Kuban Paul Seauhmann
14.10.2006
‘’Bir düşman yaratıp, her türlü suçu onun üstüne koyma; bizim İttihatçıların da uyguladığı, çok kolay, ancak çok da belalı bir politika…’’
Yukarıdaki sözler Çetin Altan’a ait.
Bizim toplumumuzun ve ilkel toplumların en büyük handikabı bu paragrafta kendini bulur.
Sorunun temelinde yatan nedir?
Çok basit.
Hariçten gazel okuma alışkanlıkları.
Gazel notalara uygun okunsa yine sorun yok. Eleştiridir, öngörüdür, farklı perspektiftir diye ciddiye alırsınız. Ancak durum çok farklı.
Önce kavramları yerli yerine oturtmak gerekiyor.
Son günlerde tartışılan ”Tam Bağımsız Adigey”in bağımsızlığını ele alalım.
İstenen bağımsızlık; siyasi mi ekonomik mi?
Yoksa ikisi birden mi?
Siyasi bağımsızlıksa, nasıl bir siyasi yapılanma öneriliyor? Meçhul.
Pekiyi… Ekonomik bağımsızlık konuşuluyorsa, nasıl bir ekonomik yapı düşünülüyor? O da meçhul.
Slogan bazında bağımsızlık isterseniz, hariçten gazel okuyan kişi pozisyonuna düşersiniz. Öyle ya bağımsızlık için bedel ödenecekse, bunu isteyen ödemez mi? Ben isteyeceğim, bedelini sen ödeyeceksin. Bu denli oportünist bir yaklaşımı kim ciddiye alır.
Bedel artık topla tüfekle ödenmiyor. Hele hele uzaktan uzağa ‘’vurun yiğitlerim, yanınızdayız’’ demekle hiç olmuyor.
Daha ne kadar yazılıp, çizilecek Allah bilir.
Bağımsızlık istiyorsanız iki ana unsuru halletmeniz gerek. Birinci ve en önemlisi ekonomik bağımsızlık. Ayranı yok içmeye taht-ı revan ile gider -afedersiniz- tuvalete örneği, tam bağımsızlık istiyorsanız önce cebinizde para olacak. Olmazsa ne olur? Olan birilerine yamanmak zorunda kalırsınız. O zaman da iki ayaklı sandalyede oturacağım diye kıvranır durursunuz.
Taaa Kafkasyalara gitmeyin. Fenerbahçe’deki Çeçen kampına bir bakın. İçler acısı. Anlı-şanlı 7-8 milyonluk Çerkes diasporası buradaki insanlarımıza ‘’insan gibi’’ bir yaşamı bile sağlayamıyor. Çoluk çocuk aç, susuz, perişan.
İşte burnunun dibindeki basit bir sorunu bile çözemeyip Kafkasyalarda bağımsızlık istemeye kalktığınızda hariçten gazel okumuş olursunuz.
Hele hele ”halklar bedel ödemeden, tam bağımsız olamazlar” gibi hamasete sığınırsanız, birileri de çıkar ”sen ne bedel ödedin” diye sorar. Hadi yumuşatalım; ”sen ne bedeller ödemeyi taahhüt ediyorsun” der.
Bağımsızlığın ikinci önemli ayağı da politika yani siyaset. Politik bağımsızlığı nasıl kazanacaksınız? İki yol var. Biri silah zoruyla ikincisi parlamentoya girerek. Silah zoruyla yapmayı düşünenlerin önce silah bulmaları gerekiyor. Öyle bir iki tabancayla herhalde Adigey’i kuşatıp, biz tam bağımsızlık ilan ettik deme şansları yok.
Peki ne olacak?
Milyonlarca Dolar’lık silah alacaksınız. Milyonlarca Dolar’ı nereden bulacaksınız? Gidip Rus düşmanı bir ülkeyle anlaşacaksınız. Örneğin Amerika’yla. Sonra? Onlarda kara kaşınız kara gözünüz için bu parayı verecek ve sonra ”ne güzel tam bağımsız bir Adigey kurdunuz” diyecekler. Tarih bunun örnekleriyle dolu. Haklısınız. Yok kimseden para almayacağız, diyorsanız o zaman yine hariçten gazel okumuş olursunuz.
Doğru olan yol, yasal olarak parti kurup parlamentoya girmek diyorsanız, o zaman diasporada ne işiniz var? Gideceksiniz Adigey’e parti kuracaksınız. Yasal olarak politikalarınızı halka sunacaksınız. Halk da sizin politikalarınızı benimsemişse sizi iktidara getirecek, sonra sizde tam bağımsız bir Adigey için yolu açacaksınız. Yok ben Adigey’e gitmeden politikalarımı üretirim, oradaki insanlarda bu politikaya göre duruşlarını düzeltir diyorsanız yine hariçten gazel okursunuz.
Diasporanın temel sorunu bir düşman yaratıp, tüm suçu o düşmanın üzerine yığma politikalarına sığınmasıdır. İstediğiniz kadar bağırın. Kendiniz söyler, kendiniz dinlersiniz.
Önce diaspora insanı kendini kurtarmalıdır. Hem de acilen. Ufacık bir mülteci kampındaki insanları ‘’insan gibi’’ yaşatacak ekonomik ve politik gelişimi sağlamalıdır. Yoksa söylenenler yazılanlar
traji-komik bir durum alıyor.
Artık insanlarımızı -özellikle gençlerimizi- bu hamasi nutuklarla yormayın. Onların barışçı, demokrat, yaptığı ve ürettiği işlerde nitelik sahibi olmasını sağlayın. Yani önce kendinizi kurtarın. O zaman zaten Adigey’den size hemen davet gelir; gelin bizi de kurtarın, diye.
Diaspora ciddi sorunlar içinde. Hem sosyolojik hem politik hem de ekonomik çıkmaz içinde.
Politik ve ekonomik çıkmazlarını yazdık. Sosyolojik çıkmazları da görmek isterseniz, CC Forum’daki ‘’Orhan Pamuk Nobel Ödülü’nü aldı’’ başlıklı yorumlara bakmanız yeterlidir.