YAMAN ÇELİŞKİ

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Ah şu “değerli yalnızlık” girdabı!
Ah şu kabuğu kıramama, dışa açılamama hallerimiz!
Ah şu şişkin egolarla “Hep ben!” tavırları…
Kendini tanıtamama,
Derdini anlatamama,
Çözüm ortağı bulamama…
Ah şu değerli yalnızlık!

FESTİVALLERDE BİLE DIŞA AÇILAMIYORUZ
En çok dışa açılmamız gereken festivallerde bile yaşanan hazımsızlıklar, tuhaflıklar!
Oysa festival, bu kültürü, kültürün dışındakilere tanıtma fırsatı.
Festival, esas itibariyle dışa dönük bir tanıtım programı.
Ama ne yazık ki çoğu zaman festivalleri bile daracık alana sıkıştırma, dışarıya kapatma gayret ve ısrarı içindeyiz.
Festivalleri; köy düğünü, dernek istişare toplantısı sanma tuhaflığı, dışarıdan birilerini kabullenememe rahatsızlığı normal sayılmamalı!

FESTİVAL RUHU
Bir festival mi yapacaksınız, vay halinize!
Maddî destek veren ne kadar olur bilmem ama akıl veren, kırmızı çizgi çizen o kadar çok insan olur ki şaşar kalırsınız.
Festivali, wunafe toplantısı sanan, programa yedi göbek Çerkes olmayan kimse katılmasın, Adige olmayan kimse konuşmasın, diyen birçok insanla karşılaşırsınız.
Siz de şunu söylemeye mecbur kalırsınız.
Kardeşim, festival bir tanıtımdır, sizi yeteri kadar tanımayan kitlenin, sizi yakından tanımak için programa katılması sizi memnun etmeli. Festivalin en önemli amacı bu olmalı zaten.
Siz, bu kültür vitrininde kültürünüzün güzelliklerini sergileyeceksiniz.
Bu kültüre yabancı katılımcılar, bu organizasyonla bu toplumu yakından tanıyacak, ön yargıları varsa kırılacak.
Siz kazanacaksınız, siz, kendinizi dünyaya tanıtmış olacaksınız.
Katılımcıların arasındaki parti liderleri, bakan, vekil, daire amiri, STK yöneticileri sizi bu festival vitrininde çok daha iyi tanıyacak belki de çözüm ortağınız olacaktır.

“BİZ BURAYA SİYASETÇİLERİ DİNLEMEYE Mİ GELDİK?”
Hep karşılaşırız. “Yahu biz buraya milletvekilini dinlemeye mi geldik, biz belediye başkanını mı dinleyeceğiz, kim oluyor onlar?” söylemleri, çok alışkın olduğumuz söylemler.
Şu sözler diline gelir ama söyleyemezsin:
Kim onlar biliyor musun, onlar senin dernek üyelerinden veya halkından alamadığın maddi desteği aldığın kişilerdir.
Onlar, senin finans kaynağın, etkinliklerde destekçilerindir.
Onlar olmasa sen dernekte festival sayıklayıp otururdun!
Kurtulun şu önyargılardan, şu ezberlerden!
Yahu zaten, yılın 364 günü kendimiz konuşup kendimiz dinliyoruz, yılın bir günü de bize güzel ifadelerle seslenen, bazen samimiyetten uzak da olsa, bizi yere, göğe sığdıramayan bir yetkiliyi, bir güç kaynağını beş dakika dinlesek ne olur ki?
Çoğu zaman bizler de bizim dışımızdaki sponsorlar sayesinde bu programlarda buluşup görüşmüyor muyuz?
Kim bilir belki bu burun kıvırdığımız yetkili, bu güç kaynağı, ezberimizi bozacak, bize can suyu olacak akılcı teklifler sunacaktır!

DIŞA AÇILAMAMA SORUNU
Etkinlik yapacaksın, para yok, maddi imkân sıkıntısı had safhada!
Parayı, kendi toplumundan temin edemiyorsun.
Maddi giderleri belediyelerden, bakanlıklardan, farklı sponsorlardan karşılama yoluna gidiyorsun!
Yalvar yakar parayı buluyorsun.
Bu defa parayı sana temin ideni programa çağırmıyorsun.
O yabancı ya!
Çağırdın, bu defa söz hakkı vermiyorsun.
Söz hakkı verdin, dinlemiyorsun.
Dinledin, dünya kadar eleştiriyorsun!
O çok bilmiş şişkin ego grubu, “Adige festivalinde ne işi var bunların!” diye esip gürlüyor.
Kaldı ki kürsüye çağırdığın kişi seni, toplumunu, tarihini, kültürünü yere göğe sığdıramıyor ama yine de sana yaranamıyor.
Söylesene sen ne istiyorsun!
Galiba senin tek amacın, bağcıyı dövmek!
Bu ne tutarsızlık, bu ne tuhaflık!
Bu ne yaman çelişki!

GAYRETLER BU KÜLTÜRÜ YAŞATMAK İÇİN OLMALI
İşini doğru yapanlar yok mu?
“Benim birinci önceliğim, bu kültürü yaşatmak!”
“Ben, hiçbir farklılık gözetmeden, parti ayrımı yapmadan yaralı kültürümü yaşatabilmek için herkesten aynı şekilde destek isterim.”
“Her şey kültürüm, toplumum için!”
Küçük hesaplardan uzak büyük düşünen duyarlı yöneticiler, samimi kültür insanları, iyi ki varsınız!
Selam size!