TARAFTAR, EMPATİ, TÜRKİYELİ ÇERKES MİĞFERİ

Dr. MEŞFEŞ’Ü Necdet Hatam

04.03.2024

İzleyenlerim bilir yıllardan beri laf üretip iş üretmeyen Türkiyeli Çerkesleri, “hariçten gazel okuyanlar”, kafalarında “Türiyeli Çerkes çemberi” olanlar, “Tükiyeli Çerkes miğferi giyenler” diye tanımlarım.

Zaman zaman da bu benzetmelerimi örnekseyerek bizlere de ”Rusyalı Çerkes Miğferi Giyenler” diyenler çıkar. Derler derler de benzerlik ya da benzemezlikleri açıklamazlar hiç. Oysa bunların taban tabana zıt olduklarını yıllar, yılar önce CC de paylaşmıştım. 2008’de paylaştığım bu yazının kimi bölümlerini KAFFED yönetim kurulu üyesi Ömer Atalar gibilere ithaf ediyorum. Evet anlamak isteyen için iki grup arasında şöyle farklar var:

Türkiyeli Çerkes Miğferi Giyenler (TÇMG); Türkiye’deki kendi sorunlarını irdelemez çözüm önerileri getirmezler. Anavatan kesiminin sorunlarını, sorun edinirmiş gibi sanal ortamda tartışırlar.

Rusyalı Çerkes Miğferi Giyenler (RÇMG); Rusya Federasyonu’nda kendi sorunları ile uğraşırlar. Sayıları artmaz, ülkelerinde demokrasi gelişmez, federalizm pekişmezse cumhuriyet statülerinin tehlikede olduğunu bilir, statüleri gözü gibi korur. Diasporadan beklediği katkı, kendisinin belirlediği politikaya katkıdır. (yeni ek: Çerkeserin sadece yaşadığı bir ülke değil Çerkesleri yaşatan bir ülke olduğunun bilinci ile Rusya Federasyonu’nun gelişip güçlenmesine için çaba gösterir.) 

TÇMG, olanakları olduğu halde ziyaretine bile gitmedikleri anaları için çok  büyük özverilerde bulunacakları, ölümü bile göze alacakları yalanını sanal ortamda yineleyip dururlar.

RÇMG, analar gibidirler. Analar da affedici olduğu için, anavatana gelmekte, dönmekte geç kalan kardeşleri yanında hiç dönmeyecekleri de affeder. Anavatana dönenler için bir ana şefkati ile “geldin ya bu bana yeter” der. Hiç dönmeyenler, dönmeyecekler için de yine bir ana sevgisi ile “varsın dönmesinler, varsın gelmesinler, yeter ki sağ olsunlar” der.

TÇMG, oturduğu yerden, anavatandaki kardeşini, kendisinin bedel ödemek zorunda kalmayacağı eylemlere zorlar, bunu yapmayanları, yapmayacağını dile getirenleri güzel sıfatlarla nitelerler.

RÇMG, kardeşlerinin bulunduğu ülke yönetimleri ile ilişkilerini bozabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınır. Kardeşlerine ülke yasalarına aykırı davranmamalarını önerirler.

TÇMG, anavatandaki kardeşlerinin izlemedikleri sitelerde, anlamadıkları dilde, yani onların gıyabinde eleştiri süsü verilmiş dedikodu yaparlar.

RÇMG, gün gelir yanlışlarını anlarlar umuduyla bunları duymazdan, görmezden gelir, anavatandaki yayın organlarında, konferanslarda, toplantılarda diasporanın güzel yanlarını anlatırlar.

TÇMG, kurdukları dernekleri kapatanın, anadilini yasaklayanın Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti olmasına karşın 10 Kasımları anar, tüm bayramları kutlar, Ancak 450 yıl önce Çarlık Rusyası ile yapılan antlaşmayı kutlayanları yüreksizlikle, satılmışlıkla suçlarlar.

RÇMG, ise Osmanlı hükümetinin sürgünümüzdeki etkilerini bilmesine, cumhuriyetin diaspora halkımızdan neler götürdüğünü bilmesine karşın, 10 Kasımı ananlara, bayramları kutlayanlara sitem dahi etmez. Aksine resmi bayramlara çağrıldığında mutluluk duyar, 23 Nisanlara çağrılmamanın burukluğunu duyarlar…

TÇMG, bulunduğu ülkeyi değiştirmeden vatandaşlığı kaybetmeden kendisine Rusya Federasyonu vatandaşlığını gümüş tepside sunan ve dokuz yıl yürürlükte kalan yasadan yararlanmaz, yararlanacaklara duyurmaz, yasa değişince de yaygaraya başlarlar.

RÇMG, dokuz yıl yürürlükte kalan yasadan yararlanılmamış olmasına karşın, yasanın değiştirilmesini doğru bulmaz, “zamanında vatandaşlık alsaydınız ya, dönseydiniz ya” anlamına gelecek sözler söylemez, daha kolay dönüş için yasaların değiştirilmesi çabası gösterir…

TÇMG, Adigey’in cumhuriyet statüsünün lağvedileceği gerçek tehlikeyi, anavatanda yaşayanlardan daha çok dert ediniyormuş gibi, ancak, “lağvedilse de biz de kurtulsak, rahatsız edenimiz kalmasa” yaklaşımı sezilen bir yaklaşımla evirir yazar, çevirir yazarlar. “Statüyü korumak için bizlere düşen görev nedir” sorusunu ise hiç mi hiç sormazlar.

RÇMG, cumhuriyetin statüsünü koruma uğruna her şeyi göze alabildiğini her koşulda gösterir. Diasporadaki kardeşlerinin yardımlarını ret etmez ama mücadelesini de onlardan gelebilecek yardıma göre temellendirmezler.

TÇMG, Türkiye’de yaptıkları toplantılarda anavatan cumhuriyetlerinin bayrağını açamazken, anavatan insanının Rusya Federasyonu’na bayrak açması gerektiğini savunurlar.

RÇMG, Çerkes’in bulunduğu tüm ülkelerin bayraklarına, yasalarına saygılıdır. Yaşadığı ülke yönetimi ile ilişkileri düzenlemenin o ülke Çerkeslerinin hakkı olduğunu savunurlar.

TÇMG, Rusya Federasyonu nezdinde hiçbir girişimde bulunmadan, anavatan kesimi ile birlikte alt yapı çalışmaları yapmadan, soykırım ve sürgünü sanal ortamda dile getirmekle yok oluşa direndiklerini sanır, direnebileceklerini umarlar…

RÇMG, ise Direniş;

– Daha çok sayıda insanımıza dil öğretmektir.

– Tiyatrolarımızdır, İslamıy’dir, Kabardinka’dır. Nalmes’tir, Bjamıy’dir. Müzisyenlerimiz, sanatçılarımız, hemen her okulda kurulan halk oyunları, müzik, edebiyat gruplarımızdır.

– Sanat elçilerimizin diaspora ülkelerini karış, karış dolaşması, tüm dünya ülkelerinde halkımızı onurla temsil etmeleridir.

– Moskova’daki genç öğrencilerin masrafları kendileri karşılayarak bu güzellikleri Moskova’da sergilemeleridir.

– Dünyada adı ilk akla gelen orkestra şefi Temırqan Yure gibileri (Allah rahmet eylesin) yetiştirmek, onlarla onur duymaktır.

– Yıllardır milyonlarca diaspora insanın yapamadığı, kitaplaştıramadığı derlemeleri, derlenip kitaplaştırılması, bunun ortak bir çalışma ile kotarılmış olmasıdır.

– Kumaxhue Muriddin (Allah rahmet eylesin) gibi teorisi kendi adıyla anılan, dünya çapında fizikçi matematikçi yetiştirmektir.

– Dünya ve olimpiyat şampiyonlukları olan Adige antrenörlerin yıllarca, İtalya ve Almanya judo milli takımlarını çalıştırmasıdır.

– Rusya Federasyonu Judo Milli takımının, Avrupa Judo Şampiyonasına Yemıj Arambi yönetiminde katılmasıdır.

– Bu antrenörleri yetiştiren Koblı Yakub’un (Allah rahmet eylesin) RF’de yüzyılın antrenörü seçilmesidir.

– Judo benzeri bir spor dalı olan Samba’da Hapae Arambi’nin eğittiği Hasaneque Murat’ın 11 kez dünya şampiyonu olmasıdır.

– Kosova Adigelerinin Rusya Federasyonu’nun politik ve ekonomik katkıları ile anavatana getirilebilmiş olmasıdır.

– Sürgün yolunu atları ile tersinden yürüyen Prens Ali’nin at ve atlılarını giydiren gümüş sanatçımız Yewtıx Ase’nin yapıtlarının, devlet adamlarınca birbirlerine sunulması, en seçkin müzelerde yer almasıdır

– Anavatanda içkisiz kafe-lokantanın da iş yapabileceğini, para kazanabileceğini, prestij bir mekan olabileceğini kanıtlamaktır.

– Almanya’daki öğretim üyeliğini bırakıp Adigey Devlet Üniversitesi’nde sorumluluk üstlenebilmektir.

– Anavatanda her dilin öğretilebildiği Dil Merkezi açmaktır.

– Kendileri için “o Çerkeslik için gitmedi, para kazanmaya gitti” dense de anavatanda para kazanılabileceğini, yaşanabileceğini kanıtlayabilmektir.

– Evliliklerle diaspora ve anavatan aileleri arasında organik bağ oluşturulmasıdır.

– Anavatana dönüş yapmış anadilini bilmez ana-babalardan dili ile kültürü ile Adige çocuklar yetiştirebilmektir.

Özetle sevgili Türkiyeli Çerkes Miğferi Giyenler, empati yapabilir, olayları Rusyalı Çerkes Miğferi Giyenlerin algılamaları ile değerlendirebilirseniz eğer, sanal ortamda dedikodu yapmaktan vazgeçecek, daha çok kendi yapmanız gerekenleri tartışacaksınız.

Bedelini kendinizin ödeyeceği eylemleri konuşacak, gerçekleştireceksiniz. Halkımızın tarihsel, mutlu bir kavşağı dönmekte olduğunun, dönüşçülerin tarih yazdığının bilincinde olacaksınız. Anavatanın, herkeslere yetecek sevgilerini, yaşadıkları onuru, sevinci paylaşmanın, azımsanmayacak bir mutluluk olduğunun ayrımında olacaksınız.

İşte o zaman dönüşün temcit pilavı değil, bir uyaran olduğunu, katkıda bulunma isteği ve sorumluluk duygusu uyaranı olduğunu tüm benliğinizle duyumsayacak, katkıda bulunabildiğiniz ölçüde de, kendinizle barışacak, aynadaki görüntünüzü daha çok seveceksiniz.

Ve…

Öyle umuyorum ki, Türkiyeli Çerkes Miğferi’ni çıkartıp atacaksınız…