RUSYA GÜNEY KAFKASYA’DA DENGE ARAYIŞINDA

Göktürk Tüysüzoğlu

Gürcistan’daki Batı yanlısı iktidar ile çatışan ve 2008’de bu ülkeyi 3’e bölen Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ Satrancı’nda ise her iki ülkeyi kendisi ile iyi ilişkiler kurmaya mecbur edecek yönde politikalar geliştirmeye çalışıyor. Ermenistan konusunda, bu ülkenin her anlamda Rusya’ya bağımlı olması nedeniyle, son derece rahat olan Rusya, son dönemlerde Azerbaycan’ın Batı yanlısı girişimlerini ve Rusya’ya muhalif devletler ile kurmaya çalıştığı iyi ilişkilerini dengeleme yönünde bir politika izlemektedir. Azeriler, Dağlık Karabağ Sorunu’nun çözümü konusunda Rusya’ya bağımlı oldukları ve tam anlamıyla Batı’nın güdümüne girmiş bir devletin başına nelerin gelebildiğini Ağustos 2008’de yaşanan Rus-Gürcü Savaşı ile anladıkları için, Rusya’ya çok daha yakın politikalar geliştirmektedirler.

Son günlerde Güney Kafkasya konusunda ön plana çıkan birtakım girişimler, Rusya’nın satranç tahtasında eşanlı hamleler yapma hazırlığında olduğunu gösteriyor. Ne var ki, bu hamleler Güney Kafkasya’daki hiçbir devletin tam olarak işine yarayabilecek durumda değil. Rusya, bu hamleler ile bölgedeki ülkeler için özellikle güvenlik anlamında çok şey yapıyormuş gibi görünmesine karşın pratikte hiçbir şey yapıyor değil. Şimdi bu girişimlere daha yakından bakalım.

Bilindiği gibi Rusya, Ermenistan’ın Dağlık Karabağ ve çevresindeki Azeri rayonlarını işgali esnasında Ermeni Ordusu’na askeri anlamda destek vermiş bir ülkedir. Rusya ile Ermenistan arasında 1992 yılında yapılmış bir antlaşmaya göre Ermeni topraklarında konuşlandırılmış olan 102. Rus Askeri Üssü, bugüne değin tamamıyla Rusya tarafından kontrol edilmiş ve Ermenistan’ın Azerbaycan karşısındaki en önemli güvenlik önlemlerinden birini oluşturmuştu. İşte, bu Rus Üssü bugün bir değiş-tokuşa konu olmak üzere. Rus yetkililer, bu askeri üssü tamamıyla Ermenistan’a devrederek ve Ermenistan’ı modern silahlar ve araçlar ile donatarak bu ülke ile aralarındaki müttefiklik ilişkisini geliştirmek istiyorlar. Aslında, bu tutum tamamıyla Azerbaycan’ın askeri kapasitesini biraz olsun dengeleyip Dağlık Karabağ konusundaki Rus yanlısı dengeyi muhafaza etmeye yönelik bir girişim.

Rusya’nın bölgeye yönelik ikinci girişimi ise bu ülkenin denge siyasetini çok net bir şekilde yansıtıyor. 102. Rus Askeri Üssü’nü Ermeni Ordusu’na devredip bu ülkenin askeri kapasitesini de geliştirmeye yönelmiş olan Rusya, Azerileri de kendisinden uzaklaştırmamak ve mevcut statükoyu koruyabilmek amacıyla Azeri Ordusu’na S-300 Füzeleri satmaya hazırlanıyor. Bu konuda her iki taraf da oldukça ketum bir tutum takınsa da, diplomatik kaynaklar, bu antlaşmanın imzalanmak üzere olduğunu belirtiyorlar. Ruslar, böylece Azeriler ve Ermenileri biraz olsun heyecanlandırıp onların ulusal gururlarını okşarken, diğer yandan da hiçbir şey kaybetmeden kazanmanın zevkini tadıyorlar. Üstelik, bu aşamada para dahi kazanıyorlar.

Doğrudan Rusya ile ilintili olmasa da bölgede gerçekleşmesi beklenen bir diğer gelişme de Rusya’dan gelip Gürcistan’dan geçerek Ermenistan’a ulaşan ve özellikle dünyadan izole konumdaki Ermeniler için çok büyük önem taşıyan Mozdok-Tiflis-Erivan Doğalgaz Boru Hattı’nın Gürcistan tarafından satılmak istenmesi. Gürcüler, Rusya ile yaşadıkları sorunlar ve içerisinde bulundukları ekonomik kriz nedeniyle bu hattı satmak istiyorlar.

Ermeniler için hayati önemde olan bu hat, ekonomik anlamda çok karlı değil. Ne var ki, hem Azeriler hem de Ruslar, bu doğalgaz hattını kendi dış politik amaçları doğrultusunda satın almak istiyorlar. Rusya, bu doğalgaz hattını satın alarak Güney Kafkasya’daki en yakın müttefiki ve bağımlı ülkesi Ermenistan’ın enerji bağlantısını tamamıyla kontrol altına almak isterken, Azeriler ise SOCAR (Azeri Devlet Petrol Şirketi) aracılığıyla doğalgaz hattını alarak Ermenistan’ı zor duruma düşürmeyi istiyorlar. Bu satışta en önemli rolü oynayacak olan Mikhail Saakaşvili ise hattı Rus Şirketleri dışında herhangi bir şirkete satabileceği görüntüsünü vererek hem Rusya’yı en azından bu konuda köşeye sıkıştırıyor hem Cevahati Meselesi nedeniyle son dönemde pek de iyi durumda olmayan Gürcü-Ermeni İlişkileri’ni yeniden ortaya koyuyor hem de Azerilere olumlu sinyaller yolluyor. Görüldüğü kadarıyla bu doğalgaz boru hattının yeni sahibi, Rusya yeni bir tehdit ile Gürcüleri sıkıştırmazsa, Azeriler olacak. Bu da Ermenistan’ı köşeye sıkıştırmak anlamına geliyor.

Güney Kafkasya, küresel güçlerin siyasal ve ekonomik hakimiyet mücadelesi verdikleri önemli bir alan. Özellikle enerji rezervleri ve ulaştırması ile Hazar Havzası’na açılım anlamında önemli bir rolü olan bu bölge, Rusya’nın güneyini ve İran’ın kuzeyini denetim altında tuttuğu için de çok değerli. Ağustos 2008’den sonra bölgede Batı etkinliği azalsa da özellikle ABD, bu bölgenin değerini çok iyi biliyor ve buradan vazgeçmesi mümkün görünmüyor. Rusya ise, son dönemde Dağlık Karabağ Sorunu’nu kullanarak ve ufak çaplı manevralar yaparak bölgenin en önemli gücü olduğunu hem bölge ülkelerine hem de küresel güçlere ispatlamaya çalışıyor. Bu köşe kapmaca oyunu kısa ve orta vadede devam edecek gibi görünüyor.