...................
...................

MUTLULUK YOLU      2.BÖLÜM -14

K'ERAŞ Tembot
Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız
Orijinal Adı:
К1ЭРЭЩЭ Тембот; Насыпым игъогу

                         
...................
...................

XIII. GECE GELEN  ATLILAR
(ЧЭЩ ШЫУХЭР)


1


Karanlık bir akşamdı. Yıldızların zayıf ışıltıları ancak gölgeleri görmeye yetiyordu. Gecenin ilerlemiş bir saatinde Mıhamet köyden evine döndü, atlara bakmak için ahıra (шэщ) girdi. Bir at ayağı sesini duydu, kapıdaki koca köpek de havlamaya başlayınca, hemen ahırdan çıktı.

Bahçenin tam ortasında bir at karaltısı duruyordu. Zar zor gördüğü at karaltısından bu atın köyün atlarından bir olmadığını hemen anladı. Atlının kendisi de kalınca yapılı biriydi, çevik biri değil, gevşek ve serbest görünümlü ve gamsız biriymiş gibi eğerine kurulmuştu, at binişi Adige usulüydü…

Atlı bir şey demeden duruyordu. Neye yoracağını bilemeden, biraz da korkarak, Mıhamet, atlıya doğru yavaş yavaş yürümeye başladı.
- Kim o, diye seslendi.
- Yanıma yaklaşma! (Podxodi syuda!)

Sesi Adige sesiydi, değişik bir Adige telaffuz biçimi vardı.

Bir Adige’nin böyle Rusça konuşmasını neye yoracağını bilemeden, Mıhamet, daha da korkmuş halde,  atlıya fazla sokulmadan yerinde durdu.
- Fazla yanaşma! (Podxodi blije!), dedi bir daha, bu insanlıktan nasibini almamış kaba kişi.

Mıhamet biraz daha sokuldu. Bahçe kapısına doğru bir baktığında başka bir atlının daha kapı dışında beklediğini, başını başlıkla da sardığını gördü. Bunun üzerine Mıhamet büsbütün korktu.
- Gde seyças Degotluko (Değotluk’u nasıl bulabiliriz?), diye sordu karşısındaki atlı.
- Gde Degotluko? Doma. (Değotluk nerede olabilir ki? Evindedir).
- Evini bilmiyorum. Tanışmak, onu görmek için evini arıyorum.
- Naşa seyças Dogotluko rasxodit, on domoy poşel.
- Seyças on poşel domoy!

Mıhamet atlının iyi niyetli biri olmadığını anlamıştı, verdiği bilgiler için de pişmandı.
- Naşe ne znay, Dogotluko ulitsa poşel, drugoy strona. Naşa domoy poşel.
- Smotri, esli ego doma ne budet, togda tebe ploxo budet, diyerek, atlı hemen dörtnala bahçeden fırladı. Öbür atlı da onu izledi.

Değotluk’un yerini söylemekle hata ettiğini Mıhamet hemen anlamıştı. Pişman olmuş, şaşırmış ve ne yapacağını bilemez halde bir süre yerinde çakılıp kaldı. Ansızın “Onu öldürmeye gidiyorlar!” düşüncesi sert bir şiş gibi beynine çakıldı. Telaş içinde bakınıp hızla fırladı.

Yola doğru değil, bahçe içinden çiti atladı, ”Öldürecekler onu!”  kaygısı içinde, koca çitleri bile bana mısın demeden atlayarak, alabildiğine koşmaktaydı Mıhamet. Peşine düşüp havlayan köpeklerden izlediği yolu kestirebilirdin. Değotluk’un küçük evine varır varmaz gorg (гъуаргъу) dedirterek kapıyı açıp içeri daldı. Evin içi karanlıktı.
- Değotluk, diyerek hafif bir sesle onu çağırdı.
- Kim o?diyen Değotluk’un karaltısı belirdi, tabancasının horozunu çektiği duyuldu.
- Benim, Mıhamet. Haydi, hemen evden uzaklaşalım!
- Sen misin, Mıhamet? Ne oldu, diyen Değotluk’un kibrit çıkardığını duydu.
- Ateş yakma, haydi, hemen evden çık, çık diyorum, hadi! Mıhamet aceleyle uzanıp Değotluk’un elini yakaladı ve onu evin içinden çıkardı. Konuşturmadan mısır bahçesine, mısırların içine götürdü.
- Ne oldu ki, diye sordu Değotluk bahçeye çıktıklarında.
- Ne olduğunu şimdi görürsün. Haydut olduklarını sanıyorum, senin yerini sordular, diye soluyarak, ne yapacağını da bilemeyerek, eliyle onu arkasına alarak Değotluk’u mısırların içine doğru götürdü, ardından sakınarak bahçe kapısına doğru bakmaya başladı Mıhamet.

Değotluk, durumu kavradı, eliyle çekip Mıhamet’i arkasına aldı. Tabancasının horozunu çekerek, bahçe çitinin gerisine çöktü. Aynı anda atlıların ayak sesleri duyuldu. Bahçe kapısına değin gelmediler, bir atlı söğüt ağacının yanında durdu. Biraz sonra, bahçe kapısına yakın, çit dibinden biri seslendi.
- Değotluk!

Ses Mıhamet ile Rusça konuşan kişiye ait değildi, ama onu göremiyorlardı. Biraz sonra diğeri seslendi. Yükse sesle bağıran birinin sesinin kime ait olduğu anlaşılamıyordu. Ancak bu sesi daha önce duymuş, tanıdıkları birine aitmiş gibi gelmişti kendilerine. Biraz sonra üçüncü kişinin sesi de gelince, Değotluk sesin geldiği yeri nişan alıp ateş etti. Ateş eder etmez de Mıhamet’in elinden tutup bulundukları yerden hemen uzaklaştılar. Aynı anda tabanca ve tüfekle hep birlikte mısır tarlasına ateş etmeye başladılar. Değotluk, Mıhamet’e yerinde kalmasını işaret ederek, gizlice yol boyundaki çite doğru ilerlemeye başladı. Çok geçmeden atlılar söğüdün gölgesinden ayılıp dörtnala uzaklaşmaya başladılar. Değotluk çiti atlayıp yola çıktı ve arkalarından birkaç el ateş etti.

Bütün bir gece ve bir sabah boyunca Değotluk, gece kendisini Adigece olarak çağıran sesin yabancı gelmediğini, ama bu sesin kime ait olduğunu çıkaramadan düşünüp durdu. Böyle bir şeyi yapabilecek biri olarak, aklına sadece İsmahil geliyordu. Ancak İsmahil’in sesini bağırırken hiç duymamıştı.  Ardından,  düşününce İsmail’in yumuşak sesinin gece içinde bir kumru gibi çıkabileceğini de aklına getirdi. ”Ateş ettiğimde belki de yaralanmıştır, bir bakayım…” diyerek kuşku içinde evine gidip İsmahil’i sordu.
- Dün İncıc’e (Инджыдж) gitti, dediler. Bunun üzerine kuşkusu daha bir arttı.

Akşamleyin komsomol hücresini bir araya getirip koruma önlemlerini artırmaya karar verdi. Döner dönmez İsmahil’i gözetlemeleri için de iki komsomolu görevlendirdi.

Ertesi gün iki komsomol Değotluk’un yanına gelip gizlice bildirdiler.
- İsmahil döndü, hala köyde, diyerek.

 
1. Parti    
1. Bölüm 4. Bölüm 7. Bölüm
2. Bölüm 5. Bölüm
3. Bölüm 6. Bölüm    
            
2.
Parti  
 
1. Bölüm 7. Bölüm 13. Bölüm
2. Bölüm 8. Bölüm 14. Bölüm
3. Bölüm 9. Bölüm 15. Bölüm
4. Bölüm 10. Bölüm 16. Bölüm
5. Bölüm 11. Bölüm 17. Bölüm
6. Bölüm 12. Bölüm    
           
3.
Parti  
            3. Baskı Önsözü  >>>
1. Bölüm 5. Bölüm 9. Bölüm
2. Bölüm 6. Bölüm 10. Bölüm
3. Bölüm 7. Bölüm 11. Bölüm
4. Bölüm 8. Bölüm    
           
4.
Parti  
 
Son