Dr. MEŞFEŞ’Ü Necdet Hatam
Bu yıl kuruluşunun 30. Yılı. Bu otuz yıl boyunca ilk yıllarda dernek yönetiminde bulunanların çoğu değişmiş, diaspora ülkelerinde de azımsanmayacak değişiklikler yaşanmıştır. Halkımızın büyük çoğunluğu DÇB’yi tanımamaktadır. Tüm bunları göz önüne alındığında, DÇB’nin nasıl kurulduğu, amacı, yapılanması, ülkeler ve halklarla ilişki ilkelerini bir kez daha anımsatmak sadece yararlı değil gereklidir de…
Değerli kardeşlerimiz, bilindiği gibi, halkların tarih sahnesine çıktığı ilk günlerden beri halkına sadık, halkı ile övünen, halkını geliştirmek için çaba gösteren halk sever, ülke severler hep olagelmiştir. Yine bu süreçte, halkı için canını verenlerin de az olmadığı herkesçe bilinen bir gerçek. Dolayısı ile halkların büyük sorunlarını bir kişi ya da bir gurubun çözmüş olabileceğini düşünmek, dile getirmek hiç doğru bir yaklaşım olmasa gerek. Ancak tarihte halkların şanslı olduğu geçiş dönemleri hep yaşanagelmiştir. Bu şanslı dönemlerde yapılan çalışmaların getirisi de daha büyüktür.
Yine bilindiği gibi, geçmiş yüz yıllarda yaşadığımız trajediler, halkımızı önce diaspora ve anavatan olarak ikiye ayırmıştır. Halkın çok büyük çoğunluğunun anavatanı terk etmesinde de azımsanamayacak payı olan Osmanlı İmparatorluğu halkımızı tane tane dağıtmış, imparatorluk dağılınca, Çerkeslerin de yaşadığı birçok yeni ülke ortaya çıkmıştır. Halkımızın bir bölümü bir kez daha ülke değiştirmek zorunda bırakılmış. İçlerinden bir kısmı bir dilim ekmek peşinde yeni ülkeler edinmiştir. Çarlık Rusya’sındaki değişiklikler de vatanda kalanları birbirinden ayrı düşürmüştür.
Günümüzde, anavatan kesimi ile diaspora birbirlerine muhtaç, her iki kesim de öksüzdür. Kardeşler birbirimizi özlüyor birbirimiz için üzülüyoruz. Ülkelerimizin karşılaştığı sorunlar karşısında birlikte endişeleniyor, güzel gelişmeler için birlikte mutlu oluyoruz.
Gerçeği söylemek gerekirse halkımıza çok büyük zorluklar yaşatıldı. Çok büyük acılar yaşadık. Zorlama ve aldatma ile yok oluş yoluna dökülenler mi daha büyük acılar yaşadı yoksa anavatanda kalma şansı bulanlar mı? Onu bilebilmek zor. Ancak kesin olan anavatan kesiminin daha şanslı olduğu. Parça parça bölünmüş olsa da halkın dünyaya geldiği Adığe yurdunda yaşıyorlar. Başını kaldırdığında Adığe gökyüzünü görüyor.
Biliyorsunuz nüfusumuzun çok az bir kesimi kalabilmişti anavatanda, güç ise hiç te büyük değildi. Ancak vatan kök, kök te güç olduğu içindir ki; anavatanda kalabilen azıcık insan kurabildi Rusya Federasyonu üyesi Cumhuriyetlerimizi. Anavatanda yaşayanlar anadili koruyup geliştirebilme şansını yakalayanlar, eski şarkılarımızı bugün de yaşatanlar. Yeni şiirlerimizi yazanlar, yeni şarkılara da diasporada üretilenlere de kanat verenler. Zor durumda kaldığında anavatanda yaşayanlar devlet gücü ile diasporanın anavatana dönüşünü sağlayanlar, diasporanın yardımlarını anavatana kavuşanlara ulaştırabilenler.
DÇB nasıl kuruldu?
Kuzey Kafkasya Kültür Derneği olarak, Dünyadaki tüm devlet adamı, politikacı, bilim adamı, yazarlar, basın mensupları ile tüm dünya halklarına 125. Yıl Kültür Haftası’nda buradan sesleniyoruz.
-Sizlere sesleniyoruz, tüm insan ve barış severler, gelin el ele verelim ve TÜM DÜNYAYI SEVGİ ÇİÇEKLERİ İLE SÜSLEYELİM…
Temsilcilerin dışında binlerce insanın katıldığı bu toplantı, Dünya Çerkes Brliği’nin kuruluşunun ilk adımı olmuştur. Ki bu toplantının, DÇB’nin ilk kongresi olduğunu düşünenlerin biri de Hollanda Çerkes Kültür Derneği Başkanı Fethi Receb’dir. Toplantıda değinilmemiş, konuşulmamış ulusal sorun kalmamış olmasına karşın, en çok önemsenen, üzerinde en çok durulan sorun “Anavatana Dönüş” olmuştur.
İkinci kongre Hollanda’daki Çerkes Kültür Derneği’nin girişimleri ile, 4, 5, 6 Ekim l990 yılında Hollanda’da gerçekleştirilmiştir. Toplantıya, Kabartay Adığe Xase, Kabartay-Balkar Rodina, Türkiye, Almanya ve ev sahibi Hollanda Derneği temsilcileri dahil 61 kişi katılmış ve sonuç bildirisinde belirtildiği gibi Ankara Delegesi desteklenmiş, 21 Mayıs 1991 yılında Nalçik’te DÇB kurulması kararı alınmıştır.
Dünya Çerkes Birliği (DÇB), karşılıklı anlaşma, gönüllülük, eşitlik temelinde kurulmuş ve çalışan bir Dünya Sivil Toplum Örgütüdür. Çalışmalarında demokrasiyi, insan haklarını, Çerkeslerin yaşadığı ülkelerin anayasa ve yasalarını gözetir. Her halka saygılıdır ve eşit yakınlıktadır. DÇB, Rusya Federasyonu ve üye cumhuriyetlerin anayasa ve yasalarına saygılıdır. DÇB, tüm halklar ile barış, özgürlük ve eşitlik temelinde ilişkilerini geliştirir.
Bununla da kalınmadı kurultaya katılan binler 21 Mayıs Nalçik stadyumundaki anma gününe katıldılar. Birbirlerinin üzüntülerini paylaştılar. Vatan için halk için canını verenlerin, hastalıklar, açlık sonucu yaşamı son bulanların, yabancı olarak yaşamanın tükettiği atalarımızın mekanları Cennet olsun diye dualar edildi. Dualar edildi yaban ellerde yaşayan kardeşlerimizin anavatana kavuşması, halkımızın gelişmesi için.
Dualar edildi dünya hep barış içinde olsun diye…
DÇB’nin amacı:
Çünkü dil tarihtir, dil söylencedir. Destandır dil. Dil bir halkın, diğer halklardan farklı özelliklerini koruyabildiği korunaklı bir adadır… Dil bir halkın bilincini, duygu ve düşüncelerini besleyip geliştiren verimli topraktır. Vatan da kişinin güç bulduğu, farklı bir ulus olduğunun anlamına vardığı, bir ulus olarak kendisini koruyabildiği toprak parçasıdır.
Üzücüdür ki tarihte, halkların vatanlarından sürüldüğü, uzak düşürüldüğü dönemler de oluyor. Ancak dilini içselleştirimiş bilinçli halklar, dillerini bırakmıyor koruyorlar. Koruyabilen halklar da kaybettirilen değerleri anadilleri ile yeniden kazanıyorlar.
Vatan ve anadil… Bu ikili ayrılamayacak kadar birbirlerine sarılıdır, birbiri içinde yoğrulmuştur. İkiliden biri diğerinin temeli, biri de diğerinin güç kaynağıdır… Anavatana dönenler anadilini de buluyorlar yeniden. Anadilini unutmamış, unuttuğu anadilini yeniden kazanan diaspora, yönünü anavatana dönüyor, kavuşma özlemi duyuyor, olanak bulanlar da anavatana dönüyorlar.
Dolayısı ile halkın çoğunluğuna sevgili vatanlarının terk ettirildiği ilk günlerden beri, yok olmaya mahkum edilenleri anavatana kavuşturmak için çalışanlarla, dil unutulmasın, gelişsin diye çaba gösteren her Çerkes, amacı Dönüş ve aracı anadil olan DÇB’nin kurucusudur.
DÇB kurucusudur, diasporayı dönüşe özendiren yazarlarımız, şairlerimiz. Kurucusudur bestekarlarımız, pşınawelerimiz, ses sanatçılarımız, ulusal danslarımızı yaşatıp geliştirenler…
Ancak tüm bunlardan önce DÇB kurucusudur, Rusya Federasyonu üyesi özerk bölgeleri sonra da cumhuriyetlerimizi kuranlar, bu yönetimlerin kuruluşuna izin veren sistem… Kurucusudur ülkelerimizi kalkındıran, diasporadaki kardeşlerini önemseyen yöneticilerimiz.
Özetle anavatanda kalma şansını yakalamış, anavatanda yaşamış, güçlüklere katlanan her anavatan bekçisi de, ulusunu, dilini önemsemiş, yüzü anavatana dönük her diaspora insanı da DÇB kurucusudur.
Diğer yandan, yabancı ülkelerde yaşayan halkımızın ulusal kültürel değerlerini koruyamayacakları da, anavatanın diaspora insanına muhtaç olduğu da bir gerçeğimiz. Ve bu gerçekten hareketle, DÇB, “diasporayı anavatan ile kavuşturmayı” öncelikli amaç olarak edinmiş ise de; aynı DÇB, diasporadakilerin tamamının anavatana dönemeyeceğinin de bilincindedir.
Bu bilinçle DÇB’nin belirlediği gerçekleşebilir amacı, dün olduğu gibi bugün de “bir devlet kurmak değil çok sayıda devlette yaşayan, anadili ile anlaşabilen bir ulus oluşturmaktır.”
Yine DÇB, “ezeli ebedi düşman” politikasının, halkımıza mutluk getirmeyeceğinin bilincindedir. Ve Dünya’da savaşmayan, bir dönem düşmanı olmayan halk olmamasına karşın, yüzyıllarca birbiri ile savaşanlar dahil halkların anlaşabildiklerine, birlikler kurabildiğine de tanık olmaktadır. DÇB, Ruslar ve Ülkedaşımız olmuş diğer halklar ile uyum içinde olur, Rusya Federasyonu gücünün gücümüz, olanaklarının olanaklarımız olduğunu unutmazsak ancak, halkımız gelişecek ve yaban ellerdeki kardeşlerimizi anavatan ile buluşturabilme şansımız büyüyecektir.
Ancak bilinmeli ki DÇB ne bir devlettir ne de politik bir örgüt. Bir sivil Toplum Kuruluşudur. Açıktır ki bir STK sadece kendi gücü ile ne Dönüşü sağlayabilir ne de anadili koruyup geliştirebilir. Bu sorunlarımızı çözmek görevi de gerçekleştirebilecek olan da öncelikli olarak cumhuriyetlerimiz ve cumhuriyetlerimizin üyesi olduğu Rusya Federasyonudur. Bu bilinçle DÇB yöneticilerimizle çatışmaktan kaçınır. Ancak yönetimlere boyun da bükmez… Konuşur onlarla, halkın duygu ve düşüncelerini aktarır. Gücü oranında çalışmalara katkıda bulunur. Özetle Rusya Federasyonu ve yerel yöneticilerimiz ile DÇB, birbirlerine güvenir, saygı duyar ve halkımızın geleceğe kalması konusunda yardımlaşırlar.
İşte bu karşılıklı güven: saygı ve birliktelik, sorunların çözümünü de kolaylaştırmaktadır. Bu, tüm sorunlarımızın bir çırpıda çözülebileceği ve çözüldüğü anlamına gelmiyor kuşkusuz. Ancak çözülmemiş sorunların var olması DÇB’nin başarılarını görmeyi de engellememeli.
-Yine yukarıda sözünü ettiğimiz bu karşılıklı güven ve saygının kanıtı olarak, RF Devlet Başkanı Sayın Putin DÇB’nin XIII. genel kuruluna kutlama mesajı göndermiş ve yönetim bürokrasisinden katılım da sağlamıştır.
Ayrıca diyebiliriz ki Rusya Federasyonu’nda federalizmin kökleştiği, demokrasinin geliştiği ölçüde, halklar arasındaki kardeşlik daha sağlıklı temellere oturacak, ilişkiler daha da iyileşecektir. Hiç kuşku yok ki, anavatan kesiminin özgürlükler, ve olanakları geliştikçe, Rusya Federasyonu’nun diasporadaki kardeşlerimize yardımları büyüdükçe, çok sayıda farklı ülkede yaşayan kardeşlerimiz RF’nun gönüllü elçileri olacaklardır. Gönüllü elçiler de yaşadıkları ülkeler ile RF’nun ilişkilerinin gelişmesi, aralarındaki bağın sağlamlaşması için gönülden çaba göstereceklerdir.
-Аllahtan, bizleri kavuşturmasını ve acılarımızı mutluluklarla değiştirmesini dileyelim!