YEMUZ Nevzat Tarakçı
Hızlı ve etkili bir organizasyonla depremzedelere yardım elini uzatan KAFFED ve bazı derneklerimiz ilk defa bu kadar halkın kılcallarında varlığını hissettirmişti.
Felakette mağdur olan halkımız, kar, kış, fırtına demeden yardıma koşan federasyon ve dernek temsilcilerini, bu fedakâr insanların katkısını asla unutmayacaktır.
Başta KAFFED olmak üzere ilgili derneklerimizin yoğun çabası gerek mağdur olan bölge insanı gerekse tüm Çerkes camiası tarafından büyük beğeni ve takdirle karşılanmıştı.
TARİHİ FIRSAT HEBA MI EDİLDİ?
Sosyal ve kültürel etkinlikleri çok da önemsemeyen ama yardım kampanyasını yürekten alkışlayan kırsal kesimin gönlünü fetheden KAFFED’in bu fetih hareketini devam ettirerek tabanda arzu edilen halk desteğini alması tarihî bir fırsattı.
“Dernek ve federasyonlarımız, düğün ve eğlencenin dışında ne yapıyor ki, ‘yefen, kaşen ve şeşen’ le vakit geçiriyor. Halk, onların çok da umurunda değil?” düşüncesine sahip olan azımsanmayacak bir kesimin bu düşüncesini değiştirme ve kurumlarımıza büyük itibar kazandırma fırsatı doğmuştu.
KISIR ÇEKİŞMELER, TARAF OLMALAR…
Bu olumlu gelişmeleri, halkın bu teveccühünü kurumlarımızın lehine çevirebildik mi, bu fırsatı ne kadar değerlendirebildik, orasını bilmiyorum. Ama son dönemde yaşadığımız talihsiz olay sürecindeki kriz yönetim metodu ve sonrasındaki gelişmeler, kısır çekişmeler KAFFED ve başarılı birkaç derneğimize itibar kaybı yaşattı kanaatindeyim.
KURUMLARIMIZ ZARAR GÖRÜYOR
Kurum temsilcilerimiz büyük sınavın içinde.
Yaşanan talihsiz olayda, bilerek veya bilmeyerek çözümün değil sorunun parçası olan kişi ve kurumlarımızın yaşadığı itibar kaybı en az vahim olay kadar üzücü.
Bilmem ki bu noktaya gelmenin sorumlusu bilgisizlik mi, acemilik mi, tarafgirlik mi?
Olaylar olur, kimi çözülür, kimi unutulur, kişiler gelir, geçer…
Yeter ki baki kalmasını istediğimiz kurumlarımız zarar görmesin, toplum ayrışmasın!
KAFFED NE YAPMALI?
KAFFED, deprem felaketiyle yıkılan alana en seri şekilde gidip nasıl çözüm üretme gayreti içinde olduysa aynı şekilde, yaşanan vahim olayla bir kez daha yıkılan yaralı alana gitmeli, daha fazla kamplaşma ve kutuplaşmaya fırsat tanımadan halkla, taraflarla buluşmalı, yargı sözünü söyleyinceye kadar üst kurum olma bilinciyle hakem görevini üstlenmeli ve ortak aklın gereğini uygulamalı.
HALKIMIZ NE YAPMALI
Yargı sözünü söyleyinceye kadar daha adil, daha hakkaniyetli olmalı.
Kişisel intikam duygularından, dedikodulardan uzak durmalı.
Bu talihsiz olaydan, halkımızın, kurumlarımızın en az zararla çıkması için soğukkanlılık ve metanetten taviz vermemeli.
ACILAR ÜZERİNDEN YÜRÜMESİN KİMSE
Toplum olarak içinde bulunduğumuz bu sarmaldan, çıkabilmek için hepimize önemli görevler düşüyor.
Özellikle deneyimli ve duyarlı kesimin gayreti çok önemli, çok değerli.
Bazıları susarak, bazıları konuşarak çözüme katkı sağlayacaktır.
Birbirimizle didişerek harcadığımız enerjiyi toplumumuzun, özellikle gençlerimizin duyarlılığını artıracak, onların insanî, ahlaki, kültürel bilinç seviyesini yükseltecek oluşumlar için harcamak durumundayız.
Umarım yaşanan acıları fırsat bilip bu acılar üzerinden rakip kaleye şut atmayı denemez kimse!
Ümitsizliğe gerek yok, bu girdaptan da çıkacağız hem de dünya kadar deniyim edinerek.
Değil mi ki “Bir musibet, bin nasihatten evlâdır!”