Çetawe İbrahim
Çerkes halkı 19 ncu yüzyılın ikinci yarısına kadar Kuzey Kafkasya’nın en büyük nüfusuna sahip halkıydı, en geniş coğrafyasında yaşıyordu. Bugünde bunca parçalanmışlığa rağmen Kuzey Kafkasya’nın üç özerk cumhuriyete adını vermiş tek halkıdır. Halkı oluşturan boyların üstünde ve onların tamamını kapsayacak şekilde Adığe ismiyle de kendini tanımlayarak ulus olmaya aday bir halk olduğunu asırlar öncesinden gösterebilmiştir. Halkımız , uluslaşmasının önünde engel oluşturan feodalizmle Çerkesya’nın hem doğusunda hem batısında ciddi mücadeleler yürütmüş, bu alanda önemli mesafeler katetmişti.
Ulus olma yönünde adım adım ilerlerken 19 ncu asırda zamanın büyük küresel güçleri Rus, Osmanlı, İngiliz imparatorluklarının güç çekişmelerinin ortasında kendini bulmuştur. Günümüzde bir Karadeniz ülkesi olan Ukrayna nasıl Rus, Amerika ve Avrupa ülkelerinin güç mücadelesinin ortasında kıvranıyorsa 19 ncu asırda da bir Karadeniz ülkesi olan Çerkesya’da aynı durumda kalmıştı. Bir asır süren bu güç mücadelesinin tek kaybedeni Çerkes halkı olmuş, Rusya ve Osmanlı imparatorlukları arasında Çerkesya paylaşılmış, toprakları Rusya’ya insanları Osmanlıya verilmiştir.
Bu paylaşımın sonucunda Çerkes halkının büyük bölümü vatanlarında sürülmüş, vatanlarında kalabilenlerinin de nüfus bütünlükleri bozulmuş olarak birbirine uzak parçalar halinde kalmışlardır. Osmanlı İmparatorluğu’na gidenlerde bir ulus oluşturmamaları için Anadolu, Balkanlar ve Arap topraklarına dağıtılmışlardır. Dünyada imparatorlukların dağıldığı, milliyetçilik akımlarının güçlenip ulus devletlerin ortaya çıktığı ve her bir ulusun bayrağını belirlediği 19 -20 nci yüzyıllarda halkımızın payına böylesine bir dağıtılmışlık, parçalanmışlık düşmüştür.
Kısacası bir devlet sahibi olamadığı gibi bir bayrak sahibi de olamamıştır. Sovyetler Birliği’nin kuruluşu ile Adığe Otonom Bölgesi kurulmuş, otonom bölgenin ilk lideri Hakurate Şıhaceriy olmuştur. Hakurate Şapsığların 19 ncu yüzyılda yürüttükleri özgürlük mücadelesinde kullandıkları Şapsığ bayrağının Tiflis müzesinde olduğunu öğrenmiş, bu bayrağı getirmek üzere Tiflis’e bir heyet göndermiştir. Bayrağı getiren heyet Krasnodar garında kalabalık halk topluluğunca karşılanmış, bayrak şerefine Şapsığ köylerinde bir hafta süren eğlenceler düzenlenip bayrak Adığe ulusal müzesine teslim edilmiştir. Bu olay, halkımızın 19 ncu yüzyıl özgürlük mücadelesinin sembollerine ne kadar önem verdiğinin bir göstergesidir.
Sovyetler Birliği dağılıp 1991 de Adığe Cumhuriyeti’ni kuranlarda cumhuriyet için bir bayrak sözkonusu olduğunda ilk akıllarına gelen 19 ncu yüzyıl özgürlük mücadelesinin sembolü olan on iki yıldız, üç okun bulunduğu bugünkü bayrağımız olmuştur.
Bayrak Adığe Cumhuriyeti’nin resmi bayrağı olmakla birlikte diğer bölgelerdeki Çerkesler tarafından da ulusal bayrak olarak kabul görmüştür. Bunun nedeni, halkımız farklı cumhuriyetlerde farklı isimlerle yaşıyor olsa da tek bir Adığe-Çerkes ulusu olduğunu hiçbir zaman unutmamış olmasıdır. 19 ncu yüzyıl özgürlük mücadelesinin birer parçası olan farklı cumhuriyetlerdeki halkımız bu mücadelenin bir sembolü olan bayrağı hiç tereddüt etmeden hızla benimsemiştir. Olaya resmi ideolojinin penceresinden bakan, tek bir ulus olduğumuzu göremeyen kimileri başlangıçta bayrağın sadece Adığe Cumhuriyetini temsil ettiğini, Kabardeyleri kapsamadığını ileri sürmüşlerse de halkın güçlü bir şekilde sahiplenmesi karşısında seslerini kesmek zorunda kalmışlardır.
Adığe Cumhuriyeti 12 yıldızlı bugünkü bayrağımızı değil de başka bir cumhuriyet bayrağı kabul etmiş olsaydı bunun tüm Adığe halkının bayrağı olamayacaktı. Zamanın Adıgey yönetici ve aydınları doğru karar verip tüm dünya Adığelerince tereddütsüz benimsenecek, tüm halkımızın ortak sembolü olabilecek bir bayrağı halkımıza kazandırmakla önemli bir tarihi görevi yerine getirmişlerdir. Bayrağımız artık kamu binalarının gönderlerinde dalgalanıyor olmasının yanı sıra sporcularımızın formalarında, otomobillerimizin plaka ve camlarında, kıyafetlerimizde, mutfak eşyalarımızda, süs ve hatıra eşyalarımızda, pandemi süresince kullandığımız maskelere kadar yaşamın her alanında yerini almıştır. Uluslararası yarışmalarda başarı gösteren sporcularımızın gururla dalgalandırdıkları, evlenen gençlerin yeni yaşamlarına ilk adımlarını gölgesinde attıkları bir sembol olmuştur. Dünyanın en yüksek dağlarının zirvelerine kadar taşınmıştır.
Kaynağını bir asır süren destansı özgürlük mücadelemizden alan, dünyanın her yerindeki Adığe-Çerkesleri birleştiren, onların ortak sembolü olan bayrağımıza armağan edilen 25 nisan gününü önemli buluyor, değerli bir bayram günümüz olarak kabul ediyorum. Karaçay-Çerkes’in Habez köyünde bir höyüğe işlenmiş olan bayrak bana bayraklarımızın en güzeli gibi göründüğünden bayrak gününde paylaşıyor, bayrak gününü candan kutluyorum.