuğu suçlamaları ile General Menşikof aleyhine mahkemeye baş­vurur. Ancak mahkeme Scaffi’yi tutuklar. Scaffi yaşamını zor kurtarır. İngiltere ise Anapa’nın Ruslarca zapt edildiğini protesto ederek ticaret ge­misi gönderir.

 

14 Eylül 1829

Adrianapol (Edirne) Antlaşması’nın IV. maddesine göre tüm Çerkesya Rus bölgesi olarak ve tüm hakların da Çar’a ait olduğu hususlarının Osmanlılarca kabul edilmesi. Ancak ortada büyük bir sorun çözüm kazanmıyordu. Zira Osmanlılar kıyılarda birkaç yerde yerleşme hakkı ele geçirmişler ve birkaç kabile reisi ile iyi ilişkiler içerisine girmişlerdi. Dağların içerisindeki asıl büyük Çerkes halkı Osmanlıları tanımamakta idi ve kendilerini özgür ve bağımsız bilmekte idiler. Bu nedenle de Osmanlıların yaptığı antlaşmanın onları bağlamayacağı açıktı. İslamiyet’i yeni kabul eden bir kısım Çerkes ise sultanı sadece dini bir lider, yani halife olarak kabulleniyorlar, politik yönden sultanın egemenliğini kabul etmiyorlardı. Bu nedenle de İngilizler, Osmanlıların yaptığı bu antlaşmaları kabul etmiyorlar ve Çerkesleri bağımsız bir ulus olarak tanıyorlardı.

Osmanlılar ile Ruslar arasında yapılan bu antlaşmaya dayanarak Ruslar Adigelerle antlaşma yolları ararlar. Ancak, kendilerine muhatap olacak ve anlaşabilecekleri yetkili otoriteyi bulamazlar. Herkes birbirine karşıdır. Birinin kabul ettiğini diğeri kabul etmez. Çerkes boyları arasında iç savaşlar başlar. Çerkesler Psıj nehrinin Kuzeyindeki Kazak yerleşim alanlarına akınlar düzenlerler, Kazak köylerini yağmalarlar. Halkı tutsak edilerek getirilir.

 

Ekim 1829

Bu tarihte Çar tarafından yayınlanan bir manifestoda, Kafkasya’yı istila etme nedeni olarak, halen yürütülen köle ticareti gösterilmiştir. Ancak Ruslarca yayınlanan haritalarda Adigey bölgesi hep özgür ve bağımsız olarak gösterilmiştir. Örneğin; Rus memuru Felix Fonton’un 1840’da Paris’te yayınladığı haritada Adigey, özgür bölge olarak belirtilmiştir.

Karadeniz’in tüm dünya denizcilerine açık deniz olarak ilan edilmesi.

MARE LIBERUM

Anapa Kalesi’nin fethinden sonra Adigeler Abat kabilesi başkanı Besni, Halukai, Jelentz’ik ten Çorakuko Hamutz’u yardım talebi ile İstanbul’a gönderirler. İstenilen her yardım kalemi Osmanlılarca reddedilir. Yardım yerine bu kişilere kişisel hediyeler verilir. Bu arada Besni’ye daha çok ilgi gösterilir. Bu ilgi Hamutz’un canını sıkar. İstanbul’daki başarısızlığın sorumlusunun Besni olduğunu savunur.
Osmanlıların Çerkesya üzerinde hak iddia etmeleri.

 

1830-1839

Sefer Bey Çerkesya’da İngiliz silah yardımını bekler, bu yardım hiçbir zaman gerçekleşmez.
İnguşlarm (Lamur) Rusya’ya teslim olmaları.
Ruslar Paris Kongresi’nde, kendilerine daha önce tanınan Karadeniz’de iki gemi bulundurma yetkisini “Çerkesya kıyılarını yeterince kontrol edememe” gerekçesi ile on gemiye çıkartma talebinde bulunurlar, bu istekleri kabul edilir.
1830 yılında Osmanlılar Çerkesya’ya silah yardımı yaparlar. Yapılan yardım 15 top, 300 fıçı barut, 4 topçu subayından ibarettir. Toplar çok eski ve ağır ve dağlık arazide kullanılamayacak biçimde hantal, yedek parçasız, barut fıçılarının ise çoğu yarım gönderilmiştir. Bu nedenle Theophil Lapinşki bu yardımdan “Tipik Türk Yardımı” tabirini kullanarak söz eder.
Wagner’e göre bu yıllarda Adigeler, yalnızca savaş için seçimle liderlerini belirtmişlerdir. Bu liderler; Chuj Beg, Cumbulat, Mensur, A. Jıbğe, Şamuz ve Hasan Bey’dir.
General Emanuel’in görevinden alınması ve yerine Paskeviç’in getirilmesi. Paskeviç’te kendinden öncekiler gibi başarı sağlayamaz. Ancak yalnızca Oşhamafe’yi (Kutsal Dağ) ele geçirir.
Çar Nikola, Edirne antlaşmasından hemen sonra Çerkesya’ya savaş ilan eder. General Paskeviç’i Çerkesya’yı fethetmek üzere gönderir. Generalin çok kısa zamanda başarı sağlayacağına inanmaktadır. Ancak üstün askeri güç ve savaş malzemesine rağmen başarı sağlayamaz. Paskeviç’te görevinden alınır.
Jelentz’ik de, Anapa’dan sonra ikinci Rus kalesinin kurulması. Bu kale iki tabur askerle korunur.
Abhazya’da Gagra kalesinin kurulması.
General Zasse (Zas)’in Kuban bölgesi komutanlığına atanması. General Zasse Labe, Kuban ve Varp’ta beş yeni kale kurulacağını açıklar. Bu yoldan, Labe ve Varp nehirleri kıyılarından, bu suların kaynaklarına doğru ilerlemeyi planlar, Çerkesler derhal kuvvetlerini toplarlar, bu askeri mevkilere saldırarak başarılar elde ederler.

 

1831 Yazı

Küçük bir Çerkes çiftliği olan “Kutlitze”nin Çar askerlerince işgal edilerek yakılması.

 

Ekim 1831

Baron Von Rossen’in Kafkas Orduları Komutan­lığına getirilmesi. Paskeviç’in Polonya cephesine gönderilmesi. General Klüke Von Klugcnau ise 10 000 kişilik bir ordu ile hazır biçimde bekletilir.

 

1832

Sucuk-Kale’nin Ruslarca topa tutularak yakılması.

 

Ağustos 1832

Tzimisse suyu kıyısındaki 50 evlik bir Çerkes köyünün Çar askerlerince yakılması. Bu köy Çerkeslerin ticaret kapısı idi. Tuz ve barut karşılığında yerli mallarını ve esirlerini burada takas ediyorlardı.

 

1833

General Bergmann komutasındaki 5000 askerin 15 yelkenli ile gelerek Sucuk-Kale’yi ele geçirmesi. Bu harekette 16 Osmanlı gemisi yakılmış ve yedi depo da havaya uçurulmuştur.

 

23 Haziran 1833

Rus askerlerinin Sucuk-Kale’ye 7-8 km uzaktaki Atzesboho’ya saldırarak kış erzakı temin etmeye çalışmaları. Bu saldırıda Ruslar 300 asker ve iki top ile harekete geçmişlerdir. 60 kadar Çerkes bu saldırıya karşılık vermiş ve karşı saldırıya geçmiştir. Çar askerleri uzaktan top atışı ile kendilerini koruyarak geri çekilebilmişlerdir.

 

26 Haziran 1833

Rus askerlerinin Mezippe’den erzak ve et toplamak için çıkmaları. Bu çıkışta küçük çapta çarpışmalar yapıldıktan sonra Çar askerleri geri çekilirler.

 

1834-1838

Çar Ordusunun Shapsugh’lara karşı askeri operasyon başlatması.
Olga-Stanitza ile Jelentz’ik kalelerinin kurulması.

 

1834

Aguyips’in (Adigey) Kuzey yörelerinde kuraklık.

Güney Agusyips’ten 200 gemi dolusu yiyecek gönderilmesi.
David Urquhard’ın Çerkesya’ya gelmesi. Urquhard İngiliz hükümetinin kendisine her türlü yardımı yapacağı vaadi ile Çerkesya topraklarına ayak basar.
Rusların yeni kurdukları Abun müstahkem mevkiine 14.000 askerin koruyuculuğunda kumanya götürülürken, 700 kişiden oluşan Mensur komutasındaki Çerkes Birliği, ormanda pusu kurar.

Shapsughlar tüfek ateşi ile saldırıya geçilmesini isterler. Mensur ise kama ve kılıçlarla saldırı yapılmasını ister. Önerisi büyük çoğunlukla kabul
edilir. Bu öneriyi kabul etmeyen 150 Shapsugh savaşçısı cepheden çekilir. Bu sırada Shapsughların lideri Chuj Beg’dir. Geri kalan Çerkesler kama ve
kılıçlarla saldırıya geçerler. Konvoydaki 7 cephane arabası ile geçirilir. 150’ye yakın Rus askeri ölür.
Kuzey ve Batı Abedzechlerinin kurultay kararları alarak, bundan böyle kendi eyaletlerinde yağmacılık yapmayacaklarına dair ant içmeleri. Daha sonra bu anta Güney Abedzechleri de katılırlar.
Baron Von Rossen komutasındaki kuvvetlerden özel bir birlik oluşturulup, bu birliğin başına General Villiaminoff getirilir. Bu yeni birliğin görevi, Jelentz’ik’e yerleşerek Çerkesya’nın dış dünya ile ilişkisini kesmek idi. General Villiaminoff Kuban’a ve Oginsikaya’ya doğru yürüyüşe geçmek ister. Bu yürüyüş için iki yol vardır: Birincisi Atagum, Aderbay üzerinden, diğeri ise Mezippe, Dobe yolu. Bu yol üzerinde, 80 Werst uzakta
(l Werst= 1.0668 km) bir köprüden geçmeleri gerekir. Tehlikeli Şhadotops üzerinden Jelentz’ik’e Rus birliği ulaşır. Adigeler dağlara çekilirler.

 

Ocak 1834

Sefer Bey ile İngiliz Kaptanı Lyohs ve David Urquhard’ın Samsun’da görüşmeleri. Sefer Bey soylu bir aileden idi. Çocuk iken okumaya gönderildiği Türkiye’den kaçıp Rusya’ya gider. Orada bir Rus okulunda okur. Uzun yıllar Rus ordusunda görev yapar. Babasının ölümü üzerine kendisine kalan mirası almak için vatanına döner. Daha sonra Anapa’da Osmanlı ordusuna girer. Kendisine Albay rütbesi verilir. 1828 yılında Ruslar tarafından tutuklanır. 1829 yılında serbest bırakılır ve Türkiye’ye geçer. Trabzon ile Samsun arasında dolaşarak Çerkesya için çalışır.

 

Nisan 1834

Çar yönetiminin Çerkesya’yı zapt etme planları yapması. Bu planlara göre; Kuban kıyısındaki Olginski ile Jelentz’ik’i karadan bağlamak ve yolu Abhazya’ya uzatmak amaçlanıyordu.
Eğer bu gerçekleşecek olursa, gerektiğinde en kısa ve hızlı bir şekilde asker sevkıyatı yapılabilecek, ayrıca Osmanlıların Çerkeslerle olan ilişkileri de kontrol altına alınabilecekti.

 

Haziran 1834

İngiliz diplomatı David Urquhard’ın çabaları ile Adige Kabileleri toplantısının Anapa yakınlarında gerçekleştirilmesi. Bu Kabilelerin tek bayrak altında bir ulus olması için çalışmaların yürütülmesi.

 

Temmuz-Ağustos 1834

David Urquhard, Natuchac Eyaleti’ni Pşad’a kadar ev ev dolaşarak, halkı Ruslarla ilişki kurmamaları için uyarır. Ruslarla ilişki kuranların, kan akıtma pahasına da olsa cezalandırılacaklarını duyurur. David Urquhard yaptığı toplantılarda herkese ant içmesini önerir. Andın metni: “Yemin eden ben, vatanıma sadık kalacağım, düşmanım olan Ruslarla alışveriş ve daha başka ilişkiler kurmayacağım. Ruslarla ilişkiler kuranların isimlerini derhal bildireceğim. Onların cezalandırılmalarına yardım edeceğim. Kendi Kabile ve halkım içinde, bundan böyle yağmacılık yapmayacağım. Yapanları açıklayacağım, onların cezalandırılmaları için bir fiil çalışacağım. Daha önce yapmış olduğum bu tür yanlış hareketleri açıkça söyleyeceğim ve bundan sonra yapmayacağıma söz veriyorum…”

 

11 Eylül 1834

İngiliz Büyükelçisi Lord Ponsonby’nin kendisini ziyarete gelen Çerkes temsilcilerinden, bir bağımsızlık komitesinin hazırlanarak dünyaya ilan edilmesini istemesi. Bu hazırlanan komite ve bildirisi Portofolio’da yayınlanır.

 

1835

Petersburg’da, Çar’ın muhafız alayındaki Çerkes, Lezgi ve Kazakların Cigitovka “Harp Oyunları” gösterilerini yapmaları.
Abin ve Atakuma’da iki Rus müstahkem mevkiinin kurulması.
1834 yılında kullanılan askeri yürüyüş yolunun iki arabanın geçebileceği genişlikte yeniden düzeltilmesi.
Bu sene içerisinde David Urquhard tarafından Portofolio’da ilk kez aşağıdaki haber yayınlanır: “Çerkesler, bir Rus Kolordusu’nu ve 10 adet topu imha ettiler”. Gerçeklen Jelentz’ik’ten Anapa’ya yürümekte olan Rus kolordusu müfreze çarpış­maları ile hırpalanır, yorulur. Sonunda dinlenmiş olarak bekleyen Çerkes süvari birliklerinin ani baskını ile Rus kolordusu yok edilir.
Bu yıl içerisinde Rus ordusunun Çerkesya cephe-, sinde bekleyen güçleri 594 000 kişiden oluş­maktadır. Bu sayıya Çeçenistan ve Dağıstan’da hazır bekletilen Rus askerleri dahil değildir.
Rottenkamp Çerkesya cephesinden övgüyle şöyle söz etmektedir: 1831 yılından bu yana Büyük Çarlık İmparatorluğumun bütün askeri ve malzeme üstünlüğüne rağmen  , pek çok zayiat vermesine rağmen, Çerkesler savaşın akışını büyük bir kahramanlıkla durdurmuşlardır.”
Lord Spencer’in gemisine el konulması, daha sonra Lord Palmerston, halkın protestoları üze­rine Ruslara başvurarak, gemileri geri alır. Aynı yılın kasım ayında David Urquhard “Vix” adlı iki yelkenlisini Çerkesya kıyılarına gönderir. Ancak bu gemilere Sucuk-kale’deki Ruslar el koyarlar. Bu olay üzerine Lord Palmerston ile Ruslar arasında tartışma başlar. David Urquhard da böylece Çerkesya sorununu gündeme getirerek amacına ulaşır.
Yedi Türk gemisi Çerkesya kıyılarında Rusların eline geçer. Gemiler taşıdıkları mallarla birlikte satılır. Parası, yakalanan gemicilere dağıtılır ve 150 gemici serbest bırakılır. 1829 Edirne barış antlaşması ile Ruslara büyük haklar tanıyan Osmanlı Sultanı bu davranışa ses çıkaramaz. Zaten Osmanlı yönetimi denizcilere Çerkesya ile ticaret yapmalarını yasaklamış ve Trabzon Valiliğine de bu yasaklamayı kontrol etmek üzere yetki ve emir verilmişti.
Çerkesya’da veba hastalığının hızla yayılması.

 

Mayıs 1836

General Villiaminoff Çerkeslere bir deklarasyon gönderir. Bu mektubu Çerkesler değil de, İngilizler, kendi çıkarları doğrultusunda yanıtlarlar. Rusların öteden beri amacı, İngiliz çıkar alanı olan Afganistan-Pakistan-Hindistan yöresine yaklaşıp buraları ele geçirmekti. Kuzey Kafkasya cephesi Rus ordusunu büyük ölçüde oyalıyor ve bu ise İngilizleri sömürge bölgelerinde rahatlatıyordu. İngilizler çeşitli entrika ve vaatlerle savaşın sürüp gitmesini sağlıyorlardı. Böylece yukarıda sözünü ettiğimiz ülkelerin kolonileştirilmesi rahatça oluyordu.
Bu yıl içerisinde Çerkesler çok sayıda Rus subayını vururlar. Çünkü giysileri farklı olan subaylar ilk anda hedef oluyordu. Bu durumu kavrayan Rus komutanları, cephede subayları da erler gibi giyindirmeye başlarlar.

 

1836 Yazı

General Villiaminoff Sucuk-Kale’yi almak ister. Ancak başaramaz. Doba’dan Kuban’a Adıgum vadisinden dönmek ister. Ancak 24 gün bu vadide savaşmak zorunda kalır. Komutasındaki 20.000 kişilik ordusu (15.000 piyade, 5.000 süvari) Çerkeslerce bozguna uğratılır. General de Çerkeslere esir düşer. Ancak yaşamını büyük bir kurnazlıkla kurtarır. “Savaş bitti, çünkü İngilizler, savaşa katılmaya karar verip Çar’a mektup yazdılar. Bu nedenle Çarımız savaşılmamasını emretti” şeklinde düzmece bir mektubun var olduğunu iddia eder. Çerkesler ondan mektubu göstermesini ve yemin etmesini  isterler. Villiaminoff bütün Çerkes liderleri önünde yemin eder. Bu yeminden sonra Villiaminoff ve esir askerler serbest bırakılır. Aslında böyle bir mektup bulunmamaktadır. Nitekim General Villiaminoff ettiği yemini unutarak yeniden savaşa başlayacaktır.

 

1837-1839

İngiliz kaptanı, tüccarı ve politik casusu Lord Palmerston ve James Stanislaus Bell’in Çerkesya’da bulunduğu dönem. Bu dönemde bütün Çerkesya Ruslarca denizden abluka altına alınmıştır.

 

1837

Çar yönetimi Kuzey Kafkasya Dağlılarının ayaklanma nedeni olarak dış etkileri ve görüşleri ileri sürer. Dışarıdan gelen propagandaları önlemek için askeri ablukayı sıklaştırır. Bunda da büyük ölçüde başarılı olur.

David Urquhard’ın tavsiyesi ve Sefer Bey’in onayı ile Güney Çerkesya’da 12 kişilik geçici bir hükümet kurulur. Bu hükümetin üyelerinden üçü İstanbul’a temsilci olarak gönderilir.
General Villiaminoff Çerkeslere şu resmi bildiriyi ulaştırır; “Çarlık Rusya’sı Fransa’yı zapt etti, İngiltere hiçbir zaman Çerkeslerin yardımına gelemez. Çünkü ekmeğini Rusya’dan temin etmektedir… Tek cümle ile tamamlamak gerekirse Dünyada iki kuvvet vardır, gökte tanrı, yerde Çar… Rusya o kadar büyük ve kuvvetli ki, gökyüzü çökmeye kalksa, Rusya elindeki süngülerle onu taşır, çökmesini önler.” Çerkesler bu bildirinin içeriğine gülerler ve yılgınlık göstermeden savaşı sürdürürler.
General Rosen, Abhaz ve Gürcü kökenli askerleri cepheden çekmek zorunda kalır. Çünkü bu askerler, Adigelere karşı savaşmak istemezler. Cephede tüfeklerini havaya boşaltmakta idiler.
Çar I. Nikola’nın Kafkasya’yı ziyareti.
Baron Rosen, Zibelda ve Ardler Dağlarını kuşa­tarak ele geçirir.

 

Nisan 1837

İngiliz kaptanı, tüccar ve casusu J. Bell Stanislaus’un İstanbul’dan Çerkesya’ya hareket etmesi.

 

Mayıs 1837

Adige Thamade ve komutanlarından Tz’emez’li Alibi’nin Kuban’da savaşırken yaşamını yitirmesi.

 

6 Mayıs 1837

Adagum’da liderlerden Şamuz’un evinde Bell ve Longworih’un da katıldığı kongre yapılır. Şamuz yaptığı konuşmada Türklerin kendilerini kandır­dığını söyler. İngilizlerin ise gerçekten kendileri­ni desteklemek isteyip islemediklerini, bunda ne derece samimi olduklarını bilmek isler. Barutları­nın azaldığını belirtir. Toplantıda Sefer Bey’in mektupları okunur. Mektuplarda, “Ruslarla antlaşma yapılmasını, talancılıktan vazgeçilmesini” isteyen Sefer Bey, yine mektubunda, İngilizlerin de yapılacak olan barışa yardımcı olmalarını ister. Toplantıya katılanlardan üç kişi seçilerek Rus karargahına gönderilir. Elçiler çok iyi karşılanırlar. Ancak General Villiaminoff, 29 Mayıs’ ta barış teklifine olumsuz cevap verir ve antlaşma imzalanamaz.

 

Haziran 1837

Bu ret cevabından hemen sonra Mensur ve dokuz arkadaşı 150 kişilik Kazak birliğine saldırırlar. Mensur üç kişiyi öldürdükten sonra, ÇERKES HALKI VE ÇERKES VATANININ BAĞIMSIZLIĞI UĞRUNA CANINI VERİR.

30 gemiden oluşan Rus donanması, Varda ve Khissa’dan çıkartma yapar. Kıyıda bulunan 55 kişilik Çerkes grubu kılıç ve kamalarla göğüs göğüse savaşa girerler. Gemilerden kıyıya top atışları yapılır. Bu atışlardan kırka yakın Çerkesle birlikle Rus askeri de ölür. Ardler thamadesi Bayslam ve 12 kardeşi de ölenler arasındadır. Rusların çıkartma yapması muhtemel olan diğer yerleri korumak için kıyı boyunca 10 bin Çerkes savaşçısı hazır bekletilir.
Abedzech eyaletinde yapılan Halk Kurultayı’nda, diğer Çerkes eyaletlerindeki savaşlarda kardeş Çerkes boylarına yardıma koşulması, onlarla birlikte savaşa girilmesi, güç birliğinin sağlanması için karar alınır ve ant içilir.

 

5 Haziran 1837

Yukarı Abun’da Anchur ailesinin evinde bir araya gelen Abedzech, Shapsugh, Nathuace liderlerinin Sefer Bey’in mektubuna yanıt hazırlamaları.

 

10 Haziran 1837

Bjedugh Prensi Açaigag’ko Pşıkuy 5-6 bin kadar asker toplar. Bu kuvvetlerle Şeps ve Psis arasında kalan topraklara Rus müstahkem mevkii kurdurtmaz. Psis’dan büyük Labe’ye kadar olan yerlerde Hatukuay, C’emiguey ve Machoşlar otururlardı. Bu topluluklar, Ruslarla zorunluluk sonucu saldırmazlık antlaşması imzalamışlardı. Böylece tarafsız kalmaya çalışmışlardı. Bu antlaşmanın imzalanması akılcı bir politikanın sonucudur. Zira korumasız ve açık bir arazide oturan bu Çerkes boylarının üstün askeri güçlere karşı koyabilmeleri düşünülemezdi.

 

26 Haziran 1837

Rusların, kıyıda demirlemiş Türk gemilerini batırmak için Tuapse’ye çıkartma yapmaları. Bu çıkartmayı Çerkesler püskürtürler. Ruslar kıyıda toplarını bırakarak kaçarlar. Gemilerden atılan toplarla pek çok Çerkes yaşamını yitirir. Ancak ele geçirilen toplarla Çerkesler de geriye ateş açarlar, 200’e yakın Rus askerini öldürürler.

 

Temmuz 1837

Anapa ve çevresine Çar’ın 80.000 kolonyalist yerleştirmeyi planlaması.

Bjedughların Çar’ın 2.000 asker verme talebini reddetmeleri. Bu redden sonra Abedzechlere başvurarak kendilerine sığınıp sığınamayacaklarını sorarlar. Abedzechlerden olumlu yanıl alırlar.

 

8 Tem.1837

Pşal’da Ruslarla çarpışan Yindariko’nun torunu dahil birçok savaşçının yaralanması.

 

20 Temmuz 1837

Hacı Chuj Beg’in altmış yaşında olmasına rağmen 250 savaşçı ile Kuban nehrini geçerek Rus kalelerine baskınlar düzenlemesi. Bu baskınlardan Rus askerleri ve köylüleri kaçarlar. Çerkesler 200’e yakın tırpan ele geçirirler. Hacı Chuj Beg aynı gün J. Bell ile buluşur.

 

11 Ağustos 1837

Üç Rus yelkenlisinin su ve yiyecek almak bahanesi ile Çerkesya kıyılarına çıkartma yapması. Asıl amaç kıyıdaki Rus casusları ile irtibat sağlamaktır. Çerkesler bir baskın düzenleyerek Rus askerlerini öldürürler. Bunlardan bir tek asker canını kurtararak gemilere ulaşabilir.

 

Ağustos 1837

Rus ordusuna asker vermemekte direnen Adige topluluklarının sıkıştırılmaya başlanması. Besleneylerin asker vermek zorunda kalmaları ve boyun eğmeleri üzerine, Abedzechler Besleney köylerine akın düzenleyerek bu köyleri yakıp yıkacaklarını ve halkı da esir ederek satacaklarını Besleneylere duyururlar.
Pşat yakınlarında bulunan General Villiaminoff: “Bu yıl içerisinde Jibğe’ye saldırmayacaklarını, Çopsine’ye varınca geri çekilme emri aldığını “Zaziko”ya bildirir.
Ruslar, Çerkesleri cezalandırmak için Anapa kalesinden iki topla ateş açarak 12-15 kadar evi havaya uçururlar. Alibi komutasındaki küçük bir birlik derhal karşı saldırıya geçer. Birkaç Rus askeri öldürülür. Çalınan sürüler de kurtarılamaz.

 

12 Ağustos 1837

Hacı Chuj Beg’in Shapsugh savaşçıları ile birlikte, ani bir manevra ile Copsin’deki Rus ordusuna saldırması. Birçok Rus askeri öldürülür. Silah depoları ele geçirilir. Çok sayıda Rus subayı esir alınır.

 

Sonbahar 1837

Rusların deniz ablukasını daha da sıkıştırmaları.
Havdoko Mensur Tz’emez komutanıdır. Altmış yaşına gelmiş ve yirmi yıl önce aldığı bir yara yüzünden sakat kalmıştır. Bir kış günü 30-40 arkadaşı ile birlikte Rus bölgesine akın yapar. Ele geçirdikleri ganimetlerle dönerlerken kalabalık bir Rus birliği ile karşılaşırlar. Ganimetleri geride bırakmak zorunda kalırlar. Mensur ve arkadaşlarının ikinci bir baskın planını öğrenen Ruslar müdafaaya çekilirler. Bu çatışmada Mensur ağır yaralanır. Arkadaşlarından birisi hariç diğerleri ölür. Arkadaşı Mensur’u sırtına alıp yoluna devam eder. Ancak şiddetli bir fırtınaya tutulurlar. Bir köye sığınırlar, bir köşede yığılıp kalırlar. Fırtına bir hafta sürer. Adige avcıları kendilerini bulduklarında yarı ölü halindedirler. Parmakları donduğu için kesilir. Ayak tabanında büyük bir yara açılır, aradan yirmi yıl geçtiğinde bile Mensur’un yarası iyileşmez. Ancak savaş gücünden de hiçbir şey kaybetmez.

 

Eylül 1837

Batı’dan esen fırtına nedeni ile 10 adet Rus transport gemisinin Çerkesya kıyılarında karaya vurması. Bu gemilerden dördü Anapa, beşi daha Kuzey’de bir noktada, birisi de Pşat’da karaya oturur. Gemilerin bir kısmı Çerkes savaşçılarınca işgal edilir. Diğerleri Rus kalelerinden gelen askerlerce kurtarılır.
Bjedugh, Hatukuay ve Ç’emugueylerin Rus birliklerine asker vermeyi tekrar reddetmeleri.

 

3 Eylül 1837

Adigey Kurultayı’nın Adagum yakınlarında toplanması. Shapsugh bölgesine iki İngiliz’in cephanelerle geldiği haberi üzerine kongrenin dağılması.

  1. Bell ile Bjedugh Prensi Pşıkuy’un görüşmeleri. Pşıkuy, J. Bell’e Ruslarla antlaşma yolunu seçmelerine neden olarak şu gerçekleri söyler: “Bjedugh bölgesi küçüktür ve halkı sıkışık oturmaktadır. Öte yandan çevremiz dümdüz arazidir. Saldırıya açıktır. Bu nedenlerle Ruslarla antlaşma yoluna gittim. Halkımı ve vatanımı bu yolla yok olmaktan kurtardığıma inanıyorum.” Pşikuy, Yekaterinador Kenti’nin karşısında bir köyde oturmakta idi. (Nitekim bu gün Adigey Bölgesinde kalan ve hala orada yaşayan Çerkes nüfusunun çoğunluğunu Bjedughlar oluşturmaktadır. Prens Pşıkuy’un ileri görüşlü olması Çerkes halkının bir bölümünün yok edilmesini önlemiştir. (Kendisini rahmetle anıyoruz. B.Ö.)

 

19 Eylül 1837

110 delegenin katıldığı Adige kabileleri kongresinin toplanması. Öğle yemeği birlikte yenildikten sora, ulu bir ağacın gölgesinde toplantı başlar. J. Bell düzenli askeri birliklerin kurulmasını önerir. Şamuz, hala İngiltere’den yardımın gelmediğini, öncelikle 2-3 bin kadar asker ile bir gemi cephane gönderilmesi halinde de İngiliz yardımının yapılacağına, İngilizlere ve özellikle de J. Bell’e böyle inanabileceklerini ve kendilerinin de en kısa zamanda 15 000 savaşçı toplayabileceklerini söyler.

 

20 Eylül 1837

Çopşın’dan Jelent’zik’e Rus ordularının geri dön­meleri. Rus birlikleri Çopşın-Jelentz’ik yolunu beş günde alırlar. Doba’dan Çar ordusundan kaçan askerlerin söylediklerine göre Villiaminoff Kuban üzerinden gelerek Çar’la buluşmak ister. Yanına bin asker alır. Daha önce Generalin emrinde 12 bin asker vardı. Çerkesler yaptıkları akınlarla 1.000 askeri öldürürler, 1.000-1.200 kadarını da yaralarlar. Sonunda Pşat’da 250, Çopşın  ‘da ise 500 asker kalır. Her iki kaledeki top sayısı ise 14’erden 24   tanedir.
Rusların Shapsugh eyaletinde, Kuban nehri kıyısında, Abun’da bir pazar yeri kurarak, bu yerin yönetiminin başına da Çerkeslerden kaçan bir Çerkes Verkını (soylu) getirirler. Yöredeki Çerkesler bu gelişmeleri uzaktan izlerler. Rus bölgesinden 18 inek yağmalayan bir grup Abedzech, Shapsugh bölgesinden geçerken, Shapsughlarca durdurulur ve getirdikleri malları Ruslara geri vermeleri istenir. Zira Shapsughlar Ruslarla olan iyi ilişkilerini bozmak istemezler.

 

3 Ekim 1837

Çar ordusunun Jelentz’ik’den Kuban’a doğru hareket etmesi. Bunu duyan çevredeki Çerkesler, Rus ordusuna saldırırlar. Savaş sonunda bir ölü vererek yerlerine dönerler.

 

5/8 Ekim 1837

Rus ordusunun Abun’dan hareket etmesi. Çerkesler arasında bir çok Rus casusu bulunmaktadır. Bunlardan onu tespit edilir ve cezalandırılır. Shapsughlar İngiliz baskıları sonucu, daha önceden Abun’da tesis edilen serbest ticaret yapma hakkını Ruslardan geri alırlar. Bu davranışın ne denli yanlış olduğunu Çerkesler daha sonra çok acı bir şekilde anlayacaklardır.

 

Ekim 1837

Bjedugh, Ç’emuguey ve Hatukuay boylarının liderleri (thamadeler) Yekaterinador Kentinde Çar’ın huzuruna davet edilirler. Çerkeslerin Çar’a bağlılıklarını özellikle kendilerinin söylemesini isterler. Çerkesler bu öneriyi reddederler, yalnızca saldırmazlık ve barış antlaşması imzaladıklarını, bağımsızlıklarını kısıtlayan bir antlaşma imzalamadıklarını söylerler. Bu duruma kızan Rus Generali ve Rus görevlileri Adigelerin kaleden dışarıya çıkmalarını yasaklarlar. Bu Çerkeslerin içinden üçü kurnazca bir yöntemle kaleden kaçarlar ve Çerkes halkını ayaklandırırlar. Ayaklanmayı kamufle etmek için de Abedzech bölgesine saldıracaklarmış gibi bir tavır alırlar. Bu durumdan şüphelenen Ruslar, kaledeki diğer Çerkesleri serbest bırakırlar. Çar çocuklarının ve kendi hayatının tehlikeye girdiğini sezerek Çerkesleri huzuruna kabul etmez. Ünü Moskova ve Petersburg’a kadar yayılan Çerkes at oyunları, at yarışları ve savaş oyunlarını görmeyi çok arzu eden Çarın bu isteği Çerkeslerce yerine getirilmez.

 

Kasım 1837

Bjedughların Abedzech bölgesine saldırarak 2.000 koyunu ganimet olarak alıp götürmeleri.

 

Aralık 1837

Natuchuacların Ruslarla ticaret yapılması için kabileler arası antlaşma ve yemini kabul etmemeleri. Natuchuaclar İngilizleri ortamı karıştırmakla suçlarlar ve antlaşmaya ve yemine katılmak istemezler. Ancak, diğer Adige eyaletlerinin protesto­ları sonucu bu karara katılmak zorunda kalırlar ve ant içerler.

 

1838

Büyük Kabardey bölgesi köylülerinin, başlarında Karden olmak üzere bağımsızlık isteği ile ayaklanmaları.

 

Ocak 1838

Tu nehri ağzına gelen bir Osmanlı gemisinin Çerkeslerce yağmalanması. Gemide 150 Sterlin yani 1800 Gülden değerinde mal vardı.

 

28 Ocak 1837

Anapa’nın 5 mil Güney’indeki Sukva’ya gelen, Sefer Bey’in de bulunduğu geminin Rusların ateş açması sonucu batması. Gemiden kıyıya çıkarılan mallar imha edilir. Geri dönmek üzere olan 100 kişilik bir Rus birliğinin yolu Çerkeslerce kesilir. 25 Çerkes savaşçısı Ruslara saldırır. Bir subay esir alınır, bir araba ele geçirilir. İki Çerkes ölür, iki Türk yaralanır. Bir kadın çocuğu ile birlikte Ruslarca kaçırılır. Bir iki Rus askeri de ölü olarak bulunur. Daha sonra Adigelere sığınan bir Polonyalı subayın anlattığına göre Ruslar 25 ölü ve bir o kadar da yaralı bırakmışlardır

 

3 Şub.1838

Şamuz, Mensur ve Hatukuay, topladıkları 1.500 kişi ile küçük bir birlik oluştururlar. Tz’emez yakınlarında Mensur şu konuşmayı yapar: “Ruslara baskın veya talana gitmiyoruz. Çoğumuz olduğumuz yerde kalıyoruz. Bunun yerine, düşmanı zayıflatalım. Harp malzemelerini ve erzaklarını alarak buraya getirelim, toplarını, tüfeklerini alalım” der. Bu öneri büyük çoğunlukla kabul edilir.

 

Şubat 1838

5.000 Çerkes savaşçısının Kuban’a doğru yürümesi. Bu yürüyüş sırasında Kuban ırmağında buzlar çözülmeye başlar. Bu durum savaş meclisini düşündürür. Çekilişte ırmağın zorluk yaratacağı gerçeği de dikkate alınarak Kuban’ın Kuzeyine geçmeden geriye çekilirler.

 

8-9 Mart 1838

Yedi sekiz yıldan bu yana Ruslarla barış içerisinde yaşayan açık arazide oturan Çerkes halkına karşı Rusların harekete geçmesi. Bu verimli topraklarda bulunan Çerkes köylerinin karşı koyabilme güçleri hemen hemen yok gibi idi. Oysa Hatırkuay ve Jambolet ile imzalanan barış antlaşmasını bölge halkı hiç bozmamıştı. Hatta Bjedugh bölgesinden geçerek Ruslardan ganimet getiren Abedzechlerin elinden bu ganimetler alınarak Ruslara geri verilmişti.

 

10 Mart 38

Rusların, barış ilişkisi içerisinde olan bölgede saldırıya geçmeleri. General Zass (Şha Guan) aniden Hatukuay’a saldırır. Hatukuay Pşı’sı ve liderleri bir toplantı düzenleyerek bu işgalin nedenini sorarlar. Zass soğukkanlılıkla şu yanıtı verir: “Antlaşmayı imzalayanlar artık yaşamıyorlar. Bundan böyle kendilerinin Rusya’ya bağlı olduklarını, halkın sayılarak listesinin kendisine verilmesini, Abedzechlerle bütün ilişkilerini kesmeleri gerektiğini” söyler. General Zass bir kabile başkanını da Hatukuay eyaletine vali olarak atar. Halkın savaşta kırılmasını önlemek için Jambolet Beg bu yeni durumu kabullenmek zorunda kalır. General Zass el koyduğu bir filintayı Jambolet’e geri vermemekte ısrar eder. Aralarında sert tartışmalar olur. Jambolet geri dönerken Nogay ve Kazakların pususuna düşer, ağır yaralanır, kendi arzusu ile Abedzech bölgesine götürülür. Bir gün sonra da yaşamını yitirir. Zass bu tutarsız hareketleri nedeni ile Petersburg’a geri çağırılır. Ancak yine de rütbe ve makamını korur.

 

15 Mart 38

Bjedughlar Hatukuayların başına gelenleri görünce Abedzechlerle sığınmak isterler. Abedzechler bu isteğe şöyle yanıt verirler: “Amacımız, davamız aynı, sizlerle kardeşiz. Topraklarımız ve başkaca neyimiz varsa sizlerle paylaşıyoruz.”

 

20 Mart 38

Deliliği ve acımasızlığı ile ünlü General Zass, Şegeray bölgesine girmek ister. Yakalanan Çerkes nöbetçisinin derisini diri diri yüzdürür. Daha sonra Şhaguaşe’den Abedzech bölgesine beklenmedik bir saldırı düzenler. Birkaç yüz hayvan ile savunmasız 12 çobanı beraberinde götürür.

 

28 Mart 1838

Çopsın Kalesinin Çerkeslerce kuşatılması. Bu savaşlarda Çerkeslerden iki kişi yaralanır. Bir Çerkes soylusu da ölür. Zaziko’nun ikinci oğlunun bacakları top atışından kopar.

 

31 Mart 1838

On beş yaşındaki bir Çerkes genci Nejağub’dan yüzerek Jelentz’ik’e gelir. Limanda demirli olan Rus gemisinin arkasındaki eşya yüklü mavnanın bağını keser ve yüzdürerek tek başına Nejağub’a getirir.

 

21 Nisan 1838

Mamai ovasında 400-500 kişinin katıldığı kurultay da cephane ve silah almak için para toplanmasına karar verilir. Bu iş için ayrıca Polonyalı (desertör ya da savaş tutsaklarından) askerlerden yardım istenmesine karar verilir.
Rus ordusunda General rütbesi ile görev yapan bir Abhaz Bey’i Paskalya yortusundan sonra Rusların Çerkesya kıyılarına asker yığacaklarını ve hazırlıklı olmalarını bildirir.

 

23 Nisan 1838

Şase’de 6 Rus gemisinin demir atması. Daha sonra 15 gemi daha gelir.

Çerkes halkı savaş hazırlığına başlar.

 

24 Nisan 1838

Çerkesya kıyılarının Rus gemilerinden topa tutulması

 

25 Nisan 1838

Mamai kıyılarında 30 gemiden oluşan Rus do­nanması beklemektedir. Sabah saat sekizde top ateşi ile savaş başlar. Ruslar top atışından sonra karaya asker çıkartmaya başlarlar. 300 kadar Çerkes savaşçısı nehirden yüzerek yaklaşırlar. Kılıçları ile Rus askerlerinin arasına dalarlar. 15 asker öldürüp 20 askeri de esir alırlar. 3 top ele geçirirler. Ancak savaşçı ve silah üstünlüğüne sahip olan Ruslar toprak kazanırlar. 70 kadar Çerkes yaşamını yitirir. Bu ölüleri oracıkta toprağa verirler. Bu arada savaşı sürdüren Çerkeslerin sayısı 300-400’ü bulur. 8.000 Rus askeri karaya çıkar ve vadiyi tutarlar. Bu arada Besleney bölgesinden de Rus birliklerinin hareket ettiği haberi duyulur.

 

Mayıs 1838

Bjedugh Bey’e Pşık’uy’un tedavi gördüğü Rus hastanesinde ölmesi. Pşik’uy’un ölüşü zehirlendiği şüphesini yaratıyordu.

 

3 Mayıs 1838

Şase’ye çıkartma yapan ordu komutanının Çerkeslere mektup göndererek barış antlaşması istemesi.

Bu dönemde Rus ordusunda görev yapan her Abhaz ve Gürcüye günde 30 Piaster yani 6 şilin öde­nirken, Rusların ayda 30 Piaster aldıkları kaydedilmektedir.

 

5 Mayıs 1838

3 Mayıs’ta Rus generali’nin yazdığı mektuba cevap vermek için 200 kişilik bir kurultay toplanır. J. Stanislaus Bell’e cevap yazma yetkisi tanınır. Bell’in yazdığı cevap herkesçe kabul edilir. Bell halkın barış istemediğini, savaş istediğini yazar. Böylece Çerkes halkının ve Çerkes vatanının kaderi yine İngiliz çıkarlarına emanet edilir. (Bugün bile bu tür davranışlar yok mudur?)
Ruslara 3 veya 4 ayrı noktadan baskın yapılması kararlaştırılır. Baskın haberini alan Ruslar Gürcü kuvvetlerini ön safa, kendi güçlerini ikinci sıraya koyarak saldırıyı bekler. 200 kadar Çerkes savaşçısı kılıç ve kamalarla saldırıyı başlatırlar, Gürcüler ve Ruslar geri çekilirler. Her iki taraf 40-50 kadar ölü verirler. Birçok Gürcü tüfeği ve tabancası ele geçirilir.

 

11 Mayıs 1838

Anapa yakınlarında kurulan bir Rus kalesinin ele geçirilmesi. Kaledeki askerler esir alınır. Ayrıca üç top ve cephane ele geçirilir. 25 Nisan’da Kuban’dan hareket ettiği bildirilen Rus birlikleri yerlerinde kalırlar. General Zass, Şhaguaşe suyunu geçerek Abedzech bölgesine saldırır.
Abedzechler derhal ve şiddetle karşı koyarlar. Rus birlikleri bozguna uğrayarak çekilir. Abedzechler nefes aldırtmamacasına düşmanı izler. Abedzech kılıcından kurtulanlar Şhaguaşe ırmağında boğulur. Rus birliklerinden çok az sayıda asker canını kurtarabilir.

 

Mayıs 1840

Çerkeslerin arka arkaya gösterdikleri bu başarılardan Çar telaşlanır ve Besarabya’daki askerlerini gemilerle Çerkesya sınırlarına taşır.

Sebastopol’da olağanüstü harp meclisini toplar. Bu toplantıya General Vorontzoff, Menşikoff, Rayevski ve Lazaroff katılırlar.

 

Haziran 1840

Çerkeslerce yakılan Tuapse Kalesinin Ruslar tarafından yeniden kurulması.

 

1841

Bu yıl içerisinde Çerkesya’da hiçbir askeri harekete girişilmemiştir. Ancak Çerkesya’da baş gösteren veba hastalığı çok sayıda Çerkes’in yaşamını yitirmesine neden olmuştur.

 

1841-1899 

Kabardey Prensi ve yazarı Hatokşokue Gazi’nin yaşadığı dönem.

 

İlkbahar 1842

Çerkesya kıyılarına yanaşan dört ticaret gemisinin Ruslarca batırılması. Bu arada Anapa yakınındaki küçük bir kale kuşatılır. Ancak, alınamaz. Kuşatmada Adigeler iki top kaybederler.

 

1842

Abun kalesine saldırı ve kalenin alınması. Askerlerin kılıçtan geçirilmesi.

Çopsın Kalesine çok kurnazca bir planla saldıran Çerkesler kaleyi ele geçirirler. Kale, iki topçu taburu, özel eğitim görmüş küçük bir kazak birliği ve 30 topla korunuyordu. Vana kabilesinden (Negepsicho’da yaşayan) Y. Tousiok komutasında 10 bin savaşçı Kubat’tan hareket ederler. (Çepsun yakınlarında bir ırmak) Zazi Ali ve Zazi Mehmet’te komutanlar arasındadır. Sapte kalesinden Tzako’nun da katılmasıyla yapılan saldırıda kale ele geçirilir. Bu baskın haberi daha önce casuslar kanalı ile Ruslara duyurulduğundan Çerkesler 1500 kayıp verirler. Rusların Çerkesya kıyılarındaki kontrollerini sıklaştırması. Bu ablukaya rağmen 150 yabancı gemi Çerkesya’ya gelip gider. Şeyh Şamil’in ilk kez Naib’i Hacı Mehmet’i
Abedzechlere göndermesi. Şamil naibi aracılığı ile Abedzechleri İslam dinine davet eder. Çerkes örf ve geleneklerini hiçe sayarak şeriat kurallarını
tatbike kalkışınca Abedzechleri kızdırır. Hacı Mehmet zehirlenerek öldürülür.

 

Mayıs 1843

Kuban’da oturan Adigeler yeniden savaşa başlarlar. Ancak, bu ay içerisinde uğradıkları mağlubiyetlerle savaşlarda duraklama olur.

1250 Çerkes liderinin (Thamade)  imzaladığı bir dilekçenin İngiltere Kraliçesine gönderilmesi. Dilekçede İngilizlerden yardım istenmekte, aynı zamanda Adigey’e İngiliz askerlerinin gönderilmesi talep edilmektedir.

Bu sıralarda, Kuban’ın Kuzey’inde 117 000, Güney Kafkasya’da ise
75-80.000 asker (Çar askeri) beklemektedir

 

Yaz 1843

Şeyh Şamil’in naibi Ahverdi Mohaman’ın Kabardey’de Cherzurdsen köyüne akın düzenler. Ancak başarılı olamaz ve köylülerce öldürülür.

 

1843

Nogume Şora Bekmırza’nın “Adige Halkının Tarihi” adlı eserini bitirmesi.

 

1844

Rus Tümgenerali Sabudzki’nin kayınvalidesi Çerkeslerce kaçırılır ve 12 aylık bir tutsaklıktan sonra serbest bırakılır. Vatanına dönen kadın Çerkeslerin kendisine çok iyi davrandıklarını her yerde anlatır. Çerkeslerin uygarlıktan uzak, barbar olarak dünyaya tanıtmaya çalışan Çar ve hükümeti bu kadının açıklamaları karşısında çok zor durumda kalırlar.

 

1844

İstanbul’daki Rus büyükelçisinin Kont Budberg’e yazdığı gizli mektupta şöyle demektedir: “Sultan ve büyük vezir (sadrazam) Çerkesya ile insan ticaretinin yasaklanmasından memnun değillerdir. Türkler, Kafkasya’dan kadın esir satın alamadıklarını, hatta Sultan’ın haremine cariye bulmakta zorluk çektiklerini, bu nedenle öfkelendiklerini belirtmektedirler. İnsan ticaretine yeniden müsaade edilmesinin politik yönden faydalı olacağı” tavsiye edilmektedir

 

1844 (1846)

Şeyh Şâmil 12.000 kişilik süvari gücü ile Kabardey’e akın düzenler. Bazı Adige köyleri Şamil’i desteklerler. Şamil açık ovada savaşmaktan çekindiği için, geriye dağlara çekilir. Adigelerin pek çoğu Çeçenleri topraklarına çekmek istemediklerinden savaşlarda tarafsız kalırlar.

 

1844

Hacı Mehmet’in zehirlenerek ölmesinden sonra Şamil bu kez Hacı Süleyman adındaki naibini Çerkesya’ya gönderir. O da Hacı Mehmet’in düştüğü hataya düşer. Gelenekler yerine şeriat kurallarını uygulamaya başlayınca Abedzechlerce öldürülür. Başka bir söylentiye göre ise Rusların tarafına geçtiği belirtilmiştir. Rus bölgelerinde yayınlanan fetvaların Hacı Süleyman’a ait olduğu sonradan anlaşılmıştır.

 

1844-1912

Ahmet Mithat Hağuır’ın yaşadığı dönem. Ahmet Mithat Efendi’nin Osmanlıca yazılmış pek çok eseri vardır. “Çerkes Özdenleri” adlı tiyatro eseri halkına dönük  tek çalışması olmuştur.

 

1845

Rusya’nın Abhazya’yı tamamen ilhak etmesi.
Rus Sosyalisti PETRASEVSKİ’nin Çerkeslerin Çarlara karşı yürüttükleri savaşı yazıları ile desteklemesi. Bu yazar Çerkeslerin bağımsızlık savaşını sürdürmelerini, Rus halkının da Çerkesleri desteklemesini, Çerkesler gibi onların da Çarlara karşı ayaklanmalarım ister.

 

1846-1916

Ahmet Cavit Therchet Paşa’nın yaşadığı dönem.

İstanbul’da faaliyet gösteren “Çerkes Teavün Cemiyeti’nin kurucularından olup, derneğin başkanlığını da yapmıştır. Adige Alfabesini hazırlayıp
yayınlamıştır (İstanbul 1897). “Çerkes dilinin söylenişi ve yazılışı” adlı yapıtını Arapça ve Osmanlıca açıklamalarla 1911 yılında yayınlamıştır.
(Bu vesile ile kendisini saygı ve rahmetle anıyoruz. B.Ö.)

 

1846

Hacı Mehmet ve Hacı Süleyman’dan sonra, Şamil Naib Muhammed Emin’i Abedzechlere gönderir. M. Emin diğer naiblerin hatasına düşmez.

Daha akıllıca bir yol izler. İlk iki yıl sesini çıkartmadan halkı tanımaya çalışır. Şeriat kurallarını Abedzechlere kabul ettiremeyeceğini anlayınca, sözde Şamil’e bağlı, gerçekte ise Adige gelenek ve göreneklerine uyan bir yönetim sistemi kurar. Abedzechler bu yöntemi benimserler.

 

Mayıs 1846

Şamil 20.000 süvari ile yine Kabardey’e saldırır. 60 Kabardey ve 20 Kazak köyünü yağmalayıp yerle bir eder.

 

1848

Sefer Bey’in Osmanlılarca Çerkesya’nın Başkomutanı olarak kabul edilmesi ve bu nedenle M. Emin ile aralarının açılması.

 

18 Mart 1848

İngiliz Parlamentosunda Çerkesya üzerinde görüşme ve tartışmaların açılması. Bu görüşmelerde Parlamenter M. Austey “İngiltere Hükümeti’nin politik amaçları uğruna, Çerkesya’yı Rusya’ya peşkeş çektiğini” söyleyerek Lord Parlerston’u ağır bir dille suçlar.

 

Ekim 1848

Abedzech’te Pşeha nehri kenarında, M. Emin’in kendisinin Şamil’in naibi olduğunu ilan etmesi. Görünüşte Şamil’e bağlı, gerçekte ise Abedzech halk meclisine bağlı, geleneklere göre yönetilen bir idare kurması.

 

Nisan 1848

Shapsugh Çerkeslerin İslam dinini kabul etmemekte direnmektedirler. M. Emin Psikups nehri kıyılarına gelerek, tüm inananların Shapsughlara karşı cihada katılmasını ister. 2000’e yakın Abedzech bu çağrıya uyar. 1000 kadar Shapsugh da bunlara katılır. Bu gruba 24 Nisan’da 3.000 kişi daha katılarak sayıları 6.000’e yükselir.
Dogai nehri kıyısında yapılan bu kardeş kavgasında M. Emin’in savaşçıları çoğunlukta olmalarına rağmen geri çekilmek zorunda kalırlar. 26 Nisan’da ise İslamiyet’i kabul etmeyen Shapsughlar bozguna uğratılırlar. Her iki taraf da 500’e yakın ölü verilir (Ne ilginçtir ki, iki tarafın komutanları Adige kökenli değildi, Sefer Bey Tatar, M. Emin ise Dağıstan kökenli idiler. B.Ö.) Naib savaşa devamla Ubın, Azıps, Il, Hopl, Ançır ve Boğandır nehirleri kıyılarında 25.000 savaşçıyı komutası altında toplar. Daha sonra Natuchuac bölgesine girer, onları da kendisine bağlar, Anapa ve Sucuk kalelerine saldırır. Ancak başarılı olamaz. Natuchuac da mahkemeler kurar. Adamlarına Hanoktz’ık unvanını verir. Zapt ettiği Shapsugh eyaletini üç idari bölgeye ayırır. Abın, Ançır ve Ubın. Aynı şekilde Abedzech eyaletini de beş idari bölgeye ayırır. Psikups, Psiş, Pşaha, Şafguaç ve Bzedach. Halktan vergi toplanır.

 

1849

21 yaşındaki Polonyalı genç subayın Çerkeslerin bağımsızlık savaşına ilgi duyarak Adigey’e gelmek istemesi, Avrupa’da büyük ilgi uyandırması. Bu olay Çerkeslere ve Çerkesya’ya büyük bir ilgi duyulmasına neden olur.

 

Eylül-Kasım

Dağlarda yaşayan Shapsughlar istemedikleri halde kardeş kanının dökülmesini önlemek için M. Emin’e katılırlar. Ancak yine de İslam dinini kabul etmezler. Bu Shapsugh bölgesi de üç idari bölgeye ayrılır:
Pşad-Mezıb, Şapsuch ve Toabs.

 

1849-1850

Wubıhlar da kardeş kanı akıtmamak için M. Emin’e katılırlar. Ancak Dağ Shapsughları gibi Wubıhlar da İslam dinini kabul etmezler.

 

1849

Polonyalı Kaptan Gordon’un Şamil’e gitmek üzere Wubıh bölgesine çıkması. Hacı Granduk kölesi ve Gordon birlikte ava çıkarlar. Avda Gordon kayıp olur. Yapılan araştırmalar sonucu Gordon’un cesedi bulunur. Köle de kayıplara karışır. Geranduko büyük bir olasılıkla kölesine Gordon’u öldürtür ve kölesini de ödüllendirerek ona özgürlüğünü verir.

 

1850

Rusların Çerkesya kıyılarına uyguladıkları ablukayı gevşetmeleri üzerine İstanbul’a kaçmış olan Verkler (soylular) yurtlarına geri dönerler. Ellerinde fermanlarla halkı Sultana bağlamaya çalışırlar. M. Emin’i padişah düşmanı ilan ederek onunla mücadele etmeye başlarlar. Böylece M. Emin tarafından kurulan birlik, Padişah’ın maşası haline gelen Verkler tarafından bozulur. M. Emin’e gönülsüz bir şekilde bağlanmış olan Shapsughlar ve Wubıhlar derhal ondan koparlar. Cami ve mescitlerini yakıp, yıkarlar. Yeniden haçlarını dikerler. Ancak, bu hareketlere önderlik eden birkaç vatan haini Abedzech bölgesinde başarı gösteremezler. “Biz ne sultan, ne de başkasını tanırız. Tanıdığımız tek şey ABEDZECH ÜLKESİ VE HALKIDIR” diyerek Verkleri Abedzech ülkesinden kovarlar.
Kafkasya’dan ayrılan Tatar Muhacirlerinin Eskişehir yörelerine göç etmeleri.
Savunmasız ve silahsız Çerkes köylerinin Kazaklar tarafından yakılıp yıkılması.

1 Ocak 1851

Nalçik’te ilk kez Çerkes Okulu’nun açılması.

 

Nisan 1851

  1. Emin 30.000 civarında asker toplayıp Batı Çerkesya’nın yeniden tek hakimi haline gelmesi.

 

11 Şubat 1852

Rus orduları başkomutanlığınca Rus taraftarı olmayan Çerkeslerin dış ülkelere seyahatlerinin yasaklanması.

 

1853

Sefer Bey Anapa’da yüz topçu ile birkaç top bırakır. İstanbul’a yazdığı mektupta M. Emin’in planlarını bozduğunu belirtir. Öte yandan Çerkes halkına da Sultan’ı dinlemelerini, kendisine ve İslam’a güvenmelerini duyurur. Bu arada Sefer Bey İngiliz, Osmanlı ve Fransız tacirlerine komisyon­culuk yaparak yüklüce bir servet kazanır.
Serdarı Ekrem Ömer Paşa’nın Sohum’a gelmesi. Paşa’yı bazı Çerkes thamadeleri ve M. Emin ziyarete giderler. Serdarı Ekrem, daha çok Sefer Paşa’ya ilgi gösterir ve onunla konuşur. Ayrıca Wubıh Verklerine güvendiklerini belirtirler. Sefer Bey’den kuvvetli bir askeri birlik isterler. Sefer Bey oğlu ve yedi süvari, Wubıh soylusu Geranduko Brakok İsmail’de 11 atlısı ile gelirler. Bu durum Osmanlıların yanlış politikasının sonucudur. Osmanlılar hatalarını anlamazlar ve sonuna kadar Sefer Bey’i desteklerler.

Çerkesya’da Genel Kurultay’ın toplanması. Bu genel kurulda Çerkeslerin yalnız kaldıkları açıkça belli olur. Başka çıkar bir yol da bulamadıkla­rından başlarında M. Emin olmak üzere 260 kişilik bir heyet yardım isteği ile İstanbul’a gider.
Batı Çerkesleri bu yıllarda politik ve askeri yönden üç gruba ayrılmış durumdadırlar:

  1. Abedzechler, çoğunlukla M. Emin’e bağlıdırlar.
  2. Shapsughlar:
    a) M. Emin’i destekleyen bir azınlık,
    b) Sefer Bey’e bağlı olanlar,
    c) Ne M. Emin’i ne de Sefer Bey’i isteyenler,
    d) Ne İstanbul’dan, ne de Dağıstan’dan gelen dini istiyoruz, diyenler.
  3. Wubıhlar.

 

Wubıhlar bu saydığımız grupların politikalarım hiç istemiyorlardı. Sultanla olan ilişkilerinin bozulmasını, aralarının açılmasını, İslam dinini kabul etmedikleri halde istemiyorlardı. Onlar ticari çıkarlarını düşünüyorlardı.

Mustafa Paşa ve Sefer Bey’in Natuhuac bölgesinde bir Kurultay düzenlemeleri. Bu toplantıya Shapsugh ve Wubıh eyaletlerinden de birkaç temsilci katılmasına rağmen Abedzechlerden kimse katılmaz.
Daha önceleri köle olarak İstanbul’a satılıp Behset adını alarak Paşalık rütbesine kadar yükselen Behset Paşa’nın, Reşit Paşa’nın ısrarı ile Wubıhların valisi unvanı ile Çerkesya’ya gönderilmesi. Kökeni bir köle ailesinden gelen Behset Paşa için Wubıhlar alaycı bir tutum izlerler. “Sen önce halen köle olan kardeşlerinin özgürlüğünü satın al, ve onları kölelikten kurtar. Sonra söz söylemeye hakkın olsun.” diyerek onu dinlemezler. O da kardeşlerini satın alıp özgürlüklerine kavuşturur ve İstanbul’a döner.
Mustafa Paşa ve Sefer Bey’in komutalarındaki 2000 Türk askeri ve dört top alarak Shapsugh bölgelerinden geçip Abedzech eyalet sınırlarına kadar gelmeleri ve orada beklemeleri. Çerkesler bu iki paşa ile alay ederler. “Ruslar bunları görseler, gülmekten yere yıkılırlar…” diyerek Türkleşmiş bu iki paşa ile alay ederler. Onlara acı ve nefretle bakarlar. Emirlerindeki Osmanlı askerlerine de acırlar. Paşalar M. Emin ile görüşmek isterler. M. Emin hastalığını ileri sürerek görüşmek istemez. Oysa üç saat ileride askerlerinin başında bulunmaktadır. İki Paşa M. Emin’e tutsak olup gülünç düşmekten korktukları için askerlerini acele toplayıp geldikleri yere dönerler.
Bu dönemde Osmanlı yönetimi Adigelerin yavaş yavaş islam dinine girmelerine memnun olmaktadır. Böylece Çerkesleri kolayca kendi yönetimleri altına alabileceklerine inanmaktadırlar. M. Emin’in başarılarına sevinmelerine rağmen ayrıca da bu başarılardan endişe duymaktadırlar. Çünkü M. Emin Sultanın adını hiç kullanmıyordu. Bu endişeden kaynaklanan bir yaklaşımla Zanoğlu Sefer Bey Çerkesya’ya genel vali olarak gönderilir. Sefer Bey 1813-1815 Platov Savaşı’na Ruslarla birlikte gönüllü müslüman birlikleri kurarak katılmıştı. Bu birliklerde Adigeler yoktu. Daha sonra Anapa’da Osmanlı yönetimine girerek Paşalık unvanını almıştır. Theophil Lapinsky’e göre Çerkes olmayıp Tatar kökenlidir. Sultana bir ayda 100.000 savaşçı toplayabileceği sözünü verir. Yanına verilen 2.000 Osmanlı askeri ile Sohumkale’ye gider. 4.000 Adige askeri için yiyecek, silah ve giysi isteğini İstanbul’a bildirir. Ayrıca 12 top ister, bu istek yerine getirilir. Ancak kendisine bağlı, emirlerine uyan dört Çerkes askeri bulamaz. Müşir Mustafa Paşa da bu iş için ayrılan 2.000.000 Piyaster’i cebine indirir. Müşir Mustafa Paşa Rusların terk ettiği Sohum Kalesi’ne gelir. Sefer Bey’i yanına çağırtır. Sefer Bey beceriksizliğini örtebilmek için elindeki silahları Batum’a gönderir.
Sefer Bey Verkleri (soylu) M. Emin’e karşı kışkırtır, onlara eski hak ve statülerini vermeye kalkar. Ancak dost yerine düşman kazanır ve bir başarı sağlayamaz.
Sefer Bey’in Sohum Kale’den Mirimiran unvanı ile tayin edilmesi, aynı zamanda Shapsugh eyaletinde ticaret yapan bir Türk tüccar da Shapsugh eyaleti valisi olarak atanır.
Fethi Paşa divanda, Zanıko Sefer Bey ve Behçet Paşa’nın Çerkesya’ya gönderilmelerinin hatalı olduğunu söyleyip, sakıncalarını anlatır. Bunların yerine M. Emin’e Müşirlik unvanı verilmesinin daha akıllıca olacağını savunur. Ancak yukarıda da açıklandığı gibi Sultanın adını hiç anmayan bir kişi için böyle bir unvan verilmesi reddedilir.
Anapa ve Soğucak arasında 20.000 asker Osman­lı paşalarının çağrısına uyup toplanırlar ve 14 gün beklerler. Paşalardan bir haber gelmeyince dağılırlar, geride 2.000 asker kalır. Bunlar da Kuban Nehri kıyısında bir süre gidip gelirler, arada Rus mevzilerini top ateşine tutarlar. Çerkesler bunlarla alay ederler. Hatta Ruslarda gülerler. Bu askerler Rusları Kafkasya’dan kovdukları haberini İstanbul’a gönderirler. Müşir Mustafa Paşa da M. Emin’in haydut, Çerkeslerin ise yaramaz bir halk olduğunu İstanbul hükümetine bildirir.

 

25 Şubat 1853

Fransız ve İngilizler Çerkeslerden Kırım harbi için 12.000 süvari istemeleri. Çerkesler “Açık arazide savaşmayı bilmedikleri” şeklinde akıllıca bir gerekçe ile istenilen askerleri vermezler. Ancak daha sonra yapılan antlaşmalarda, Fransızlar Çerkeslerin bu davranışını bahane ederek Çerkeslerin geleceğini Rusların insafına bırakırlar.

 

1854-1936

Ünlü Fabl ve öykü yazan Paç’e Beçmırza’nın yaşadığı dönem.

 

1854

General Miljutin Çar Nicolas’e Kafkasya’yı fetih planları sunması. Bu fetih planları Çar II Alexander tarafından kabul edilir.

 

1854-1856

Osmanlılar ve İngilizler bu tarihe dek vaat ettikleri yardımı yapmamışlardır. Kırım kuşatması ile dolaylı da olsa ilk defa sözlerinde durmuş oluyorlardı.

 

1854

Abin Irmağı kıyısındaki iki muhafazanın Ruslarca boşaltılması.

Polonya kökenli Theophil Lapinski’nin (Tevfik Bey) Polonyalı Graf Zamoiski ile birlikte Çerkesya’ya gitmek arzusu ile İstanbul’a gelmeleri.

 

Ocak 1854

Fransız ve İngiliz donanmalarının Karadeniz’e girmesi. Donanma kıyı boyundaki Rus kalelerini bombalar. Fransızları bu Karadeniz harekatında
Çerkesleri desteklerler.

 

Nisan 1854

Taman-Daryal arasındaki Rus birliklerinin sayısı şöyledir:

83.000 piyade, 21.200 süvari, 208 top ve 5.200 topçu askeri.
Tüm Kafkasya’da ise 300.000’e yakın asker ve 600 top bulunmakta idi.

 

24 Nisan 1854

Rus hizmetinde çalışan Abhaz beylerinden General Serbesidze’nin Çar’dan kopması, Sohum-Kale’ yi kuşatarak geri alması.
Osmanlı yönetiminin, Kafkasya’ya gidebilmesi için Graf Zamoiski’ye önce kendi hizmetine girmesini önermesi. Çerkesya’ya gidebilmek için başka çıkar yol bulamayan Zamoiski zorunlu olarak bu öneriyi kabul etmiştir.

 

1855

Şecem ve Chulmask’da yaşayan Adige köylülerinin ayaklanması.

Çar yönetimince Batı Avrupa’dan Karadeniz’e 400 bin askerin gönderilmesi.
Kafkasya’dan Osmanlı’ya ikinci göç dalgası. Çoğunluk Karaçay ve Tatar’lardan oluşmak üzere 1855 ile 1864 arasında 80.000 kadar Kafkaslının göç ettiği anlaşılmaktadır.

 

1855-1917

Mehmet Şemsettin Tlepseriko Paşa’nın yaşadığı dönem. Tlepseriko Paşa Çerkes Teavün Dil Encümeni’nde görev almış, Guaze gazetesinde yazı­ları yayınlanmıştır. Ayrıca “Çerkes Hatti ya da Hatti Umumisi” adlı bir de yapıtı bulunmaktadır.

 

30 Mart 1856

Kırım Harbinin sona ermesi. İngilizlerce Çerkesler için istenilen haklar, III. Napolyon’un “İstediğimiz süvari birliklerini vermediler” gerekçesi ile gösterdiği ilgisizlik, ayrıca Osmanlıların ilgisizliği sonucu, konferansta Çerkeslerin aleyhine döner. Böylece Fransız ve Osmanlı devletlerinin ilgisizliği sonucu Çerkesya Rus Çarlığı’nın istilasına terk edilir. Kırım savaşının başarısı Fransızların savaşa girmesi ile sağlanabildiği için Fransızların sözü daha geçerli olmuştur.
Paris Antlaşması sırasında Osmanlı başdelegesinin “Kuzey Karadeniz ve Kafkasya ile ilgili hiçbir politik meseleleri olmadığı’nı açıklaması üzerine Osmanlı Delegesinin bu sözlerinin İngiliz delegelerince protesto edilmesi ve Osmanlı delegelerinin uyarılması.
General Kosloffski’nin Kuban bölgesi komutanlığına getirilmesi ve Psebayefskoya kalesine yerleştirilmesi. Aldığı önlemlerle Çerkeslerin Rus köylerine yaptığı baskınları önlemiştir.

 

General Miljutin Kuzey Kafkasya’daki askeri birlikleri beş kısma ayırır:

1) Doğu Kafkasya

2) Ön Hazar Bölgesi

3) Lezgi Kordonu

4) Batı Kafkasya Cephesi

5) Sağ Kafkasya Cephesi.

 

Bütün birliklerin komutasının General Kosloffski’nin emrine verilmesi. Kosloffski’de Kutais’teki General Vali Gagari’nin emrine verilir. Komutanlara askeri ve sivil alanda her türlü hak ve yetki tanınır.
Sefer Bey’in kışkırtması sonucu, Sefer Bey komutasında kimi aristokrat Shapsughlarla, M. Emin komutasındaki demokrat Abedzechlerin ikinci kez savaşmaları. Ve böylece kardeş kanının yeniden akıtılması.

Anapa kalesinin Ruslar tarafından yeniden zaptı, ve Çerkesya kıyılarının ablukaya alınması.
Rus süvari birliklerinin başarısızlıklarından dolayı 1/3 oranında azaltılması. Süvariler yerine topçu birliklerinin iki katına çıkarılması.
İsmail Paşa’nın (babası Laz, annesi Çerkes) haremdeki kadın ve kızlardan “vatana yardım” adı altında para toplaması. 600 kese altın toplayıp İsmail Paşa’ya verilir. İsmail Paşa ayrıca İstanbul’da bulunan birçok Çerkes’i toplayarak Lapinski ile tanıştırır. Daha sonra Lapinski’nin yaptığı araştırma sonucu bu şahısların Çerkes olmayıp çoğunun, esir tüccarı olduğunu ortaya çıkarır. Hareme cariye olarak satılanlar, vatanları için tüm para, altın ve ziynetlerini verirken Çerkes kökenli paşa ve generaller paralarını böyle bir işten sakınıyorlardı.
Çerkesya’ya gidip Çar’a karşı savaşmak isteyen Polonya birliklerine Osmanlı Hükümetince izin verilmemesi. General Zamoiski beraberinde getirdiği 100 çift çizme, 100 çift ayakkabı, 100 pantolon, yün battaniyeler, gömlekler, altı çadır, iki sandık cephane ve dört adet tabancayı general Lapinski’ye verir.
Lapinski Çerkeslerden topladığı para ile beş top, 1 cephane arabası, 24 balta, 12 kürek, 12 krampen, 12 sac, 2.500 kg kurşun, 5.000 kg demir, 1.500 kg barut alır. Bir demirci ile de anlaşır. Bir İngiliz kaptanı ile 1000 İngiliz lirası karşılığında, 1 Mart 1856’da Çerkesya’ya hareket etmek üzere anlaşır.

 

8 Şubat 1856

İsmail Paşa Lapinski’nin evine gelerek Rusların yaptıkları çalışmalardan haberdar olduklarını, devlete bir protesto mektubu verdiklerini söyler. Silah yüklü gemiler, hemen Büyükdere limanına giderler. Osmanlı polislerince İstanbul limanı abluka altına alınıp aranır, ancak silah yüklü herhangi bir gemiye rastlanamaz.

 

19 Şubat 1856

Theodor Lapinski Çerkesya’ya gitmek için acele eder, 4 Polonyalı subay ve 72 Polonyalı asker ile Büyükdere limanında demirli olan gemiye çıkar. Ismarlanan silahları getirip gelmeleri içinde arkada, İsmail Paşa’nın yanında 10 Polonyalı subay ile 120 asker bırakır.

 

20 Şubat 1856

İsmail Paşa ve yanındaki askerler, istenen silah ve savaş malzemesinden daha az bir mühimmat ile gelirler; 70 teçhizat parçası, (ısmarlanan ise 200 adet idi), 4 tüfek, 20 kılıç, 1 çadır, Loofes, yiyecek olarak da kuru peksimet ve zeytin getirirler. Lapinski bu duruma sinirlenir ve Çerkesya’ya gitmemeye karar verir. İsmail Paşa Lapinski’nin ayaklarına kapanıp ağlar ve muhakkak gitmesini ister, sonuçta Lapinski’nin istediği bütün silahları getirir.

 

23 Şubat 1856   

Bugün saat 11’de Polonyalıların Çerkesya’ya yardım edeceği haberi İstanbul’daki Rus temsilcilerine ulaşır. Aynı gün saat 13’de bir Buharlı Rus gemisi bu haberi Rusya’ya ulaştırmak için İstanbul’dan Odessa’ya hareket eder.

 

24 Şubat 1856   

Lapinski ve arkadaşları sabah saat 10:00 sıralarında Sinop’a ulaşırlar, aynı gün saat 19.00’da Sinop’tan hareket ederler.

 

24 Şubat 1856

Osmanlı hükümeti Polonyalıların Çerkesya’ya yardım edeceği haberini almaları üzerine bu hareketi durdurmak için Emniyet güçlerine emir verir. Bu emrin emniyete gönderildiği haberi alınır alınmaz, Büyükdere de bekleyen gemi saat 8.00’de demir alır.

 

25 Şubat 1856   

Lapinski ve arkadaşları saat 10:00’da Sinop’a ulaşır. Akşam saat 19:00’da da Sinop’tan yeniden hareket ederler.

 

27 Şubat 1856

Lapinski ve arkadaşlarını götüren İngiliz gemisi saat 6:00’da Tuapse’ye ulaşır. Çerkesler Polonyalılara pek güvenmezler. Ancak İstanbul’dan Polonyalılarla birlikte gelen Shapsugh Hacı Boreko Polonyalıların iyi niyetli olduklarını ve yardıma geldiklerini anlatarak Çerkesleri ikna etmeye çalışır.

 

28 Şubat 1856

Vardan’dan birkaç Wubıh, İsmail Paşa’nın dostu Verk Hacı Gerandiko ile Brokok İsmail Lapinski’ yi ziyarete gelirler. Shapsughlar bu durumdan memnun olmazlar. Durumu çok çabuk kavrayan Lapinski thamadeleri toplayarak sorar: “Shapsughlara mı gideyim, yoksa burada mı kalayım?” der. Wubıhlar bu iki Verk’i çok ağır bir şekilde suçlarlar, onların hain ve iki yüzlü olduğunu, hem Osmanlı hem de Rus ajanı olabileceklerini, para karşılığında vatanlarını bile satabileceklerini söylerler. Lapinski İstanbul’da yaptığı soruşturma sırasında da bu iki Wubıh beyinden sakınması şeklinde tavsiye aldığını belirtmektedir.

 

3 Mart 1856       

Lapinski’nin iki top atışı ile Rus çıkartmasını durdurması. Çerkesler hemen Lapinski’nin yardımına koşarlar. Lapinski anılarında “müslüman olmadıkları, sultanın adamı olmadıklarının anlaşılması üzerine Adigelerin sevinçten bayram yaptıklarını, Polonyalıların sevinçle karşılandıklarını, bu sıralarda Tuapse’de ne cami ne de İmama rastladıklarını” günlük olarak yazmıştır.

 

4 Mart 1856       

Lapinski Zaniko ve M. Emin’e görüşmek üzere haber göndermesi Sefer Bey görüşmeye hemen gelir. M. Emin ise Abedzech sınırlarında Rus askeri tehdidi bulunduğu gerekçesi ile yerinden ayrılmaz. Aslında Wubıh soyluları Lapinski aleyhine kötü propaganda yaparak M. Emin’i kuşkuya düşürmüşlerdir.

 

Mart 1856

Shapsughların KOBLI soyundan Arslankeri arasında aşağıdaki ilginç tarihi konuşma geçmiştir. “Siz, bütün müslüman ve Hıristiyanlar, tek bir tanrıdan söz eden sizleri anlamak hem çok zor, hem de siz bu iddialarınızla yanılmaktasınız. Gözlerimizin gördüğü hiçbir şey yeryüzünde tek değildir. Aksine pek çoktur. Çeşitlidir. Nasıl olur da bu kadar çok çeşitlinin içinden birisi, tek ve en kudretli olduğunu iddia edebiliyor, kendini bu çokluklar­dan ayırabiliyor? Bizim çok tanrılarımız varken her şey daha iyi ve düzenli idi. Çünkü her tanrının görevi ayrı ve belli idi. Su, ateş, ormanlar, dağlar, insanların ve hayvanların tanrıları. Hepsi ayrı ayrı idi. Tek bir tanrı nasıl oluyor da dün­yamızda sayılamayacak kadar çok sorunların üstesinden gelebiliyor? Bu tek tanrı adına daha önceleri Türkler gelerek bizi boyundurukları altına almaya kalktılar. Daha sonra yine bu tek tanrı adına Ruslar gelerek bizi köleleştirmek istediler. Osmanlılar bizi tek bir tanrı adına, yine aynı tek bir tanrı adına köleleştirmek isteyen Ruslara karşı savaşa çağırıyorlar, yine Ruslar bu tek tanrı adına müslümanları. Müslümanlar da Hıristiyanları öldürüyorlar.
Nerede bu olaylardaki GERÇEK!
Söyler misiniz? Sizler de aynı tek bir tanrı adına, ama daha değişik bir tanrı, Türklerinkinden ve Ruslarınkinden de daha başka bir tek tanrı adına (Sizlerin de bizlerden ne İstediğinizi zamanı gelince görecek ve anlayacağız.) bizlerle birlikte tek bir tanrıya karşı savaşmak istiyorsunuz…

Ne tuhaf değil mi?”
Lapinski düşüncenin yalnızca Kobli Aslamkeri’nin düşüncesi olmadığını, Tuapse yöresindeki Çerkeslerin hepsinin böyle düşündüklerini hatıralarında yazmakladır.

 

17-18 Mart

Zanıko Sefer Bey’in Tuapse’ye gelerek, M. Emin’ in birkaç bin savaşçı ile Tuapse’ye baskına geldiğini söylemesi. Sefer Bey bu haberini doğrulatmak için daha önce planladığı oyunla, Tuapse’ ye birkaç el ateş açtırır. Tuapse’den ateşle cevap verilince karşı taraf hemen ateşi kesip yok olurlar.

 

19 Mart

Zanıko Sefer’in Natuhuac bölgesinden gelen habere göre, Çar askeri birliklerinin Kuban’da askeri yığınak yapmaları.

 

20 Mart

Lapinski M. Emin’e haber göndererek kendisi ile Tuapse’de görüşmek istediğini bildirir. Bu davete M. Emin karşılık vermez. Kabardey sınırına gider. Eğer  Lapinski Abedzech eyaletine gelecek olursa iyi karşılanması için de haber bırakır.

 

26 Mart

Adigey topraklarını daha iyi tanıyabilmek için Lapinski’nin Mezıbe’ye gitmesi.

 

1 Nisan 1856

Lapinski’nin Cubo’da Zaziko Ali’yi ziyaret etmesi. Orada kendisine 57 sandık tüfek ve 81 fıçı barut verilir.

 

5 Nisan 1856

Jelentz’ik üzerinden Doba ve Abın’dan geçerek Lapinski’nin Şipsochur’a hareket etmesi.

 

16 Nisan

Aberde’de konaklayan Lapinski ve askerlerine bazı Shapsugh thamadeleri ziyarete gelirler. Sefer Bey ve Stankiviç Şipsur’dan haber gönderirler. Bu habere göre, Ruslar, Kuban Nehrinin Atekuma Nehri ile birleştiği yerde çıkartma yapmaktadırlar. Birlikler, 6 piyade taburu, 2 alay kazak askeri, 2 batarya ve 4 toplu ayrı bir tabur, sol kanatta ise bir süvari taburundan oluşmakta idi. Bu birliklere karşı 100 Çerkes süvarisi ve daha sonra 600 yaya savaşçı toplanırlar. Lapinski Şipsochur’a döner ve Natuchuaclarla bir toplantı yapar. Aberde’den 15 askerin Sipscohur’a gönderilmesini ister.

 

17 Nisan

2000 Çerkes savaşçısının yanlarına iki topu da alarak Sipsochur’dan ayrılmaları ve Atekuma’ya ulaşmaları. Orada sayıları 3000’e kadar ulaşır. Bu askerlerin birçoğu tanımadıkları Polonyalıların savaş şeklini savaş yöntemlerini görmek amacıyla gelirler. 18 Nisan günü bir savaş meclisi (Zawua Khase) toplantısı yapılır. Bu toplantıda bütün yetki Lapinski’ye verilir. Orada 10.000 kişilik bir kuvvet beklemektedir. Lapinski elindeki iki topu korumak için 300 kişi bırakır. 6.000 savaşçıyı da Kürt Bey’i Pharis’e bırakır (Bu Kürt Bey’i Çerkeslere yardım etmek, onlarla birlikle Ruslara karşı çarpışmak için Paris’ten gelmiştir) Zanıko Sefer Bey’in oğlu, yapılan plana göre, Rusların bilmedikleri bir vadiden geçerek saldırıya başlayacaktır, bu taktik herkes tarafından kabul edilir. 19 Nisan tarihinde bütün savaşçılar hazır beklemektedir. Sabah saat 7’de herkes yerini alır, Ruslar bütün bu planlardan habersizdirler. 12 top atışı ile birlikle Pharis Bey sol kanattaki Rus birliklerine hücum edecektir. Linovski ve Karabatır ise sağ kanada yüklenecektir. Beklenmedik bir ateşle sarsılan Rus askerleri ve kazaklar atlarına atlayarak köprüden geçip kaçarlar. Ruslar sekizinci top atışından sonra toplanıp top atışlarına karşılık vermeye başlarlar. Pharis Bey’in komutasındaki askerlerden. 100 kişi hücuma geçer, diğerleri yerlerinde kalırlar. Karabatır da hücuma geçmez, bundan yararlanan Ruslar toparlanarak karşı saldırıya başlarlar. Buna gören Çerkesler derhal karşı saldırıya geçerler! Çar askerleri gerilemeye başlarlar. Tam bu durumda hücum emri verilir. Pharis Bey bütün askerleri ile hücuma geçer, ancak Karabatır emirleri dinlemeyerek hücuma geçmez, Lapinski komutasındaki Adigeler 1 ölü, 4’ü ağır olmak üzere 7 yaralı verirler. 2 top ile 4 tane de atları zayi olur. Rusların kayıpları ise çok fazladır. Saat 11’de herkes yerine çekilir. Polonyalıların işi ciddiye aldıklarını gören Çerkeslerin Polonyalı subay ve askerlere güvenleri artar.

 

16  Nisan

Deniz Hakları Dcklerasyonu’nun temel ilkesi olan “Tarafsız Gemi, Tarafsız Mal” deklarasyonunun yayınlanması.
Kırım savaşından sonra, İngiltere’nin İstanbul Büyükelçisi Startford Canning de Redcliff’in, Rusya ile Türkiye arasında bağımsız devletler kurulması için Konferansı etki altına almayı düşünmesi. Konsolos Longworth da aynı düşüncededir, ancak, Longworth Dağıstan İle Çerkesya’nın bağımsızlığının ağırlık kazanmasını istemekte idi. Öte yandan Konferansta İngiliz temsilcisi olan Clarendon’a verilen talimatta ise Tüm Kafkasya’nın bağımsızlığını istemesi, bunu kabul ettiremediği takdirde, en azından ÇERKESYA’nın bağımsızlığını kabul ettirmesi, kendisine sıkı sıkıya söylenir. Rus temsilcileri olan Orlov ve Brunnov ise Kafkasya’dan ne olursa olsun taviz vermemek talimatı ile konferansa gelirler.
Daha önce de açıkladığımız gibi, Fransızlar Konferansta Kafkasya sorununa hiç ilgi göstermezler. İngilizlerin bu denli Kafkasya sorunu ile ilgilenmeleri ise Fransızların hoşuna gitmez. İngilizler ne Kafkasya ne de Çerkesya konusunda ne Osmanlılardan ne de Avusturya’dan herhangi bir destek görürler. İngilizlerin Kafkasya’nın bağımsızlığı ile ilgili bütün planlan suya düşer. Ayrıca Rus delegesi Orlov Türk delegelerine Edime antlaşmasını hatırlatır ve Ali Paşa da bu gerçeği kabullenir. Yapılan Antlaşmanın XII ve XXXII maddeleri Karadeniz’de her türlü alışverişin serbest olduğu hususu düzenlenir. XI, XIII ve XIV. maddelerine istinaden Ruslar ve Osmanlı Devleti kendi aralarında yaptıkları bir iç antlaşma ile Karadeniz’de her devletin 10 gemi bulundurabileceği, Çarlık Rusya’sının Çerkesya kıyılarında İstediği kadar kale inşa edebileceği konularında anlaşırlar. Bu antlaşma taraflarca imzalanır. Bu antlaşmanın maddeleri dikkatlice incelendiğinde, Rusların savaşta kaybettiklerini, masa başında fazlası ile geri aldıklarını görürüz. Çerkesya’nın istilası, böylece Osmanlı, Fransız ve Avusturya hükümetlerince hazırlanmış olur.

 

24 Nisan

Lapinski’nin samimiyetine inanan 5.000 süvari ve 12.000 yaya savaşçının bu Polonyalı subayın emir ve komutasına girmeleri. Bu arada bir Kurultay düzenlenir. Bu kurultaya Sefer Bey de katılır. Kurultay kendi içerisinden bir Thamadeler kurulu seçer. Bu kurulun aldığı kararlarla her Vinexiş 2 yıl boyunca 1 at, 2 öküz, 300 sepet buğday verecektir. Bu toplanacak mallarla 1.000 kişilik bir askeri birliğin rahatlıkla beslenmesi mümkün olacaktı. Alınan başka bir kararla, Ruslardan kaçarak Çerkeslere sığınanların, Lapinski’ye sormadan VİNEXlŞ’lerde barındırmaları yasaklanmakla idi. Son bir ay içinde 730 Rus subay ve askerine Lapinski tarafından politik sığınmacı belgesi verilmiştir.

 

28 Nisan

Kuban’da ilk kez Lapinski komutasındaki kuvvetlerin Ruslara saldırmaları. Lapinski tarafından hazırlanan plana bütün Thamade ve komutanların uyacaklarına dair kendilerinden söz alınır. Sol kanatta Pharis Bey 2.000 kişiye komuta edecektir. Ona cephede yine Pharis Bey’in emrine 2.000 asker verilir. Geriye kalan 8.000 savaşçı da Lapinski’nin emrinde savaşacaklardır. Zanoğlu Karabatır yine 5.000 süvarinin başına geçerek Kuban’ın bir saat ilerisinde bekleyecektir. Yapılan planı yine Karabatır uygulamaz, Ruslar bozguna uğratılır, ancak yok edici son darbe Karabatır’ın itaatsizliği nedeni ile vurulamaz. Polonyalı bir er ölür, Çerkeslerden ise üçü ağır olmak üzere 24 yaralı ve 4 ölü verilir. Yaralılardan üçü de daha sonra hayatlarını yitirirler.

 

4 Mayıs 1856

Kuban adasındaki Rus birliklerinde bir kıpırdanma görülür. Ruslar nehir üzerine bir köprü kurmaya başlarlar. Lapinski komutasındaki birlikler bu faaliyete karşı gelmek isterler. Rusların 30 top ve sayısız tüfek ateşinin desteğinde yaptıkları atağa kama ve kılıçlarla yapılan karşı koyma başarılı olamaz. Lapinski kuvvetlerini geriye, ormana çeker. Ruslar adadan, nehrin karşı kıyısına 4 tabur piyade, 2.700 kişilik Kazak süvari birliği ve 6 adet top geçirirler. Sabah saat 5:00 sıralarında 4 tabur asker daha geçirirler. Çerkesler, Rusların orman içerilerine kadar ilerlemelerini beklerler ve şiddetli bir çarpışma başlar. Her ağaç, her kayanın arkası savunulur. Savaş saat 10:00’a kadar sürer, Ruslar kurtuluşu geri çekilmekte bulurlar.

 

14 Mayıs 1856

Ruslar üç ayrı koldan saldırı planları hazırlarlar. Aşağı Kuban’daki Korkui kalesinden Yukarı Kuban’ın İl nehri ile birleştiği yerden ve Kuban adasında konaklayan askeri birliklerin ilerlemeleri ile plan gerçekleştirilecektir. Jelentz’ik’te Rus filosu kıyıya çıkartma yapar, Laz tüccarların depo ve sandallarını yakarak oradan ayrılırlar.

 

14 Mayıs 1856

İsmail Paşa’nın Lapinski’ye yardım ettiği gerekçesi ile İstanbul’da tutuklanması ve yargılanması. Suçlu olduğu mahkemece kanıtlanarak Anadolu’ ya sürgüne gönderilir. Toplanan bağışlar da elinden alınır. Bu paralara İstanbul hükümeti el koyar. Lapinski’ye bu kez İstanbul’da bulunan Polonyalılar yardım göndermeyi denerler. Üsküdar’da bulunan Polonyalılar yardımların kendilerine ulaşmamasından dolayı sabırsızlanmaya başlarlar. Natuchuac bölgesinde İsmail Paşa, Pharis Bey ve Hacı Yayah iyi bir politik ve askeri düzen kurarlar. Zanoğlu Sefer Bey ve oğlu Karabatır bu düzeni yıkmak için ellerinden geleni yaparlar. Örneğin: Askerler para istiyor diyerek 6000 sepet buğdayı çok ucuza, 30.000 piyaster karşılığında Laz tüccarlara satarlar. Lapinski bu paranın 1/4’ünü Sefer Bey’den zor koparır. Oğlu ise daha büyük problemler yaratır. Alınan kararla at ve büyükbaş hayvan toplayacaktır, 78 at toplar, 43 at topladığını bildirir. Ayrıca topladığı 156 sığırın 82’sini Lapinski’ye verir. Bu tür aldatmacalar karşısında halkın güveni sarsılmaya başlar. (Not Hacı Yayah Dağıstanlı’dır).

 

15  Mayıs 1856

İl nehrine giden Lapinski’yi 3.000 Adige savaşçısı sevinçle karşılarlar. Ruslar bu sırada Çernomore’ye götürülmek üzere odun kesmekteler ve nazırda da 200 araba beklemektedir. Yaya savaşçıların başında Abat, süvarilerin başında da Lapinski olmak üzere saldırıya geçerler. Ruslar derhal geri çekilirler. Orada hemen bir savaş meclisi kurulur. Cepheyi devamlı olarak kontrol altında tutabilmek için 600 asker bu kurulun emrine verilir.

 

16  Mayıs 1856

Lapinski’nin Atekuma’ya geri dönmesi. Polonyalı yüzbaşı Stankieviç, 300 atlı ve 800 yayadan başka herkesin dağıldığını, gün geçtikçe de sayılarının azaldığını bildirir. Bu sırada karşılarında da 12.000 Rus askeri beklemektedir. Lapinski Sefer Bey’in davetine karşılık verebilmek için Sipsochur’a gider. Savaş giderlerini karşılayabilmek için ithalat ve ihracat mallarına gümrük konulur. Bu gümrük tarifeleri şöyledir: 1 sepet buğday için 1/2 piaster, bir okka bal ve tereyağı için 1/2 piaster, bir büyükbaş hayvan derisi için 2 piaster, 1 okka balmumu için 2 piaster, vs. Toplanacak bu gümrük gelirlerinin dağılımı ise şöyle yapılacaktır. Gümrükçüler 1/10, Thamadeler 1/10, bekçiler 2/10, Sefer Bey 6/10’unu alacaktır. Bu miktar ikiye bölünerek yarısı askerlere, diğer yansı da Sefer Bey’e verilecektir.

 

24 Mayıs 1856

Mezıb, Psat ve Çepsun’da da ihracat ve ithalat işlemlerinden gümrük vergisi alınmakla idi. 24 Mayıs ile 24 Haziran arasında sadece Jelenız’ik’te 12.800 piaster gümrük vergisi toplanmıştır. Bunun 3.840 piasteri düzenli ordunun payına düşmekte idi.

 

12 Haziran 1856

Lapinski askerleri ile birlikle Rus çıkartmasını önlemek için Jelentz’ik’e gelir, ancak başarı gösteremez. Ruslar 3 top namlusu ile bir sandık cephane alırlar, üç tür sandalını da ateşe verirler, ayrıca 2 sandalı da beraberlerin de götürürler. 5 yaralı ve birkaç ölü verirler. Ölüler arasında M. Çurok’da vardır. Ruslar ise 3 ölü ve 20 yaralı verirler. Yaralılar arasında binbaşı Levasoff da bulunmakladır. Bu başarısızlığa Zanoğlu Sefer Bey’in adamlarından Mustafa sebep olmuştur. (Bu şahıs Rusça ve Türkçe bilmektedir) Mustafa Lapinski’nin emirlerini nöbetçilere ters aktarmış ve daha sonra Ruslara giderek bizzat saldırı planlarını onlara anlatmıştır.

Journal Dü Nord’da yayınlanan bir yazıda, tümgeneral Philipson, Lapinski’yi “Haydutların Komutanı” diye adlandırır. Bu gazete 6 topun ele geçirilerek binlerce Adige savaşçısının bozguna uğratıldığı gibi yalan haberleri yayınlar.

 

18 Haziran 1856

Lapinski’nin Naluchuac ve Shapsugh liderlerini Alekuma’da toplaması. Toplantıya Adige halkından kalabalık bir grup katılır. Lapinski Jelenız’ik’te uğradığı ihaneti anlatır ve hainlerin cezalandırılmasını ister. Hacı Yayah, Hacı İsmail Paşa ve Pharis Bey Lapinski’yi desteklerler, Otuzun üstünde kişi suçlarını itiraf ederler, bunlar yargılanırlar. Ancak Natuchuac ‘dan aralarında 6’sı Verk olmak üzere 10 kişi duruşmaya gelmezler. Verilen ağır eczalar, aile bağları nedeni ile kan davasına neden olur korkusu ile uygulanamaz.

 

20 Haziran

Ruslar Abedzech’te 12.000 asker ile Kuban’ı geçerler. Şhaguaşe ırmağına iki saat mesafede konaklarlar. Burada bir kale kurmaya başlarlar. Ayrıca Küçük Kuban ve Laba’daki birçok müstahkem mevkileri de onarmaya başlarlar.
Sefer Bey’in süregelen başarısızlıkları ve M. Emin’in ise başarı göstermesi ve şöhretinin her tarafa yayılması karşısında Sefer Bey ve İsmail Paşa kıskançlığa kapılırlar. Ve bir plan hazırlarlar. M. Emin’den kurtulmak isterler ve ona ”İstanbul’a gidip bizzat Sultan’dan yardım istersen, bu yardımı alabilirsin” derler. M. Emin de buna inanarak İstanbul’a gider. Sefer Bey ile İsmail Paşa, M. Emin’in İstanbul’da bulunduğunu Ruslara haber verirler. Ruslar ise İstanbul hükümetini protesto ederler, M. Emin derhal tutuklanıp Şam’a sürgüne gönderilir.

 

5 Ağustos 1856

Ançır nehri kıyısında oturan Adigelerin Karabatır’a vergi ödememek için ayaklanmaları. Bu ayaklanmada Karabatır’ın bir arkadaşı öldürülür. Karabatır’ın elinden atı alınır. Aradan bir kaç gün geçtikten sora, Karabatır bir çapulcu grubu ile bu bölgeyi basıp iki üç Adige köyünü ateşe verir. Yakılan yerler arasında, yörede çok sevilip sayılan Shapsugh lideri Alibi Hantechu’nun çiftliği de bulunmaktadır. Karabatır ve çapulcular halktan da 10 kişiyi esir alıp götürürler. Bütün Shapsughlar olayı duyunca ayaklanırlar. Karabatır ile İsmail Paşa korkuya kapılırlar. Abin nehrini geçerek saklanırlar. Hantechu 4.000 savaşçı ile Şipsochur’da konaklayan Sefer Bey’i tehdit eder. Sefer Bey Alekuma’daki birliklerden yardım ister.

 

8 Ağustos

Hantechu ile Sefer bey arasında iç mücadelenin başlaması. Lapinski’nin bu çatışmaları daha fazla büyümeden durdurması.

 

10 Ağustos

Yatıştırılan bu iki grup arasında barış antlaşması için görüşmeler yapılır. 18 Ağustos’ta aşağıdaki antlaşma imzalanır: Shapsugh eyaletinde Sefer Bey’in vergi toplama yetkisi olmayacaktır. Shapsughlar Sefer Bey’i hiçbir şekilde tanımayacaklardır. Yakılan köylerden alınan mallar geri verilecektir.

Shapsughlar ise kan davasından vazgeçeceklerdir.

 

24 Eylül 1856

Bir İngiliz buharlı gemisinin Anapa önlerine gelmesi.

 

27 Eylül

İsmail Paşa Lapinski’yi ziyarete gelir. Çerkes olduğunu, Çerkesleri temsil ettiğini, dolayısı ile  isteklerini yerine getirmeye hazır olduğunu söyler. Lapinski ona M. Emin hakkında soru yöneltince “Fanatik bir din adamı, İslamiyet’i yaymaya çalışıyor, Hıristiyan düşmanı” der ve Sefer Bey  ile çalışmasını önerir. “Sefer Bey Sultan’ın sadık dostudur” der.

 

26 Ekim

  1. Emin’in Çerkesya’ya döndüğü haberinin yayılması. Ruslar bu haberden çok telaşlanırlar.

 

1856 Kasım

Tutuklanarak Şam’a  sürgüne gönderilen  M. Emin’e Osmanlı hükümeti 5000 piaster aylık bağlamıştı. Buna rağmen sürgün yerinden kaçar, gece gündüz demeden Karadeniz’e doğru at sürer. Altında birkaç at ölür. Karadeniz’de bir tekne salın alır ve 28 Kasım 1856’da Kafkasya’ya çıkarak Abedzechlerin başına lider olarak yeniden döner.

 

29 Kasım

Kuban adasındaki Rus birlikleri nehri geçerek Şipsochr’a doğru hareket ederler. Adigeler 2.000 atlı ve 5.000 yaya savaşçı toplarlar. Ruslar birkaç çiftliği yakarlar ve büyük bir çatışmaya girmeden geri dönerler. Adigeler 3 Aralık gününe kadar süren bu çatışmalarda 9 ölü ve 30 yaralı verirler. Rus birliklerinin ölü ve yaralı sayısı tespit edilemez. Beş asker esir edilir. Kuban adasındaki 166 Rus askeri kaçarak Çerkeslere sığınırlar.

 

13 Aralık

Rusların Kuban adasında 2.500 asker bırakarak Çernomova’ya çekilmeleri. Ruslar Kuban adasına Swiaiopa Troiza adını verirler. Adigeler ise Hotechuay (Chuatechuray) diyorlardı.

 

1857

Harp Valisi General Koslovski tarafından Maykop kalesinin silah deposu olarak kurulması.

 

1857-1858

Kendilerine Ruslarca ticari ayrıcalıklar tanınan Cigetlcr (Wubıh) bu ayrıcalığın yeniden kendilerine verilmesini istemeleri. General Milyutin bu ayrıcalığın yeniden verilmesi İçin aşağıda sıralanan hususların yerine getirilmesini Cigetlerden ister: Diğer Çerkes kabileleri ile ilişki kurmayacaklardır. Onlarla savaş anılaşması imzalamayacaklardır. Sefer Bey ve M. Emin ile ilişkileri olmayacaktır. Tüm aile reisleri toplanarak Çar’a bağlılık yemini edecekler,  rehine olarak da bazı ailelerden insanlar verilecektir.

 

1857

Pşikuy Borok, Shapsugh eyaletinden ve Ubin nehri kıyısında yaşayan 70 yaşında bir Adige Ç’ale’dir (Çerkes yiğidi). Yanına altı oğlu, dört torunu ve iki akrabasını alarak Rus bölgesine akın düzenler, bu akında yaşamını yitirir. Osmanlıların Doğu cephesinde 100.000 asker bulundurmalarına karşın Ruslar bu cephede 5.000 asker bulundurmakta idiler. Geriye kalan 150.000 kişilik ordunun Kuzey Kafkasya’da bulundurmaları, Osmanlı sınırlarını daha az tehlikeye maruz bir hale getirmekte idi. Bu yıllarda Adige-Abhaz nüfusu 1.5 milyonu buluyordu (Kabardeyler hariç) Bu sayı Rus belgelerinde ise 200.549 olarak verilmekte idi.

 

11 Şubat 1857   

Küçük bir Adige birliği Ançır nehrini geçip 26 adet gözetleme kalesini ve evleri yakar. Bu küçük birliğin askerleri karşılarında İl nehrinin Kuban’a karıştığı yerde Rus birliklerini görürler. Kendilerinden kat kat çok sayıdaki Rus güçleri ile karşılaşan bu küçük birlik tekrar ırmağı geçip ormanın içerisinde mevzilenir.

 

12 Şubat

Çerkeslere sığınan bir Rus askerinin verdiği bilgilere göre, Ruslar Yekaterinador kentine saldırılacağını zannederek tedbirler almaktadırlar. Abedzech ve Bjedugh birlikleri 18 Şubat’ta Psıs’ta toplanırlar. Shapsugh ve Natuchuac birlikleri de Hacı Yayah ve Pharis Bey komutasında toplanırlar. Bu birliklere Psibes’e gelmeleri emri verilir. Lapinski ise 3.000 süvari ve 3.000 yaya savaşçı ile birlikle beklemektedir. Yağmur yağmaya ve buzlar erimeye başlar. Böyle bir durumda Kuban’ın karşı kıyısına geçmek intihar sayılacağından askeri harekattan vazgeçilir.

 

Nisan 1857   Kasım 1858

Bu bir seneye yakın zamanda Ruslar Çerkesya topraklarında sadece yarım saatle gidilebilecek mesafedeki yerlerde ilerleyebilmişler ve Socak’ı alabilmişlerdir. Bu dönemde Atekuma’da 1.000 çiftlik yakmışlardır.

 

Nisan ortası

WWubıh’tan gelen Verklerin Sefer Bey’e birleşme teklifinde Abedzechlerce kovulacağı haberini de getirirler. Lapinski Azips’e kadar Sefer Bey ile birlikte gider. Orada toplanan 20.000 Adige ile anlaşamazlar. 20 Nisan’da biten bu toplantıdan birbirlerine düşman haline gelmiş bir şekilde ayrılırlar.

19 Nisan
Rusların 7 savaş gemisinin desteği ile Socak’a asker çıkartmaları. Çıkartılan birlikler, 2 tabur piyade ve 4 toptan ibarettir.

20 Nisan

Hoteşhuay’e saldırı için 5.000 savaşçı toplanır. Saldırı günü olarak 21 Nisan saptanır. Zanıko Karabatır gelip her şeyi karıştırır. Savaşçıların çoğu dağılırlar. 23 Nisan gününe gelindiğinde geriye 1500 savaşçı kalmıştır. Ruslar 50 top ateşi yaparlar. Kıyıya çıkartılan askerlerle Adigeler çatışmaya girerler. Savaşı Adigeler kazanır. Geri çekilen Ruslar birliklerini Atekuma Irmağı kıyı­sında toplarlar. Ruslar bu çatışmada 35 ölü ve 100 yaralı verirler.

 

29 Nisan

Atekuma’da 12 000 askerin toplanması. Bu asker­lerin karısında 450 süvari ve 1.800 yaya savaşçıdan oluşan Adige güçleri yerlerini alırlar.

Ruslar Abedzech’de ve Lale’de yakılan kalelerini onarmaya başlarlar.

  1. Emin, Çerkes asıllı bir subayını getirip Tuapse’ye yerleştirir. Oradan İslam dinini yaymaya ve şeriat düzenini kurmaya girişir. Genç bir Çerkes kızı ile kızın rızası hilafına zorla evlenmeye kalkışınca halk galeyana gelip bu subayı linç ederler. Kurduğu mahkemelikler yakılıp yıkılır, Hoca ve kadılar öldürülür, kaçabilenler canlarını zor kurtarırlar. Nevcioko Habl ile Psikups arasında yaşayan Abedzechlerde M. Emin’den koparlar. Kopma nedeni Çerkes gelenek ve görenekleri yerine Şeriat kurallarını yerleştirmeye kalkışma­sıdır.

 

15 Mayıs 1857
Alman asıllı, İngiltere’nin hizmetinde çalışan ve Osmanlı  İmparatorluğu’nda jandarma teşkilatını kuran gnrl C. Stücker’in, Sefer  Paşa’nın kardeşi Mustafa ile sözleşme imzalayarak Çerkesya’da düzenli ordu kurma amacıyla gelmesi.

 

25 Mayıs

Kırım’daki Rus alayından El’borus adlı bir gemi ile götürülen bir bölük askerle Jelentz’ik’e çıkartma yapmaya kalkışan Ruslar başarı elde edemezler.

 

Mayıs sonu

Polonyalı General Zamaiski’nin elçisi Teğmen Konartzevski’nin Çerkesya’ya gelmesi. Elinde bulunan bütün imkanları kullanarak Lapinski’ye yardım göndermeye çalışacağı vaadinde bulunur, yanındaki 100 tüfek, 12 tabanca ve birkaç siper kazma aletinden oluşan malzeme ile elbise ve ayakkabıları verir.

 

10 Haziran

Anapa’dan Socak’a doğru bir Rus birliği harekete geçer. Hacı Yayah’ın 120 askeri Teğmen Konartzevski ile birlikte ani baskınlar düzenler. Rus birliği 30 adet arabayı koruyan 1 tabur piyade, 150 Kazak süvarisi, 4 toptan oluşmakta idi. Çerkesler 8 asker esir alırlar. 4 araba dolusu cephane, 2 araba istihkam malzemesi, 11 at, 14 büyük baş hayvan ele geçirirler. Çerkesler bu çalışmada 7 ölü verirler, 16 kişi yaralanır, 7 at da zayi olur.

 

15 Haziran

Abin’de Shapsughların düzenlediği kurultaya katılan 60 thamadenin  (lider) Ruslarla savaşa karar ver­meleri.

 

18 Haziran

Rus elçisinin baskısı üzerine, İngiltere’den gelen “Africsin” adlı buharlı geminin silah yüklü olduğu gerekçesi ile hükümet kuvvetlerince aranması.

 

19 Haziran

Albay Levasof buharlı bir gemi ile Çerkesya kıyılarına yaklaşır. Önce Jelenlz’ik, daha sonra da Anapa’ya iki bölük asker ile çıkartma yapmaya kalkışır. Lapinski 18 asker ve 3 topla her iki çıkartma girişimini de püskürtür.

 

5 Temmuz

Çerkesya’da büyük Halk Kongresi toplanır, ancak gözle görülür somut kararlar alınamaz.

 

2 Ağustos 1857

Polonyalı Yüzbaşı Stoch’un Jubo’ya çıkması ve Lapinski’ye harp malzemesi getirdiğini bildirmesi. Stoch aşağıda sayılan malzemeleri getirebilir: 65 yağmur mantosu, 96 demir kazma, 48 kanca, 24 çalı kesme bıçağı, 12 balta, 100 çift ayakkabı, 180 g  ün gömlek, 2 tabanca.

 

2 Ağustos

General Philipsohn’un Jelentz’ik’e yeniden çıkartma yapmayı denemesi. Kıyılarda oturan halk daha önce benzeri tehlikelerden uzaklaştırılmış ve iç kısımlara taşınmış olduğu için yalnızca Shapsugh yörelerini bombalayarak geri döner.

 

Eylül 1857

Rus konsolosu Dendrina’nın isteği üzerine Osmanlı çift yelkenlisi “Derviş”in silah taşıyıp taşımadığının öğrenilmesi için Trabzon’da aranması.

 

1857

Ruslar Kubatı adasındaki kalelerini 50 ağır topla korumakla idiler. Bu topları kaleden ateşleyerek çevredeki köyleri bombardıman ederek yakmakta idiler. Lapinski’nin emrinde 200 süvari ile 5000 yaya savaşçı toplanmıştı. Ruslar kaleden yarım saat mesafedeki yerlere kadar uzaklaşıp tekrar kaleye dönmekle idiler. Çerkesya’nın derinliklerine gitmeyi göze alamıyorlardı. Yapılan savaşlarda Adigeler 9 ölü ve 30’a yakın yaralı verirler. Bir Polonyalı asker de hayatını yitirir. Bu çatışmalarda Rusların ne kadar yaralı ve ölü verdikleri bilinmemektedir. Ayrıca bu kaleden 166 Rus askeri kaçarak Adigelere sığınmışlardır.

 

1858

480 kişilik bir Abedzech birliğinin Kubatı nehrini geçerek Rus kalelerine ve köylerine baskın yapmak istemeleri. Ancak Çerkeslerin arasındaki Rus casusları hemen Rusları haberdar ederler, Adigeler pusuya düşürülürler. Donmuş Kuban nehrinin üzerinde 30 ayak derinliğine doğru Abedzechler sıkıştırtırlar. Nehrin buzlarının en ince olduğu yerden karşıya geçmeye zorlanırlar. Adım adım geri çekilen Abedzech askerlerinin bir çoğu kırılan buzların arasında ve Rus tüfeklerinin mermileri ile yasalarını yitirirler.

Wubıhların Güney komşusu olan kardeş Abhaz halkına baskın düzenleyerek insan avına çıkmaları. Bu çatışmaya da sebep olarak Abhazların Ruslarla imzaladıkları antlaşma gösterilir.

 

1858

Kabardey’de İl idarelerinin kurulması.
General Philipsohn’un görevden alınarak yerine General Koslovski’nin getirilmesi.
Aguıyıps’ta (Adigey) iç savaşın yeniden başlaması. M. Emin komutasındaki demokrat Abedzechlerle Sefer Bey’in komutasındaki oligarşik Shapsughlar arasında 2 nci İç savaşın patlak verme­si.

 

1858 Yazı

300 Abedzech süvarisinin Labe kıyısındaki 4 Rus süvari birliğine saldırmaları. 36 esir vererek ve 82 at bırakarak kaçmaları.
Natuchuac bölgesi başta olmak üzere 5 mahkemeliğin (Yani İdari Birlik) organize edilmesi:

Socak       2.100 çiftlik, Başkanı Hacı Yayah.

Psibeps    3.300 çiftlik,  Başkanı Pharis Bey.

Sips         3.100 çiftlik,  Başkanı Boroko.

Abin         1.600 çiftlik,  Başkanı Hüseyin.

Psat         1.300 çiftlik,  Başkanı Hafuz.

Toplam   11.400 çiftlikten oluşan bu yörede 200 binin üstünde bir nüfus yaşamakta ve 28.768 savaşçı çıkarabilmekle idi. Shapsughların büyük çoğunluğunu oluşturan 16.400 çiftlik ise Ruslarla barış içinde yaşamakta idiler ve Sefer Bey’i istememekte idiler.
Zanoğlu Sefer Bey’in damadı olan Verk Bastı’nın tüm aile bireyleri ile birlikle Ruslara sığınıp Socak’a gitmesi. Onunla birlikte başta Sefer Bey’in oğlu Karabatır olmak üzere 10’un üzerinde Çerkes Rusların tarafına geçer, bu grup daha sonra Ruslar için çalışırlar. Onlara haber toplayıp yol gösterirler.

 

18 Ekim 1858

Natuchuac ve Shapsughlardan oluşan Halk Kurultayının toplanması. Bu toplantı 14 gün sürer. Shapsughlar her Vinechiş için 20 süvari ve 40 yaya toplayacaklarını, toplam 3280 süvari ve 6560 yaya savaşçı edeceğini söylerler. Sefer Bey bu kurultayda Lapinski’yi suçlar. “Kendisini saymadığını, başına buyruk Gümrük vergisi topladığını, Muhammet Emin ile görüştüğünü” belirterek suçlamalarını bu olaylara dayandırmak ister.

 

3 Aralık

Lapinski’nin Abın’da oturan özgür çiftçilerden Yalloko Yemis ailesine giderken suikasta uğraması. Suçlular bulunamaz. Olayın Sefer Bey’ce düzenlendiği şüphesi hakim olur.

 

6 Aralık

Atekuma’da yeni askeri hareketlerin görülmesi.

Kalelere yeni askeri birliklerin getirilmesi.

 

8 Aralık

Çar birlikleri Shaguaşe ve Labe ırmakları boyunca ilerleyerek birçok çiftlikleri yakarlar. Sayısız savaşlar yapılır ve her iki taraf birçok ölü verir. Çar birlikleri direnmenin şiddeti ve ölü sayısı karşısında tekrar Kuban nehrinin Kuzeyine çekilmek zorunda kalırlar.

 

13 Aralık

Çar birliklerinin 4 tabur asker, 1 alay Kazak, 1 yaya batarya ve 12 topla Socak’tan harekete geçmesi. Bu birliklerin karşısında 4 top, 300 süvari ve 900 yaya asker bulunmaktadır. İkinci bir Rus birliği 5 tabur, 1 alay kazak, bir yaya batarya top, bir sekiz toplu dağ bataryası Bachan nehri boyunca Mazga’ya doğru hareket eder. 3 üncü bir birlik 3 tabur, 1 alay kazak, 1 atlı batarya, Kuban boyunca Korkui’ye doğru yola çıkar. Socak ve Anapa’dan birer tabur asker, 150 kazak süvarisi, 4 topla Mazgo’ya doğru ilerler. Korkui’ye gelen birlikler ovalarda operasyonlar yapmaya başlarlar. Bir alay kazak 6 topla Atekuma’dan hareket eden birlikle buluşmak amacıyla yola çıkar. 5400 çiftlikten oluşan ve korunması çok zor olan Natuchuac’e 17 tabur asker, 4950 kazak süvarisi ve 54 topla saldırıya geçilir. Ruslar her zapt ettikleri yeri yakıp yıkarak ilerlerler. Savunmasız köylerin halkları ya öldürülürler ya da savaş esiri olarak götürülürler.

 

14 Aralık

Çar birliklerinin Mazga’ya kadar olan bütün yolları işgal etmeleri. 4 gün süren hareketin sonunda Natuchuac’da 400 çiftlik yazarlar. 137 kadın ve çocuğu esir alırlar. 300 büyükbaş hayvanla 2000 koyunu da ganimet olarak ele geçirirler. Adigeler 143 ölü ve birçok yaralı, Ruslar ise 657 ölü ve 81 esir verirler. 16 Rus askeri de Çerkeslere sığınırlar. Sığınmacılardan elde edilen bilgilere göre Çar birlikleri çok daha zayiat vermişlerdir.

 

15  Aralık

Lapinski Mazga’ya gelir. Pharis Bey ile Yayah Efendi de oraya gelirler. Yanlarında 400 Adige süvarisi ile 100 yaya savaşçı da bulunmaktadır. Diğer askerler zor durumda kalan ailelerini kurtarabilmek için dağılırlar. Mazga yakınında da 5 tabur asker, 1050 kazak süvarisi, 16 topla hazır beklemektedirler,

 

28 Aralık

Bogandur, Ançır, Haptl, Azıpa, İl, Psot’tan Çopsun’a kadar 3.800 çiftlikte oturanların katıldıkları bir toplantı yapılır.

 

1858 sonu

Rus birliklerinin Batı Kuban’ın Kuzey sınırlarındaki sayısı şöyle idi:

Atekuma’da 14 tabur piyade,

Hatochair’de 2 tabur,

Socak’ta 4tabur,

Anapa’da 2 tabur,

Korkui’de 2 tabur,

Ayrıca, 4500 kazak süvarisiyle 80 adet hareketli topları vardı.

 

1859

General Philipsohn’un 30 tabur askerle Labe ile Şhaguaşe arasındaki yerleri zapt etmesi ve Fars ırmağı kıyısındaki Chamketi kalesini kurması. Abedzechler barış isterler ve M. Emin ile general arasında bir antlaşma imzalanır. Bu antlaşmaya göre Abedzechler Ruslara baskın yapmayacaklardır. Yağma ve talan yapmayacaklarına dair söz vereceklerdir. Ruslar bu yörelerde yeni kaleler ve müstahkem mevkiler kuracaklardır. Çar hükümeti bu antlaşmayı kabul eder. Bu antlaşma ile, Aguyips’in bir cephesinde, Ruslar dinlenme olanağı elde etmiş olurlar.

Çerkesya’da büyük bir kuraklık ve kıtlığın baş göstermesi. Çekirge istilasına uğrayan Aguyips’te hiçbir tahıl ürünü hasat edilemez. Arkasından hayvanlarda yaygın bir hastalık başgösterir. Büyükbaş, küçükbaş hayvanlar ve kümes hayvanları telef olur. Kuban ovasında çıkan kolerada binlerce Adige’nin yaşamını alıp götürür, bu son darbe olur.

 

12 Ocak 1859

Lapinski’nin M. Emin’e birlikte hareket etmek ve birlikte çalışmak teklifini göndermesi.

 

2 Şubat

  1. Emin’den olumlu cevap gelince Lapinski 50 süvari ile Abedzech bölgesine hareket eder. Shapsughlar Lapinski’nin bu davranışını hoş karşılamazlar ve ona hoşnutsuzluklarını şöyle bildirirler: “Ne naibi, ne de Sefer Bey’i istiyoruz”.

 

6 Şubat

Lapinski’nin Pşis’te M. Emin ile bir araya gelmesi.

 

12 Şubat

  1. Emin’in Abedzech bölgesinde kurultay toplamak istemesi. Ancak bu isteğe Abedzech thamadelerinin yarısı ile birkaç Wubıh thamadesi karşı çıkar.

 

13 Nisan

Atekuma’da Rus askerlerinin görülmesi. Bachan nehrinin Atekuma ile birleştiği yerde 16 tabur asker ve 1.800 Kazak süvarisi çadırlarını kurarlar.

 

26 Nisan

Bütün Adigelerin katılması istenilen büyük ku­rultaya bölge temsilcilerinin çağırılması. Socak, Psibeps, Şips, Abın, Ançır ve Psat bölgelerinden temsilciler gelirler. 14.000 kişi toplanır. Bu kurultay 10 Mayıs gününe kadar sürer ve aşağıdaki kararlar alınır:

  1. Natuchuac bölgesinin savunulması zorlaştığından burası düşmanın istilasına bırakılır.
  2. Natuchuaclardan isteyenler Shapsugh bölgesine yerleşebileceklerdir. İstemeyenler ise kendi topraklarında kalarak Ruslarla barış antlaşması imzalayabileceklerdir.
  3. Ruslarla antlaşma yapmayı kabul edenler silahlarını Ruslara vermeyecekler ve diğer Adigelere karşı savaşmayacaklardır.

 

30 Nisan

Sabah saat 7:00’de Ruslara yapılan karşı saldırı sonucu 11 konvoy arabası, 44 öküz, 3 at ganimet olarak ele geçirilir.

 

28 Haziran

Lapinski Abedzechleri savaşa devam etmek üzere motive edebilmek için, 800 süvari ve 2.400 yaya savaşçı ile sabah saat 7:00’den itibaren Şhaguaşe kıyısındaki kaleyi topa tutar. Ruslar 3 tabur asker, 300 Kazak süvarisi, taktik birliği, 12 koşulu top ile saldırıya geçerler. Lapinski kuvvetlerini geri çekmek zorunda kalır, Abedzechler bu çatışmaya sadece seyirci kalırlar.

 

8 Temmuz

Şeyh Şamil M. Emin’e bir mektup yazarak Dağıstan’daki bütün örgütlenmesinin bozulduğunu, halkın artık savaş istemediğini, kendisinin de Abedzech bölgesine gelmek istediğini bildirir. M. Emin şu tarihi cevabı verir: “SAKIN BURAYA GELME. GELSEN BİLE BEN SENİN YAŞAMINI KORUYAMAM. ABEDZECHLER ŞERİAT’I TANIMIYOR VE DİNLEMİYORLAR. ŞE­RİAT DÜŞMANIDIRLAR. SEN İSE KATI BİR ŞEKİLDE DİNDARSIN VE ŞERİATÇISIN. BU NEDENLE SENİ ARALARINDA BARINDIRMAZLAR, YAŞATMAZLAR”. Bu mektubu alan Şamil Abedzech bölgesine gelmekten vazgeçer.

 

22 Temmuz

Lapinski’nin Suanet (Svan) bölgesine gitmesi. Lapinski’nin aktardığı bilgilere göre Suanetler Adigelerle aynı örf ve adetlere sahiptirler. Çoğu Adigece’yi konuşabilmektedirler. Ayrıca dilleri de Wubıhca’ya çok yakındır.

 

23-24 Temmuz

Abedzechlerin artık savaşmak istememeleri yüzünden anlaşma imzalamayı düşünmeleri. Ayrıca M. Emin’i yakalayarak Ruslara teslim etmeyi de düşünmektedirler.

 

1 Ağustos

  1. Emin artık Abedzechler arasında otoritesini tamamen yitirmiştir. Bu durumu Pşha nehri kıyısında Lapinski’ye açıkça söylerler.

 

14 Ağustos

Şamil’den M. Emin’e gelen bir mektupta, kendisinin savaşı bırakarak teslim olduğu bildirilmektedir.

Abedzechlerde savaş moralinin yok olması ve çözülmelerin başlaması.

 

20 Ağustos

Laba’da büyük bir kurultay toplanır. Bu toplantıya Abedzechlerin büyük bir çoğunluğu katılmazlar. Abazinlerden 38 thamate, Suanetlerden 62 thamade, Asetinlerden de 9 atlı bu toplantıya katılırlar. Shapsugh ve Wubıhlar da gelirler. M. Emin hastalığını ileri sürerek katılmaz.

Shapsughlar ile Wubıhlar anlaşamaz ve toplantı başarıya ula­şamadan dağılır.

 

8  Eylül

Lapinski kuvvetlerinin Bachan nehrine kadar ilerlemeleri.

 

10 Eylül

Lapinski’nin 800 atlı ve 2.000 yaya savaşçı ile Rus istihkamını ateşe tutması. Ruslar 8 tabur asker, 1.500 Kazak süvarisi, 24 topla hücuma geçerler. Savaş gece yansına kadar sürer ve Rus birlikleri kaleye geri çekilmek zorunda kalırlar.

 

10-13 Kasım

Shapsugh, Wubıh ve Ruslarla anlaşma imzalamayan bir kısım Batı Abedzechlerinin thamadelerinin Ançır nehri kıyısında toplanmaları. Durumlarının iyi olmadığını bilmelerine rağmen yine de anlaşamazlar.

Abedzechlerden 15.000 çiftliğin Ruslarla barış antlaşması imzalamaları. Ruslar bu tarihe kadar Shapsughlarla henüz ciddi bir savaşa girmemişlerdi. Lapinski Çerkesya’yı terk etmeyi kararlaştırır. Shapsughlar kalması için ısrar ederler.

 

20 Kasım

Lapinski’nin M. Emin ile son olarak görüşmek istemesi. Ancak M. Emin bu görüşmeyi kabul etmez. Kendisini temsilen kardeşini gönderir.

Görüşme 28 Kasım’da Zipsis’te yapılır.

 

5 Aralık 1859

Lapinski’nin Tuapse’den 5 askeri ile birlikte ayrılması. Gemi ile 7 Aralık’la Trabzon, 21 Aralık’ ta da İstanbul’a varır. Çerkesya’ya hareket etmeden önce bol vaatlerde bulunan bütün Türk paşaları ve Çerkes asıllı paşalar kendisi ile görüşmekten kaçarlar. İsmail Paşa’da adam öldürme ve dolandırıcılık suçlarından Kıbrıs’a sürülmüş, oradan Yunanistan’a daha sonra da Fransa’ya kaçmıştır. Fransa da kendisini Çerkeslerin temsilcisi olarak tanıtmaya çalışır.
Lapinski İstanbul’a gelince gördüğü, duyduğu haberlerden şaşar kalır. Bab-ı Ali’de yapılan planlara göre Osmanlı yönetimi Çerkesleri anavatanlarından göç ettirerek Rumeli’ye yerleştirmeyi tasarlamaktadır. Bu planın propagandası ise açıkça Osmanlı hükümetince yapılmaktadır. Lapinski bu planların ve propagandanın çok yanlış olduğunu Osmanlı hükümetine anlatmaya çalışır. Ancak kimseye dinletemez. Bu planlara göre Osmanlılar, Çerkesleri Balkan halklarına karşı bir set şeklinde yerleştirmeyi düşünüyorlardı. (Aynı amaçla Tatarları da Balkanlara getiriyorlardı) Bu yollarla Balkanlarda müslüman azınlığı çoğaltmak, Hıristiyanların ve ulusal azınlıkların ayaklanmalarını baskı altına almak isteniyordu. Oysa bu politika için getirilen Tatarların düştüğü acıklı durumu hiç kimse dikkate almıyordu. Getirilen Tatarların çoğu açlıktan ölüyor, geri kalanlar da Rusya’ya dönüyordu. Çar bu dönen Tatarları hıristiyan dinine girmesi şartı ile kabul ediyordu. Tatarla birlikte 6.000 kadar Kabardey Çerkes’i de aynı acıları, sefil insanlık dışı kaderi paylaşıyorlardı. Osmanlı hükümeti yukarıdaki dinsel programı gerçekleştirebilmek, için, birçok fanatik dinci Çerkes’i de Adigey’e gönderirler. Ancak yukarıda sözünü ettiğimiz Tatar ve Kabardeylerin karşılaştıkları durumu kavrayınca Osmanlı politikasının gerçek yüzünü görürler. Bu Çerkesler Kabardey’e dönünce gördükleri gerçekleri anlatarak göçün durdurulmasına katkıda bulunurlar.

 

6 Aralık

Büyük sayıda Abedzech Thamadelerinin ve M. Emin’in Ruslarla Şhaguaşe’de anlaşmaları. Ruslar Abedzechleri büyük bir askeri törenle karşılarlar. M. Emin ve 24 Thamade Tiflis’e giderler ve Rusya Genel Valisine teslim olduklarını bildirirler. Oradan tekrar geriye dönerek yine büyük bir delege grubu ile birlikte Petersburg”a giderek Çar’a bağlılıklarını sunarlar. M. Emin ve thamadeler Petersburg’da büyük bir askeri törenle karşılanırlar. Kendilerine daha önce antlaşma yapmak üzere gelen Prensler (Pşı) gibi davranılır. Petersburg’da serbestçe dolaşırlar.

 

1 Ocak 1860

Tatar asıllı olduğu söylenen, çıkarcı, beceriksiz Osmanlı ajanı Zanoğlu Sefer Bey, Şipş Nehri kıyısındaki çiftliğinde ölür.

 

1860

Nalçik kentinde ilk kez Dağlıların da okuduğu bir okulun açılması.

 

1860-1861

Kabardey nüfusunun 1/8 oranındaki bölümünün Osmanlı topraklarına gitmeleri.

General Philipsohn Kuzey Abedzechleri bir ant­laşma imzaladıktan sonra 24 tabur asker, 2.700 Kazak süvarisi, 5 taktik birliği, ve 24 toptan oluşan kuvvetleri ile Kuban’a hareket eder ve Shapsughlara karşı harekete geçer. Ancak başarı sağlayamadan geri döner.

 

1860 İlkbaharı

Her biri 15.000 kişiden oluşan üç Rus ordusunun Shapsugh eyaletinde ilerlemeye başlaması.

1) Kol Atekuma’dan Abin’e doğru,

2) Kol İl nehrinin Kuban’la birleştiği yerde,

3) kol Şips nehrinin Kuban’Ia birleştiği yerden.

Ruslar Abin, İl ve Şips’te konaklarlar. Alibi Hantochu, Haktos, Hacı Bram, İbrahim Netcho, Arlam Beg, Hako, Şeretli ve diğer Shapsugh devamlı saldırıları ile Rusların kale inşaatların engellemeye çalışırlar. Shapsugh Tu’da ve Wubıhlar da yardıma koşarlar.

 

3 Nisan 1860

Ruslar Kafkas Cephesi Ordusu’nu kaldırıp Kafkas Kazak Ordusunu yeniden düzenlerler. Bu orduyu ikiye ayırarak yeniden örgütlerler.

1) Kuban Ordusu,

2) Terek Ordusu.

Abhazların Çar yönetimine karşı ayaklanmaları.

Çar askerlerinin Şipş, Sipsochur, Bogondur ve yukarı Abin’de askeri operasyonlara girişmeleri ve çok büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kalmaları.

 

19 Nisan 1860

Albay İsahof ve Graf Vranzof komutasındaki askerlerin saat 9:00’da Kabelitze köyünü kuşatmaları, savaş saat 15.00’e kadar sürer ve köy ele geçirilir. Shapsughlar savaşa savaşa ormana çekilirler ve köyü boşaltırlar. Köy Çar askerlerince yerle bir edilir. Yaralı ve ölülerini alabilmek için elçiler gönderirler. İki öküz karşılığında yaralılar ve ölüler iade edilir. Olayı bizzat yaşayarak günümüze aktaran Theodor Horschelt’e göre bu topraklar o kadar verimliymiş ki, ekinlerin yüksekliğinden top namluları ve atların kulakları ancak görülebilmekte imiş. Evler Dağıstan’ da olduğu gibi taş ve topraktan değil de Bayern’de olduğu gibi ahşaptan yapılı ve üstleri sazla örtülü imiş.

 

15 Mayıs

Shapsughlarla Rusların savaşa devam etmeleri. Geceleri askeri kamplar bombalanır ve savaş gündüz 6:00’dan 16:00’ya kadar sürer.

 

20 Mayıs

Shapsugh eyaletinin kanlı savaşlarla adım adım ele geçirilmesi. Shapsughların düz arazilerden tamamen çekilmeleri.

 

21 Mayıs

Empisichiako köyü Çar askerlerince zorlu bir uğraşı ve çok kayıp vererek zapt edilmesi. Köy ve çevresindeki orman tamamen yakılır.

 

23 Mayıs

Urbin’in karşı yakasındaki Naseçek köyü ufak bir çarpışma sonucu ve Rusların az kayıp verdikleri bir savaşla ele geçirilir.

 

5 Haziran

Tatarların yardımı ile Afips nehrine kurulan köprüden Rus birliklerinin tamamının Shapsugh eyaleti tarafına geçirilmesi.

 

7 Haziran

Çar ordularının önlerine gelen köyleri, ormanları yakarak Bsebeş ırmağına kadar ilerle­meleri. Ruslar bu ırmağı geçerlerken çok kayıp verirler. Gürcü Kraliyet Ailesinden Prens Grusinki kalbinden vurularak ölür. Ruslara yardım edene ve onlarla birlikte çarpışan Kabardey İnak’ta ağır yaralanır.

 

13 Haziran

Sağ ve sol kanatları Tatarlarca korunan Rus birlikleri birçok Çerkes köyünü ateşe vererek geri çekilirler. Bu çekilme sırasında da Gürcü Prensi Bagratin’de vurularak öldürülür.
Bsebeş ırmağının karşı kıyısını zapt etmek isteyen Rus birlikleri çok ağır insan kaybına uğrarlar.

 

20 Haziran

Çar orduları Bsebeş’de toplanırlar ve konaklarlar. Haber getiren casusların anlattıklarına göre Shapsughlar aralarında birlik sağlayamamaktadırlar,

 

24 Haziran

Ruslar bir Çerkes köyüne baskın düzenlerler.  Çerkesler hemen toplanıp savunmaya geçerler. Şiddetli çarpışmalar olur. Sayıca üstün olan Rusların insan kaybı az olur. Ancak Shapsughların kaybının ne olduğu öğrenilemez.

 

7 Ağustos

Voronzof ve Dazkor’un 150 Kazak süvarisi, 2 taktik birliği, 11 bölükten oluşan topçu birliği ve toplarla sessizce bir Shapsugh köyüne yaklaşarak köyü zapt etmeleri. Her iki taraf sayısız yaralı ve ölü verirler.

 

23 Ağustos

Rusların tarafına geçen hain bir Adige, Shapsughların hangi saatte, ne zaman hayvanlarına su içirmek için kıyıya yaklaştıklarını Sebes’e bu amaçla nasıl geldiklerini Ruslara söylemesi üzerine bu bilgilere dayanarak operasyona geçen Çar askerleri 12 köyü ateşe verirler. 457 hayvan ele geçirirler.

 

1 Eylül

Ressam Theodor Horschelt’in Sebes’te bir ev yaptırır ve babasına yazdığı mektupta gururla şu sözlere yer verir; “Shapsugh eyaletinde 50 adım genişliğinde ve 100 adım uzunluğunda toprağım ve üzerinde bir evim var. Ruslar zapt ettikleri yerlere hemen yerleşiyorlar.” Ressamın yaptırdığı ev yağmurlara dayanamayarak Ekim ayında yıkılmıştır.

 

15 Eylül

İki Württemberg süvari bölüğüne ve 200 Kazak askerine bir Çerkes’in yol göstermesi sonucu Ruslar bu Çerkes’in ormanda gizli olan kendi köyüne yaklaşırlar. Bu Çerkes, tanınmamak için yolda Kazak giysileri giyer. Bu sırada Yekaterinador’dan gelen askerlerle de birleşen bu silahlı güç, tedbirsiz davranan Shapsughlara baskın verir. İki Shapsugh durumu fark ederler ve açtıkları ateşle iki Kazak askerini vururlar. Bu ateş eden iki Shapsugh çobanıdır. Ama geç kalmışlardır. Ruslar genç olanını sorguya bile çekmeden kurşuna dizerler. Yaşlı çobana dokunmazlar. Daha sonra sessizce köye dalan Kazaklar her önlerine geleni acımasızca öldürürler. Geniş bir katliam yaparlar. Ele geçirdikleri 800 at, koyun ve büyük baş hayvanı sürüp götürürler.

 

21 Eylül

14 gün süren bu askeri operasyonlarda 60 köy yok edilir. Shapsughlar çok iyi direnirler, ancak, birlik ve beraberlik sağlayamadıkları için başarı elde edemezler. Özellikle Württembergli (Alman) süvariler çok vahşice davranırlar. Bu almanlar önlerine gelen herkesi öldürürler.

 

25 Eylül

Prens Trubetzkoy, Şeremetief, Theodor Horscheltz 10 Kazak askerinin korumasında teftişe çıkarlar. Dört Shapsugh savaşçısının kahramanlıklarına hayretle tanık olurlar. Bu savaşçılardan üçü ölür, tek kalanı atını yatırıp onu siper alarak mücadeleyi sürdürür. Sonunda yaralanıp ele geçer. Ruslar 1.000 baş hayvanı ve 9 kişiyi esir alıp götürürler.

 

Ekim 1860

Rusların ele geçirdikleri yerleri boşaltarak tekrar Kuban nehrinin Kuzey kıyısına çekilmeleri.

 

1861

General Nikolay İvanoviç ve Gnaf Yevdomikof komutasındaki birliklerin beraberce koordineli bir şekilde saldırıya geçmeleri.

Çar tarafından resmen köleliğin kaldırılması ve esir ticaretinin yasaklanması.
Philipsohn’un yerine atanan Yevdomikof, Dağlı halkların hepsinin ovalara indirilerek yerleştirilmesi, dağlara ise Rusların yerleştirilmesi ile barışın sağlanabileceği şeklindeki düşüncelerini Petersburg Hükümetine kabul ettirir, bütün Kuban boyunun, Labe, Şhaguaşe, Pşis ırmakları ile bunların etrafındaki tepelerin fethedilmesi, bu yerlerin halkının zorla Kuban’ın Kuzey yakasına yerleştirilmesi amacıyla saldırılar başlatılır.

 

Ocak 1861

Natuchuac bölgesi sorumlusu Tuğgeneral Babiç’ in Atakuma’dan hareketle Shapsugh ülkesinde askeri yürüyüşe geçmesi. Ruslar Abedzechlerle Shapsughların arasına geçerek oradan gelecek yardımları önlemek isterler. Afin’den Dimitraffski’ye kadar olan yerleri kontrol altında tutabilmek için Chamketi ‘deki askeri garnizon 6 tabur ile takviye edilerek kuvvetlendirilir.

 

7 Mart 1861

Rusya’daki toprağa bağlı çiftçilerin serbest bırakılması. Özgür kalan çiftçiler Çerkesya’yı işgale başlarlar. Çerkesler bu istilaya karşı kendilerini koruyamazlar.

 

1861 İlkbahar

12.00 kişilik iki Rus birliği İl ve Sebepsi’yi işgal ederler. 25.000 ile 30.000 kadar askeri kuvvette Atekuma ile Abin arasına yerleşirler ve Jelentz’ik istikametinde iki koldan operasyonlara girişirler. Küçük bir askeri birlik ise Sipsechur ve Küçük Abin üzerinden Doba’ya doğru, ikinci grup ise Aderbe’ye giden sol yolu izleyerek Jelentz’ik’e giderler. Ancak geldikleri yoldan geri dönemezler. Adigeler Aderbe’yi kahramanca savunurlar.

 

1861 Mayıs

Kuban piyade alayı komutanı Albay Gorskoff’un Labinskaya’dan Güney istikametine doğru yürüyüşe geçmesi. Bu sırada General Yevdemikof ise Chodz’den yürüyüşe geçer. Önüne gelen köylerin halklarını dağlara doğru sürer, 11 Temmuz’da Chamketi’deki Psefir ırmağında 11 tabur asker, 20 Kazak süvari birliği ve 24 topla karargahını kurar.

 

1861 Yazı

Rusların Shapsughlara barış antlaşması yapmayı teklif etmeleri. Shapsughlar bu teklifi kabul etmezler.

 

Temmuz 1861

Çar 2. Alexander, Kırım, Poti ve Kutais’e gider ve Kuban cephesini dolaşır. Chamkette’deki askeri birlikleri denetleyerek bilgi alır. Rus istilasına karşı birlikle hareket edemeyen Adigeler, savaşın bitmesi için Çarla görüşmek üzere delegeler gönderirler. Ancak giden delegeler de kendi aralarında anlaşamazlar. Özellikle Abedzech delegeleri isteklerinde o denli ileri giderler ki, Çar oradan ayrılırken savaşın sürdürülmesini ve Çerkesya’nın tamamen zapt edilmesi emrini verir. (Kaynaklar da Abedzech delegelerinin ileri sürdükleri şartlar ve istekleri hakkında bilgi verilmemektedir. Bu hususun incelenerek yayınlanması Çerkes tarihinin karanlık kalan bir bölümünü aydınlatacaktır.) Çerkesler bu aşamalardan sonra birlik içerisinde savaşa girilmesinin gerekliliğini anlarlar. Ancak çok geç kalmışlardır. Yevdemikof Adigelerin aralarında birlik kurması çabalarım güçlü ve enerjik bir şekilde önlemeye çalışmıştır. Abedzechlerin Bjedugh ve Mechoşlarla bağlantılarını kesmeye çalışır. Bu görev için Tuğgeneral Tisoski ve Albay Graskoff’u seçer. Tuğgeneral Tisoski Fars’tan Albay ise Şhaguaşe’den hareketle yukarıya doğru operasyonlara başlarlar. Ancak çok kayıp vererek geri dönmek zorunda kalırlar.

 

3 Eylül

Taman’da Rus kalesinde toplanan bir çok Kabardey kadınının Osmanlı devletine gitmek için izin istemesi.

 

1862

P.K.Uslar tarafından Slav harflerine dayanılarak hazırlanan ilk Abhazca alfabesinin yayınlanması.
Polonyalı Teğmen Kozeradski’nin Leh temsilcisi Vladislav Yordan aracılığı ile Çerkesya’ya gelmesi.
David Urquhard’ın Çerkes thamadelerini Londra’ da “Wittingen Club”da politikacılara takdim etmesi ve “Circassian Comittee”sini kurması.

Kafkasya’dan üçüncü göç dalgasının başlaması.

 

25 Ocak 1862

Abedzechlerin Kabardey nişancı taburu ve piyade alayına baskın yapmaları ve Kabardeylere çok zayiat verdirmeleri. Albay Heimann’ın emrine dört tabur daha asker verilmesi ve yeni kuvvetlerle birlikte Şhaguaşe’den yukarıya doğru harekete geçmesi. Zapt ettiği yerlerde kazak köyleri kurarak Chamskaya’da general Yevdomikofla birleşir. Şhaguaşe üzerinde köprü kurulur ve Psecha ile devamlı bağlantı sağlanmış olur. Ancak hava şartlarının birden bire değişmesi karların erimesi, donan toprağın çözülmesi ile Rus birlikleri çok zor duruma düşerler. Kurulan köprünün karşı kıyısında bırakılan ve birlikler, köprüyü korumak, Maykop ve Yecerukuyafskaya’dan gelecek malzeme ve yiyecekleri getiren birlikleri de korumakla görevlendirilir. Bunlar nişancı birliklerdir. Bu tabur Çerkesler tarafından ablukaya alınır. Tabur komutanı Bafa dışında diğer subaylar Çerkes nişancılar tarafından tek tek vurulurlar. Çar birliklerinin bu tür başarısızlıkları gün geçtikçe artar.
Abazin kökenli Mohammed Tereiloff un Adigelere Ruslar arasında çevirmenlik görevini yapması.

 

1862 İlkbahar

General Babiç’in Atekuma’nın Güneybatısı’ndan hareket ederek Shapsughlara karşı operasyonlara başlaması.

 

Mayıs-Haziran

Dache (Güzel) Köyünün Rus birliklerince yerle bir edilmesi. Bu olay Abedzechleri çok kızdırır ve Subskaya, Bagoffskaya, Barakayeffskaya Kazak köylerine ve Chamketi’ye saldırırlar. 12 Haziran günü Psementskaya Kazak köyü birkaç saat içerisinde yerle bir edilerek haritadan silinir. Böylece Dache köyünün intikamı fazlasıyla alınmış olur. Deknako’da bir Rus birliği tamamen imha edilir.

 

25 Mayıs

Çar ordularının Zarskaya’dan 3 koldan hareketle yürüyüşe geçmesi. Albay Graskoff 9 tabur ile Abedezckaya’dan, 6. Kafkas sınır taburu komutanı albay Offrein Nişe ve Farskaya’dan Albay Heimann da Farskaya’dan 6 taburla harekete geçerler.
Amaçları araziyi tanımak, yol açmak ve kale kurulacak yerleri tespit etmektir. Offrein başarı sağlayamaz. Heimann Dache’ye doğru hareket eder. General Yevdomikof 16.5 tabur askerle Abedzechlerin en önemli köyüne doğru hareket eder. 29 Mayıs günü köy yakılıp yıkılır ve Dachoffskaya’ya Kazaklar yerleştirilir. Ayrıca bu yörede araziye hakim 3 stratejik önemi olan yerlerde de yerleşirler. Albay bu başarısından dolayı generalliğe terfi ettirilir. Burası daha sonra kale şekline dönüştürülür ve bu yeni generalin komutasına verilir.

 

Haziran-Temmuz 1862

General Yevdokimoffun Maykop’tan hareketle Kurcpis nehri boyunca ilerleyerek yol yaptırması. General bu yörelerde kurulacak olan Kazak köylerinin yerlerini tespit ederek Stavropol’a geri döner.

 

17 Eylül

Ruslar tarafından kurulan Nabradze kalesinin Çerkesler tarafından ele geçirilmesi. Kalenin baruthanesinin infilak etmesiyle bir çok Çerkes ve Rus askeri yaşamlarını yitirir.

 

Kasım 1862

İstanbul, Paris ve Londra’ya giden Çerkes temsilcilerinin Çerkesya’ya yardım edilmesini istemeleri. Bu temsilciler Rusya’nın yaptırdığı kalelerin Paris Antlaşmasına aykırı olduğunu, bu olayın protesto edilmesi gerektiğini, bu antlaşmada taraf olan devletlerin askeri müdahalede bulunması gerektiğini söylerler. Ancak kimse bu temsilcileri dinlemek istemez. Prens Bariatinski’nin Kafkasya valiliğinden alınarak yerine Çar’ın kardeşi Grandük Michail’in genel vali olarak atanması.

 

17 Kasım

Abedzech Verki (soylusu) Aytekoko’nun Rusların tarafına geçmesi, Ruslarla birlikte kendi halkına karşı savaşması. Kabardey milisleri ile birlikte savaşan Aytekuko, üç yerinden yaralanır, Abedzechler bu savaşı kaybedip geri çekilirler.
Aynı gün Dache kalesinden çıkan Rus birlikleri Abedzech bölgesinin içlerine ulaşabilmek için iki koldan hareket ederler,

1) Kol Albay Grabbe komutasında 600 Kazak, 600 süvari, 2 topçu taburu, 2 altı top ile,

2) Kol Albay Deîphin komutasında 7 tabur, 150 Kazak, 2 hafif topçu bataryası, 2 dağ topçusu, 1 ileri mevzi bölüğü sabah saat 9.00’da hareket ederler ve, ilk etapta Psechui Efendi köyüne ulaşırlar. Saat 15.00’e doğru güneş donmuş toprağı eritir ve arkasından sis çıkar. Çerkesler uzaktan birlikleri izlerler. Ruslar önlerine çıkan bir yaylalığı 1 tabur Kabardey askeri ve 150 kişilik bir Kazak birliği ile fethederek işgal ederler. Civardaki Abedzechler 300 atlı ve 50 yaya olarak toplanırlar ve ateş açarlar. Gecenin yaklaşmasını beklerler. Planı anlayan Ruslar Abedzechleri açık arazide savaşmaya zorlarlar. Başaramayınca da geri çekilirler. Bu çekilmeyi fark eden Abedzechler derhal saldırıya geçerler. Kabardey nişancılarının menziline girince yoğun bir ateşle karşılaşan Abedzechler tekrar ormana çekilmek zorunda kalırlar. Gece yaklaşıp hava kararınca ateşkes emri verilir. 3 kazak ve 1 Kabardey nişancısı yaralanır. Gece kendi birliğine dönen bir casusun verdiği bilgiye göre Abedzechler 3 ölü ve 7 yaralı verirler.

 

18 Kasım

Chodz nehrinden ve Psecha nehrinin yataklarından ayrılarak dağlara doğru ilerleme planları yapılır. Gece yağan kar ve sisli hava bu planların ertelenmesine neden olur. Bu yürüyüş kolunun birisi tesadüfen Chodz nehrinin sol kıyısında sak­lanan 800 baş hayvanı ve savunmasız yaşlıları ele geçirirler.
Vlakikafkas ve Georgieviç arasındaki Nogay karavanlarının görünmeye başlaması. Kırım savaşı sırasında ve sonrasında çeşitli vaatlerle Osmanlı devletince götürülen ancak kandırıldıklarını anlayan Nogayların hayal kırıklığı içinde, yoksul ve sefil bir durumda vatanlarına dönmeleri.

 

20 Kasım

Chodz Zabl Efendi’nin savaşta ölümü. Bu olay Rus generallerini fazlası ile sevindirir. Zabl Efendi’nin Çerkes boylarının birliği için çok emek veren, sayılan ve sevilen bir kabile reisi olduğunu biliyorlardı.

Albay Von Bunting’in Nacekohabl köyünü ele geçirmesi. Köyü savunan Çerkesler sonunda Racoko köyüne çekilirler ve oradan Rus birliklerini ateş yağmuruna tutarlar. Rusların 21 Nisan taburu Çerkesleri izler, Albay Grabbe komutasındaki milis kuvvetleri, ırmağın karşı kıyısına geçerler. Kazakların ve tedbir kuvvetlerinin yardımı ile Hanapsif köyüne yaklaşırlar. Köye saldıran askerlerle köy halkı arasında göğüs göğüse, kılıç kılıca mücadele başlar. Çok üstün askeri kuvvetler karşısında Abedzechler ormana çekilirler ve oradan Rusları yoğun bir ateş altına alırlar ve Ruslar duraklamak zorunda kalırlar. Operasyona devam edebilmek için General Preobrasenski ve emrindeki birlikler beklenir. Bu kuvvetler gelmeyince de geri çekilirler. General Preobrasenski ise kuvvetleriyle M. Emin’in bir zamanlar oturduğu Hanapsifhable’ye 2-3 verst kadar yaklaşır. Burada başlatılan savaşa katılmadan Dache kalesine döner.

 

21 Kasım

Albay Okoloniçi komutasındaki Kabardey taburunun Psechodz nehri boyunca Abedzechler tarafından ateş altına alınmaları. 21 nişancı taburu komutanı Yarbay Von Büntingen dur emri verir ve bunlar Abedzechlerle karşı karşıya kalırlar. 4. bölüğe ormana doğru yürüyüş emri verilirken, 2. bölük onları izliyor, 3. bölük de geride hazır bekliyordu. Ormandan açılan ateşle birçok asker yere düşer. Abedzechler kama ve kılıçları ile birlikle­rin içine dalarlar. Rusların bozguna uğrayacağını anlayan Bünting geride bekleyen iki bölüğü de cepheye sürer. 3. bölükten 40 ölü verirler. Durumun pek iyi gitmediğini anlayan Yarbay, Albay Oklunuçi’den yardım ister. O dalyanında kalan tek Kabardey birliği ile yardıma koşar. Silah seslerini duyan Albay Heimann yanında konuk olarak bulunan Prusya Prensini askerleri ile birlikte yar­dıma gönderir. Prusya Prensi bile aktif olarak Çerkeslere karşı savaşır. Kendilerinden kat kat fazla kuvvetlerin bir araya geldiğini anlayan Abedzechler, daha fazla insan kaybı vermemek için ormana çekilirler. 21. Taburdan 1 subay ve 9 asker yaralanır.

 

21 Kasım

Psechui Efendi Habl köyüne doğru Çar askerleri geri çekilmeye başlarlar. Gece yağan kar birden dona çevirir ve yürüyüşü zorlaştırır. Abedzechler birlikleri uzaktan izlerler. Çar birlikleri 400-600 kazak askeri tarafından korunmaktadır. Abedzechler Rusların geri çekilmesini başarı saymışlardı, oysa bütün bu harekatlar ilkbahar saldırıları için ön hazırlıklardı. Bazı Abedzechler aileleri ile birlikte Rusların tarafına geçerler ve Labe’ye yerleştirilmek üzere gönderilirler.

 

23 Kasım

Maykop’taki Rus karargahına Ç’emguiy, Yecerukaay ve Mechoş kabile temsilcilerinin gelerek Kuban’da barış içinde yaşamak istediklerini belirterek kendilerine yer gösterilmesini istemeleri.

 

1863-1864

Kış ayının şiddetine bakılmaksızın savaşın her iki tarafça acımasızca sürdürülmesi.

 

1863

Polonyalı Albay Klemens’in Psevliski’nin yanında, bir miktar asker ile Aguipsi’ye gelmesi.
Ruslara karşı gelen Abhaz Kralı Michael’in tahtından indirilmesi.

Şamil’in tesliminden az sonra Ruslara teslim olan M. Emin’in Mekke’ye hacı olmaya gidip geri dönmemesi. Natuchuaclar hariç, diğer Çerkes boylarının hemen hepsinin savaşa yeniden başlamaları. Osmanlılar savaşın Ruslar lehine sonuçlanacağına inandıkları için hazırladıkları Çerkesleri vatanlarından göçürme planlarını uygulamaya başlarlar. Göç edenleri daha önce yaptıkları planları doğrultusunda Rumeli’ye gönderirler.

Kandırılarak vatanlarından göç ettirilen Çerkeslerin sayısı giderek artmaktadır.
Daha önceleri Rus komutanı olarak Polonya ve Kırım’da Osmanlılara karşı savaşmış olan Asetin kökenli General Musa Kundukov’un Rus hükümetinin de kabul etmesiyle İstanbul’a gelmesi ve İstanbul’da Adigelerin, Çeçenlerin göçleri ile ilgili görüşmeler yapması.
Rauf Bey’in Valide Sultan adına 300.000 Piasleri (10 Piaster 1 Gulden eder) muhtaç Çerkesler için toplaması.

Rus orduları, başkomutanı ve Kafkasya Genel Valisi Büyük Prens Michail’in Anapa’dan Able’ye giderken tesadüf eseri olarak Çerkeslere tutsak olmaktan kurtulması.
Çar Iİ, Alexander Kırım’dan Liva’ya gelir. Kabardey ve Asetin Prensleri bağlılıklarını bildirmek için Liva’ya Çar’ın huzuruna giderler.

Osmanlı Devletine göç etmek isteyen bir Adige köyüne önce Ruslar izin vermezler, Adigeler her şeylerini satarlar. O yörenin Rus askeri komutanı verdiği izni geri alır ve Adigelerin göç istemelerinden vazgeçerek topraklarında, anavatanlarında kalmalarını ister. Adigeler bu istemi reddederler. Bunun üzerine askerler gelip köyü topa tutarlar. Bu katliamın sonunda 233 kişi ölür. Bu katliam­dan bir kadın ile bir çocuk kurtulur.

 

Nisan 1863

Trabzon’a gelen 24.000-30.000 göçmenden her gün 400’ü yaşamını yitiriyordu. Yine Sarı Dere’ de 300’ün üzerinde, İstanbul ve Samsun’da da aynı sayıda Çerkes her gün hayatını yitirirken, Dervent ve Irmakta her gün ölenlerin sayısı 500’ü geçmektedir.
Osmanlı Sultanının, göç ettirdikleri Çerkeslere 5.000.000 Piaster para vermesi.
Sultan’ın yaveri 100.000 Piaster, Şeyhül-İslam 40.000 Piaster, Fuad Paşa 10.000 Piaster, Bakanlar 5.000 Piaster, Mısır Veliahtı 150 000 Piaster, Mısır Veliahdın hanımı 300.000 Piaster, Edirne Kenti 400.000 Piaster olmak üzere toplam 6.005.000 Piaster.

Rusların Psah ve Psid nehirleri arasında operasyonlara girişmeleri. O güne kadar bu yörelere hiç bir Rus ayak basmamıştı.

 

1863

Wubıh eyaletinde büyük bir kuraklık ve kıtlık başgösterir.

 

Eylül 1863

Polonyalı Kaptan Magnan’ın Ruslarca çok sıkı korunan, abluka altına alınan Çerkesya’ya ablukayı yararak 40 asker, 4 top ve bir çok silah ve cephane getirmesi ve Vardan’a çıkması. Görüldüğü gibi Çerkeslere Osmanlı, ya da diğer devletlerden çok Polonyalılar yardım etmişlerdir. Osmanlı yönetimi ise yaptığı yoğun propaganda ile Çerkesleri göçe teşvik etmişler, Çerkes halkının vatansızlığa ve yokluğa sürüklenerek mahvolmasına sebep olmuşlardır

 

Ekim 1863

Psa ve Psid yöreleri çok güçlü Rus birliklerine karşın, Adigelerce adım adım savunulmuştur. Adigeler canlarını dişlerine takarak kahramanca bu yurt köşesini savunmuşlardır

 

Kasım 1863

Çar askerlerinin çok insan ve malzeme zayiatı vererek Cuba’yı (Abedzech bölgesi) istila etmeleri.
Rusların Pşeha vadisini kontrol altında tutabilmek için plan hazırlamaları. Bu plana göre bir grup birlikler Pşeha ırmağı kıyılarına doğru, diğer bir grup ise Kurcips’tan hareketle Abedzechleri her iki yönden saracaklardı. Pşeha’dan General Preobrasinsiki Dache’den Albay Heimann birlikleri ile hareket edeceklerdi. 15 Kasım günü General Yevdokimoff da Dache’ye gelir. Rus kuvvetlerinin sayısal durumu şöyledir: 11 tabur asker, 1 ileri mevzi birliği, 5 Kazak süvari bölüğü,
1) Kuban Kazakları tugayı, 4 taktik birliği, 8 top,
2) Don Kazak süvari bölüğü, 2 milis süvari birliği, 4 atlı topçu Kazak birliği.

 

12 Kasım

Doğu Abedzechleri General Yevdomikoff ile yaptıkları antlaşma ile 1 Şubat 1864’e kadar hiç savaş yapmayacaklardı, 1 Şubattan sonra ise Rusların kendilerine göstereceği bölgelere yerleşeceklerdi ya da kendi istedikleri yerlere göç edebileceklerdi.

 

Aralık 1863

Psid yöresinde savaşan Abedzechlerin çok güçlü düşman kuvvetlerine karşı küçük çapta da olsa askeri başarılar kazanmaları. “Courrier de L’Orient” gazetesinin öncülüğü ile göçmen Çerkesler için yardım kampanyasının başlatılması. Rus hükümeti İstanbul’daki elçiliği kanalıyla bu durumu protesto eder. “Bu tür göçe teşvik ve heveslendirme davranışlarının yapılmamasını” ister. Osmanlılar bu protesto notasını geri çevirirler.
Kutais ve Anapa üzerinden Çerkes göçlerinin sürmesi.

Nikopsi’ye yerleştirilen Çerkeslerin Samsun ve İstanbul’a göç etmeye başlamaları.
Graff Yevdomikoff tarafından tüm Aguiyips köylerinin abluka altına alınması. On binlerce yıldır esaret nedir bilmeyen Çerkes halkının bağımsızlık ve özgürlüğünün sonu artık yaklaşmaktadır.

Olayın en korkunç ve acı yönü ise, özgür olmaktan, vatanlarını korumak istemelerinden başka bir kusuru olmayan bir ulusun zorla yok olmaya,
yok edilmeye başlangıç adımının attırılması.
Osmanlı Hükümeti yayınladığı hükümet deklarasyonu ile Çerkesya’ya her türlü yardım göndermeyi, yardıma gidilmesini ve özellikle Polonyalı subay ve askerlerin Çerkesya’ya gitmesini yasaklar. Bu yasağa rağmen Çerkesya’ya gitmeye kalkışanlara deniz korsanları muamelesi uygulanacağı ve yargılanacakları duyurulur.
Abhazya tamamen bağımsızlığını yitirerek Rusya’ya ilhak olunur.

Psid nehri kıyılarında Adigelerin yine küçük çapta askeri başarılar kazanmaları.

 

Ocak 1864

Osmanlı devletinin koyduğu yasakları tanımayarak Çerkesya’ya silah ve cephane getiren İngiliz ve Polonyalı subay ve askerlerin Çerkeslerle birlikte Çar ordularına karşı savaşmaları.
Bu tarihe gelindiğinde Adigey’de bir gün hatta bir saat artık savaşsız geçmemektedir. Bütün vatan toprakları kuşatılmış ya da istila edilmiştir. Ancak Çerkesler vatanlarını hala adım adım savunmaktadırlar. Barutsuz ve yiyeceksiz kalan Abedzechlerin durumu özellikle ağırlaşmıştır, Buna rağmen mücadele sürmektedir. (Batı Abedzechleri henüz barış antlaşması yapmamışlardı.)
Psid nehrinden yoğun bir askeri birlik bir araya toplanmaktadır. Kutais ile Anapa arasında yapılan askeri yoldan, Ruslar hiç sıkıntı çekmeden Shapsugh eyaletine kolayca gidebilmektedir.

 

Şubat 1864

Trabzon’a giden Çerkes göçmenlerinin sayısı 10 bini bulur. Bunların 3.000’i açlık ve hastalıktan ölür.

 

1 Şubat 1864

12 Kasım 1863 antlaşması ile Abedzechler artık göçe karar verirler.

 

17 Şubat

Bab-ı Ali’nin göçmenler için bir miktar askeri elbise ve ilaç göndermesi. İlaçların zamanı geçmiş ve bozuk olduğu anlaşıldığı için kullanılmamıştır. Göçmenlerin erzakı tükenmekte ve yakacak ise hiç bulunmamaktadır. Trabzon’da Aralık 1863’ten 1864 yılının başına kadar 3.500 kişi ölmüştür. Bunlardan 3.000’i Çerkes, 470’i Türk, 36’sı Yunanlı, 17’si Ermeni, 9’u Katolik, 6’sı da Çerkeslere yardım eden Avrupalılar idi.

 

Mart 1864

Subeş nehrinden 100’e yakın Abedzech savaşçısının teslim olmalarına rağmen, kılıçtan geçirilmeleri ve köyleri Toubeh’in haritadan silinmesi. Bu insanlık dışı katliamı ve vahşeti General Yevdokimoff birliklerinden askerler yapmışlardır. Kılıçtan geçirilenler arasında 2 hamile kadın ile beş küçük çocuk da vardı. Katliamı işleyen askerler Pşis vadisinden gelmişlerdi.

 

Mart 1864

Resmi kaynaklara göre Tuapse’de 30.000, Anapa ve Novorosisk’te de 50.000 kişi göç için izin beklemektedirler

 

Mart 1864

Teslim olmayan Abedzechlerin Kuban nehri kaynaklarından Tuapse nehri yakınındaki Viliaminoff kalesine kadar geri sürülmeleri. Savaşı bırakan Shapsughlara ya Kuban ovalarına yerleşmeleri ya da göç etmeleri önerisinde bulunulması.

 

18 Mart

Tuğgeneral Heyman’ın Dache’deki karargahından Psekupse nehri boyunca üç koldan harekete geçmesi. Orta kolun başında kendisi, sağ kolun başında tümgeneral Colonel Soltan, sol kanatta ise tümgeneral Von Klugenau, 4 tabur ve iki dağcı birliği ile dağların içinden hareket eder. Çerkesler karşı koymak isterler, ancak şiddetli savaşlardan sonra Abedzechlerin bir kısmı dağlara ve ormanlara çekilirken bir kısmı da göç için kıyıya inerler. Ruslar iki subay ve yedi asker ölü verirler, ayrıca 14 kişi de yaralanır.

 

19 Mart

Operasyonlar devam eder. General Heimann’ın birçok Wubıh ve Shapsugh atları ile katılırlar. Shake’ye yaklaştıkça ordunun sayısı daha da bü­yür. Generale katılan Adige savaşçılarının sayısı 300’ü bulur. Golovin işgal edilir. Bu durumu gören ve henüz savaşı bırakmamış olan Wubıhlar arasında büyük bir panik başlar. Heimann bu durumdan yararlanarak Shake ırmağının karşı kıyısına çıkartma yapar. Birçok Wubıh Osmanlı devletine göç etmeye başlar.

 

25 Mart

Heimann Soça nehri kıyısındaki eski bir kaleyi işgal eder.

 

30 Mart

Wubıh, Shapsugh, Çiğit ve Akhçipskouvlardan temsilcilerin Ruslara giderek teslim olduklarını bildirmeleri.

 

Nisan 1864

Wubıhların büyük bir bölümünün hala mücadeleyi sürdürmeleri sonucu iki bin kayıp vererek Varda kalesini Ruslara bırakmak zorunda kalmaları. Çerkesya’ da bulunan yabancı uyruklu bütün subay ve askerlerin Samsun, Sinop ve İstanbul’a geçmeleri.

 

13 Nisan

General Heimann Soçi’yi alır. Sohumkale’de bu­lunan 9000 kişi Rus askeri birliği Soci’yi kuşat­mak için hazırlanır. Bütün fırınlara ekmek pişirme emri verilir.

Abedzech ve Shapsughların teslim olmaları ve göç etmeleri. Bu arada açlık ve bulaşıcı hastalıklar Wubıhların dayanma gücünü iyice kırar.

 

14 Nisan

Büyük Prens Michail’in Soçi’ye gelmesi ve yenik Adige Thamatelerini kabul etmesi. Yapılan antlaşma gereğince, Çerkeslerin 1 ay içerisinde dağlardan inerek ovalara yerleşmesi, kim bu emre uymaz ise savaş esiri muamelesi göreceğini, ya da Osmanlı devletine göç etmeleri gerektiği belirtilir.
Çerkesya’nın (Aguyips = Adigey) tamamen düştüğü kara gün. Bu başarı tüm Rusya’nın kiliselerinde zafer ve Tanrı’ya şükran ayinleri ile kutlanır.

 

Nisan 1864

Çerkesya’nın boşalmaya başlaması. Rus askerlerinin acımasız davranışları neticesinde göçün daha da hızlanması.

 

Mayıs 1864

Kuban nehri boyunca Shapsugh, Bjedugh ve 30.000 Abedzech’in yerleştirilmesi. Wubıhlar ise Çar tarafından gösterilen yerleşme yerlerinin hiçbirisini istemez. Osmanlı topraklarına göç için ısrar ederler. Çar bizzat Wubıhları ziyaret ederek onları göçten vazgeçirmeye çalışır. Adigeler ise Çar’a, dağlardaki yerleşim sahalarında kalmayı arzuladıklarını, bundan sonra hep barış içerisinde yaşayacaklarına dair söz verdilerini söylemelerine rağmen Çar kararında ısrar eder. Lord Napier’in yazdıklarına göre, Türkler casusları ile Çerkesleri göçe özendirmektedirler. Ancak, göçün zorluklarını gören üstesinden gelmeyen Osmanlı Devleti, Çar hükümetinden göçü durdurması için önlemler almasını rica eder. Ancak göçün durdurulması artık imkansızdır. Çünkü Osmanlı hükümetinin baştan beri yürüttüğü yanlış politika bu sonuçları doğurmuştur. Çerkesler için göç büyük bir felaket olmuştur. Çünkü Çerkesya kıyılarında hiçbir bulaşıcı hastalığa rastlanmaz iken Osmanlı topraklarına ayak basan Çerkesler bulaşıcı hastalıklardan kırılmışlardır.
Akçaabat Kalesi ve Sarıdere’ye 25.000 göçmen Çerkes’in gelmesi. Bunlardan her gün 120-150 kadarı ölüyordu. Samsun’a 35-40.000 kişi gelir. Son 48 saat içerisinde 500 kişi ölür. Dr. Brazzi göçmenlere yardıma gelir. Çerkesler ölülerini vermek istemiyorlardı. Aç kalan Wubıhlar çocuklarını birkaç Piaster karşılığı, ekmek bulabilmek için satıyorlardı. Geceleri mezarları açarak kefenleri alıyorlar ve cesetleri tekrar gömüyorlardı. Ölülerine harp sahasında hayatları pahasına da olsa bırakmayacak kadar değer veren bir halk, ölülerinin kefenlerine muhtaç bırakılarak onların kefenlerini çalabilecek kadar alçaltılmıştı. Bunun ön planda sorumlusu zamanın Osmanlı Sultanı, yönetimi ve Çarlık Rusya’sı yöneticileri ve Çardır.

 

Mayıs 1864

Çerkeslerden boşalan yerlere Azoff’tan getirilen Kazakların yerleştirilmesi. Gelen göçmenler buralarda yaşayan Çerkeslerden iz bırakmamak istercesine, her yeri yakıp yıkarlar. Binlerce yıllık mezarlar Rus kolonistlerince yıkılmış, bu mezarlardan alınan taşlarla sütun ve mermerlerle evler yapılmış, ya da ahırların tabanlarına döşenmiştir. Bu suretle Çerkes arkeolojisi için paha biçilmez birçok belgeler ve deliller yok edilmiştir.
Kandırılarak Osmanlı Devletine getirilen Çerkesler için çok yönlü çözüm yolları aranılıyordu:

Daha önce Devlet-i Ali’nin hazırladığı planlara göre Çerkesleri Rumeli’ne yerleştirmek. Bu plan başlangıçtan beri uygulanıyor ve Romanya’dan Belgrat’a kadar stratejik Önemi olan yerlere yerleştiriliyorlardı.

İmparatorluğun her Türk köyünün, her dört ailesine bir Çerkes ailesinin verilmesi ve Çerkeslerin böylece dağıtılması. Bu Osmanlı teklifi İngilizlerce red edilmiştir.
Karadeniz’den Erzurum’a kadar uzanan topraklara Çerkesleri yerleştirmek. Trabzon Erzurum demiryolu projesinde çalıştırılarak iaşelerinin karşılanması düşüncesi vardı. Bu iş için gerekli kredi için ise İngiliz ve Fransız bankaları hazır bekle­mekte idi. Bu yolla tarımla uğraşan nüfusun üzerinde ağırlık olan ve çekilemeyen Türk ordusu için, Çerkeslerden yeni kaynak yaratılması düşünülmüştür. Ayrıca bu yerleştirilecekleri yerlerle vatanlarının coğrafi olarak karşılıklı konumda olması, doğanın da Kafkasya’ya benzemesi Çerkeslere psikolojik olarak bir rahatlık verir şeklinde düşünülmüştür. Bu İngiliz teklifini Osmanlı yönetimi kabul etmemiştir.

  1. Çerkeslerin küme küme, devletin gerekli gördüğü şekilde ve gerekli yörelere yerleştirilmesi. Bu fikir kabul görerek bu doğrultuda uygu­lamaya geçilmiş olur.

 

17 Mayıs

Çerkes kabilelerinin dağlardan indirilerek ovalara yerleştirilmesinin şart olduğu, savaşçılık ve yağ­macılık alışkanlıklarının ancak bu yolla giderilebileceği, dolayısı ile ovalara yerleşip kalmaları, göç etmemeleri için kendilerine iyi teklifler yapıldığı, Çerkeslerin bütün bu teklifleri reddettikleri, Çerkeslerin vatanlarını terk etmekte ısrar etmelerinden Çar’ın büyük üzüntü duyduğu hususları açıklanmıştır.

 

Haziran-Temmuz

Kuban nehri kıyılarına 103.000 Adige’nin yerleş­tirilerek 90 yeni köyün kurulması.

 

Haziran

Nikolayef’ten Rus çiftçilerinin ve ayrıca Van yöresinden getirilen 1.500 ermeni ailesinin Adigelerce boşaltılan yerlere yerleştirilmeleri.

 

Haziran

35.000 Çerkes’in Avrupa’ya getirilmesi. Bu göçmenlere yardım etmek için gelen Dr. Brovzi gördüklerini şöyle anlatmaktadır: “Göçmenlerin toplama kamplarındaki durumları hiç de iyi değil. Başlarını sokacak bir yer bulamıyorlar, kimse onlarla ilgilenmiyor, temizlik için herhangi bir tedbir alınmamış ve ölenlerin sayısı devamlı yükselmektedir.”

 

2 Haziran

Grandük Michail’in Çar’a telgraf çekmesi. Telgrafında Çar’ın kardeşi ağabeyine şöyle der: “Size bu telgrafımla, kahramanlıklarla dolu Kafkas savaşlarının bittiğini bildiriyor ve sizi kutluyorum. Şu anda Kafkaslarda mağlup olmamış tek bir köy ve tek bir kabile kalmamıştır…”

 

14 Haziran

Londra’da David Urquhard tarafından yayınlanan “FREE PRESS” in özgürlük ve bağımsızlık adına vatanlarını, yok olmak pahasına da olsa yıllarca savunarak savaşan Çerkes halkının acısını paylaşmak amacıyla o günkü sayısını, yas anlamına   siyah bir bantla yayınlaması.

Hacı Berzeg Geranduk’un tüm aile efradı ile birlikte İstanbul’a gelmesi. Adını Hacı Süleyman Paşa olarak değiştirmesi ve 400 yakını ve aile efradı ile birlikte Rodos adasına yerleştirilmesi.

 

10 Temmuz

Bugüne kadar Osmanlı’ya göç eden Çerkeslerin sayısı 258.000’i geçer. Rus istatistiklerine göre, bunlardan yalnız 61.395’i Rus yardımı ile göç etmişler, diğerleri ise Osmanlı yönetiminin aktif çalışmaları sonunda vatanlarından ayrılmışlardır. Bu rakamlara kontrolsüz limanlara çıkarak gelenler dahil değildir. Osmanlı gemicileri kıyılara küçük teknelerle yaklaşarak “gemiler açıkta beklemektedir” diyerek yüksek ücretler karşılığında Çerkesleri teknelere doldurarak açılmakta idiler. Kara görünmez olunca tekneleri devirerek götürmek üzere aldıkları Çerkesleri boğuyorlar ve tekrar kıyıya dönerek yenilerini alıyorlardı. Aynı vah­şetle yaşlısı genci binlerce Çerkes’i Karadeniz’de boğmuşlardır.

Göçmenlerin ayrıldıkları limanlar şunlardır. Taman 27.337 kişi, Anapa 16.452 kişi, Novorosisik 61.995 kişi, Tuapse 63.449 kişi, Kuban Subeş 46.754 kişi, Adler Hoşt 20.731 kişi.

 

Ağustos 1864    

Burgaz üzerinden Edirne ve İslamiye’ye 6.000 Çerkes göçmen gönderilmiştir.
Niş ve Sofya’ya 13.000 aile, Kosova’ya 12.000 aile. Sistov, Nikopoli (Niğbolu), Rusçuk ve Dobruca’ya 10.000 aile.

Böylece Rumeli’ne 150-200.000 Adige yerleştirilerek Osmanlılarca 1859 yılında yapılan plan gerçekleştirilmiş olur.
Abhazya’dan 40.000 Abhaz da göç eder. Bu göçmenlerin gemilerde haçlarla istavroz çıkarttıklarını gören Osmanlı kaptanları: “Siz sultanımız halifenin topraklarına gidiyorsunuz, böyle istavroz çıkarırsanız halifemizi topraklarına kabul etmez” deyince Abhazlar ne yapacaklarını sorarlar. Kaptanlar da istavrozlarını (haçlarını) çıkarıp atmalarını söylerler. Abhazlar yanlarında taşıdıkları haçları Karadeniz’e atarak şeklen de olsa islam dinine girmiş olurlar.

 

Ağustos 1864

Ağustos ayına kadar resmi kayıtlara göre, Os­manlı topraklarına göç ederek hayatta kalabilen göçmen Adigelerin sayısı 400.000’e ulaşır.

 

Yaz  1864

Çerkeslerden boşalan yerlere 103.000 kazak ailesinin yerleştirilmesi.

 

Eylül

Samsun’a çıkan Adigelerden hayatta kalabilenlerin sayısı 60.000, ölenlerin sayısı ise 70.000 olduğu bilinmektedir.

 

Ekim

Çerkesleri gemileri ile Tuna nehri boyunca taşıyan Avusturyalı kaptan Kanitz’in Sveti Nikola, Balkan geçidi ve Nisava vadisi boyunca her yerin Çerkes mezarlıkları ile dolu olduğunu belirtirken bu yola “Çerkes Mezarları Yolu” denilmesi gerektiğini söylemektedir.

 

Ekim

Almanya’da yayınlanan Allgemeine Zeitung’un yazdıklarına göre, Larnaka’ya 2.100 Çerkes 3 yelkenli ile götürülmüş, 32 gün süren bu yolculuktan sonra açlık, susuzluk ve bulaşıcı hastalıktan 1.300 kişi ölmüştür. Başka bir habere göre ise, Larnaka’ya götürülenlerden 1.441’i ölür. Larnaka’daki Fransız Konsolosu ve halk önce gemidekilerin karaya çıkmasına karşı gelirler. Daha sonra karaya çıkmalarına müsaade edilir. Daha sonra Çerkesleri getiren bir buharlı gemi Larnaka li­manına yaklaştırılmaz. Buharlı gemi yüzen bir tabut gibi Akdeniz’de meçhullere doğru uzaklaşır, içindeki Çerkeslerin akıbetlerinin ne olduğu ise bu güne kadar bilinmemektedir.

 

1865

Kabardey yöresinde Çerkes köylerinin birleştirilerek büyütülmesi. Bu tarihe kadar tüm Adigey’den (Aguiyips) 750.000 Adige ayrılmıştır.

 

1866-1931

Kasey T.P.’nin Kabardey’de yaşadığı dönem.

 

1866

Kabardey’de çiftçilerin de devlete vergi verme zorunluluğunu içeren bir kanunun çıkartılması.

Nalçik’te Pedagoji Kurslarının açılması.

 

31 Temmuz

Köle alım ve satımının Çar tarafından yasaklan­ması. Kölelerin bir köyden diğer bir köye gitmeleri de yasaklanır.

 

8 Ağustos

Adige feodal beylerinin köleleri serbest bırakmaları. 21.000 köle özgürlüğüne kavuşur. Bu durum çalışmaya alışmamış Pşı (prens) ve verklerin (soylu) ekonomik yapılarını sarsmaya başlar. Bu durumdan şikayet ederek Çar’a yalvarırlar. Çar perişan duruma düşen Prenslere acıyarak her Prense serbest bıraktığı her köle karşılığı olarak 200’er Ruble para öder. Prensler de topraklarının yarısını kölelere bırakırlar.

 

1869

M.Ö. 551 yılında inşa edilmiş olan Abhazya’daki Pitzunda kalesinin restore edilmesi.

 

1870

Abhazya’da Çar’ın emri ile resmen köleliğin kaldırılması.

 

1871-1876

Ekilebilir Kabardey topraklarının dörtte birinin Çar tarafından 200 feodal Kabardey beyine verilmesi.

 

1873

14.000 Çerkes ailesinin daha Osmanlı topraklarına göç etmesi.

Rus Generali Fadel’in İstanbul’a gelerek Musa Kunduk ve Gazi Muhammed ile görüşmesi. General, Rusya’nın himayesi altında, Afganistan sınırında muhtar bir Çerkes Devletinin kurulması ve Muhacir Çerkeslerin oraya götürülmelerini teklif eder. Bu iş için gerekli bütün masrafların Rusya tarafından karşılanacağım söyler.

 

1874

Çorlu’da Çerkesler arasında sınıfsal çatışmaların patlak vermesi ve İstanbul’dan gelen askeri birliklerin yardımı ile tarafların birbirlerinden ayrılması.

 

1875

Kabardey’de Kuşmezıkuey, Kundetey, Şorden köylerinin okullarının açılması.

 

1875-1962

Sürgünde yaşayan halkını ve dilini unutmayarak anadili Adigece ile değerli eserler veren Time Sseyin’in yaşadığı dönem. Geseftchid 1919, Adige Cerf 1919 adlı iki kitabı yayınlanmıştır.

 

1877

Sohum Kale’nin Osmanlı askerleri ve işbirlikçi Abhazlarca yakılması. Kaz’Maan’ın Abhaz köylerini yakarak ve insanları öldürerek, silah zoru ile Türkiye’ye göçe zorlaması. Kaz’Maan önceleri Çar’ın emrinde idi. Abhazya Rusya’ya katılınca krallık yönetimi de sona erer. Kaz’Maan İstanbul’a gelir, Sultan Maan’ı bir saraya yerleştirir. Türklerin tavsiyesine uyarak Kanbolat adını alır. Kızını Abdülhamit ile evlendirir. Kendisine de Paşalık unvanı verilir. Daha sonra II. Abdülhamid’in isteği ile Abhazya’yı fethetmek için, Sohum-Kale’ye Abhaz göçmenlerinin de katıldığı bir çıkartma yapar. Kaz’Maan’a kendi akrabalarından başka kimse yardımda bulunmaz Abhaz kökenli askerlerin çoğu Abhaz topraklarına ayak basınca sevinçten “Anavatanımıza döndük, cehennemden kurtulduk” diyerek toprağı öperler ve ordudan kaçarlar. Osmanlı topraklarında gördükleri sefalet, acıyı, yokluğu diğer Abhazlara anlatırlar. Kaz’Maan elinde kalan Osmanlı askerleri ile İngur bölgesine yürür. Orada Rus ordularına yenilir. Kaz’Maan İstanbul’a dönünce uğradığı başarısızlıktan başının kesileceği vehmine kapılır, korkar, haince bir plan hazırlar. Geri çekilirken bütün köyleri yaktırır. Halkı da önüne katarak zorla gemilere bindirir. Binmek istemeyenler alçakça öldürülür. Bu vahşetten kurtulan Abhazların sayısı çok azdır. Böylece, kellesini kurtarabilmek için kendi anavatanını yakıp yıkar ve Abhaz halkını kılıçtan geçirir. Abhazya boşalır, Abhaz halkı ise yokluğa itilir.

 

1877

Abhazya’da o sırada 78.000 Abhaz yaşarken Kaz’Maan’ın vahşetinden sonra anavatan Apsnı’da 46.000 Abhaz kalır.

 

1877-1878

Osmanlı-Rus harbinden sonra imzalanan Berlin Antlaşmasında Bulgarların ısrarı ile antlaşma metnine Balkanlarda hiçbir Çerkes’in bırakılmayacağı doğrultusunda madde konulması. Böylece daha kendilerini yeni yeni toparlamaya başlayan Çerkesler 2. göçe zorlanırlar. Bu göçmen Çerkesler Filistin, Şam, Adana ve diğer Osmanlı eyaletlerine gemilerle taşınırlar. İstanbul hükümetinin yasaklamasına rağmen bazıları kara yolu ile Anadolu’ya gelirler. Yerlerini beğenmeyen Çerkeslerden bir kısmı Rumeli’ye geri dönmeye başlarlar.

 

17 Mayıs 1879

Çerkes halkının dostu İngiliz David Urquhard’ın ölümü.

 

1879

Bulgaristan’ın Yunanistan sınırına yakın Marwel bölgesine yerleştirilen Çerkeslerin buradan alınarak bugünkü İsrail sınırları içinde bulunan Kfar-Kama’ya yerleştirilmeleri.

 

17 Ocak 1879

Balkanlardan alınan 4000-5000 Adige ailesinin Diyarbakır’a getirilmesi. Daha önce Ras-El Ayn’a götürülen 40.000 Çerkes’in bıraktığı korku ile Diyarbakırlılar da bu göçmenleri istemezler. Ras-El Ayn’dakilerin sayıları azalır. Çünkü pek çoğu hastalıktan ölür, geri kalanlar da savaşlarla yaşamlarını yitirirler.

 

1879

Rumeli’den alınan Çerkeslerin Osmanlı topraklarına dağıtılması:

Halep 10.000 hane
Şam   5.000 hane
Adana   5.000 hane
Konya   2.000 hane
Kastamonu   2.000 hane
Sivas   1.000 hane
Kıbrıs   2.000 hane
Ankara   1.000 hane
Diyarbakır   4.000 hane
Amasya   1.000 hane
Cezayir      100 hane
toplam 33.100 hane

Çukurova’da yerleştirilen 74.000 Adige’den 70.000’inin sıcak, salgın hastalık ve açlıktan ölmeleri.

 

8 Mart 1879

Osmanlı Sultanı bütün valiliklere bir genelge göndererek Çerkeslerin tekrar Avrupa’ya dönmesini yasaklar.

 

Haziran 1879

Adapazarı ve İzmit yörelerine Balkanlardan 40.000 Çerkes ailesinin getirilerek yerleştirilmeleri. Bu aileler, Balkanlardan gelirken hiçbir eşya ve mallarını getirememişlerdir. Bu ise büyük huzursuzluk yaratmıştır.

 

25 Mayıs 1879

Osmanlı Dahiliye ve Hariciye Nevaretleri, 17 Mayıs 1879 tarih, 96/15 sayı,
29 Mayıs 1879 tarih, 96/13 sayı, 29 Mayıs 1879 tarih, 9/17 sayı, 8 Aralık 1879 tarih, 97/6 sayılı emir ve tamimlerle Çerkes göçmenlerinin kendi istedikleri yerlere gitmelerinin önlenmesi için her türlü önlemin alınmasını tüm valiliklere ve emniyet görevlilerine emretmesi.

 

Aralık 1879

150 Çerkes’in yasakları dinlemeyerek bir Fransız gemisi ile Anadolu’dan Selanik’e dönmesi. Durumdan haberdar olan Osmanlı Hükümeti bütün gemicileri uyararak Asya’dan Avrupa’ya hiçbir Çerkes’in götürülmemesi gerektiğini, buna uymanın kendi menfaatleri icabı olduğu, bu yasaklara karşı gelenlerin ağır bir şekilde cezalandırılacaklarını ilan eder.

 

1 Mart 1881

Mısır Çerkes Kölemenlerinin arta kalanlarının Mehmet Ali Paşa tarafından yemeğe çağrılarak, herkesin önce silahları alınarak hepsinin kılıçtan geçirilmesi.

 

28 Nisan 883

Bugünkü Adige ÖZERK BÖLGESİ’nin kurucusu S.G. HAKURATE’nin Chastok köyünde doğması.

 

1884

Osmanlı Devletinde yetişen Çerkes aydınlarının Çerkes tarihini yazmak için teşebbüse geçmesi. Bundan haberdar olan II. Abdülhamit bu kişiler üzerinde ağır bir polis denetimi uygular.
Ahmet Mithat Hağur’un yazmış olduğu “üç perdelik” “Çerkes Özdenleri” adlı dramatik tiyatro eserinin, Gedikpaşa Tiyatrosu’nda sahnelenmesi. Bu olay saraya Çerkesler özgürlük ve bağımsızlık istiyorlar diye jurnal edilir. Bu jurnalden sonra oyun yasaklanır ve tiyatro binası da yaktırılır.

 

1884-1920

Çerkes kökenli yazar Ömer Seyfettin Hatko’nun yaşadığı dönem.

 

1890-1931

Mehmet Fetgeri Şöenü’nün yaşadığı dönem. Halkını ve vatanını çok seven Şöenü, günümüze muhtelif yapıtlar bırakmıştır.

1923 yılında Çerkes Ethem olayı fırsat bilinerek Batı Anadolu’dan doğuya sürgüne gönderilen suçsuz Çerkes halkının hakkını korumak için bütün tehlikeleri göğüsleyerek, hatta yaşamını ortaya koyarak mücadele etmiş, bu sürgünü kısmen durdurmuştur. Gerek TBMM’de bulunan Çerkes kökenliler ve gerekse yine Çerkes kökenli yüksek rütbeli subaylar susarken, M.F.Ş. susmamış, korkmamış, halkının uğradığı haksızlığa karşı gelmiştir. Korkusuz ve onurlu davranışı ile eşi az görülür medeni cesaret, akılcı ve barışçı yaklaşımı ile bu direnişin önderliğini yapmıştır. Kendisini rahmetle anarken, Çerkes halkından daha başka Şöenülerin çıkmasını dileriz. Şöenü’nün yapıtları: Çerkesler 1922, Çerkeslerin Kökeni, İstanbul 1922, Çerkes Meselesi Hakkındaki Türk Vicadı Umumiyesine ve Türkiye Büyük Millet Meclisine Arize, 1, 2. İstanbul 1923; Kafkasya ve Servet Menbaları, İstanbul 1924.

 

1890-1935

Tz’ago Nuri’nin yaşadığı dönem, İstanbul Çerkes Teavün Cemiyetinden yetişme, dilci pedagog, Tz’ago Nuri anavatanı Kafkasya’ya dönerek Nalçik’te Çerkesce eğitim yapan bir okul açmaya kalkar. Zamanın mollaları bunu önlemeye çalışırlar. Ancak Nuri bildiği doğru yoldan şaşmaz ve Adigece okulu açar. Birçok değerli edebiyat adamının yetişmesinde etken olur.

 

1891

ilk Adige dilbilgisi kitabının Tiflis’te yayınlanması.

 

1892

P.K. Uslar’ın daha önce hazırladığı alfabe Dırmit Gulya ve Samson Canba tarafından değiştirilerek yeniden düzenlenir ve Abhazca alfabe yayınlanır.

 

24 Ekim 1893

Bugünkü Kabardey Balkar Özerk Cumhuriyetinin kurucusu Betal Kalmuk’un Kube köyünde dünyaya gelmesi.

 

1896

Kabardey’in Tijey köyünde yaşayan köylülerin Kabardey Prenslerine karşı ayaklanmaları.

 

1896-1935

Ali Suad Asyok,  Düzce doğumludur. Düzce’de ilk ve orta öğrenimini yaptıktan sonra İstanbul’da askeri okulda tıp öğrenimi yapmıştır. Çerkes Teavün Cemiyetinin aktif üyesidir. Tıbbiyeyi bitirdikten sonra Adigey’e oradan Moskova’ya giderek tıbbi bilgilerini genişletmiştir. Daha sonra tekrar Adigey’e dönerek doktorluğun yanı sıra halkını politik açıdan aydınlatmaktaydı. Abhazya valisinin kızıyla evlenir. 1932 yılında gizlice Türkiye’ye kaçar

 

1897

Arap harfleri ile ilk Adige alfabesinin Ahmet Cevdet Therket tarafından hazırlanarak İstanbul’da yayınlanması.

 

1897

Adige dili  dilbilgisi ve yazım kurallarını hazırlayan aydınımız.

 

1898-1961

Ömer Hilmi Tsey (Şair, dilci ve yazar)’in yaşadığı dönem.

 

Ağustos 1908

İstanbul’da Çerkes İttihat ve Teavün (Çerkes Birleşme ve Yardımlaşma) Derneği’nin kurulması.

 

23 Nisan 1908

Çerkes tarihini yazmaya kalkışan Manyaslı Hüseyin Tosun’un tutuklanması. 1908 inkılabının hareket ordusu komutanı Çerkes Mahmut Şevket Paşa’nın yaveri Hüseyin Kadri, Silahhaneyi basarak günlerdir açlıktan bodrumda inleyen Hüseyin Tosun’u kurtarmıştır. H. Tosun orta tahsilini Galatasaray lisesinde yapmıştır. Kurtarılıp Cihangir’deki evine getirilen Tosun’un ilk sözü “Çerkes tarihinin müsveddeleri nerede? Bana su ve ekmek verin.” olmuştur. Hüseyin Tosun’un Çerkes tarihi ile ilgili notları Milli Müdafaa Harbiye Dairesi Reisi olan Çerkes İsmail Berkok Paşa’ya intikal etmiş, o da birçok tetkikatla genişleterek bir cilt halinde harita ekleri ile yayınlamıştır.
Çerkes ittihat ve Teavün Cemiyeti hem Arap hem de Latin harflerinin kullanılmasına karar verir. Başlangıçta Arapça yazılır. 15-16 harfli Arap alfabesi ile 60’ı aşan sesi olan Adigece ve Abazacayı yazmaya kalkınca, 300 ya da 400’ü aşan bir yazı birimi ortaya çıkmış, sonuçta Arap harflerinden vazgeçmek zorunda kalınarak, Latin harflerinde karar kılınmış, Latin esaslı alfabe ile Adigece ve Abazaca yazılmaya başlanmıştır.

Mustafa Butbe tarafından Adigece ve Abazaca alfabe geliştirilmiştir.

 

1909

Dr. Piçihaluk Mehmet Ali Bey, Met İzzet ve Braguın İlyas’ın Latin asıllı bir alfabe ile küçük bir sözlük yayınlamaları. Bu alfabe ulusal alfabe olarak kullanılmaya başlanılmıştır.

 

1911

Sureyi’nin Rakka bölgesine yerleştirilen Adigelerin anavatana dönmeleri.

 

Ağustos 1911        

Janoqo Pago Hac’dan dönerken Şam Valisi Galip Bey’e uğrar ve 10.000 Çerkes’in göç etmek istediklerini, kendilerine yer gösterilmesini ister.
Vali bu konuda olumlu yanıt verir. Daha sonra Membot Kanasa başkanlığındaki delegeler gelirler ve Suriye ile Filistin’deki diğer hemşehrileri ile görüşürler. Buradaki Çerkeslerin acıklı durumlarını gözleri ile görürler, ayrıca Çerkeslere oturma alanı olarak gösterilen yerin Karak yöresindeki çöl olduğunu anlayınca sukutu hayale uğrarlar ve derhal İstanbul üzerinden gemi ile Adigey’e geri dönerler.

 

1911

Bandırma Yeni Sığırcı köyündeki 300 Kabardey aileden 150’sinin anavatana göç etmeleri, dönmeleri. (Bu vatansever Çerkeslerin akıbeti hakkında hiçbir bilgi yoktur. Araştırılması tarihi bir görevdir.)

Ahmet Therkhet Paşa tarafından “Adige Lisanının söylenişi ve yazılışı” adlı kitabın İstanbul’da yayınlanması.

 

1911-1914

Sürgün yaşamındaki ilk Adige Gazetesi “Ğuaze”nin yayınlanması.

 

1912

İstanbul’da çıkan bir yangında Çerkes Ulusal Kütüphanesinin yanması.

 

1914

İstanbul’da “Kafkasyalılar Eğitim Yayma Derneği” kurulması.

Met İzzet Cunetiko’nun “Kafkas Tarihi” adlı ya­pıtının yayınlanması.

Çerkes Fuat Paşa ve General İsmail Paşa’nın (Şamil ailesinden) Kuzey Kafkasya’da halkı ayaklandırmak için Almanlarla işbirliği yapmaya söz vermeleri. Eğer mağlup olurlarsa isyana katı­lanların Almanlarca kabul edilmesi ya da yapılacak barış antlaşmasında ayaklananların af kapsamına alınmalarını sağlamak konularında Almanya’nın Türkiye Büyükelçisi Wangenheim ile anlaşırlar ve antlaşma imzalanır.

 

1915

Blenaw Batuk Harun’un Latin harfleri ile hazırladığı Adige alfabesinin yayınlanması.

 

1915

Kendine Gazavat adını veren (asıl adı Uzde Arzamakof) genç bir Çeçen’in Berlin’e gelerek, Kuzey Kafkasya Dağlılarını “Güneş, Yıldız ve Yarımay”
sloganları ile ayaklandıracağını, 1.000 adet silahları bulunduğunu, Rus garnizon ve demiryollarına baskın yaptıklarını, yüzbaşı Nadolny’e anlatması. Alman yüzbaşı da ona inanarak aralarında üç önemli nokta tespit edilir.
Doğu Anadolu’da bulunan 3. Osmanlı Ordusu’nun Kafkasya’ya hareket etmesi.
İsyancı dağlıların desteklenmesi.
Anti-Rus propagandasının Kafkaslılarca yürütülmesi.

Met İzzet Cunetiko’nun “Hattiler” ve “Kadim Yunanistan’da Çerkesler” adlı yapıtlarının yayınlanması.
Bekir Sami Bey’in Türkiye’den memnun olmayan birkaç bin Çerkesten oluşan bir lejyon kurarak Alman Komutanlarının emri altında Kafkasya’ya gönderilmesini tavsiye etmesi. Bu teklifi Almanlar Gürcü lejyonlarının başarısızlığını hatırlayınca kabul etmezler.

 

30 Ekim 1916       

Ahmet Therket Paşa’nın Üsküdar’da ölmesi.

 

1916

Akif Tigun tarafından mevlit kasidesinin Adigece’ye çevrilerek yayınlanması.

Sohumkale’de ilk Bolşevik çalışmalarının başlatılması.

 

27 Şubat 1917

Çerkes halkını anavatanlarından süren Rusya çarlığının çöküşü ve Çar II. Nikola’nın tahttan indirilmesi.

 

6 Mart 1917

Groznili petrol zengini Topa Çermov tarafından entelektüellerle birlikte “Kuzey Kafkasya Dağ Halkları Birliği”nin kurulması. Berlin hükümeti, Stockholm’de 600.000 Ruble satın alır ve bu parayı çeşitli yollardan Kafkasya’ya göndermeye çalışır. Bunda başarı sağlayamayınca Albogaçef, Atabeg, Ucmief, (Tatar Endüstri Patronu) oraya gönderilmek istenir. Ancak Albogaçef başarılı olduğu takdirde Kafkasya’nın Türk himayesine alınması garantisi verilirse bu görevi üstlenebileceğini söyler. Bu şartı Almanlar kabul etmezler.

 

Mayıs 1917

Dağlı Halklar Birliği Merkez Yürütme Kurulunun seçilmesi. E. A. Eişba’nın Rus Sosyal Demokrat işçi Partisi’nin Bölgesel komitesini Abhazya’da kurması.

 

Ekim 1917

Çar emperyalizmi hizmetinde çarpışan Adigelerin, süvari birliklerinin cepheden geri dönmesi.

 

Kasım 1917

Karşı Devrimci Menşevik Trans Kafkasya bölgesel organlarının Abhazya’da yönetimi ele geçirmesi.
Rusya’da yaşayan bütün halkların özgür olduğunun ilan edilmesi.

 

1 Aralık

Karşı devrimcilerin Dağıstan’la ayaklanması.

 

31 Aralık

Dağıstan’da ayaklananların Vladikafkas’da kurulan Sovyet ve Parti komitelerini dağıtması.

 

1918

İstanbul’da “Çerkes Kadınları Teavün Cemiyeti”nin kurulması.

 

23 Ocak 1918

Adige delegelerinin de katılması ile işçi ve Çiftçi delegelerinin Piyaligorsk’ta toplanması.

 

25-31 Ocak

Terç nehri kıyılarında yaşayan halklara ilk toplantılarının Mezdegu’da yapılması.

 

Nisan 1918

Kabardey-Balkar Kızılordu birliklerinin kurulmaya başlanması.

 

4 Mart

Piyatigorsk’ta yapılan Halk Kurultayında Rus federasyonuna katılma kararının alınması.
Almanya Genel Kurmaylığı’nın Bolşeviklere karşı savaşan Don Kazaklarını 15 milyon Ruble ile desteklemesi.
Vaat edilen barışı ve mutluluğu Türkiye’de bulamayarak sükutu hayale uğrayan, yokluk ve sefalet içinde yaşayan Çerkeslerin çoğu anavatanlarına dönmek isterler. Türkiye’de belirli seviyelere gelmiş, Amir, Paşa ve Memurlar bu isteğe karşı çıkarlar. Halkın geri dönme çalışmalarını engellerler. Daha ileri giderek Kafkasya’nın Türkiye’ye ilhakını istiyorlardı.

 

Nisan 1918

Abhazya işçi ve köylüleri silahlı bir ayaklanma ile iktidarı ele geçirerek Sovyet idaresini ilan etmeleri.

 

11 Mayıs 1918

Kuzey Kafkasya’da dağ halklarının çoğunluğunun desteği sağlanmadan, Şimali Kafkasya Cumhuriyeti’nin kurulması. Bu cumhuriyet aynı zaman­da hiçbir devlet tarafından tanınmadan, daha doğmadan ölüme bırakılmıştı.

Tuğgeneral Von Lassov, İstanbul’daki Alman askeri ataşesi Ludendorff’a, bir Kafkas ordusu kurmanın hayal olduğunu ve başarı da sağlayamayacağını bildirmesi. General yalnızca kuvvetli bir Alman birliğinin Kafkasya’da bulunmasının yeterli olacağı kanaatindedir. Bunun için Almanya Novorosisk ve Tuapse’ye asker gönderecek, Tichorskaya’dan demiryolu boyunca Baku’ye kadar bir Kuzey Kafkasya devleti kurduracaklar. Bu iş için 1 ya da 2 Alman tümeninin yeterli olacağını düşünmektedir. Ancak bu teklif Alman Genelkurmayı’nca desteklenmez.

 

17 Mayıs 1918

Menşeviklerin Sohumkale’yi ele geçirmesi.

Dırmit Gulya tarafından ilk Abhazca gazetenin yayınlanması.

 

Kasım 1918

İngiltere himayesinde İttihat partisinin de yardımıyla Dağıstan Cumhuriyeti’nin kuruluşu.

 

5 Mart  1919

Çerkez Kazım beyin Dağıstan şurasını basarak ileri gelenlerden S.S. Kasbekov’u öldürmesi.

 

Haziran 1919

Denikin ordularının Dağıstan Cumhuriyeti’ni yıkmaları.

 

1919

Seyin Time tarafından İstanbul’da Gesefetchid ve Adige Cerf (Adige Grameri) adlı kitapların yayınlanması.
Blenavko Bateko tarafından Çerkes alfabesinin yayınlanması. Mustafa Bütbe tarafından, Latin harflerinden yararlanılarak hazırlanan Abhazca alfabenin İstanbul’da yayınlanması ve Abhazca eğitim yapan okulun açılması.

 

1920-1922

Dr. M. A. Pçihaluk tarafından yazılan üç ciltlik İkazül Muvarihin adlı Kafkasya tarihinin yayınlanması.

 

1920

Kafkas Teali Cemiyetinin din bilgini Abdülfettah Efendi tarafından kurulması.

 

6 Mart 1920

Çerkes Fatma Figen (Gönen Üçpınar Köyünden) oğlu Yazar Ömer Seyfettin Hatko’nun ölümü.

 

1920

Samson Canba’nın ilk Abhaz Dramatik eseri olan “Makhatzikiy” yayınlandı.

 

28 Mart 1921

Nector A. Lakoba tarafından ilk Abhaz Sovyet Cumhuriyeti’nin kurulması.

Türkiye’ye resmi bir ziyaret yapan Sovyet temsilcisi Michali   Vassilieviç Frunse ile birçok Çerkes’in, anavatanlarına geri dönebilmek için görüşmeler yapmaları.

 

Mayıs 1921

Gürcistan ihtilal Komitesi’nin Abhazya’nın bağımsızlığını kabul etmesi.

 

1 Haziran 1921

“Kızıl Kabardey” gazetesinin yayın hayatına başlaması.

 

25-30 Kasım 1921

Sovyet Kabardey Özerk Bölgesinin kurulmasının kararlaştırılması.

Aralık1921

Nalçik’in   kent olarak kabul edilmesi.

 

16 Aralık 1921

Abhazya’nın Gürcü SSCB’nin bir parçası olduğunun kabul edilmesi.

 

4 Nisan 1922

General Met Cunetiko İzzet’in ölümü.

 

16 Ocak

Kabardey-Balkar Sovyet Özerk Bölgesinin kurulması.

 

27 Temmuz 1922

Adigey Özerk Cumhuriyeti’nin S.G. Hakurate tarafından kurulması. Bu cumhuriyete kıyı boyu Shapsughlarının, tüm ısrarlara rağmen katılmayarak kendi başlarına bir cumhuriyet kurmaları.

 

Mart 1923

Sosyalist Adigey gazetesinin Adigece olarak günlük yayınlanmaya başlaması.

 

1 Nisan 1923

İlk Adigey Özerk Bölgesi Anayasa’sının hazırlanması.

 

2 Mayıs 1923

Batı Anadolu’da yaşayan Çerkeslerin hükümet kararı ile Doğu Anadolu’ya sürgüne gönderilmeleri. Çerkes Ethem ve Anzavur olayları bahane edilerek bu suçsuz insanlar sürgüne gönderilirken, Kurtuluş Savaşı’na katılarak kanını dökmüş, can vermiş 10 binlerce Çerkes’in varlığı hiç düşünülmemiş ya da bu olgu görmezlikten gelinmiş, Çerkes Ethem’den önce kapılarını Yunanlılara açan, Yunanlıları tuz ve ekmek sunarak karşılayan hiçbir Türk ne gariptir ki, sürgüne gönderilmemiştir.

 

15 Kasım

Mehmet Fetgerey Şöenü’nün Doğuya sürülen Çerkeslerin haksızlığa uğradığını savunan dilekçesini TBMM’ne sunması.

 

1924

Lenin Yolu adlı günlük gazetenin Kabardeyce olarak Nalçik’te yayın hayatına girmesi.

 

1925

1920’de kurulan Kafkas Teali Cemiyeti’nin hükümet kararı ile kapatılması.

 

1927

Adige dili hakkındaki komisyon müzakerelerinin sonucunun Blenovko Bateko tarafından yayınlanması.

 

1 Haziran 1927       

Değerli ressam Avni Lifij’in İstanbul’da ölümü.

 

1931

Abhazya’nın Beria ve Lenin’in baskıları ile statüsünün değiştirilmesi, idari yönden Gürcistan’a tamamen bağlanması.

 

19 Ocak

  1. Fetgerey Şöenü’nün ölümü.

 

18 Nisan

Müşir Fuat Thuğko Paşanın ölümü.

 

1932

Kabardey-Balkar Yüksek Öğretmen Okulu’nun kurulması.

 

14 Haziran 1934

İskan yasasının TBMM’de kabulü. “Ülkeye Türk kültürüne bağlı göçmen gelmesini sağlamak, Türk nüfusunu artırmak, ekonomik, ulusal, askeri nedenlerle ülke içerisinde nüfus yayılışını değiştirmek, bazı yerlerde Türk kültürü nüfusunu, yoğunlaştırmak, Türk kültürüne bağlı olmayan nüfusu nakletmek ve bunları Türk nüfusuna kazanmak…” şeklinde hükümler getiren bu kanunla Türk kökenli göçmenler Çerkes köylerine de yerleştirilmişlerdir.

 

14 Temmuz 1934

Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ve Kuzey Kafkasya temsilcilerinin Brüksel’de bir konfede­rasyon antlaşması imzalamaları.

 

5 Ekim 1935

S.G. Hakurate’nin Kremlin hastanesinde astımdan ölmesi.

 

1936

Abhazya’nın yeni statüsünü başlangıçtan beri ka­bul etmeyen, Abhazya Cumhuriyeti’nin kurucusu Nector Lakoba’nın Stalin ve Beria tarafından acımasızca öldürülmesi.

 

1937

Kabardey Tiyatrosu’nun kurulması.

 

Kasım 1938

Kabardey-Balkar Özerk Cumhuriyeti’nin kurucusu Betal Kalmık’ın Stalin tarafından öldürülmesi.

 

10 Mayıs 1954

General İsmail Berkok’un ölümü.

 

1954-1956

İstanbul Kuzey Kafkasya Derneği’nin gayri-resmi mecmuası olan Kafkasya Mecmuası’nın 12. sayısının yayınlanması.

 

1957-1962

Yeni Kafkasya Dergisi’nin Dr. Med. Vasfi Güsar tarafından 2 ayda bir, 33 sayı olarak yayınlanması.

 

Mayıs-Haziran 1964

İzzet Aydemir Çüşha tarafından Ankara Kuzey Kafkasya Derneği’nin yarı resmi yayın organı olarak “Kafkasya” Kültürel dergisinin iki ayda bir yayınlanmaya başlaması.

 

Haziran-Kasım 1970

Kamçı adlı siyasi ve kültürel gazetenin yayınlanması

 

1971-1972

Bilim ve Kültür dergisinin Düzce’de yayınlanması.

 

1974

Sürgün Yaşamında değerli çalışmaları ile Adige folklorunu toplayarak ve yayınlayarak, yok olmaktan kurtarmaya çalışan, değerli araştırmacı,
pedagog ve ozan Kube Şaban’ın Amerika Birleşik Devletleri’nde ölümü. K. Şaban özellikle Suriye ve Ürdün’de Adige, destan, öykü, masal ve diğer folklor ürünlerini derleyerek yayınlamıştır. Adige kültürüne en önemli katkılarından biri ise Latin harflerinden yararlanarak hazırladığı Adige Alfabesi’dir. Bu alfabe ile Suriye ve Ürdün’de Adige gençlerine okuma yazma kursları açmış ve öğrenciler yetiştirmiştir.
Yapıtları:
Adige Alfabe, Şam 1952,
Yitxıde, Amman 1952.
Adige Pscinatl, Beyrut 1953,
Qhuing, Beyrut 1953,
Adige Psetlejkher, Şam 1953,
Adige Ueredijkher, Şam 1954,
Adıghe Folklor I, Paris 1959,
Adıghe Folklor II, New York 1963,
Adige Folklor III, New York 1963.

 

1972-1976

Nartların Sesi Bülteninin 18 sayı olarak Ankara Kuzey Kafkasya Derneği’nin gençlik kolu tarafından yayınlanması.

 

1975

Konya’da, Abreklerin Sesi adlı derginin Konya Kafkas Kültür Derneği tarafından yayınlanması.

 

1975-1977

Yamçı Aylık Dergisinin Ankara’da 16 sayı olarak yayınlanması.

 

5 Kasım 1977

Türkiye’de Kuzey Kafkasya Kültür Dernekleri’nin federasyonlaşma düşüncesine ve çalışmalarına darbe vurmak için, Ankara Kuzey Kafkasya Kültür Derneği’ne silahlı saldırı yapılması. Değerli Çerkes genci Mahmut Özden Tsey’in öldürülmesi. Dernek üyelerinden bir kısmının da yaralanması.

 

5 Ekim 1991

Adigey Özerk Bölgesi Parlementosu’nun ikinci olağanüstü toplantısıyla Adigey Sovyet Cumhuriyeti’nin kurulmasının kararınn alınması.

 

22 Haziran 1991

Adigey özerk Cumhuriyetinin  resmileşmesi

 

28 Haziran 1991

Adigey bağımsızlık deklerasonunun kabul edilmesi.

 

3 Temmuz 1991

Rusya Federasyonu Parlementosu’nun Adigey’in Cumhuriyet statüsünü resmen onaylaması.

 

22 Aralık 1991

Adigey devlet başkanın seçimlerinin yapılması. Kandidatlardan hiçbiri gerekli çoğunluğu sağlayamaz.

 

5 Mart 1992

Tekrarlanan seçimde Carım Aslan’ın devlet başkanı olarak  çoğunlukla seçilmesi.

 

24 Mart 1994

Adigey Cumhuriyeti Parlementosu’nun, devletin tarihi ulusal bayrağını, Dolet Meretıko’nun hazırladığı devlet armasını ve Meşbaşe İshak’ın sözlerini yazdığı, Vımar Thabısım’ın  bestesini yaptığı ulusal marşın kabulü.

 

10 Mart 1995
Adigey Cumhuriyeti Parlementosu’nda cumhuriyetin ilk  anayasasının kabulü ve parlemontonun adının Xase olması.