NEDEN?

YEMUZ Nevzat Tarakçı
08.12.2007

Din, neden bazı zihinlerde olumsuz, ürkütücü bir imaja sahip? Neden Çerkes toplumunun bir kesiminde, konu  “din” olunca “Eyvah, kültür elden gidiyor!” feryadı kopar?

Neden, kültür ve dinin her dönemde, her devirde birlikte olduğunu, olması gerektiğini bilemezlikten geliriz?

Neden dine ve dinlere saygı duymayız?

Bu toplumun ekseriyetinin inanç değerlerinin korunması, yeni nesle aktarılmasının kime ne zararı var?

Dinsiz veya dine lâkayt bir neslin kime ne faydası olacak? 

Dini, ( hangi din olursa olsun) hem de İlahi dinleri küçümsemenin, basite almanın mantığını anlamak mümkün değil. 

Yoksa din aleyhtarlığını çağdaşlık mı sanıyoruz?

Yani daha demokrat, daha özgürlükçü, daha aydın…

Sahi, daha mı Avrupaî oluyoruz böyle? 

Dinsizlik veya din düşmanlığı kime ne katmış? 

Peki bugün. Rusya’da Ortodoks kilisesi yeniden ve belki eskisinden daha büyük bir itibar kazanmadı mı? 

Din, hâlâ Yahudilerin tarihsel var oluşunu mümkün kılmıyor mu? 

Avrupa’da din, bir dönemde tanrı İsa’ya indirgenmedi mi? 

İsa, Kilise’de bedenlenmedi mi?  

Ve modern Avrupa, tanrının bedeni olan kuruma karşı mücadele vermedi mi? 

Din, her toplumun vazgeçilmezi değil mi? 

Değişmeyen, insanlığın hayat pusulası olması gereken İlahi kanunlarla, zamana göre değişen, sonuçta insanın oluşturduğu değerler, yani kültür kıyaslanmalı mı? 

Yüce yaratıcı tarafından, insanların doğru yaşamaları, mutlu olmaları için ikame edilen İlahi kanunlar hiç mi önemli değil? 

Herkes inancında serbesttir tabiî ki. 

Hiçbir dine inanmayanlara sözümüz yok.

Olsa olsa saygımız olabilir. 

Sözümüz, “Ben inanıyorum!” diyen, hem de “İlahi en son model dine inanıyorum.” diyen, fakat inancın gereğini yerine getirmeyenlere.

İnancı, kültürün alt birimi sananlara.

Dini, bir aksesuar gibi kullanma niyetindeki talihsizlere. 

Bu davranış, olsa olsa bir şaşkınlık, daha da ağır ifadeyle ikiyüzlülüktür!

Bu, yaratılışa inanmamak, vahyi kavrayamamak, inanan inananları hafife almaktır.

İnsanın doğasında olan en doğal düşünceyle dalga geçmektir. 

O halde Çerkes’im diyen, “kafe”yi iyi oynayan,  “yunafe”yi iyi dinleyen herkes, inanmak zorunda değil ama inanıyorsa inancına saygı duymak, inancın gereğini yapmak, inancının ağırlığını taşımak durumundadır.

Bu konu şakaya gelmez! 

Unutulmamalı;

Uç örneklere takılmalar,

Şüpheciliğe sığınmalar,

Küçük görmeler,

Ahkâm kesmeler,

Cehalet ufkunda gezinmeler,

Hakikatten kaçışlar… Hiçbir zaman hiçbir şeye çözüm olmamıştır! 

Allah varsa, din vardır!

Dine inanıyorsak kültürü bu kapsamda değerlendirmek durumundayız.

Bu işin “ fakat”ı “ancak” ı olmaz!

Bu işte “bana göreler” bulunmaz!

Bu iş, araştırma işidir, bilme işidir.

Bu konuda yeterli bilgiye sahip olmayanların konuşamayacağı bir işidir. 

Ya inanır inancın gereğini yaparız; ya da inanmaz, her istediğimizi yaparız.

Ya inanır inandığımız gibi yaşarız; ya da yaşadığımız gibi inanırız!  

Galiba günümüzde  “yaşadığımız gibi inanmak”  daha kolay! 

 

Nedendir, ne hikmettir bilinmez ama bizde bazen “dini hafife alma, kültürü kutsallaştırma” düşüncesi hâkimdir.

Sanki İlahi son din ”İslam”ı tanımama erdemmiş gibi veya din tanınamazlık marifetmiş gibi davranılır.

Güya “önyargılı değiliz havası” veya “şüphecilik ve bilimsellik” bağlantısı. 

Allah aşkına söyleyin, İlahi son dinin hangi noktası, hangi boyutu çağdaş değil?

Hangi tarafı bilime aykırı?

Hangi boyutu şiddeti önerir?

İlahi dinler, baştan sona insan merkezli değil mi?

Gönül kırmayı yasaklama, dünya ve ahiret dengesini kurma, dayanışmayı teşvik etme, mutluluğu arttırma amaçlı değil mi? 

Galiba tabiat boşluk kabul etmediği için, dinin yerini sahteleri dolduruyor:

Kültür,

Şöhret,

Kazanma hırsı,

Madde,

Gurur,

Falcılar,

Şarlatan medyumlar,

Burçlar ve astrolojik hurafeler,

Tüketim coşkusu ve bedensel hazlar,

Popüler kültürün idol haline getirdiği medya yıldızları… 

İşte hayat, dinden arındırıldıkça bu sahte dinler insanın ufkunu istila eder.

Ancak din bu ufku anlamlandırabilir, biçimlendirebilir, dengeleyebilir.

Demek ki insan, inandığı gibi yaşayamazsa, yaşadığı gibi inanmak zorunda kalır! 

Din, vazgeçilmezdir.

Din, saygıya değerdir.

Din, günümüzün yükselen değeridir.

Çerkes toplumu için de!