GHUNEKHO Savsır Özbay
Cenan Sultan, Anadolu evliyalarından olup Kafkasya’dan koparılmış bir Çerkes kızıdır.
Büyük bir kaderi omuzlarında taşıyan bu dünya güzeli kadının Kafkasya’daki hayatı hakkında hiçbir şey bilinmediği gibi kendisi de söylememeyi yeğ tutmuştur. Belki de o çocukluk cennetine bir daha kavuşamamanın kendisi için imkansız olduğunu bildiğinden, belki anne ve babasına, yurduna, yuvasına ait hatıralarını yalnız kendisine saklamak istediğindendir.
Ancak yüzüne dikkatle bakanlar latif çehrenin, elif gibi ince endamın, samur kaşların, yasemin misali zarif ellerin bir Kafkas yadigarı olduğunu anlatmakla güçlük çekmezlermiş.
Hatice Cenan ilk defa Filibe’de zengin bir ailenin gelini olarak ortaya çıkar. Yaşamının bundan öncesi hiç bilinmemektedir.
Çok gençtir. Çok düşünür, az konuşur. Devrin gençlerinden biri olan kocası ona aşık olmuş ama onun inceliğine, sırrına erişemediğinden araları her zaman mesafeli olmuştur.
Bu evlilikten Cenan hanım hamile kalınca kocası çocuğu istemez. Cenan da doğacak çocuğu için her şeyi göze alır. Ancak kocası bir gece rüyasında çocuğun doğduğunu, göbeğinden çıkan ulu bir ağacın tüm dünyayı kaplayacak bir şekilde dallandığını görür ve boşanmaktan da vazgeçer.
Hatice Cenan, doğum yapar ve oğluna Kenko (Khankho) adını verir. Küçük yaşından beri kanıyla, sütüyle, diliyle ve gönlüyle çocuğuna şunu aktarır: “İnsanları seveceksin. Senin içinde tükenmez af, merhamet ve hoşgörü var. Onun için yalnız insanları değil, tüm yaratıkları aynı şevkle seveceksin. Sendeki mücevherleri de cömertçe vereceksin. İnsanları hata ve iyiliklerini bir görüp seveceksin. Senin insan olarak vazifen, insanların yüzünü samimiyete çevirmektir. Bunun için bir çok yol vardır ama en kısası, en güzeli, aşk ve iman yoludur. İnsanlığın çıkış yolu da her zaman bu olmuştur. Kısaca tanrıya ancak bu yolla ulaşabilirsin.”
Hatice Cenan’ın oğlu Khankho devlet memuru olmuş, aynı zamanda bestekarlıkta yapmıştır. Cenan’ın Filibe’deki komşusu olan kadın vefat edince onun en küçük kızı Nuriye’yi oğluyla birlikte büyütmüş, ona da analık yapmıştır. Nuriye’nin ablası Bursa Nilüfer’de oturmuş ve Cenan hanımda arada bir onun ziyaretine gitmiştir.
Bu aileden kalanlar varsa onunla ilgili bilgilere de ulaşılabilir. Aile Filibe’den İstanbul’a gelip gedik paşaya yerleşir. Kendisi İstanbul’daki Altay dergahında gömülüdür.
Hatice Cenan her zaman “birbirinizi seviniz” derdi. Onun üç sıfatı, aşk, iman ve ihlastır. Öylesine bir aşk ki, yer yüzündeki her zerreyi hakkın bir başka tecellisi olarak görebilmiş ve hakkı sevmenin ancak halkı sevmekle mümkün olacağına inanmıştı.
Kaynak: Anadolu evliyaları.Nezihe araz.1984 atlas kitap evi-İst.SH.451-477