ÇERKES ETHEM OLAYI

Devrimci Demokrasi
16-31 Ağustos 2001

Paylaşım Savaşı’nda Teşkilat-ı Mahsusa saflarında Ruslara karşı cephede savaşır. İran’ın güney kesimini işgal eden İngilizlere karşı düzenlenen Afgan seferlerinde yer alır. Osmanlı ordularının Balkanlar’da ağır yenilgiler alarak geri çekilmeleriyle birlikte İstanbul’a gelir ve sonra da memleketi olan Bandırma’ya döner. Kendisi bu süreci: “İzmir’de kurulan gizli cemiyetin (Teşkilat-ı Mahsusa bn.) kararıyla ben ilk isyan bayrağını tam 2,5 yıl önce açmıştım” biçiminde açıklar. Çerkes Ethem merkezi Bandırma ve çevre iller olmak üzere tüm Ege Bölgesi’ndeki eşkıyaları kendi milliyeti ve aşiretinden olanları, kendisi gibi cepheden dönmüş askerleri ve asker kaçaklarını Müslüman köylü kitlelerini, toprak ağalarının her türlü desteğiyle toparlayıp, bunlardan Kuvvay-ı Seyyare (gezici kuvvetler) birliğini kurar. Ege’nin içlerine kadar giren Yunan ordularına karşı savaşır ve onları geri püskürtür. Ethem bunları yaparken, Mustafa Kemal ve ordusundan çok az düzeyde bir yardım görür. Yaptıklarının hemen hemen tümünü kendi olanakları ve güçleriyle yapmıştır. Ki, Mustafa Kemal bile, onca kine, çarpıtmalarına ve yalanlarına rağmen bu gerçeği saklamakta zorlanır. Tümden inkar edemez, sadece büyüklüğünü küçümseyerek ve kitleleri de hafifseyerek “Ethem’in Ege’de belli oranda faydasını gördük, yardımlarını aldık” tarzındaki açıklamalarıyla anlatır. Mustafa Kemal ve paşaları, Çerkes Ethem’in cephelerdeki ve isyanlardaki başarısıyla günden güne gelişip güçlendiğini gördükçe korkuya ve telaşa kapılmaktan kendilerini alamadılar.

Çerkes Ethem’in bu şekilde gelişip güçlenmesinin kendi iktidarlarının tehlikeye düşmesi demek olacağını, en azından iktidarlarını bir başkasıyla, Ethem’le paylaşmak anlamına geleceğini biliyorlardı ve görüyorlardı. Bunu kabullenebilmelerinin imkanı yoktu. Ethem’in merkezi Ankara’da bulunan Türkiye Halk İştirakiyyum Fırkası (1920’de kurulmuştu ve TKP’yi oluşturan 3 partiden birisidir. Diğer iki parti ise, Mustafa Suphi’nin önderliğinde, 1918′ de kurulan Türk Sol Sosyalistleri ve 1919′ da Şefik Hüsnü’nün önderliğinde kurulan Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası’dır) ile ilişkileri vardır.
Milyonlarca Anadolu köylüsünün elinden, avucundan zorla gaspedilerek alınmış ekmeğin, emeğin üzerinde ve binlerce yoksul Kürt köylüsünün süngülenmiş bebeğinin çığlıkları üzerinde inşa edilmiş bir iktidarın sahibi olanlar tabii ki adaletten korkacaklar.

Ancak bunu gerçekleştireceğini sandıkları Çerkes Ethem değildir. Bunu yapacaklarından korktukları komünistlerdir ve komünistlerle de Ethem’in ilişkisi vardır. Mustafa Kemal iktidarı binlerce insanın, hem de hiçbir haklı gerekçeleri olmadan sırf haklarını istedikleri ve kendilerine muhalif oldukları için yargılayıp dar ağaçlarında asmışlardır. Yine  Mustafa Kemal iktidarı, kendisinin verdiği ve tanıdığı yetkiyi kullanıp aynı cinayetleri işleyenleri suçlu görüp yargılıyor. Çerkes Ethem’i de aynı şekilde yargılayıp, gıyabında mahkum ettirdiler ve denetimindeki orduyu kendilerine bırakıp teslim olmasını istediler. Çerkes Ethem bunu kabul etmez. Kardeşleri ve adamlarını 22 Ocak 1921’de toplayarak onları serbest bıraktığını açıklar. Kendiside birkaç adamı ile gidip Yunanlara teslim olur. Kendisi ile birlikte Yunanlara iltica eden kardeşi ve birkaç adamı dışında kalan diğer adamları Mustafa Kemal’in hışmından kurtulamazlar ve ellerine geçirdikleri yerde öldürürler. Aynı günlerde Ethem’in ilişkili olduğu Türkiye Halk İştirakiyyum Fırkası da hedef olmaktan kurtulamaz. Dergi ve gazeteleri kapatılır, yöneticileri tutuklanır ve parti kapatılır.