YEMUZ Nevzat Tarakçı
Geçtiğimiz günlerde İngiliz Kraliçesi II. Elizabeth’in cenaze töreninde titizlikle uygulanan, ilhamını tarihin derinliklerinden alan bazı kurallar, çok kişiye Çerkeslerin “xabze” kurallarını hatırlatmıştır.
Çerkes halkı ile İngiliz halkı, yazısız anayasa, “xabze” konusunda benzeşiyor
Dünya, İngilizleri, Çerkesler gibi yazılı anayasası olmayan, tarih ve köklü geleneklerine bağlı bir millet olarak biliyor.
Elizabeth’in cenaze töreni bir kez daha gösterdi ki İngilizler, hayat şartlar ne denli değişirse değişsin bazı geleneklerini ısrarla yaşatma gayretinde.
Günümüz dünyasında bu kurallar neyin nesi, mutlaka güncellenmeli, diyen İngilizler de yok değildir elbette!
Peki, İngilizler, yüzyıllar önce konulan pek çok kuralı titizlikle yaşatmakla neyi amaçlıyor?
Hani biz de hep tartışıyoruz ya “xabze” günümüzde ayak bağıdır, dünyanın geldiği bu noktada bu eski kuralları konuşmanın, tartışmanın hiçbir anlamı yoktur, diye.
“Dünyanın en güçlü imparatorluklarından birinin zengin kültürünün mirasçısı, aynı zamanda başarılı bir demokrasiye sahip İngilizler, köklü geleneklerini de muhafaza etmeyi başarabilmişler. İngiliz muhafazakârlığı herhalde bu olsa gerek.”
Peki, günümüz dünyasında bu tür bir muhafazakarlığa gerek var mı?
İngilizler doğru mu yapıyor?
Bu tür bir muhafazakarlık, “medeniyet mücadelesi” nde milletleri geri bırakmaz mı?
İngilizleri bilmem ama bizi “xabze” değil de bitmek tükenmek bilmeyen şu “xabze” tartışmaları geri bırakıyor sanırım.
Malumunuz bu konuda ciddi önerisi olanlar da yok değil.
Hatta xabze, hem güncellenmeli hem de yazılı hale getirilmeli, diyen güçlü sesler de var.
Evet Çerkesler de İngilizler gibi ya da İngilizler de Çerkesler gibi yüzyıllardır “xabze” lerini uygulama çabasında.
Burada tartışılan konu: Acaba günümüz dünyasında bu tür bir “muhafazakarlığın” karşılığı var mı?
Kim ne derse desin, Çerkes halkının, hayatın her evresinde karşılaştığı pek çok sorunu, yüzyılların süzgecinden geçen bu kurallara göre çözüm bulma çabası asla yanlış değil!
Ancak güncelleştirilmesi gereken hususlar da yok değil.
Şüphesiz her halkın kültürünün yaşatılması ve bu kültürün geleceğe taşınması, arzulanan dünya zenginliğini oluşturur/oluşturmalı.
Ancak kültürlerin/kuralların ne kadarının ne kadar ve nasıl güncellenmesi gerektiği tartışma konusu.
Bu konuda, “Xabze’nin öncelikle yazılı duruma getirilerek değerlendirilmesi, bizim için toplumsal bir görevdir” diyor Rahmi Tuna ve ekliyor; “Xabze kurallarını günümüz gençliğine ve gelecek kuşaklara öğretmek ve aktarmak görevleriyle de yükümlüyüz.” ADIGE XABZE kitabı ile konuyla ilgili önemli bir adım atan Rahmi Tuna; “Xabze yazılı hale getirilmediği için keyfi yorumlara açık durumdadır.” yorumunu da ekliyor.
Ben de şunları ekleyeyim.
Evet, “xabze”de güncelleme şart ancak güncelleme de yetmez, bu tarihin derinliğinden süzülerek gelen altın kuralların halkımız nazarında karşılığı olmalı.
Özellikle bu kuralları gençler benimsemeli, gençler tarafından bu köklü kurallar, “çağ dışı kurallar” olarak algılanmamalı.
Demem o ki “xabze” mutlaka yaşatılmalı ancak gençlerin gündemine girmeyen “xabze” nin yaşama şansı yok!