KUZEY KAFKASYA’NIN ŞİFALI BİTKİLERİ, FİTOTERAPİ VE SAĞLIKLI YAŞAM

ÇETAO Nadir Yağan

Her kanadında ayrı bir renk, ayrı bir güzellik olan Zümrüdüanka kuşunun, Kafkasya’da olduğuna inanılan Kafdağı’nın ardında yaşadığı rivayet edilir masallarda. İyi şeylerin olacağının müjdeleyicisi ve akıttığı gözyaşlarıyla yaraların iyileştiricisi bu masal kuşunun yaşadığı dağlarımızda bin bir çeşit şifalı bitki yetişiyor. Avrupa Birliği Çevre Örgütü’nün geçen aylarda Maykop’ta düzenlediği konferansta bitki ve hayvan çeşitliliği bakımından dünyanın en zengin beş bölgesinden biri olduğunu bildirdiği Kuzey Kafkasya gerçekten de doğal bitki örtüsü açısından oldukça zengin bir bölge. O kadar ki, Rusya Federasyonu`ndaki bitkisel kökenli ilaçların % 80`inin hammaddesi buradan sağlanmaktadır. Bilindiği gibi eczacılığın ilerlemesiyle bitkilerin içerisindeki çoğu etken madde ortaya çıkarılmış ve hangi hastalıklara ne derece faydalı oldukları büyük ölçüde anlaşılmış, kimyasal ilaçların yan etkilerinin ortaya çıkmasıyla dünyada bitkisel ilaçlara dönüş başlamıştır. Artık birçok ülkenin eczacılık ve tıp fakültelerinde bitkisel tedavi eğitimleri de verilmektedir.

Kafkasya’mızda Sovyetler Birliği döneminde devlete ait fabrikalar ve eczaneler tarafından organize edilen şifalı bitkileri toplama işi bugün tamamen özel şirketler tarafından yürütülmektedir. Doğanın tamamen kar altında kalmadığı bütün zamanlarda ilaç üreticileri tarafından papatyadan, Kafkas ayazına,altın kökten melissaya, civan perçeminden ceviz yaprağına yüz binlerce ton çok çeşitli bitki, kök, meyve, yaprak doğru zamanda, uygun yerde ve gerektiği biçimde toplatılıyor.

Sovyetler Birliği döneminde Adigey Cumhuriyeti Maykop şehrindeki eczanelerin bitkilerini temin eden bir tanıdığım konuya ilgimi görünce beni bitki temin ettiği eczanelerden biri olan 5 Numaralı Eczane`nin müdürü Zavurbiy Tembotovic Tliap ile tanıştırdı. Eczane müdürü ona Rusça’da kral demek olan “Karol“ diye hitap ediyor. Sebebini sorduğumda onun bitki temininde bir kral olduğunu, en zor bulunan bitki köklerinin ve bitkilerin onun tarafından rahatlıkla temin edildiğini, halen yılda 90 bin ton bitki toplamaya devam ettiğini söylüyor. Şifalı bitkileri toplayabilmek için onları iyi tanımak doğru zamanda ve gerektiği biçimde toplamak gerekir.
Tliap Zavurbiy, Kafkasya`daki halkların uzun bir geçmişten beri bu bölgede yetişen her türlü bitkiyi çok iyi tanıdığını, hangisinin ne zaman toplanacağını çok iyi bildiğini düşünmekte. Kafkas halkları çiçekli bitkilerin çiçeklenme başlangıcında, yaprakların çiçeklenme öncesinde ya da sırasında, köklerin ilkbahar ya da sonbaharda,meyvelerinse olgunluk zamanında toplanacağını bin yıllardır geleneksel olarak biliyorlar.

5 numaralı eczanenin Karol’den aldığı bitkileri nasıl ve nerede değerlendirdiğini soruyorum. Kendi eczanelerinde ilaca dönüştürdüklerini, Rusya`da bir eczanenin kendi kendine ilaç yapabilmesi için Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği çok sıkı normlar olduğunu ve bu normlara uygun olunması halinde o eczaneye belirli ilaçları üretebilme lisansı verildiğini öğreniyorum. Karol`den aldıkları bitkilerle ürettikleri ilaçların karışımlarının doktor reçetesine bağlı olarak hastaya özel olduğunu, raf ömrünün kısa ve ticari şekle uygun olmadığını da.

Eczanenin laboratuarları çok modern görünmüyor ama steril ve çok sıkı denetlenen bir alan. Kapıdan bir kare fotoğraf çekmemize izin veriyorlar.
Otuz kişi çalışıyor bu eczanede. Bunlardan on kişi kullanılan aktif madde ve bitkilerin, kullanılan makinelerin uygunluğunu denetlemekten sorumlu.Yedi kişinin denetimden geçen malzemeden gerekli karışımları yapıyorlar. Tamamı eczacılık eğitimi almış kişililer. Kalan personel idare, satış ve hizmetten sorumlu. Bütün personel her üç ayda bir sağlık kontrolünden geçiriliyor. Bizim bildiğimiz kalfalık sistemi yok. Mutlaka çalışanların çalıştığı konuda eğitim görmüş olması ve diploma sahibi olması gerekiyor.

“RF`de eczacı olabilmek için dört yıllık bir üniversite eğitimi alınıyor.” diyor Tliap Zavurbiy. Her yerde olduğu gibi burada da diğerlerine göre daha iyi olduğu düşünülen ünlü fakülteler var. Tliap Zavurbiy bir yandan Türkiye’de akrabaları olup olmadığını öğrenmeye çalışırken bir yandan da eczacılık alanında en iyilerden sayılan Pyatigorsk Eczacılık Fakültesi`ni bitirdiğini, fakültenin kendisine ait botanik bahçesi olduğunu anlatıyor. Öğrenciler eğitim sırasında ilaç yapımında kullanılan ama bölgede yetişmeyen diğer bitkileri bu bahçede tanıyorlar. Eğitim süreci içinde öğrenciler uzun süreli doğa gezilerine götürülerek bitkiler doğal ortamlarında tanıtılıyor. Her yıl değişik konularda ya mevcut eczanelerde ya da fabrikalarda pratik yapmak zorundalar.

Üniversite iki farklı alanda eğitim veriyor. Eğer öğrenci mezun olunca ilaç fabrikalarında çalışmayı düşünüyorsa bu konuda eğitim veren fakülteler ayrı. Onlar bir kısım mühendislik dersleri de alıyorlar. Eczacılık yapmak istiyorsa mühendislik konularından muaf oluyor. Eğitim sürecinde belli alanlarda uzmanlaşma olanakları mevcut. Örneğin fitoterapi (bitkisel ilaçlarla tedavi) konusunda uzmanlaşıp isterlerse fitoterapi merkezlerinde çalışabiliyorlar…

Fitoterapi konusunda Kafkasya’daki birçok sanatoryum ve tedavi merkezi Rusya çapında ün yapmış durumda. En popüler olanların başında Krasnodar “Kafkas Otları Tedavi Merkezi” geliyor..Bu merkez astım, böbrek rahatsızlıkları, çocuk hastalıkları, alerjik hastalıklar, omurilik hastalıkları, egzama, onkolojik rahatsızlıklar ve daha bir çok konuda RF’nin dört bir yanından gelen geniş bir hasta profiline hizmet veren tanınmış bir yer. Adigey Cumhuriyeti Labinsk şehrinde de şubesi bulunan merkez 2007 yazında Hannover’de yapılan 6.Uluslararası Tıp Kongresi’ne de davet edilmiştir.

RF`daki eczanelerin hepsinde olduğu gibi Adigey eczanelerinde de bizim hiç alışkın olmadığımız bir görüntü var. Rafların hatırı sayılır bir bölümünü güzel paketlenmiş üzerinde nasıl kullanılacağı yazılı bitki çayları kaplıyor. Bunlar fabrikalar tarafından işlenip paketlenip eczanelere dağıtılıyor. Bu bir alternatif tedavi biçimi olarak görülmüyor burada. Hastanede ya da poliklinikte bir doktor reçetesine yazdığı ilaçların yanına değişik bitki çaylarını günde kaç kez nasıl kullanacağını da açıklayarak ekliyor genellikle.

Yani sistemdeki bir boşluktan ya da cehaletten kaynaklanan bir durum değil, çok sıradan bir hastane faaliyeti. Devlet tarafından da vatandaş tarafından da tedavi sisteminin bir parçası olarak görülmektedir. Vatandaşlar bitkilerden medet umup tıbbi ilaçları gözardı etmiyorlar. Zaten bitki çayları ve karışımlar yukarda sözünü ettiğimiz gibi eczanelerde ya da fabrikalarda üretildiği için devlet kontrolü altındadır.

Bunun dışında Adigey’de vatandaşların halk hekimliği kategorisinde saydığı uygulamalar da mevcut. Örneğin şehir pazarının bir bölümü bir tur aktar gibi çalışıyor. Buralarda satıcılardan hangi bitkinin hangi hastalığa iyi geldiğini öğrenebiliyorsunuz. Yalnız hiçbir zaman buralarda çaresiz, derdine mucizevi bir ilaç arayan hastalara rastlanmaz. Uykusuzluk, sindirim bozukluğu, fazla kilo, öksürük gibi sorunlarla başvururlar genelde pazarlardaki halk hekimlerine.

İlaç yapımında kullanılmak üzere her yıl Kuzey Kafkasya’da toplanan yüz binlerce ton yeşil bitkinin çoğu Moskova`daki borsada ilaç üreticilerine satılmakta, bir kısmı da Kafkasya`daki sanatoryumlarda yıl boyunca kalan turistler için tedavi amaçlı değerlendirilmektedir. Bu bölgede başta Kislovodsk, Nalçik, Soçi olmak üzere birçok şehirde kalp hastalıklarından göz hastalıklarına kadar değişik sağlık hizmetleri konusunda uzmanlaşmış fazla sayıda sanatoryum vardır ve bu sanatoryumlara Rusya`nın her yerinden insanlar gelmektedirler.

Hastalar doktorlar tarafından sanatoryumlara genellikle hastane sonrasında nekahet döneminde gönderiliyorlar. Sanatoryumlar bir otel gibi de hizmet verebildiği için insanlar sağlıklarına iyi geleceğine inandıkları sanatoryumlara kendi kendilerine de gidip kalabiliyorlar. Sovyetler Birliği döneminden kalma bir gelenekle. bazı şirketler çalışanlarını bütün masraflarını karşılayarak sanatoryumlara dinlenme amaçlı gönderebilmekteler.

Kislovodsk (ekşi su), Minvodi (mineral suyu), Jeleznivodsk (demir su) gibi şehir adlarından da anlaşılacağı gibi Kuzey Kafkasya’nın doğal zenginliklerinden biri de maden sularıdır. Böbreklerde ve idrar yollarında taş oluşumunu önlemekten iltihabı geriletici özelliğine kadar insan sağlığına sayısız faydaları bulunan doğal maden sularının bol olduğu bu bölgeye .Adigeler “Psıfabe (sıcaksu)” diyorlar. Bölgenin RF çapında en tanınmış maden sularından Arhız, ismini eski bir Abaza yerleşim yerinden alıyor. Karaçay Çerkessk sınırları içindeki Arhız, Abazaca’da “Ordunun kesildiği yer” anlamına geliyor.

Kuzey Kafkasya doğal güzellikleri ve zenginlikleri,doğayla iç içe inşa edilmiş sanatoryumlarıyla göz kamaştırıyor ve sağlık turizmi açısından önemli bir potansiyele sahip. Kafdağı’nın ardında elbette ki mucizeler yok ancak doğa ana en büyük doğal ilaç fabrikası ve sağlıklı yaşam kaynağı olarak kucak açıyor insanoğluna…